Hasan Yılmaz
Köşe Yazarı
Hasan Yılmaz
 

Vicdan, Merhamet Yoksa… Hayvanları, Koruma Kanunuyla Koruyabilir miyiz?

[simple-author-box] Lafa gelince mangalda kül bırakmayız. Üç kıta yedi denize hükmetmiş bir ecdadın torunu olmakla övünürüz. Fethe giden erlerin geçtikleri bağdan yedikleri üzümün parasını dalına astıklarını dilden dile naklederiz. Medeniyetimizi tarif ederken şefkat ve merhamet sıfatlarını kullanırız. Ama konu Allah’ın sessiz kullarından açılınca yutkunmaya başlarız. Hayvanları Koruma Kanunu TBMM gündemine geldi. Kültürle yapamadığımızı yasayla yapmaya çalışacağız. Videolarını izlerken mutlu olduğumuz, sezgilerini, duyarlılıklarını, maharetlerini görünce “Vay be! Aslında bu hayvanlar çok akıllı” diye övgüler dizdiğimiz hayvanları kanunla koruyacağız. Gündeme getirilen bir konunun içine koruma, korunma eylemi giriyorsa orada bir arıza var demektir. Öncesine ve sürece dair bütün övgüler silinmelidir. Çünkü koruma, korunma, saldırı, yok etme fiillerine karşı alınan bir önlem. Ve biz Hayvanları Koruma Kanunu çıkartıyor, çıkarmak zorunda kalıyorsak, ülkemizde hayvanları korunmaya muhtaç hale getirmişiz demektir. Bu da kültürümüz, medeniyetimiz, mensubiyet duyduğumuz inancımız, değerlerimiz adına utanç verici bir durumdur. İnsan-kedi-köpek ilişkisi yazının bulunmasından çok önce başladı. Ancak bu ilişki insan doğaya hükmetmeye başladıkça sorunlu bir mahiyete büründü. İnsan, kentlere yerleşip dikey yapılara yerleştikçe yatay yerleşim kültürünü de terk etti. Daha önce yardımcısı gibi gördüğü hayvanları sokağa saldı. Aslında sadece hayvanları sokağa salmadı, onları koruma kanunu çıkarma ihtiyacı hissettirecek kadar vicdanını, merhametini de sokakta bıraktı. Şimdi geçmişiyle övünerek avunan insanımızın modernleşme ile medenileşme arasında bağlantı kuramayışından kaynaklı sorunlara çözüm arıyoruz. Esasında toplumun ve kurumların örgütlü ve organize çalışmasıyla çözülebilecek naif bir sorun. Toplumsal örgütlenmemizde, şehir planlamamızda, konut mimarimizde yapacağımız küçük değişikliklerle sorunu çözebiliriz. Bunun için de önceliğimiz her şeyi tüketmeye ve yok etmeye odaklı insanı küçük rötuşlarla eğitmemiz gerekiyor. “Yaratılmış her şeyin sahibi Allah’tır” diyen insana, bütün canlılar üzerinde sınırsız ve sorumsuz bir tasarruf hakkı olmadığını anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Böyle yaparak insana içine gömdüğü vicdanı, merhameti hatırlatabilir ve kötülüğü görünür olmaktan çıkartabiliriz. İnsanlığın sorunu vicdan ve merhametin yitirilmesinden kaynaklı. İnsanın insanla, insanın çevreyle ve bütün canlılarla sorunu vicdan ve merhametin sindirilip saklanmasından kaynaklı. Eğer vicdan ve merhameti görünür hale getirip yeniden kültürleştirmezsek çıkartacağımız yasaların hiçbir hükmü olmaz. Nitekim bu durumu “Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” da bize gösterdi. Polis her gün bir vahşiyi yakalar, mahkemelerde her gün bir cani yargılanır, sosyologlar, psikologlar, hukukçular her gün ekranlarda konuşur. Biz de homurdandığımızla kalırız.
Ekleme Tarihi: 03 Şubat 2021 - Çarşamba

Vicdan, Merhamet Yoksa… Hayvanları, Koruma Kanunuyla Koruyabilir miyiz?

[simple-author-box]

Lafa gelince mangalda kül bırakmayız. Üç kıta yedi denize hükmetmiş bir ecdadın torunu olmakla övünürüz. Fethe giden erlerin geçtikleri bağdan yedikleri üzümün parasını dalına astıklarını dilden dile naklederiz. Medeniyetimizi tarif ederken şefkat ve merhamet sıfatlarını kullanırız. Ama konu Allah’ın sessiz kullarından açılınca yutkunmaya başlarız.

Hayvanları Koruma Kanunu TBMM gündemine geldi. Kültürle yapamadığımızı yasayla yapmaya çalışacağız. Videolarını izlerken mutlu olduğumuz, sezgilerini, duyarlılıklarını, maharetlerini görünce “Vay be! Aslında bu hayvanlar çok akıllı” diye övgüler dizdiğimiz hayvanları kanunla koruyacağız.

Gündeme getirilen bir konunun içine koruma, korunma eylemi giriyorsa orada bir arıza var demektir. Öncesine ve sürece dair bütün övgüler silinmelidir. Çünkü koruma, korunma, saldırı, yok etme fiillerine karşı alınan bir önlem. Ve biz Hayvanları Koruma Kanunu çıkartıyor, çıkarmak zorunda kalıyorsak, ülkemizde hayvanları korunmaya muhtaç hale getirmişiz demektir. Bu da kültürümüz, medeniyetimiz, mensubiyet duyduğumuz inancımız, değerlerimiz adına utanç verici bir durumdur.

İnsan-kedi-köpek ilişkisi yazının bulunmasından çok önce başladı. Ancak bu ilişki insan doğaya hükmetmeye başladıkça sorunlu bir mahiyete büründü. İnsan, kentlere yerleşip dikey yapılara yerleştikçe yatay yerleşim kültürünü de terk etti. Daha önce yardımcısı gibi gördüğü hayvanları sokağa saldı. Aslında sadece hayvanları sokağa salmadı, onları koruma kanunu çıkarma ihtiyacı hissettirecek kadar vicdanını, merhametini de sokakta bıraktı. Şimdi geçmişiyle övünerek avunan insanımızın modernleşme ile medenileşme arasında bağlantı kuramayışından kaynaklı sorunlara çözüm arıyoruz.

Esasında toplumun ve kurumların örgütlü ve organize çalışmasıyla çözülebilecek naif bir sorun. Toplumsal örgütlenmemizde, şehir planlamamızda, konut mimarimizde yapacağımız küçük değişikliklerle sorunu çözebiliriz. Bunun için de önceliğimiz her şeyi tüketmeye ve yok etmeye odaklı insanı küçük rötuşlarla eğitmemiz gerekiyor. “Yaratılmış her şeyin sahibi Allah’tır” diyen insana, bütün canlılar üzerinde sınırsız ve sorumsuz bir tasarruf hakkı olmadığını anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Böyle yaparak insana içine gömdüğü vicdanı, merhameti hatırlatabilir ve kötülüğü görünür olmaktan çıkartabiliriz.

İnsanlığın sorunu vicdan ve merhametin yitirilmesinden kaynaklı. İnsanın insanla, insanın çevreyle ve bütün canlılarla sorunu vicdan ve merhametin sindirilip saklanmasından kaynaklı. Eğer vicdan ve merhameti görünür hale getirip yeniden kültürleştirmezsek çıkartacağımız yasaların hiçbir hükmü olmaz. Nitekim bu durumu “Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” da bize gösterdi. Polis her gün bir vahşiyi yakalar, mahkemelerde her gün bir cani yargılanır, sosyologlar, psikologlar, hukukçular her gün ekranlarda konuşur. Biz de homurdandığımızla kalırız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.