Hayat bizi büyütürken, içimizde bir yerleri de sessizce susturur. Çocukken en çok neyi severdiniz? Belki resim yapmayı, şarkı söylemeyi, sorular sormayı ya da sadece rüzgarla oynamayı… Zamanla “büyümek” adına, o sesleri bastırdık. Sorumluluklar, kurallar, beklentiler derken içimizdeki çocuk sessizleşti. Ama hiçbir zaman tamamen gitmedi.
O çocuk hala orada. Ve hala konuşmak istiyor.

Bazen bir hüzünle, bazen bir heyecanla kendini hatırlatıyor. Bir çikolata kokusunda, bir oyunun coşkusunda ya da beklenmedik bir kahkahada... İçimizdeki çocuk, hayata renk katan, bizi biz yapan tarafımız.
Oysa çoğu zaman “mantıklı” olmak için duygularımızı bastırıyor, hayal kurmaktan çekiniyoruz. Kendimizi sıkıştırdığımız kalıpların içinde, iç sesimize kulak vermez oluyoruz. O çocuk, bize sadece neşeyi değil; samimiyeti, merakı ve cesareti de hatırlatıyor.
Bugün 23 Nisan. Bağımsızlığımızın simgesi ve Mustafa Kemal Atatürk'ün vizyonuyla, dünyada çocuklara armağan edilen tek bayram.
Her çocuğun hayal kurmaya, sesini duyurmaya ve dünyayı değiştirmeye hakkı vardır. İçinizdeki çocuğun da tabii ki.
Bugün bir durun. İç sesinizi dinleyin. Ne istiyor? Belki sadece biraz oyun, belki biraz hayal, belki de sadece anlaşılmak. Kendinize küçük bir alan açın. Sadece birkaç dakikalığına “olmanız gereken kişi” değil, “olmak istediğiniz kişi” olun. Gülün, merak edin, hayal kurun.
İçimizdeki çocuk yaşadıkça biz tamız. Onu dinlemek, kendimize dönmenin en saf, en gerçek yoludur. İçinizdeki çocuğu ne kadar dinlerseniz, yaşam o kadar anlamlı, o kadar sizin olur.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!
Bereketli günleriniz olsun.