Güner Dinçaslan
Köşe Yazarı
Güner Dinçaslan
 

Nihal Atsız ve Ruh Adam romanı (3)

[simple-author-box] Edebi Tahliller Görmezden gelindi… Nihal Atsız da Oğuz Atay da romanlarında psikolojik bir anlatım ve ruhsal çözümlemeler yapmaktadır. Yine neredeyse her iki roman da edebiyat dünyasında; “Atektonik” anlatım, yani içinde şiir, nazım, tiyatro anlatımları bulunan bir yazım şeklidir. İkisinde de bu anlatım tarzını görmekteyiz. Pekii ne oluyor da birisi saygın kitap bölümüne alınırken diğer kitap görmezden geliniyor! Oğuz Atay’ın romanında ağır anlatım okuyucular tarafından zor anlaşılmakta, buna rağmen belirli kesim adeta onu ön planda tutmak için çaba sarf etmektedir. Sanki onu okumak prestij kazandırıyor gibi algı yaratılmaktadır. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı tek seferde okuyup anlayan, konusunu kavrayan okuyucu sayısı çok azdır. Oysa aynı tür roman olmasına rağmen Nihal Atsız’ın Ruh Adam romanı akıcı bir anlatımla daha zor olan konuları zevkle kavratmaktadır. Tarihi bir süzgeçten geçirip olayları günümüze kadar getirmektedir. Bu anlatım şekli bile Türk edebiyat dünyasında yeni roman, yani, modern roman olarak adlandırılan ve dilimize ancak 1973 yılında yerleşmiş olan helezonik anlatım şekliyle, yeni Türk roman türüne en güzel örnektir. Tanzimat döneminde roman klasik bir anlatımla yıllar boyu uzun hikaye olarak günümüze kadar süre gelmiş, anlatımını değiştirmemiştir. Modern tarzda anlatımı Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam romanında kesin bir dille görmekteyiz. Öyle ki, neredeyse yerli ve yabancı birçok yazarın tarzı bile bir tek romanda toplanmıştır. Emile Zola’nın detaylı sıkıcı anlatımına nazire yapar gibi detaylı ama zevkli anlatımı okuyucuyu sıkmadan sürüklemektedir. Yine Victor Hugo’nun isyanlarını sistem eleştirmelerini bu romanda da görürüz ama hiçbir zaman olaylar ajite edilmeden, sorunları bütünden bireye indirgemeden, bireyi ve bütünü birbirinden ayırmadan, sorunları bütüne yayarak çözüm ve anlatımı göze çarpmaktadır Aciz ve yoksulluk kavramı Ruh Adam romanında hiçbir zaman iç acıtıcı bir biçimde verilememekte, ama sorunlar estetize etmeden, asil bir ruhla sorgulanmaktadır. Romanın bütününde kahretme varsa bile bu yermeden çareler üretilerek yapılmaktadır. Bu da şunu gösteriyor ki, yazar ve yazarın anlatımındaki insanlar asil bir ruha sahiptir. “Pusat; en hassas yerinden ölümcül yara alanlar gibi göklere bakarak Allah’ı aradı. Boşluktan başka bir şey yoktu. İçinde azgın duyguların şahlandığını hissetti ve milyonlarca insana karşı tek başına kudurmuşçasına dövüşmek için korkunç bir ihtiras duydu. Yazık dövüşebilmek saadetinden de mahrumdu.” Bu paragraf, en buhranlı olduğu anda metanetli olmayı vurgulamaktadır. (DEVAM EDECEK)
Ekleme Tarihi: 11 Mayıs 2021 - Salı

Nihal Atsız ve Ruh Adam romanı (3)

[simple-author-box]

Edebi Tahliller

Görmezden gelindi…

Nihal Atsız da Oğuz Atay da romanlarında psikolojik bir anlatım ve ruhsal çözümlemeler yapmaktadır.

Yine neredeyse her iki roman da edebiyat dünyasında; “Atektonik” anlatım, yani içinde şiir, nazım, tiyatro anlatımları bulunan bir yazım şeklidir. İkisinde de bu anlatım tarzını görmekteyiz. Pekii ne oluyor da birisi saygın kitap bölümüne alınırken diğer kitap görmezden geliniyor!

Oğuz Atay’ın romanında ağır anlatım okuyucular tarafından zor anlaşılmakta, buna rağmen belirli kesim adeta onu ön planda tutmak için çaba sarf etmektedir. Sanki onu okumak prestij kazandırıyor gibi algı yaratılmaktadır.

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı tek seferde okuyup anlayan, konusunu kavrayan okuyucu sayısı çok azdır.

Oysa aynı tür roman olmasına rağmen Nihal Atsız’ın Ruh Adam romanı akıcı bir anlatımla daha zor olan konuları zevkle kavratmaktadır.

Tarihi bir süzgeçten geçirip olayları günümüze kadar getirmektedir. Bu anlatım şekli bile Türk edebiyat dünyasında yeni roman, yani, modern roman olarak adlandırılan ve dilimize ancak 1973 yılında yerleşmiş olan helezonik anlatım şekliyle, yeni Türk roman türüne en güzel örnektir.

Tanzimat döneminde roman klasik bir anlatımla yıllar boyu uzun hikaye olarak günümüze kadar süre gelmiş, anlatımını değiştirmemiştir.

Modern tarzda anlatımı Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam romanında kesin bir dille görmekteyiz. Öyle ki, neredeyse yerli ve yabancı birçok yazarın tarzı bile bir tek romanda toplanmıştır. Emile Zola’nın detaylı sıkıcı anlatımına nazire yapar gibi detaylı ama zevkli anlatımı okuyucuyu sıkmadan sürüklemektedir.

Yine Victor Hugo’nun isyanlarını sistem eleştirmelerini bu romanda da görürüz ama hiçbir zaman olaylar ajite edilmeden, sorunları bütünden bireye indirgemeden, bireyi ve bütünü birbirinden ayırmadan, sorunları bütüne yayarak çözüm ve anlatımı göze çarpmaktadır

Aciz ve yoksulluk kavramı Ruh Adam romanında hiçbir zaman iç acıtıcı bir biçimde verilememekte, ama sorunlar estetize etmeden, asil bir ruhla sorgulanmaktadır. Romanın bütününde kahretme varsa bile bu yermeden çareler üretilerek yapılmaktadır. Bu da şunu gösteriyor ki, yazar ve yazarın anlatımındaki insanlar asil bir ruha sahiptir.

“Pusat; en hassas yerinden ölümcül yara alanlar gibi göklere bakarak Allah’ı aradı. Boşluktan başka bir şey yoktu. İçinde azgın duyguların şahlandığını hissetti ve milyonlarca insana karşı tek başına kudurmuşçasına dövüşmek için korkunç bir ihtiras duydu. Yazık dövüşebilmek saadetinden de mahrumdu.”

Bu paragraf, en buhranlı olduğu anda metanetli olmayı vurgulamaktadır.

(DEVAM EDECEK)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.