Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

İtalyan bilge yanılır

[simple-author-box] Sık sık “Mükemmel en iyinin düşmanıdır” deriz. Bu söz, söyleyene önemli uyarıda bulunduğunu mu düşündürür bilinmez ama aslında 18. yüzyılda yaşamış Voltaire’in bir sözünün, dikkatsizce kullanmasından başka bir şey değildir. “Voltaire”, François Marie Arouet’in takma adıdır ve “En iyi, iyinin düşmanıdır” sözü genellikle ona atfedilir. Bu sözü, La Bégueule adlı şiirinde moral değerler üzerine yazarken İtalyan bilgeye referansla kullanır. Voltaire’i doğru anlamalıyız. En iyi neden iyinin düşmanı olsun? Voltaire bu alıntıyı kullanır ama ilkin olumsuzlar ve “Ruhun iyiliğinde, yeteneklerde, bilimde en iyiye ulaşmak önemlidir” der. Şiirin devamı, mutluluk arayışı gibi konularda ölçülü olmanın ve yetinmesini bilmenin değerini sergiler şekilde yorumlanabilir; kendi yaşantısı bunun tam aksi olsa da. Yetinmesini bilmemek olumsuzluğu farklıdır, iyinin arayışı faklı. Bağlamından koparılarak bir aforizmaya dönüşen bu söz, amacını aşar ve ancak iyinin arayışında olan insanın önünü keser. * Düşünürlerin kendilerinin değinmedikleri anlamları, biz onların sözlerine yüklememeliyiz. Voltaire, sözün geçtiği şiirinde “mükemmel” dememiş, “en iyi” demiştir. En iyi nitelemesi hemen her dilden yazınlarda dikkatsizce mükemmelliğe yükseltilir. Mükemmel kavramının saltık (mutlak) niteliği karşısında en iyi, iyiler arasında öne çıkandır. Dolayısıyla ancak göreli bir durumu niteler. Mutlaklık ve görelilik ayrımı, düşünce tarihinin önemli konularındandır. Çoğu örnekte kötülük, önemsiz gözüken ayrımların nicel birikimiyle nitelik kazanır. Kötülük, anlık bir durumun karşılığı olarak görülemez. Mükemmel en iyinin, en iyi de iyinin düşmanı değildir. Realitede yani olguda mükemmel yoktur ama düşüncede vardır. Doğada mutlak olmasa da, insan mutlaklığı düşünebilir. Herhangi iki şeyi karşılaştırabilmek, yani onlara göreli değer vermek, değişmez bir mutlaklığının terazisinde mümkündür. Görelilik bile mutlaklığa gereksinim duyar. Diğer türlü göreliliği dahi anlayamaz, değersizlik içinde yaşar giderdik; bir balık gibi, nihilistlerin ileri sürdüğü gibi… Oysa insan tercihler yapar, değerliyi değersizden, iyiyi kötüden ayırır. Mükemmelin kavramsal varlığı, bırakın düşmanlık durumunu, realitede iyinin arayışını mümkün kılar. Realitede iyiye ve içlerinden en iyisine pekâlâ ulaşılabilir. Peki, mükemmele ulaşılabilir mi? Bu ulaşma Hegel’de, kavram ve realitenin örtüşmesi, ikisinin birliğidir. “Tarihin sonu” dedikleri… * Fransız Devrimi bizde, bir benzerinin yaşanmamış olması üzerinden ele alınır ve bu noksanlık, ilerlemenin gerçekleşmeme nedenlerinden biri olarak görülür. Oysa dönemin gerçek değeri, devrimden ya da “aydınlanmacılar”dan gelmez; o realitenin içinde olmamış diğer düşünürlerinden gelir. Aydınlanmacı düşünürlerin her açıdan aydınlık olduklarını söylemek zaten zordur. Ele aldığımız dikkate değer düşünceleriyle Voltaire, bir yandan da insanın zayıflığını hayranlıkla seyreder ve insanın bilgiye, tepeden inme bildirimle ulaşacağını düşünür. Monarşiyi savunur, demokrasiyi savunmaz. “Fransız Devrimi şiddetten öte ne içerir?” ve “Voltaire, aydın despot olmaktan ileri geçebilmiş midir?” konularını bu düzeyde bırakalım ve İtalyan bilgenin “En iyi, iyinin düşmanıdır” sözünü dikkate almayarak, yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışalım.
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2021 - Çarşamba

İtalyan bilge yanılır

[simple-author-box]

Sık sık “Mükemmel en iyinin düşmanıdır” deriz. Bu söz, söyleyene önemli uyarıda bulunduğunu mu düşündürür bilinmez ama aslında 18. yüzyılda yaşamış Voltaire’in bir sözünün, dikkatsizce kullanmasından başka bir şey değildir.

“Voltaire”, François Marie Arouet’in takma adıdır ve “En iyi, iyinin düşmanıdır” sözü genellikle ona atfedilir. Bu sözü, La Bégueule adlı şiirinde moral değerler üzerine yazarken İtalyan bilgeye referansla kullanır.

Voltaire’i doğru anlamalıyız. En iyi neden iyinin düşmanı olsun? Voltaire bu alıntıyı kullanır ama ilkin olumsuzlar ve “Ruhun iyiliğinde, yeteneklerde, bilimde en iyiye ulaşmak önemlidir” der. Şiirin devamı, mutluluk arayışı gibi konularda ölçülü olmanın ve yetinmesini bilmenin değerini sergiler şekilde yorumlanabilir; kendi yaşantısı bunun tam aksi olsa da.

Yetinmesini bilmemek olumsuzluğu farklıdır, iyinin arayışı faklı. Bağlamından koparılarak bir aforizmaya dönüşen bu söz, amacını aşar ve ancak iyinin arayışında olan insanın önünü keser.

*

Düşünürlerin kendilerinin değinmedikleri anlamları, biz onların sözlerine yüklememeliyiz. Voltaire, sözün geçtiği şiirinde “mükemmel” dememiş, “en iyi” demiştir. En iyi nitelemesi hemen her dilden yazınlarda dikkatsizce mükemmelliğe yükseltilir. Mükemmel kavramının saltık (mutlak) niteliği karşısında en iyi, iyiler arasında öne çıkandır. Dolayısıyla ancak göreli bir durumu niteler.

Mutlaklık ve görelilik ayrımı, düşünce tarihinin önemli konularındandır. Çoğu örnekte kötülük, önemsiz gözüken ayrımların nicel birikimiyle nitelik kazanır. Kötülük, anlık bir durumun karşılığı olarak görülemez.

Mükemmel en iyinin, en iyi de iyinin düşmanı değildir. Realitede yani olguda mükemmel yoktur ama düşüncede vardır. Doğada mutlak olmasa da, insan mutlaklığı düşünebilir. Herhangi iki şeyi karşılaştırabilmek, yani onlara göreli değer vermek, değişmez bir mutlaklığının terazisinde mümkündür. Görelilik bile mutlaklığa gereksinim duyar. Diğer türlü göreliliği dahi anlayamaz, değersizlik içinde yaşar giderdik; bir balık gibi, nihilistlerin ileri sürdüğü gibi… Oysa insan tercihler yapar, değerliyi değersizden, iyiyi kötüden ayırır.

Mükemmelin kavramsal varlığı, bırakın düşmanlık durumunu, realitede iyinin arayışını mümkün kılar. Realitede iyiye ve içlerinden en iyisine pekâlâ ulaşılabilir. Peki, mükemmele ulaşılabilir mi? Bu ulaşma Hegel’de, kavram ve realitenin örtüşmesi, ikisinin birliğidir. “Tarihin sonu” dedikleri…

*

Fransız Devrimi bizde, bir benzerinin yaşanmamış olması üzerinden ele alınır ve bu noksanlık, ilerlemenin gerçekleşmeme nedenlerinden biri olarak görülür. Oysa dönemin gerçek değeri, devrimden ya da “aydınlanmacılar”dan gelmez; o realitenin içinde olmamış diğer düşünürlerinden gelir.

Aydınlanmacı düşünürlerin her açıdan aydınlık olduklarını söylemek zaten zordur. Ele aldığımız dikkate değer düşünceleriyle Voltaire, bir yandan da insanın zayıflığını hayranlıkla seyreder ve insanın bilgiye, tepeden inme bildirimle ulaşacağını düşünür. Monarşiyi savunur, demokrasiyi savunmaz.

“Fransız Devrimi şiddetten öte ne içerir?” ve “Voltaire, aydın despot olmaktan ileri geçebilmiş midir?” konularını bu düzeyde bırakalım ve İtalyan bilgenin “En iyi, iyinin düşmanıdır” sözünü dikkate almayarak, yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalışalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.