Hasan Yılmaz
Köşe Yazarı
Hasan Yılmaz
 

Aslında Hepimiz Safiye Olabilirdik

[simple-author-box] Son ayların en dikkat çeken filmlerinden biri TRT1’deki Masumlar Apartmanı. Dizideki karakterlerin hepsi birbirinden ilginç. İşlenen konu, canlandırılan kişilikler bir yönüyle psikolojik sorunlara dikkat çekerken, diğer yönüyle eğitiyor. Dizinin en dikkat çeken karakteri Safiye. Anneanne ile başlayan, anne ile devam eden ve Safiye’ye miras kalan psikolojik sorunlar işleniyor. Sadece Safiye değil, babaları, kardeşleri… Hepsi çocukluklarından itibaren anneleri tarafından tornadan geçirilmiş. Onu yapma, bunu yapma, oraya gitme, bununla konuşma… Bir tane teşvik eden, heveslendiren, tebessüm ettiren söz duymamışlar. Yetenekleri örselenmiş, istekleri engellenmiş ve sair kişilerden uzaklaştırılıp küçük dünyalarına hapsedilmişler. Böylece hepsi 46’lık haline gelmişler. Oysa hepsi doğduklarında normal çocuklar. Zeki, çalışkan ve başarılı öğrenciler. Sosyal çevreleriyle uyumlu kişiler. Ama anneleri onları öyle bir işliyor ki, sağlıklı bir kişinin tahammül edebileceği kişiler olmaktan çıkıyorlar. Buraya kadar malumu ilam ettiğimi biliyorum. Gelmek istediğim nokta ülkemiz ve insanımızın yıllarca maruz kaldığı güvensizlik telkinleri. Üniversite sınavına hazırlandığımız günlerde okulumuzun müdürü öğrencilere ilerde ne olmak istediklerini sormuştu. Sıra bana gelince “gazeteci olacağım” demiştim. Normal bir büyüğün“Aferin, kutlarım, iyi edersin” demesi gerekir. Yok! Bizim okul müdürü Safiye’nin annesi gibi haddimi bildirdi ve kulağıma yapışıp “Sen! Sen ha sen!” diyerek kulaklarımı çekiştirerek kıpkırmızı yaptı. Başka çocuklar da benzer telkinlere maruz kaldı; hala da kalıyorlar. Bu yüzden başarısızlığa odaklı bir toplum haline getirildik. Bunu da kendi ellerimizle yaptık. ‘İcat çıkarma’, ‘otur oturduğun yerde’ezberlenmiş en masum engelleme masum telkinlerden. Gelişmek, ileri gitmek, dünya nimetlerinden istifade etmeye layık insanlar değilmişiz gibi telkinlere maruz kalmayan çok az insan vardır. O telkinler ki insanlarımızı kendilerine ve başkalarına güvenmekten, kendi becerilerini sergilemekten alıkoymuştur. Bu sorunun farkında olanlar da sürekli sorumluluğu inancımıza ve kültürümüze atmışlardır. Oysa inancımızın, kültürümüzün herhangi bir sorumluluğu yok. Sorumluluk zihinlerde. Uçak yaptırmayan, Devrim arabasını ürettirmeyen, baraj inşaatını yadırgayan, boğaza köprü yapılmasını istetmeyen minimalist zihniyetlerdir. Safiye’nin annesi adeta her beyne yerleştirilmiş ve herkes birer Safiye haline getirilmek istenmiştir. Esasen mevzunun tek bir örnekten hareketle anlatılamayacak kadar karmaşık olduğunu biliyorum. 1946 sonrasında Türkiye’ye biçilen uluslararası role uygun bireyler haline getirilmek için hazırlanan raporlar ve kurgulanan eğitim sisteminin etkisine tafsilatlı bir şekilde girmek istemedim. Her türlü olumsuzluğa rağmen toplum olarak geldiğimiz seviyeyi Safiye’nin hayata tutunmasını sağlayan Naci öğretmen gibi umudunu kaybetmeden hayata tutunan kişiler sayesinde olduğunu düşünüyorum.
Ekleme Tarihi: 24 Mart 2021 - Çarşamba

Aslında Hepimiz Safiye Olabilirdik

[simple-author-box]

Son ayların en dikkat çeken filmlerinden biri TRT1’deki Masumlar Apartmanı. Dizideki karakterlerin hepsi birbirinden ilginç. İşlenen konu, canlandırılan kişilikler bir yönüyle psikolojik sorunlara dikkat çekerken, diğer yönüyle eğitiyor.

Dizinin en dikkat çeken karakteri Safiye. Anneanne ile başlayan, anne ile devam eden ve Safiye’ye miras kalan psikolojik sorunlar işleniyor. Sadece Safiye değil, babaları, kardeşleri… Hepsi çocukluklarından itibaren anneleri tarafından tornadan geçirilmiş.

Onu yapma, bunu yapma, oraya gitme, bununla konuşma… Bir tane teşvik eden, heveslendiren, tebessüm ettiren söz duymamışlar. Yetenekleri örselenmiş, istekleri engellenmiş ve sair kişilerden uzaklaştırılıp küçük dünyalarına hapsedilmişler. Böylece hepsi 46’lık haline gelmişler.

Oysa hepsi doğduklarında normal çocuklar. Zeki, çalışkan ve başarılı öğrenciler. Sosyal çevreleriyle uyumlu kişiler. Ama anneleri onları öyle bir işliyor ki, sağlıklı bir kişinin tahammül edebileceği kişiler olmaktan çıkıyorlar.

Buraya kadar malumu ilam ettiğimi biliyorum. Gelmek istediğim nokta ülkemiz ve insanımızın yıllarca maruz kaldığı güvensizlik telkinleri.

Üniversite sınavına hazırlandığımız günlerde okulumuzun müdürü öğrencilere ilerde ne olmak istediklerini sormuştu. Sıra bana gelince “gazeteci olacağım” demiştim. Normal bir büyüğün“Aferin, kutlarım, iyi edersin” demesi gerekir. Yok! Bizim okul müdürü Safiye’nin annesi gibi haddimi bildirdi ve kulağıma yapışıp “Sen! Sen ha sen!” diyerek kulaklarımı çekiştirerek kıpkırmızı yaptı.

Başka çocuklar da benzer telkinlere maruz kaldı; hala da kalıyorlar. Bu yüzden başarısızlığa odaklı bir toplum haline getirildik. Bunu da kendi ellerimizle yaptık. ‘İcat çıkarma’, ‘otur oturduğun yerde’ezberlenmiş en masum engelleme masum telkinlerden. Gelişmek, ileri gitmek, dünya nimetlerinden istifade etmeye layık insanlar değilmişiz gibi telkinlere maruz kalmayan çok az insan vardır. O telkinler ki insanlarımızı kendilerine ve başkalarına güvenmekten, kendi becerilerini sergilemekten alıkoymuştur. Bu sorunun farkında olanlar da sürekli sorumluluğu inancımıza ve kültürümüze atmışlardır.

Oysa inancımızın, kültürümüzün herhangi bir sorumluluğu yok. Sorumluluk zihinlerde. Uçak yaptırmayan, Devrim arabasını ürettirmeyen, baraj inşaatını yadırgayan, boğaza köprü yapılmasını istetmeyen minimalist zihniyetlerdir. Safiye’nin annesi adeta her beyne yerleştirilmiş ve herkes birer Safiye haline getirilmek istenmiştir.

Esasen mevzunun tek bir örnekten hareketle anlatılamayacak kadar karmaşık olduğunu biliyorum. 1946 sonrasında Türkiye’ye biçilen uluslararası role uygun bireyler haline getirilmek için hazırlanan raporlar ve kurgulanan eğitim sisteminin etkisine tafsilatlı bir şekilde girmek istemedim. Her türlü olumsuzluğa rağmen toplum olarak geldiğimiz seviyeyi Safiye’nin hayata tutunmasını sağlayan Naci öğretmen gibi umudunu kaybetmeden hayata tutunan kişiler sayesinde olduğunu düşünüyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.