Bugün, hızlı büyüme sürecine girdikten sonra, bu büyümeyi sürdürecek finansal veya operasyonel kaynakları yönetemeyen bir işletmenin hikayesini konuşacağız. Ali, uzun yıllardır hayalini kurduğu kafeyi sonunda açmıştı. Konsepti özgün, kahveleri lezzetliydi. Açıldığı ilk birkaç ayda müşteri akınına uğradı ve sosyal medyada büyük ilgi gördü. Gelirleri sürekli artıyor, kar elde ediyordu. İşler o kadar iyi gidiyordu ki, Ali ikinci bir şube açmaya karar verdi. Ancak fark etmediği bir şey vardı: Nakit akışı. Tahsilatları gecikiyordu. Büyük şirketlere catering hizmeti vermeye başlamıştı. Ancak bu şirketler 60 günlük ödeme vadesiyle çalışıyordu. Yani, yaptığı işlerin parasını almak için iki ay beklemesi gerekiyordu. Yeni şube için büyük yatırımlar yaptı. Kira, dekorasyon, ekipman ve personel masrafları hızla arttı. Sabit giderleri oldukça yüksekti. Ancak yeni şubenin müşteri trafiği, ilk baştaki kadar hızlı büyümedi. Giderleri karşılamak için bankadan kredi aldı, tedarikçilere borçlandı. Ancak gelirler henüz bu artan maliyetleri karşılayacak seviyeye ulaşmamıştı. Ali’nin kar ettiği kağıt üzerinde doğruydu, ancak kasasında harcayacak yeterli nakdi yoktu. Personel maaşlarını ve kira ödemelerini yapmakta zorlandı. Tedarikçiler ödemelerini almak için baskı yapıyordu. Bir süre sonra borç yükü altında ezildi ve ikinci şubesini kapatmak zorunda kaldı. Ancak nakit krizini yönetemediği için bu da yetmedi ve sonunda ilk şubesini de kapatmak zorunda kaldı. Kar etmek ve nakit akışını yönetmek aynı şey değildir. Bir işletme karlı olabilir, ancak nakit akışı sağlıklı değilse hayatta kalamaz. Ali’nin yapması gereken, önceden ödeme sistemleri kurmak, nakit akışını önceden planlamak ve kontrolsüz büyüme yerine sürdürülebilir büyümeyi tercih etmekti. Bereketli günleriniz olsun.