Mehmet Akif Işık
Köşe Yazarı
Mehmet Akif Işık
 

İnsanoğlunun karasinekle imtihanı

Son bir iki yıldır etrafta uzun zamandan beri göremediğim karasinekleri görmeye başladım. İnsan karasinek gördüğüne sevinir mi? Evet, ben sevindim. Zira; karasineklerin varlığı tabiatın eski dengesine dönüşünün bir göstergesi, hatta müjdecisidir. Hiç olmazsa ben öyle görüyorum. Öyle hissediyor ve dolayısıyla da seviniyorum. Tarlalara attığımız ilaçlar, ağaçlara püskürttüğümüz zehirli sıvılarla, birçok böcekle birlikte karasinekleri de telef etmiştik. Neden yapmıştık bu işleri? Elbette ki aç gözlülük ederek fazla verim almak için. Ama düşünemediğimiz bir şey vardı. Fazla ürün aldık ama bu ürünlerin sağlıksız olduğunu aklımıza dahi getirmedik.  Sağlıksız besinler nedeniyle de biz insanların sağlığının bozulduğunu ve dolayısıyla tarlalara attığımız ilaçlara karşılık olarak bizlerin ilaç almak zorunda kaldığımızı düşünemedik. Tarlalara attığımız ve ağaçlara sıktığımız, adına da “haşere ilacı” dediğimiz zehirlerin, maalesef biz insanlara ilaç olarak geri döndüğünü ve ilaç sektörü patronlarının ceplerini doldurduğunu sağlığımızı kaybetmeye başlayınca anladık.. Peki, karasinek görünce ben ne yaptım dersiniz. Odamın penceresini sonuna kadar açtım. Sayıları az da olsa beni gören karasinekler, yıllardır göremedikleri dostlarını görmüş gibi açtığım pencereden içeri doluşuverdiler. Sanki ellerimi öpüp, yüzümü okşamaya çalışıyorlardı. Bu işi biraz abartmış olacaklar ki, rahatsızlık emareleri göstermeye başladığımda içlerinden en yaşlı olanı dile geldi ve benimle konuşmaya başladı: -Kusura bakma, eski günleri hatırladığımız için seni biraz rahatsız ettik. Nerede o eski günler; Ne güzeldi o günler. Bizler toplu halde yaşardık, sizler de genelde tüm aile fertleri olarak aynı evi paylaşırdınız. Yaz gelince sizlerin arasında olmak için odalarınıza bulut gibi doluşur, sabahları, kanatlarımızın sesine uyananları, bu kanat seslerimizle sanki dışarıda yağmur yağıyormuş gibi aldatırdık. Çok gürültü ederek milleti rahatsız ettiğimizden, önceleri bizleri havlu ve terlikle kovalamaya başlardınız. Sonra da bizler için, ya ilaçlı sular yapıp tabaklar içerisinde pencere kenarlarına koyar, ya da yapışkan kâğıtlar alıp bir ipe bağlayarak odaların tavanlarından sarkıtırdınız. Bizler de; kimimiz bu ilaçlı sudan içer tabağın içine düşerdik, kimimiz de tavandan sarkan yapışkan kâğıtlara konar ve yapışıp kalırdık. Bence bu siz insanlar ile bizim aramızdaki kısasa kısas idi. Ama sonraları tarlalara attığınız zehirli maddeler ve gerek ağaçlara, gerekse doğrudan doğruya pompalarla bize sıktığınız zehirli sıvılarla, orantısız güç kullanarak, bizi telef ettiniz. Yani kısacası bizlere karşı soykırım uyguladınız. Tarlalara attığınız kimyevi gübreler ve ilaçlar, belki fazla ürün almanızı sağladı; ama yavaş yavaş sağlığınızı kaybettiğinizi anlamadınız. Aradan yıllar geçti, tam bizim neslimiz tükeniyordu ki bazılarınızın akılları başlarına geldi ve  “yahu biz ne yapıyoruz, bu yaptığımız yanlış, gelin eskiye dönmeye çalışalım” dedi ve kimyasallardan, zehirli ilaçlardan sizi vazgeçirmeye başladı. Artık yavaş yavaş sağlıklı ürün yemeğe başladınız. Sağlıklı ürün yedikçe aklınız başınıza geldi ve dolayısıyla bizim de soyumuz tükenmekten kurtuldu. Hatta, bugünkü gibi hatırlıyorum. Bir ara bizleri ellerinizle yakalamaya çalışıyordunuz. Ellerinizle yakaladığınızda çoğu kez pencereyi açıp bizleri dışarı salıyordunuz. Yıllar öncesini hatırlıyorum, sen ortaokul bitirme sınavlarına girerken, “Tabiat Bilgisi” sınavında sana sorulan sorulardan biri “karasineği anlatın” idi. Sanıyorum bizimle ilgili fazla bir bilgin yoktu. Zira soruyu okuyunca yüz ifaden değişmişti. Bizler bunu hissetmiş ve sana yardım etmeye karar vermiştik. Sen imtihan sıranı beklerken yanına gelip eline konmuştuk. Sen de bizlerden birini yakalayıp incelemiş ve gördüklerini anlatarak imtihanı geçmiştin. Ama sonradan naylondan raketler çıkınca bizi ellerinizle yakalamaktan vazgeçtiniz ve bu raketlerle “pat”, “pat” diye bizleri ezmeye başladınız. Şimdi diyebilirsin; ”bu sinek kendi neslini kurtarmak için böyle konuşuyor”. Elbette; hem kendi neslimin boş yere helak olmasını istemem, hem de siz insanların sağlıklı yaşamasını isterim. Bizim istemeden sizlere verdiğimiz rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz; yeter ki evlerinizi ve sokaklarınızı temiz tutun, yerlere yemek kırıntıları atmayın, özellikle şekerli yiyecek ve içecekler dökmeyin. -Çok doğru söylüyorsun sinek bey! Sen yerden göğe kadar haklısın. Bizlere önce kimyevi gübre kullandırdılar. Verim biraz artınca bu kez de mahsulü ilaçlayın dediler. Hatta bu ilaçlamayı haklı gösterebilmek için, bir dönem tarlalarımızda daha önceden az sayıda mevcut olan kımıl ve süne denilen haşereleri bol miktarda musallat ettiler. Sanki bu haşereler bir yerlerden getirilip tarlalarımıza serpilmiş gibiydi. - Bir de siz insanlara şunu söylemeden geçemeyeceğim: Sizler bir zamanlar tereyağı, zeytinyağı kullanır, süt içerdiniz. Kendi yerli tohumlarınızla ürettiğiniz sebzeleri yer, yerli tohumdan elde ettiğiniz buğday ürünlerini tüketirdiniz. Sonra birileri çıktı, size süt tozunu, margarin yağlarını önerdi ve size kendi ürettikleri tohumları verdi. Siz de bunlara balıklama atladınız. O güzelim ürünleriniz dururken size dayatılan bu sağlıksız ürünleri yediniz. Yedikçe de sağlığınız bozuldu, hastalandığınız için de sinirleriniz gerildi ve bunun hıncını bizden çıkarmaya başladınız. Çok şükür ki geç de olsa aklınız başınıza gelmeye başladı ve bilgisizce yapılan ilaçlamalardan vazgeçerek kendi tohumlarınızı üretmeye başladınız, bizler de bu sayede rahat bir nefes almaya başladık.
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2022 - Cuma

İnsanoğlunun karasinekle imtihanı

Son bir iki yıldır etrafta uzun zamandan beri göremediğim karasinekleri görmeye başladım. İnsan karasinek gördüğüne sevinir mi? Evet, ben sevindim. Zira; karasineklerin varlığı tabiatın eski dengesine dönüşünün bir göstergesi, hatta müjdecisidir. Hiç olmazsa ben öyle görüyorum. Öyle hissediyor ve dolayısıyla da seviniyorum.

Tarlalara attığımız ilaçlar, ağaçlara püskürttüğümüz zehirli sıvılarla, birçok böcekle birlikte karasinekleri de telef etmiştik. Neden yapmıştık bu işleri? Elbette ki aç gözlülük ederek fazla verim almak için. Ama düşünemediğimiz bir şey vardı. Fazla ürün aldık ama bu ürünlerin sağlıksız olduğunu aklımıza dahi getirmedik.  Sağlıksız besinler nedeniyle de biz insanların sağlığının bozulduğunu ve dolayısıyla tarlalara attığımız ilaçlara karşılık olarak bizlerin ilaç almak zorunda kaldığımızı düşünemedik. Tarlalara attığımız ve ağaçlara sıktığımız, adına da “haşere ilacı” dediğimiz zehirlerin, maalesef biz insanlara ilaç olarak geri döndüğünü ve ilaç sektörü patronlarının ceplerini doldurduğunu sağlığımızı kaybetmeye başlayınca anladık..

Peki, karasinek görünce ben ne yaptım dersiniz. Odamın penceresini sonuna kadar açtım. Sayıları az da olsa beni gören karasinekler, yıllardır göremedikleri dostlarını görmüş gibi açtığım pencereden içeri doluşuverdiler. Sanki ellerimi öpüp, yüzümü okşamaya çalışıyorlardı. Bu işi biraz abartmış olacaklar ki, rahatsızlık emareleri göstermeye başladığımda içlerinden en yaşlı olanı dile geldi ve benimle konuşmaya başladı:

-Kusura bakma, eski günleri hatırladığımız için seni biraz rahatsız ettik. Nerede o eski günler; Ne güzeldi o günler. Bizler toplu halde yaşardık, sizler de genelde tüm aile fertleri olarak aynı evi paylaşırdınız. Yaz gelince sizlerin arasında olmak için odalarınıza bulut gibi doluşur, sabahları, kanatlarımızın sesine uyananları, bu kanat seslerimizle sanki dışarıda yağmur yağıyormuş gibi aldatırdık. Çok gürültü ederek milleti rahatsız ettiğimizden, önceleri bizleri havlu ve terlikle kovalamaya başlardınız. Sonra da bizler için, ya ilaçlı sular yapıp tabaklar içerisinde pencere kenarlarına koyar, ya da yapışkan kâğıtlar alıp bir ipe bağlayarak odaların tavanlarından sarkıtırdınız. Bizler de; kimimiz bu ilaçlı sudan içer tabağın içine düşerdik, kimimiz de tavandan sarkan yapışkan kâğıtlara konar ve yapışıp kalırdık. Bence bu siz insanlar ile bizim aramızdaki kısasa kısas idi. Ama sonraları tarlalara attığınız zehirli maddeler ve gerek ağaçlara, gerekse doğrudan doğruya pompalarla bize sıktığınız zehirli sıvılarla, orantısız güç kullanarak, bizi telef ettiniz. Yani kısacası bizlere karşı soykırım uyguladınız.

Tarlalara attığınız kimyevi gübreler ve ilaçlar, belki fazla ürün almanızı sağladı; ama yavaş yavaş sağlığınızı kaybettiğinizi anlamadınız. Aradan yıllar geçti, tam bizim neslimiz tükeniyordu ki bazılarınızın akılları başlarına geldi ve  “yahu biz ne yapıyoruz, bu yaptığımız yanlış, gelin eskiye dönmeye çalışalım” dedi ve kimyasallardan, zehirli ilaçlardan sizi vazgeçirmeye başladı. Artık yavaş yavaş sağlıklı ürün yemeğe başladınız. Sağlıklı ürün yedikçe aklınız başınıza geldi ve dolayısıyla bizim de soyumuz tükenmekten kurtuldu.

Hatta, bugünkü gibi hatırlıyorum. Bir ara bizleri ellerinizle yakalamaya çalışıyordunuz. Ellerinizle yakaladığınızda çoğu kez pencereyi açıp bizleri dışarı salıyordunuz. Yıllar öncesini hatırlıyorum, sen ortaokul bitirme sınavlarına girerken, “Tabiat Bilgisi” sınavında sana sorulan sorulardan biri “karasineği anlatın” idi. Sanıyorum bizimle ilgili fazla bir bilgin yoktu. Zira soruyu okuyunca yüz ifaden değişmişti. Bizler bunu hissetmiş ve sana yardım etmeye karar vermiştik. Sen imtihan sıranı beklerken yanına gelip eline konmuştuk. Sen de bizlerden birini yakalayıp incelemiş ve gördüklerini anlatarak imtihanı geçmiştin. Ama sonradan naylondan raketler çıkınca bizi ellerinizle yakalamaktan vazgeçtiniz ve bu raketlerle “pat”, “pat” diye bizleri ezmeye başladınız.

Şimdi diyebilirsin; ”bu sinek kendi neslini kurtarmak için böyle konuşuyor”. Elbette; hem kendi neslimin boş yere helak olmasını istemem, hem de siz insanların sağlıklı yaşamasını isterim. Bizim istemeden sizlere verdiğimiz rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz; yeter ki evlerinizi ve sokaklarınızı temiz tutun, yerlere yemek kırıntıları atmayın, özellikle şekerli yiyecek ve içecekler dökmeyin.

-Çok doğru söylüyorsun sinek bey! Sen yerden göğe kadar haklısın. Bizlere önce kimyevi gübre kullandırdılar. Verim biraz artınca bu kez de mahsulü ilaçlayın dediler. Hatta bu ilaçlamayı haklı gösterebilmek için, bir dönem tarlalarımızda daha önceden az sayıda mevcut olan kımıl ve süne denilen haşereleri bol miktarda musallat ettiler. Sanki bu haşereler bir yerlerden getirilip tarlalarımıza serpilmiş gibiydi.

- Bir de siz insanlara şunu söylemeden geçemeyeceğim: Sizler bir zamanlar tereyağı, zeytinyağı kullanır, süt içerdiniz. Kendi yerli tohumlarınızla ürettiğiniz sebzeleri yer, yerli tohumdan elde ettiğiniz buğday ürünlerini tüketirdiniz. Sonra birileri çıktı, size süt tozunu, margarin yağlarını önerdi ve size kendi ürettikleri tohumları verdi. Siz de bunlara balıklama atladınız. O güzelim ürünleriniz dururken size dayatılan bu sağlıksız ürünleri yediniz. Yedikçe de sağlığınız bozuldu, hastalandığınız için de sinirleriniz gerildi ve bunun hıncını bizden çıkarmaya başladınız. Çok şükür ki geç de olsa aklınız başınıza gelmeye başladı ve bilgisizce yapılan ilaçlamalardan vazgeçerek kendi tohumlarınızı üretmeye başladınız, bizler de bu sayede rahat bir nefes almaya başladık.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (4)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nizameddin Duran
(04.09.2022 06:32 - #173)
Harika bir üslupla harika bir yazı, yazarını tebrik ediyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
binler
(04.09.2022 20:49 - #174)
Cenabı Hakk'ın mühim tanzifat memurları olan sinekleri yok etmeyelim onlar tabiatı, bazı mahlukatı ve insanı temizliyorlar kıymetlerini bilelim Cenabı Hakk'a hamd ve şükredelim.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Özden Işık
(04.09.2022 22:53 - #175)
Yazınızı bir solukta okudum. Çok akıcı ve müthiş bir gündem analizi bence, kaleminize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Özden Işık
(04.09.2022 22:53 - #176)
Yazınızı bir solukta okudum. Çok akıcı ve müthiş bir gündem analizi bence, kaleminize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.