Başarı, çoğu zaman zihnimizde başlar. Gerçekleşmesini istediğimiz her şey, önce hayalimizde şekillenir. Bunun en güzel örneklerinden biri, ünlü 1 mil koşusu hikayesidir. Sir Roger Bannister, atletizm dünyasında “ilk dört dakikanın altına düşen mil koşucusu” olarak efsaneleşmiş bir isimdir. Ancak onun başarı hikayesi sadece fiziksel güçten değil, zihinsel direncin ve hayal gücünün bir ustalığıdır. 1954 yılının 6 Mayıs’ında, Oxford’daki Iffley Road pistinde büyük bir an yaşandı: Bannister, bir mil koşusunu 3 dakika 59.4 saniyede tamamlayarak fizyoloji açısından imkansız denilen “4 dakikalık mil” eşiğini kırdı. Bu başarısı yalnızca fiziksel antrenmanlara dayanmadı. Antrenörü ona “imgeleme gücü” üzerine çalışmasını önerdi. Bannister, bitiş çizgisini, kendisini o çizgiyi geçerken nasıl hissettiğini zihninde defalarca canlandırdı. Yarışın son turunda, tüm kalabalığın sesi sanki uzaklaşmış gibiydi. Bannister, “bitiş şeridinin soluk çizgisi”ni “savaş sonrası huzur vadisi” gibi gördü. Son adımda tüm gücünü topladı ve kendisini çizgiye attı: “Kendimi uçuruma düşmekten kurtaracak son sıçrama” olarak tanımladığı o an, onun zihinsel ve ruhsal zaferini simgeliyordu. Yarışı bitirdikten sonra yere yığıldı; o anki duygusunu şöyle anlatıyordu: “Patlamış bir flaş lambası gibiydim… yaşama olan isteğim bile yok gibiydi. Fakat sonrasında gelen duygu tarifsizdi: Yıllardır taşıdığım atletik hırsın yükünden aniden özgürleşmişim gibi hissettim.” Bannister’ın hikayesi bize önemli bir ders veriyor: Başarı, önce zihinde başlar. Hayal kurmadan, hedefleri zihinde canlandırmadan, fiziksel sınırları aşmak mümkün değildir. Zihnimizdeki imgeleme, hayal gücümüzle beslenen bir vizyon, fiziksel sınırlarımızı aşmamıza yardımcı olabilir. Hayal gücünüzün gücünü kullanın ve hedeflerinizi zihninizde kazanın. Bereketli günleriniz olsun.