Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Ankara ile yüz yüze!

[simple-author-box] Ankara; ‘memur şehri’liğin etkisiyle olsa gerek bazen kolalı gömleği, kaytan bıyığıyla masa başına mahkûm bir hariciye kâtibi hallerindedir... Kimi zaman da kriz vurgunuyla feleği şaşmış işçi-memur mitinginin ateşli hatibidir... Bir bakmışsınız; başbakanın kafasına yazar kasa atandır, tepkili mi tepkili... Bir başka gün köprü altında yatandır, sokağa sığınmış... Sevgisi de saygısı çoktur... Bir gezip dolaşsanız; eşi-benzeri yoktur... 55 yıl Ankara’da yaşayınca huyuna-suyuna alışıyor insan! Nelere kızar, nelerden hoşlanır ezberliyor... Sonra da geceli gündüzlü bir gezi için güzergâh belirliyor dostlarına… Farklı yüzleri vardır Bir sabah vakti siyasilere uğramadan otobüs, minibüs, metro duraklarını dolaşıp, öğle vakti Gençlik Parkı'nda mola verirseniz, akşama varmanız kolaylaşır... Gündüzü bir başka âlem, gecesi bir başka el âlemdir... Çankırı Caddesi’nde Ulus-Dışkapı arasını aydınlatan neonlar alıcı renkleriyle gözünüzü kamaştırır… Olmadık yerde U dönüşü yapan otomobillerin sürücüleri, karanlığa gömülmüş koca binaların ıssız köşelerini umumi helâya çeviren ser-i hoşlar Ankara gecelerinin kural tanımaz yüzünü oluşturur… Her şeye rağmen kırmızı ışıkta duranlar, sahne almış üçüncü sınıf sanatçılara bile sırf 'sanatçı' oldukları için değer veren ve alkışlayanlar ise 'beyefendi' yüzüdür… Yukarılara doğru çıkıp Çankaya'nın, Gaziosmanpaşa'nın sokak aralarına dalınca aykırı bir dünyanın içine dalarsınız… Aşağılara doğru inip İsmetpaşa, Çinçin, Örnek, Aktaş'a varınca çıkması zor bir labirentte kaybolursunuz... Ve Ankara geceleri… Gece Ankara'ya yakışsa da, Ankara’nın bir yanı geceyi pek sevmez... Memur çocukları anne-babaları gibi kavruk cüzdanların savrukluğuyla, karanlık gecenin güven veren tek yerine, evlerine sığınmanın sıkıcı huzuruna bürünür... O dem, belli adreslerin dışında evsizler, ekmeğini çöpten çıkaranlar ve kedi-köpek sürüleri hariç canlı hayata rastlayamazsınız... Ankara'nın ay’ı boğan karanlığı, gecenin parliament mavisini yer yutar... Mısır patlağı gibi duran sokak lambaları, semayı kaplayan yıldız fenerlerine püf der... Gecenin hâkimi artık yıldızlar değil sokak lambalarıdır... Yüksekçe bir yere çıkıp seyre daldığınızda farklı görünür Ankara… Gündüzleri beton kokan başkent gecenin ışık baskınına uğradığında şekil ve koku değiştirir… Kuşbakışı daha güzeldir Ankara! Güzel şehirdir vesselam. * Üç önemli gerçek 15 Temmuz 2016’nın karanlık gecesinden 16 Temmuz’un karanlık dakikalarına geçerken, kararmış TRT ekranı, geçmiş darbelerin acı hatıralarını hatırlattı. ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adına yönetime el koyanlar, bir kahraman gibi karşılanacaklarını sanırken, sulhu silahla getirme yöntemine karşı yükselen direniş karşısında mahvolacaklarını akıllarına bile getirmiyorlardı? Canlı izlenen, canla engellenen darbe ve Türkiye’yi işgal hareketi şu üç gerçeği gösterdi… BİR: Uzun zamandır ‘dördüncü güç’ olduğu unutulan medya, darbe gecelerinde ‘birinci güç’müş! İKİ: Siyaset, milli iradeye sahip çıktığında, o irade, siyasetin diz çökmesine izin vermezmiş. ÜÇ: Canıyla, kanıyla direnen halk darbeler tarihine son noktayı koyabilirmiş… * SÖZ Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür... (Mahatma Ghandi) * Oldum MU Kolay idim Zorda oldum Yazda idim Karda oldum Düzde idim Yarda oldum Düşer isem yâr tutmasın
Ekleme Tarihi: 14 Temmuz 2021 - Çarşamba

Ankara ile yüz yüze!

[simple-author-box]

Ankara; ‘memur şehri’liğin etkisiyle olsa gerek bazen kolalı gömleği, kaytan bıyığıyla masa başına mahkûm bir hariciye kâtibi hallerindedir...

Kimi zaman da kriz vurgunuyla feleği şaşmış işçi-memur mitinginin ateşli hatibidir...

Bir bakmışsınız; başbakanın kafasına yazar kasa atandır, tepkili mi tepkili...

Bir başka gün köprü altında yatandır, sokağa sığınmış...

Sevgisi de saygısı çoktur...

Bir gezip dolaşsanız; eşi-benzeri yoktur...

55 yıl Ankara’da yaşayınca huyuna-suyuna alışıyor insan!

Nelere kızar, nelerden hoşlanır ezberliyor...

Sonra da geceli gündüzlü bir gezi için güzergâh belirliyor dostlarına…

Farklı yüzleri vardır

Bir sabah vakti siyasilere uğramadan otobüs, minibüs, metro duraklarını dolaşıp, öğle vakti Gençlik Parkı'nda mola verirseniz, akşama varmanız kolaylaşır...

Gündüzü bir başka âlem, gecesi bir başka el âlemdir...

Çankırı Caddesi’nde Ulus-Dışkapı arasını aydınlatan neonlar alıcı renkleriyle gözünüzü kamaştırır…

Olmadık yerde U dönüşü yapan otomobillerin sürücüleri, karanlığa gömülmüş koca binaların ıssız köşelerini umumi helâya çeviren ser-i hoşlar Ankara gecelerinin kural tanımaz yüzünü oluşturur…

Her şeye rağmen kırmızı ışıkta duranlar, sahne almış üçüncü sınıf sanatçılara bile sırf 'sanatçı' oldukları için değer veren ve alkışlayanlar ise 'beyefendi' yüzüdür…

Yukarılara doğru çıkıp Çankaya'nın, Gaziosmanpaşa'nın sokak aralarına dalınca aykırı bir dünyanın içine dalarsınız…

Aşağılara doğru inip İsmetpaşa, Çinçin, Örnek, Aktaş'a varınca çıkması zor bir labirentte kaybolursunuz...

Ve Ankara geceleri…

Gece Ankara'ya yakışsa da, Ankara’nın bir yanı geceyi pek sevmez...

Memur çocukları anne-babaları gibi kavruk cüzdanların savrukluğuyla, karanlık gecenin güven veren tek yerine, evlerine sığınmanın sıkıcı huzuruna bürünür...

O dem, belli adreslerin dışında evsizler, ekmeğini çöpten çıkaranlar ve kedi-köpek sürüleri hariç canlı hayata rastlayamazsınız...

Ankara'nın ay’ı boğan karanlığı, gecenin parliament mavisini yer yutar...

Mısır patlağı gibi duran sokak lambaları, semayı kaplayan yıldız fenerlerine püf der...

Gecenin hâkimi artık yıldızlar değil sokak lambalarıdır...

Yüksekçe bir yere çıkıp seyre daldığınızda farklı görünür Ankara…

Gündüzleri beton kokan başkent gecenin ışık baskınına uğradığında şekil ve koku değiştirir…

Kuşbakışı daha güzeldir Ankara!

Güzel şehirdir vesselam.

*

Üç önemli gerçek

15 Temmuz 2016’nın karanlık gecesinden 16 Temmuz’un karanlık dakikalarına geçerken, kararmış TRT ekranı, geçmiş darbelerin acı hatıralarını hatırlattı. ‘Yurtta Sulh Konseyi’ adına yönetime el koyanlar, bir kahraman gibi karşılanacaklarını sanırken, sulhu silahla getirme yöntemine karşı yükselen direniş karşısında mahvolacaklarını akıllarına bile getirmiyorlardı?

Canlı izlenen, canla engellenen darbe ve Türkiye’yi işgal hareketi şu üç gerçeği gösterdi…

BİR: Uzun zamandır ‘dördüncü güç’ olduğu unutulan medya, darbe gecelerinde ‘birinci güç’müş!

İKİ: Siyaset, milli iradeye sahip çıktığında, o irade, siyasetin diz çökmesine izin vermezmiş.

ÜÇ: Canıyla, kanıyla direnen halk darbeler tarihine son noktayı koyabilirmiş…

*

SÖZ

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...

(Mahatma Ghandi)

*

Oldum MU

Kolay idim Zorda oldum

Yazda idim Karda oldum

Düzde idim Yarda oldum

Düşer isem yâr tutmasın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.