Ara Aşı ve gıda savaşı!

Güncel 21.07.2022 - 08:24, Güncelleme: 21.07.2022 - 08:24
 

Ara Aşı ve gıda savaşı!

Evet, ‘Ara Aşı’ hayatta kalma savaşı veren atalarımızın bize armağanı olabilir ve davet sofralarına lezzet katabilir ama yaşanan ‘gıda savaşı’nı önleyemez!
Soner AYKAÇ Türkiye’nin birçok şehrinde yapılıp yense de Yozgatlıların ‘milli yemek’ muamelesi yaptığı ‘Ara Aşı’na ‘Arabaşı’ demenin ne menem bir yaman çelişki olduğunu, hatta kendi kendimizi inkar anlamına geldiğini anlamak için, bir folklor profesörü olan Rıfat Çakır ile mahdumu Özgün Orhun Çakır’ın araştırmalarına, yazılarına göz atmak yeter. (Örnek: https://www.ankhaber.com/arabasinin-gercek-tarihi-16960-haberi) ‘Ara Aşı’; ağır şartların, yokluğun, yoksunluğun içinde Türklerin icat edip dünya mutfağına armağan ettiği bir lezzet… ‘Arabaşı’ ise… Neyse diyeceğimi demeyeyim! Baba-oğul Çakır’lar anlatıyor nasıl olsa… Evet, ‘Ara Aşı’ hayatta kalma savaşı veren atalarımızın bize armağanı olabilir ve davet sofralarına lezzet katabilir ama yaşanan ‘gıda savaşı’nı önleyemez! ‘Su’dan ‘gıda’ya… Koronavirüs belası, 2019’un sonlarında Covid-19 olarak gündemimize girip dünyadaki tüm yerleşik değerleri, ilişkileri altüst etmezden önce, “Gıda savaşları kapıda” türü haber ve yorumları okuyor, endişeleniyorduk. ‘Gıda savaşları’ndan kısa bir süre önce de ‘su savaşları’ ile ilgili senaryolar üzerinde duruluyor, sınır aşan suların ülkeler arasında büyük savaşlara yol açacağı ve emperyal güçlerin su kaynaklarına sahip olmak için acımasız oyunlar sahneleyeceği söyleniyordu. Su olmadan gıda üretimi olamayacağına göre sorun artık bir ‘gıda krizi’ne, krizin çözümü de ‘gıda savaşı’na bağlanmış durumda! Bunun en çarpıcı örneği: Rusya - Ukrayna savaşı. Tamam, işin bir güvenlik boyutu var ama savaşın başlarında hiç dile getirilmeyen bereketli topraklarda üretilen tahılın limanlarda mahsur kalması ve bu tahılın ‘ihtiyaç sahipleri’ne ulaştırılması konusu savaş gerçeğinin de önüne geçti. İstanbul’daki ‘buğday kurtarma’ görüşmeleri, Amerika’nın İsrail ve BAE ile ‘gıda zirvesi’ düzenlemesi gösteriyor ki artık önemli olan cephede kaybedilen canlar ve bombalanan yerlerdeki mallar değil, buğday! Konuya daha geniş açıdan bakarsak; tarım alanları ve su kaynakları… İnsanlık, uzaya uzandı ama on binlerce yıldır yaşadığı kıtlık, kuraklık, açlık tehlikesinden kurtulamadı. Bugün iklim değişikliği, çevre felaketleri ve su kıtlığı bir numaralı sorun… Dünya gerçekleri… Dünya nüfusu 30 yıl sonra 10 milyarı bulacak. Bu kadar insanı doyurmak için tarımsal üretimin yüzde 50 artması gerekiyor. Daha ötesi içinse bilimkurgu filmlerini aratacak senaryolar konuşuluyor. Bugün dünyada 1 milyar civarında insan açlıktan ölümle karşı karşıya. 100 milyonlarca insan savaş, kuraklık, kıtlık, açlık yüzünden göç ediyor… Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması öncesinden başlayarak 2021 yılı boyunca dünya gıda rezervinin neredeyse yarısını satın alan Çin, ‘gıda krizi ve savaşı’nı görüp bunun gereklerini yerine getiren ülkelerin başında yer alıyor. Türkiye gerçekleri… Türkiye olarak bu olumsuzluklardan kaçınmanın yolu potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirmek olmalı. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ‘Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi’ raporunda belirtilen, ‘tarım-gıda sektörünün 150 milyar dolarlık üretim, 40 milyar dolarlık ihracat’ hedefine ulaşması gerekiyor… Türkiye’de tarımın yapısal sorunları var ama bunun çözümü de mümkün. Şahsen önemsediğim ve çok defa kaleme aldığın ‘tarımsal örgütlenme’ ve ‘tarımsal kooperatif’ konuları bu açıdan göz ardı edilmemesi gereken hususların başında geliyor. Devlete, çiftçiye ve tüketiciye düşen görevler de var… “Gıda fiyatları milli güvenlik meselesidir” diyenleri haklı çıkaracak o kadar çok şey yaşadık ki aklımızı başımıza almazsak ne akıl kalır ne de baş! Ankara gerçekleri… Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara, ‘memur şehri’ olma özelliğini aşalı çok oldu. Ankara artık bir sanayi, eğitim, sağlık şehri olmanın yanında tarım kenti olmuş durumda. Ankara arazisinin yüzde 55’i tarıma uygun… Devlet desteğinin yanında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çiftçiler için uygulamaya koyduğu tohum, gübre ve benzeri desteklerin yanında, ‘alım garantili’ ekimi teşvik etmesi de Başkentte tarımı ayağa kaldırdı. ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın tarım konusundaki tutumu ve projeleri farklı ortam yarattı ama buna rağmen tarımın Ankara’daki istihdamdan aldığı pay yüzde 3. Bu oran artmak zorunda… Ankara tarım ürünleri bakımından o kadar zengin çeşitliliğe sahip ki saymakla bitmez. Yapılacak iş, Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre bu ürünlerin ekilmesini alım garantisi yoluyla teşvik etmektir. Tarımsal üretimi teşvik ‘Ara Aşı’ndan ‘gıda savaşı’na uzanan bir dün/bugün gelgiti yaşadık ama işin şakaya gelir yanı yok! Her şehrimiz kendi iklim koşullarına uygun gıda üretimini artırmalı, devlet de bu üretimi teşvik için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalı…
Evet, ‘Ara Aşı’ hayatta kalma savaşı veren atalarımızın bize armağanı olabilir ve davet sofralarına lezzet katabilir ama yaşanan ‘gıda savaşı’nı önleyemez!

Soner AYKAÇ

Türkiye’nin birçok şehrinde yapılıp yense de Yozgatlıların ‘milli yemek’ muamelesi yaptığı ‘Ara Aşı’na ‘Arabaşı’ demenin ne menem bir yaman çelişki olduğunu, hatta kendi kendimizi inkar anlamına geldiğini anlamak için, bir folklor profesörü olan Rıfat Çakır ile mahdumu Özgün Orhun Çakır’ın araştırmalarına, yazılarına göz atmak yeter. (Örnek: https://www.ankhaber.com/arabasinin-gercek-tarihi-16960-haberi)

‘Ara Aşı’; ağır şartların, yokluğun, yoksunluğun içinde Türklerin icat edip dünya mutfağına armağan ettiği bir lezzet…

‘Arabaşı’ ise… Neyse diyeceğimi demeyeyim! Baba-oğul Çakır’lar anlatıyor nasıl olsa…

Evet, ‘Ara Aşı’ hayatta kalma savaşı veren atalarımızın bize armağanı olabilir ve davet sofralarına lezzet katabilir ama yaşanan ‘gıda savaşı’nı önleyemez!

‘Su’dan ‘gıda’ya…

Koronavirüs belası, 2019’un sonlarında Covid-19 olarak gündemimize girip dünyadaki tüm yerleşik değerleri, ilişkileri altüst etmezden önce, “Gıda savaşları kapıda” türü haber ve yorumları okuyor, endişeleniyorduk. ‘Gıda savaşları’ndan kısa bir süre önce de ‘su savaşları’ ile ilgili senaryolar üzerinde duruluyor, sınır aşan suların ülkeler arasında büyük savaşlara yol açacağı ve emperyal güçlerin su kaynaklarına sahip olmak için acımasız oyunlar sahneleyeceği söyleniyordu.

Su olmadan gıda üretimi olamayacağına göre sorun artık bir ‘gıda krizi’ne, krizin çözümü de ‘gıda savaşı’na bağlanmış durumda! Bunun en çarpıcı örneği: Rusya - Ukrayna savaşı.

Tamam, işin bir güvenlik boyutu var ama savaşın başlarında hiç dile getirilmeyen bereketli topraklarda üretilen tahılın limanlarda mahsur kalması ve bu tahılın ‘ihtiyaç sahipleri’ne ulaştırılması konusu savaş gerçeğinin de önüne geçti.

İstanbul’daki ‘buğday kurtarma’ görüşmeleri, Amerika’nın İsrail ve BAE ile ‘gıda zirvesi’ düzenlemesi gösteriyor ki artık önemli olan cephede kaybedilen canlar ve bombalanan yerlerdeki mallar değil, buğday! Konuya daha geniş açıdan bakarsak; tarım alanları ve su kaynakları…

İnsanlık, uzaya uzandı ama on binlerce yıldır yaşadığı kıtlık, kuraklık, açlık tehlikesinden kurtulamadı. Bugün iklim değişikliği, çevre felaketleri ve su kıtlığı bir numaralı sorun…

Dünya gerçekleri…

Dünya nüfusu 30 yıl sonra 10 milyarı bulacak. Bu kadar insanı doyurmak için tarımsal üretimin yüzde 50 artması gerekiyor. Daha ötesi içinse bilimkurgu filmlerini aratacak senaryolar konuşuluyor.

Bugün dünyada 1 milyar civarında insan açlıktan ölümle karşı karşıya. 100 milyonlarca insan savaş, kuraklık, kıtlık, açlık yüzünden göç ediyor…

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması öncesinden başlayarak 2021 yılı boyunca dünya gıda rezervinin neredeyse yarısını satın alan Çin, ‘ gıda krizi ve savaşı’nı görüp bunun gereklerini yerine getiren ülkelerin başında yer alıyor.

Türkiye gerçekleri…

Türkiye olarak bu olumsuzluklardan kaçınmanın yolu potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirmek olmalı. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan ‘Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi’ raporunda belirtilen, ‘tarım-gıda sektörünün 150 milyar dolarlık üretim, 40 milyar dolarlık ihracat’ hedefine ulaşması gerekiyor…

Türkiye’de tarımın yapısal sorunları var ama bunun çözümü de mümkün. Şahsen önemsediğim ve çok defa kaleme aldığın ‘tarımsal örgütlenme’ ve ‘tarımsal kooperatif’ konuları bu açıdan göz ardı edilmemesi gereken hususların başında geliyor. Devlete, çiftçiye ve tüketiciye düşen görevler de var…

“Gıda fiyatları milli güvenlik meselesidir” diyenleri haklı çıkaracak o kadar çok şey yaşadık ki aklımızı başımıza almazsak ne akıl kalır ne de baş!

Ankara gerçekleri…

Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara, ‘memur şehri’ olma özelliğini aşalı çok oldu. Ankara artık bir sanayi, eğitim, sağlık şehri olmanın yanında tarım kenti olmuş durumda.

Ankara arazisinin yüzde 55’i tarıma uygun…

Devlet desteğinin yanında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin çiftçiler için uygulamaya koyduğu tohum, gübre ve benzeri desteklerin yanında, ‘alım garantili’ ekimi teşvik etmesi de Başkentte tarımı ayağa kaldırdı.

ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın tarım konusundaki tutumu ve projeleri farklı ortam yarattı ama buna rağmen tarımın Ankara’daki istihdamdan aldığı pay yüzde 3. Bu oran artmak zorunda…

Ankara tarım ürünleri bakımından o kadar zengin çeşitliliğe sahip ki saymakla bitmez. Yapılacak iş, Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre bu ürünlerin ekilmesini alım garantisi yoluyla teşvik etmektir.

Tarımsal üretimi teşvik

‘Ara Aşı’ndan ‘gıda savaşı’na uzanan bir dün/bugün gelgiti yaşadık ama işin şakaya gelir yanı yok! Her şehrimiz kendi iklim koşullarına uygun gıda üretimini artırmalı, devlet de bu üretimi teşvik için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalı…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.