Kuvay Sanlı
Köşe Yazarı
Kuvay Sanlı
 

Her ikisi de yanılır: Tolstoy ve Nazım Hikmet

Tolstoy’un “Sanat Nedir?” kitabı için “Üzerine en çok çalıştığı eseridir” denir. Kitabında bu görüşü destekleyecek kendi cümlelerine de rastlarız ama yeteri kadar çalışmadığından olsa gerek, bu kuramsal irdeleme önemli yanlışlar içerir. Nazım Hikmet de Tolstoy’un sanat üzerine görüşlerini eleştirir ama ne eleştiri…  * Tolstoy’un iyi ve yararlı sanattan ne anlaşılması gerektiğini sorguladığı bu çalışması, bütünüyle değersiz hiç değildir. Sanat yapıtında iyiyi kötüden ayırmak için, kişisel haz duygusundan başka bir ölçüt bulunmamasını eleştirir. Keyfiliği ve öznelliği belirleyici görmeyerek, estetiğe nesnel ölçüt arar. Önümüze konanı düşünmeden kabullenme tutsaklığımızı da cesurca sorgular. Tolstoy’un açıklayıcı olduğunu düşündüğü yegâne çıkarımı, Avrupa’nın dinsel dünya görüşünden yoksun insanının Hıristiyan inancından uzaklaşmasıyla, sanatın avare takımının boş eğlencesi halini aldığıdır. Düşünce tarihinde rasyonel olanla en güçlü ilişki içerisindeki Hegel’i dahi mistik bulacak düzeyde felsefenin gerçeğinden uzak olan Tostloy’un bu ilişkilendirmesi, onun açısından kaçınılmaz gibidir. Anlaşılmaz olana verilen değer konusunda ve Baudelaire benzeri eleştirilerinde haklı gibidir Tolstoy ama evrensele en güçlü uzanan isimleri dahi bütünüyle olumsuzlar: Goethe, Shakespeare, Beethoven… Bu yaklaşımıyla 20. yüzyılda yaşamış ve sanat adına ortaya konmuş post modern ve hatta modern keyfilikleri görmüş olsaydı, acaba ne düşünürdü? * Tolstoy “Güzelin nesnel tanımı yoktur” derken de farkında olmadan bir doğruya temas eder. Güzelin nesnelliği vardır ama nesnel tanımı yoktur. Çünkü bir tanımda nesnellik açınmaz. Tekrar - totoloji açınır. Tolstoy kavramın bilgisine tanımla ulaşılamayacağını bilmese de tanımın yetersizliğini sezer. Sanatın ereğinin ondan alınacak hazda aranması yanlışının, “Haz iyi bir şeydir, çünkü o hazdır” totolojisine gizlenemeyeceğini görür.  Tolstoy nesnellik arayışındadır ama önemli bir hataya düşer ve nesnelliğin duyguda karşılık bulacağını düşünür. Us karşısında duyguyu açıklıkla öne çıkarır ve rasyonel zemin ararken irrasyoneli kocaman kucaklar. Gerçek ve güzel kavramları için “Akılla tanımlanamayan kavramlar” gibi anlamsız cümleler kurar. Oysa kavramlar, ussal yetimizin nesneleridir. * Nazım Hikmet, motorları maviliklere süreceği ve güzel günler göreceği Nikbinlik (İyimserlik) şiirini, hangi temel üstüne yazmıştır dersiniz? Çünkü Tolstoy'un sanatta iyinin arayışına karşılık: “İyi olan nedir? Kötü olan ne? Dün iyi dediğimiz bir hareketin bugün kötü, bugün kötü dediğimizin yarın iyi olabileceğini görmüyor muyuz? İyilik kadar nispi, kaygan ve şartlı bir temel üstüne sanat nasıl kurulabilir?" eleştirisini getirir. Dün iyi dediğimizin bugün kötü olabileceğini görüyoruz ama Nazım Hikmet iyi ve kötünün idealinin değişmediğini görmez. Kötüye biz “İyi” desek de o kötüdür. Bir şeyin gerçeğini bilincimizin o gün için kavrayamaması, o gerçeği değiştirir mi? Değişen, iyi ve kötünün öznel algısıdır, kendi gerçekliği değil.  Öznelliğin ilerisinde nesnellik olmadığını söylemek, bizi hızlıca iyiyi kötüden ayıracak bir terazimizin olmadığı çıkarımına götürür. Nazım’ın belirttiği gibi nispi temel belirleyici olsaydı, eş anlamlı olarak göreli bir temel; değersizlik, nihilizm yelken açardı. “Nazım Hikmet ve nihilizm, hadi canım!” diyecekler, yer yer düştüğü bu hataları bir kenara koyarsak haklılar. * Bu yanılgılara neden mi değindim? Günümüzde, görelilik vurgusunun düşünce derinliğini yansıttığına inanlar çokça.  Rasyonel olana değil de irrasyonele kendini yakın hisseden bu insan, ünlü bir ismi de arkasına aldı mı, bilinemezi bilen bir edaya bürünür ve saçma olanın tahtına kurulur. Oysa yaşımın tüm olanağı, buna sanat da dâhil, mantık bağıntısının kavranışında gizlidir. Bu bağın derinliği, ne kadar derin olursa olsun insanın bilme yetisinin konusudur; hissetmesinin, koklamasının, bir şeylerin herkese değil ama az sayıdaki ayrıcalıklı birilerine bahşedilmiş olmasının değil.
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2022 - Perşembe

Her ikisi de yanılır: Tolstoy ve Nazım Hikmet

Tolstoy’un “Sanat Nedir?” kitabı için “Üzerine en çok çalıştığı eseridir” denir. Kitabında bu görüşü destekleyecek kendi cümlelerine de rastlarız ama yeteri kadar çalışmadığından olsa gerek, bu kuramsal irdeleme önemli yanlışlar içerir. Nazım Hikmet de Tolstoy’un sanat üzerine görüşlerini eleştirir ama ne eleştiri…  * Tolstoy’un iyi ve yararlı sanattan ne anlaşılması gerektiğini sorguladığı bu çalışması, bütünüyle değersiz hiç değildir. Sanat yapıtında iyiyi kötüden ayırmak için, kişisel haz duygusundan başka bir ölçüt bulunmamasını eleştirir. Keyfiliği ve öznelliği belirleyici görmeyerek, estetiğe nesnel ölçüt arar. Önümüze konanı düşünmeden kabullenme tutsaklığımızı da cesurca sorgular. Tolstoy’un açıklayıcı olduğunu düşündüğü yegâne çıkarımı, Avrupa’nın dinsel dünya görüşünden yoksun insanının Hıristiyan inancından uzaklaşmasıyla, sanatın avare takımının boş eğlencesi halini aldığıdır. Düşünce tarihinde rasyonel olanla en güçlü ilişki içerisindeki Hegel’i dahi mistik bulacak düzeyde felsefenin gerçeğinden uzak olan Tostloy’un bu ilişkilendirmesi, onun açısından kaçınılmaz gibidir. Anlaşılmaz olana verilen değer konusunda ve Baudelaire benzeri eleştirilerinde haklı gibidir Tolstoy ama evrensele en güçlü uzanan isimleri dahi bütünüyle olumsuzlar: Goethe, Shakespeare, Beethoven… Bu yaklaşımıyla 20. yüzyılda yaşamış ve sanat adına ortaya konmuş post modern ve hatta modern keyfilikleri görmüş olsaydı, acaba ne düşünürdü? * Tolstoy “Güzelin nesnel tanımı yoktur” derken de farkında olmadan bir doğruya temas eder. Güzelin nesnelliği vardır ama nesnel tanımı yoktur. Çünkü bir tanımda nesnellik açınmaz. Tekrar - totoloji açınır. Tolstoy kavramın bilgisine tanımla ulaşılamayacağını bilmese de tanımın yetersizliğini sezer. Sanatın ereğinin ondan alınacak hazda aranması yanlışının, “Haz iyi bir şeydir, çünkü o hazdır” totolojisine gizlenemeyeceğini görür.  Tolstoy nesnellik arayışındadır ama önemli bir hataya düşer ve nesnelliğin duyguda karşılık bulacağını düşünür. Us karşısında duyguyu açıklıkla öne çıkarır ve rasyonel zemin ararken irrasyoneli kocaman kucaklar. Gerçek ve güzel kavramları için “Akılla tanımlanamayan kavramlar” gibi anlamsız cümleler kurar. Oysa kavramlar, ussal yetimizin nesneleridir. * Nazım Hikmet, motorları maviliklere süreceği ve güzel günler göreceği Nikbinlik (İyimserlik) şiirini, hangi temel üstüne yazmıştır dersiniz? Çünkü Tolstoy'un sanatta iyinin arayışına karşılık: “İyi olan nedir? Kötü olan ne? Dün iyi dediğimiz bir hareketin bugün kötü, bugün kötü dediğimizin yarın iyi olabileceğini görmüyor muyuz? İyilik kadar nispi, kaygan ve şartlı bir temel üstüne sanat nasıl kurulabilir?" eleştirisini getirir. Dün iyi dediğimizin bugün kötü olabileceğini görüyoruz ama Nazım Hikmet iyi ve kötünün idealinin değişmediğini görmez. Kötüye biz “İyi” desek de o kötüdür. Bir şeyin gerçeğini bilincimizin o gün için kavrayamaması, o gerçeği değiştirir mi? Değişen, iyi ve kötünün öznel algısıdır, kendi gerçekliği değil.  Öznelliğin ilerisinde nesnellik olmadığını söylemek, bizi hızlıca iyiyi kötüden ayıracak bir terazimizin olmadığı çıkarımına götürür. Nazım’ın belirttiği gibi nispi temel belirleyici olsaydı, eş anlamlı olarak göreli bir temel; değersizlik, nihilizm yelken açardı. “Nazım Hikmet ve nihilizm, hadi canım!” diyecekler, yer yer düştüğü bu hataları bir kenara koyarsak haklılar. * Bu yanılgılara neden mi değindim? Günümüzde, görelilik vurgusunun düşünce derinliğini yansıttığına inanlar çokça.  Rasyonel olana değil de irrasyonele kendini yakın hisseden bu insan, ünlü bir ismi de arkasına aldı mı, bilinemezi bilen bir edaya bürünür ve saçma olanın tahtına kurulur. Oysa yaşımın tüm olanağı, buna sanat da dâhil, mantık bağıntısının kavranışında gizlidir. Bu bağın derinliği, ne kadar derin olursa olsun insanın bilme yetisinin konusudur; hissetmesinin, koklamasının, bir şeylerin herkese değil ama az sayıdaki ayrıcalıklı birilerine bahşedilmiş olmasının değil.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.