Çelikler Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Ayhan ÇELİK’i bilirsiniz. Yozgat’a sevdalı, Yozgatlıya hizmetkar, tüm yatırımlarını şehrine yapan, vizyonu yüksek, ufku geniş, birçok hemşehrisine iş, eğitim, istihdam sağlayan kral bir değer. Hükümet programlarında bölgesel bir yatırım, teşvik, ulaşım, sağlık, şehircilik ne olursa olsun, bir milletvekili gibi uğraşarak şehrimizin haklarını koruyan, ilimize imkan arayan gerçek bir halk kahramanı. Onun hanesine misafir, sofrasına paydaş olmayan, elinden ekmek yemeyen, su içemeyen bir kişi dahi kalmadığından herkes emin. Gönlü bol, alicenap, elicömert yiğit bir Yozgatlı.
Aslında bu emsalsiz asalet ailesinden geliyor. Rahmetli Bahattin ÇELİK ve Ayşe ÇELİK’in hanesinin aşevi gibi işlediğini herkes söylüyor. Yolda kalan, yoldan gelen, ağası, paşası, vekili, valisi, dilencisi, deşiricisi, sadaacısı sanayicisi, bakanı başbakanı kim olursa olsun o hanenin ekmeğini yemeyen kimse kalmamış. Halen kendisi, kardeşleri, özelliklede birer cömertlik abidesi olan Cafer ÇELİK ve Zeki ÇELİK yoldan gelene geçene açmışın, susuzmusun demeden yine sofra kuruyor, yine erişilmez Çelikler ailesinin cömert asaletini kesintisiz yaşatıyorlar.

Ayhan Bey ufku çok geniş, gelişime yönelik sorun ve çözüm kriterlerine objektif yaklaşan, tanıyı, teşhisi, tedbiri ve temsili en tekniğinden bilen bilge bir vizyoner, akil bir kurmay, liyakatlı bir teknokrat. Üstelik risk alabilen cesur bir sanayici, eğitimli bir girişimci.
Yerköy’ün tarımdaki yeri ve öneminden dolayı 1934 yılında Atatürk, Türkiye’nin üçüncü büyük ofisini buraya kurmuş. Bu ovanın bereketi ve ürün kalitesini çok önemseyen Ayhan ÇELİK ise Yerköy Ticaret Borsası’nı kurup, çiftçi ürünlerinin daha yüksek fiyata satılabilme mücadelesine girişir. Ükemizdeki 130 borsa içerisinde 13’lüğe kadar yükselirler. Borsa Başkanlığı döneminde 1000 üniversite öğrencisine burs, onlarca okula kırtasiye yardımı, yüzlerce dar geliliye gıda destekleri yapar. Bozok Üniversitesi’ne bağlı Yerköyde bir Ziraat Fakültesi açılması için 2734 dönüm arazi aldırır. İlçesine yeni müftülük binası için Binali YILDIRIM’ın Başbakanlığı döneminde 1600 metre² yer tahsis ettirir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’dan Yozgat Şehir Stadının en az 20.000 kişilik olması gerektiğine ikna eder, yetkililere bizzat talimatlarını izler ve devamındaki icraatları ısrarla takip eder. Yerköyspor‘u devralarak renkli turnuvalar düzenletir. Yine Yerköy Adalet Meslek Yuksek Okulu ve öğrencilerinin sosyal faaliyetleri, termal turizm avantajları, OSB gelişme ve genişletme gibi bir çok projede bir seçilmiş gibi üstün gayretler gösterir.

Onun bu kalite ve kalibresini bilen dostları, nitelikli hizmetler üretebilecek plan, proje ve enerjiye sahip olduğunuda görünce şehrin sorunlarına müdahil olması, bölgeyi şaha kaldırması için, temsilimize layık, yetkin ve liyakatlı değerimiz sizsiniz diyerek herseferinde siyasete yöneltirler ama, herkese umut olan bu güzel insanın nedense sürekli önü kesilir. Verimsiz siyasiler, kısır bürokratlar, duyarsız yöneticiler derken Yozgat yıllarca patinaj yapar. Hatta bırakın patinajı Başkentin arka bahçesi olma avantajlarımıza rağmen her seferinde bir alt lige düşeriz.
Çelikler ailesinin bu şehre vefası ve fedakarlıkları saymakla bitmez. Diyelimki bir okul, bir ibadethane, bir köy konağı, bir kütüphane, Kur’an kursu, yardım kermesi, hasta-yaşlı takibi ve refakati ya da herhangi bir sosyal dayanışma programı ne olursa olsun, kapısı ilk çalınan, maddi manevi katkı istenilen, her duvarda mutlaka bir tuğlası olan en bonkör el ve en duyarlı gönül yine bu aile.

Bozok Platosuna yolu düşen ister siyasetçi, ister sanatçı, ister televizyoncu, akademisyen, diplomat, bürokrat, basın, eğitim, iş dünyası, sağlık, spor, kültür hangi branştan kim olursa olsun mutlaka Ayhan ÇELİK’i ziyaret ediyor, o olmasa bile Hacı Bahattin ve Hacı Ayşe ÇELİK asaletiyle Cafer, Zeki, Osman, Doğan, Nusret, Fahri ve Ekrem Beylerin, Zeynep, Şükran ve Mine hanımların sofralarına konuk olup, Yozgat ve Yozgatlı misafirperliğini o güzel insanların hanelerinde tadıp uğurlanıyorlar.
Bu fazilet yüklü asaletli sofraya en az yüz kerede biz bağdaş kurduk. Bu bayramın ikinci günü Sorgun’a giderken yine mekanlarına uğradık. 15 dakika önce yemek yememize rağmen gönülden ısrarları ve zoraki çok kararlı ikramlarıyla yine bize güzel bir sofra serdiler. Babam “Cömertin ikramı şifa, cimrininki hastalıktır.” der. Gönül rahatlığıyla, kendi evimiz huzurunda yine bu asil sofrada ağırlandık, yine şifa bulduk, yine samimi muhabbetleriyle müşerref olduk.
Emeğinde fedakar, ekmeğinde cömert, erdeminde yiğit, sözüne er, şehri ve insanına vefası yüksek bu kıymetlerimize gönüller dolusu dua, yürek dolusu teşekkürlerimizi sunuyoruz. Hemşehri kimliğimize kazandırdıkları eşsiz saygınlıklar için tüm Çelikler ailesinin sofralarına bereket, hanelerine sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyorum.