bahçeye inen sis kırık dal gibi eğri. gün bitti sözüm bitmedi
gücüme gitti. erken kaldım ruhum yetişmedi ötekine
benim sabrım başkaydı. kamburla gezdim bunca yıl
böyleydi. olduğu kadar. yıllara dağılarak sana anlatır gibi
uyku, yalnızlık, şiir ve kedi. -şafağa süzülmeye yazgılı
- sessizce gelen iyi akşamların değeri. akşam vakti gibi güzel şey
akşamın gücü vardı beni alıp bırakacak iki kanyon arasına
benim coğrafyam engebeli meğer iki büklüm olmuş belim
kalbimdeki delta dağıtsın beni diye en ücra kuytu köşelere
yer yatağı serdim atlastan sırtımın kamburu düzelsin diye
endemik bitki gibi aynı yerde yerliyim. işte bu çok sıkıcı
günü geçmiş şeyler zamanı sanki tanrım ölmemizi isteme
olduğu kadar yaşıyoruz hepimiz. olan her şeyin boşluğunu
gidenlerin bıraktığı yerde buluruz varlığın asıl boşluğunu
ruhun yankılanarak kalması asıl sorun kasırgayla bir vadide
dünya ile ev arası dar geliyor bedenime olur dediğimde
uyku, yalnızlık, şiir ve kedi… uyumsuzluğu hatırlatıyor gün boyu
aykırılıktan gelir iç perim kamburumu düzeltmek istediğimde