Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

İftar, kilise, abdest, müjde!

“Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından gerçekleştirilen ve üçüncü yılına giren, ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’ için bulunduğumuz Konya’nın Selçuklu ilçesindeki yoğun program ile şehrin tarih, kültür, sanat, turizm değerlerinin küçük bir bölümünü görme, dinleme, anlama imkanı bulduk.” diyerek, bir dizi yazı ile gözlemlerimi, değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve Kalecik Belediye Başkanı Duhan Kalkan’ın desteklerini özellikle vurgulamış; gezi rehberlerimiz Ayşe Akkaya ve Mehmet Akbulut’un sağladığı katkıya da teşekkür etmiştim. Bu yazıda, kulak misafiri olduğum bir sohbet ile Konya adına önemsediğim bir hususu aktarmak istiyorum. Kilise ve abdest Bir yoldaşımız ile diğeri arasında (mealen) şöyle bir sohbet yaşandı: -Duydun mu; hakemler maç ırasında ezan saati mola verip Müslüman oyuncuların oruç açmasını sağlamış… - O ne ki İran’da treni durduruyorlar! - Neden, tren giderken oruç açamıyorlar mıymış? Sohbete ilgi duyan bir başka yoldaş katkı sundu: - Bir gün zikir için güneydoğuya yolculuk yapıyorduk. İftar vakti gelince otobüsü durdurmak istedik. Şoför itiraz etti, durmadı… - Neden? - Otoyoldayız… Burada durmak yasak dedi. Zor bir soru Sohbet iyice renkleniyordu! Sille’deki Aya Eleni Kilisesi de ziyaret programımızdaydı. Bunu hatırlatan diğer bir yoldaş içinden çıkılmaz bir soru attı ortaya: - Arkadaşlar, kiliseye girmek abdesti bozar mı? - … Bu arada ‘bir bilen’ yetişti imdada: - Orası da Allah’ın evi. Abdest bozulmaz. Hatta namaz da kılınır… Bir başka ‘bir bilen’ itiraz etti: - Kilisede namaz kılmak mekruhtur… “Kilisede namaz kılınmaz çünkü her yeri ikonlarla dolu” diyen de olunca soru ortada kaldı… Ve bir müjde Kürsüye son olarak gelen Konya İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Yünden, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada çok faydalı bilgiler aktarırken bir de müjde verdi. Ancak, onca sözün, söylemin, yazının arasında güme gitti bu müjde. Dedi ki: -Selçuklu’yu yeniden keşfedeceğiz. Önümüzdeki dönemde çok büyük şeyler duyacaksınız, hazırlıklar sürüyor. Acep ne ola ki duyacaklarımız? * Seyahat etmek boyumuzu AŞTİ! Gıda fiyatlarındaki artış kimilerine göre tam bir gıda terörüne dönerken, yaklaşan Ramazan Bayramı öncesi zamlanan şehirlerarası otobüs bilet fiyatları da insanları bir yerden bir yere gitmeye düşündürür, ince ince hesap yapar hale geldi. Ulaşıma gelen yüzde 20 ila 30 arasındaki zam yüzünden seyahat bir zorunluluk ya da tercihten ziyade lükse dönüştürdü. Bunun yansımalarını, her bayram öncesi büyük hareketlilik yaşanan şehirlerarası otobüs terminallerinde görmek mümkün. Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali AŞTİ’de eskiden günler hatta haftalar önce görülen kalabalık ve telaş yerine sakinlik var. Bu manzarayı görenler, “Seyahat etmek boyumuzu AŞTİ” esprisi yapıyor! Fahiş bilet fiyatları, zaten azalan bayram ziyaretlerini ve turizm hareketliliğini de etkileyecek boyuta ulaşırken 3-4 kişilik bir ailenin bir yerden bir yere sadece gidip dönmesi bile 3-4 bin lirayı bulabiliyor. Bu yüzden seyahat ve bayram ziyareti planlarını gözden geçirenler, iptal edenler çoğunlukta. Bunun sebebi, Mart ayında fiyatı en çok artış gösteren kalemlerden birinin şehirlerarası otobüs bilet fiyatları olması. Öyle güzergahlar var ki kişi başı 500 TL’nin üzerinde. Bir kişi bile olsanız gidiş - dönüş için ödemeniz gereken ücret 1.000 - 1.500 TL arası. Seyahat etmek gerçekten boyumuzu AŞTİ! * Sağlık standardının tek güvencesi: TSE Bilim ve teknoloji artık öyle bir noktaya ulaştı, elinden hiçbir şey kurtulamıyor! Bu bakımdan, özellikle insan ve toplum sağlığı bakımından çok önemsenmesi ve önlem alınması gereken şeyler yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta medyada geniş biçimde yer alan ve “İstanbul’da ‘Kinder’ denetimi” şeklinde yansıyan ancak içeriği çok yönlü gelişmeler vardı. “Bazı ürünlerde tespit edilen salmonella bakterisi” haberleri yaygınlaşınca, sadece İstanbul’da 750 kişilik denetim ordusu tarafından denetlenen marketlerde hem ilgililer, yetkililer uyarıldı hem de sakıncalı ürünler toplatıldı. Tam da bu noktada, kıymetli hemşehrim, TSE Ankara İl Müdürü Kürşat Bacanlı’nın çok önemli ve anlamlı bir paylaşımı düştü sosyal medyaya. Çünkü paylaşım her şeyi en net biçimde koyuyor ortaya. Kürşat Bacanlı’nın paylaşımı şöyleydi: Marka ne olursa olsun #Gıda ya da herhangi bir ürün alırken #Salmonella veya ürüne özgü Sağlık riskleri yaşamamak için TSE Belgeli ürünleri tercih ederek Çocuk ve tüm sevdiklerinizi koruyun #Bayram zehir olmasın.  * Hayvanculuk! Yazı, culuk (hindi) ile ilgili değil, hayvancılık üzerine! Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Ahmet Koç’un bir paylaşımını okurken, “Cüzdan yanıyor / vicdan kanıyor” başlığıyla manşete çektiğimiz yazıyı yeni bitirmiştim. Yazı; fakir fukarayı, garip gurabayı perişan eden hayat pahalılığı ve acımasız zamlarla ilgiliydi… Konunun özeti de üst başlıktaydı: Dünya, Türkiye ve Ankara’da gıda terörü! Bu terör, silahla değil hatta bir noktaya kadar yasayla da değil; ahlakla, vicdanla, insanlıkla ilgili… Bir de… Evet, bir de üretimle ilgili… Bunun için destek gerek, teşvik gerek… Ahmet Koç Başkan’ın paylaştığı haber şöyle başlıyordu: Ziraat bankası yatırımcı, girişimci gençleri ve kadınları ilgilendiren kredi paketleri açıkladı. Paketin önemi şu: - Faizsiz hayvan alım kredisi olması. - Gençlere faizsiz kredi sağlaması. - Geri ödemenin 10 yıla yayılması. “Üst limit 500.000 TL, 2 yıla kadar anapara ödemesiz 10 yıl vade ve faizi %100 devlet destekli, yatırım kredileri için %10 öz kaynak gerekiyor.”muş. “Kimler yararlanabilecek” sorusunun cevabı şöyle: -31.12.2023 tarihine kadar geçerli kooperatifler -Gençler için 18-41 yaş aralığında olmak -Kadınlar için 18 yaşından büyük olmak -Gençler İçin Ziraat / veterinerlik fakültesi, tarımla ilgili yüksekokul / lise mezunu olmak veya asgari lise mezunu olmak -Kadınlarda ise asgari 8 yıllık ilköğretim eğitimini tamamlamış olmak kaydıyla üretim/yatırım konusuyla ilgili mesleki eğitim / kurs / seminere katılıp başarı ile tamamlamış olmak ki bu lise mezunu gençler için de geçerli. Kolaylık sağlayan pek çok ayrıntısı ve listeleri bulunan konuyla ilgilenenler araştırıp bu büyük fırsattan faydalanabilir. Hayvancılık, ‘hayvanculuk’ olmaktan bu sayede kurtulur; ‘gıda terörü’nün hayvansal ürün kısmı bu yolla bitirilebilir.  * KARLI ANKARA 30 yıl kadar önceydi… Gece mesaisi bittikten sonra gazete servisi eve bırakırken kar güzelliğine dayanamayıp 300-500 metre önce inerek eve kadar yürümüş ve sıcacık eve girince bu şiiri yazmıştım… Birkaç hafta önce yağan yoğun kar sırasında yayımlansın diye aramış, bulamamıştım. Aha buldum! Kar bu gece kimlerin yari Kar bu gece cehennem narı Kar bu gece Masmavi, kıpkızıl, sapsarı... Ankara bu karda Ankara bu gece Şehirlerin kralı... Kar değil Üç elma gibi masal düşüyor yere gökten Bu masalda Bu şiirde Bu şehirde Kayboluyorum ben... Kar bu gece pırıl pırıl Sürüklüyor peşin sıra Kar bu gece kavgam gibi Kar bu gece sevdam gibi. Ne rüzgar Ne tipi; Kar bu gece senin gibi... Basmamak için uçsam diyorum Ayak izimden utanıyorum... Yer demir gök bakır değil Yer elmas gök inci Kar dışında herkes Her yer ve her şey zenci... Bir o bembeyaz Bir o pür u nur Kar bu gece Beni yakar kavurur... Vakit gecenin üçü Kar bir yana Sen bir yana Tüm güzellikler karda Dokunmayın bana...
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2022 - Perşembe

İftar, kilise, abdest, müjde!

“Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından gerçekleştirilen ve üçüncü yılına giren, ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’ için bulunduğumuz Konya’nın Selçuklu ilçesindeki yoğun program ile şehrin tarih, kültür, sanat, turizm değerlerinin küçük bir bölümünü görme, dinleme, anlama imkanı bulduk.” diyerek, bir dizi yazı ile gözlemlerimi, değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve Kalecik Belediye Başkanı Duhan Kalkan’ın desteklerini özellikle vurgulamış; gezi rehberlerimiz Ayşe Akkaya ve Mehmet Akbulut’un sağladığı katkıya da teşekkür etmiştim. Bu yazıda, kulak misafiri olduğum bir sohbet ile Konya adına önemsediğim bir hususu aktarmak istiyorum. Kilise ve abdest Bir yoldaşımız ile diğeri arasında (mealen) şöyle bir sohbet yaşandı: -Duydun mu; hakemler maç ırasında ezan saati mola verip Müslüman oyuncuların oruç açmasını sağlamış… - O ne ki İran’da treni durduruyorlar! - Neden, tren giderken oruç açamıyorlar mıymış? Sohbete ilgi duyan bir başka yoldaş katkı sundu: - Bir gün zikir için güneydoğuya yolculuk yapıyorduk. İftar vakti gelince otobüsü durdurmak istedik. Şoför itiraz etti, durmadı… - Neden? - Otoyoldayız… Burada durmak yasak dedi. Zor bir soru Sohbet iyice renkleniyordu! Sille’deki Aya Eleni Kilisesi de ziyaret programımızdaydı. Bunu hatırlatan diğer bir yoldaş içinden çıkılmaz bir soru attı ortaya: - Arkadaşlar, kiliseye girmek abdesti bozar mı? - … Bu arada ‘bir bilen’ yetişti imdada: - Orası da Allah’ın evi. Abdest bozulmaz. Hatta namaz da kılınır… Bir başka ‘bir bilen’ itiraz etti: - Kilisede namaz kılmak mekruhtur… “Kilisede namaz kılınmaz çünkü her yeri ikonlarla dolu” diyen de olunca soru ortada kaldı… Ve bir müjde Kürsüye son olarak gelen Konya İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Mehmet Yünden, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada çok faydalı bilgiler aktarırken bir de müjde verdi. Ancak, onca sözün, söylemin, yazının arasında güme gitti bu müjde. Dedi ki: -Selçuklu’yu yeniden keşfedeceğiz. Önümüzdeki dönemde çok büyük şeyler duyacaksınız, hazırlıklar sürüyor. Acep ne ola ki duyacaklarımız? * Seyahat etmek boyumuzu AŞTİ! Gıda fiyatlarındaki artış kimilerine göre tam bir gıda terörüne dönerken, yaklaşan Ramazan Bayramı öncesi zamlanan şehirlerarası otobüs bilet fiyatları da insanları bir yerden bir yere gitmeye düşündürür, ince ince hesap yapar hale geldi. Ulaşıma gelen yüzde 20 ila 30 arasındaki zam yüzünden seyahat bir zorunluluk ya da tercihten ziyade lükse dönüştürdü. Bunun yansımalarını, her bayram öncesi büyük hareketlilik yaşanan şehirlerarası otobüs terminallerinde görmek mümkün. Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali AŞTİ’de eskiden günler hatta haftalar önce görülen kalabalık ve telaş yerine sakinlik var. Bu manzarayı görenler, “Seyahat etmek boyumuzu AŞTİ” esprisi yapıyor! Fahiş bilet fiyatları, zaten azalan bayram ziyaretlerini ve turizm hareketliliğini de etkileyecek boyuta ulaşırken 3-4 kişilik bir ailenin bir yerden bir yere sadece gidip dönmesi bile 3-4 bin lirayı bulabiliyor. Bu yüzden seyahat ve bayram ziyareti planlarını gözden geçirenler, iptal edenler çoğunlukta. Bunun sebebi, Mart ayında fiyatı en çok artış gösteren kalemlerden birinin şehirlerarası otobüs bilet fiyatları olması. Öyle güzergahlar var ki kişi başı 500 TL’nin üzerinde. Bir kişi bile olsanız gidiş - dönüş için ödemeniz gereken ücret 1.000 - 1.500 TL arası. Seyahat etmek gerçekten boyumuzu AŞTİ! * Sağlık standardının tek güvencesi: TSE Bilim ve teknoloji artık öyle bir noktaya ulaştı, elinden hiçbir şey kurtulamıyor! Bu bakımdan, özellikle insan ve toplum sağlığı bakımından çok önemsenmesi ve önlem alınması gereken şeyler yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta medyada geniş biçimde yer alan ve “İstanbul’da ‘Kinder’ denetimi” şeklinde yansıyan ancak içeriği çok yönlü gelişmeler vardı. “Bazı ürünlerde tespit edilen salmonella bakterisi” haberleri yaygınlaşınca, sadece İstanbul’da 750 kişilik denetim ordusu tarafından denetlenen marketlerde hem ilgililer, yetkililer uyarıldı hem de sakıncalı ürünler toplatıldı. Tam da bu noktada, kıymetli hemşehrim, TSE Ankara İl Müdürü Kürşat Bacanlı’nın çok önemli ve anlamlı bir paylaşımı düştü sosyal medyaya. Çünkü paylaşım her şeyi en net biçimde koyuyor ortaya. Kürşat Bacanlı’nın paylaşımı şöyleydi: Marka ne olursa olsun #Gıda ya da herhangi bir ürün alırken #Salmonella veya ürüne özgü Sağlık riskleri yaşamamak için TSE Belgeli ürünleri tercih ederek Çocuk ve tüm sevdiklerinizi koruyun #Bayram zehir olmasın.  * Hayvanculuk! Yazı, culuk (hindi) ile ilgili değil, hayvancılık üzerine! Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Ahmet Koç’un bir paylaşımını okurken, “Cüzdan yanıyor / vicdan kanıyor” başlığıyla manşete çektiğimiz yazıyı yeni bitirmiştim. Yazı; fakir fukarayı, garip gurabayı perişan eden hayat pahalılığı ve acımasız zamlarla ilgiliydi… Konunun özeti de üst başlıktaydı: Dünya, Türkiye ve Ankara’da gıda terörü! Bu terör, silahla değil hatta bir noktaya kadar yasayla da değil; ahlakla, vicdanla, insanlıkla ilgili… Bir de… Evet, bir de üretimle ilgili… Bunun için destek gerek, teşvik gerek… Ahmet Koç Başkan’ın paylaştığı haber şöyle başlıyordu: Ziraat bankası yatırımcı, girişimci gençleri ve kadınları ilgilendiren kredi paketleri açıkladı. Paketin önemi şu: - Faizsiz hayvan alım kredisi olması. - Gençlere faizsiz kredi sağlaması. - Geri ödemenin 10 yıla yayılması. “Üst limit 500.000 TL, 2 yıla kadar anapara ödemesiz 10 yıl vade ve faizi %100 devlet destekli, yatırım kredileri için %10 öz kaynak gerekiyor.”muş. “Kimler yararlanabilecek” sorusunun cevabı şöyle: -31.12.2023 tarihine kadar geçerli kooperatifler -Gençler için 18-41 yaş aralığında olmak -Kadınlar için 18 yaşından büyük olmak -Gençler İçin Ziraat / veterinerlik fakültesi, tarımla ilgili yüksekokul / lise mezunu olmak veya asgari lise mezunu olmak -Kadınlarda ise asgari 8 yıllık ilköğretim eğitimini tamamlamış olmak kaydıyla üretim/yatırım konusuyla ilgili mesleki eğitim / kurs / seminere katılıp başarı ile tamamlamış olmak ki bu lise mezunu gençler için de geçerli. Kolaylık sağlayan pek çok ayrıntısı ve listeleri bulunan konuyla ilgilenenler araştırıp bu büyük fırsattan faydalanabilir. Hayvancılık, ‘hayvanculuk’ olmaktan bu sayede kurtulur; ‘gıda terörü’nün hayvansal ürün kısmı bu yolla bitirilebilir.  * KARLI ANKARA 30 yıl kadar önceydi… Gece mesaisi bittikten sonra gazete servisi eve bırakırken kar güzelliğine dayanamayıp 300-500 metre önce inerek eve kadar yürümüş ve sıcacık eve girince bu şiiri yazmıştım… Birkaç hafta önce yağan yoğun kar sırasında yayımlansın diye aramış, bulamamıştım. Aha buldum! Kar bu gece kimlerin yari Kar bu gece cehennem narı Kar bu gece Masmavi, kıpkızıl, sapsarı... Ankara bu karda Ankara bu gece Şehirlerin kralı... Kar değil Üç elma gibi masal düşüyor yere gökten Bu masalda Bu şiirde Bu şehirde Kayboluyorum ben... Kar bu gece pırıl pırıl Sürüklüyor peşin sıra Kar bu gece kavgam gibi Kar bu gece sevdam gibi. Ne rüzgar Ne tipi; Kar bu gece senin gibi... Basmamak için uçsam diyorum Ayak izimden utanıyorum... Yer demir gök bakır değil Yer elmas gök inci Kar dışında herkes Her yer ve her şey zenci... Bir o bembeyaz Bir o pür u nur Kar bu gece Beni yakar kavurur... Vakit gecenin üçü Kar bir yana Sen bir yana Tüm güzellikler karda Dokunmayın bana...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.