''Atölye Yazanlar 17'' Üç Tasarımcı Tarafından Ayrancı'da Açıldı

Sema KUMRULU / Ankara'da Ayrancı, sanat atölyeleri açısından zengin bir semt. Bu sanat atölyelerine bir yenisi daha eklendi. Açıldığı sokağın adını alan ''Atölye Yazanlar 17'' üç genç tasarımcı tarafından hayata geçirildi.

     Birbirlerini tanıdıklarından habersiz üç tasarımcının, mutlu tesadüfler sonucu bir araya gelişlerinin hikayesini onlardan dinledim;   İç Mimar Duygu Uluevli Aşçıoğlu:          Üç tasarımcı arkadaş bir araya gelerek, mart ayında atölyemizi açtık. Resmi açılışımızı kısa sürede yapacağız. Biz burada, eğitmenler eşliğinde belli günler ve saatlerde sanat tarihi, karikatür, modern kaligrafi, figür boyama, heykel, kil, string art etkinlikleri düzenliyoruz, ayrıca süreli gelen kurslarımız da var. Atölye harici ise iç mimarlık ve dekorasyon faaliyetlerimiz devam ediyor. Biz üç tasarımcının kendimizin yapmış olduğu tasarımların satış platformu var. Hem buradan hem de Shopier ve Trendyol'dan  online satış yapıyoruz. Ev dekorasyon, takı, tablo, abajur tarzı ürünlerimiz de yer alıyor. Atölye içinde, kendimizin ürettiği bir atölyemiz daha var. Marangoz atölyemizde ise tüm aletlerimiz mevcut. Dışarıdan destek almıyoruz. Tüm ürünlerimiz handmade dediğimiz el ürünleri kendimize aittir.   Ressam Ayşegül Bakır:   Ben hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nü bitirdim. Lisans ve yüksek lisansımı da aynı üniversite de tamamladım. Figüratif kadın resimleri çalışıyorum. Resimlerimi tamamen içgüdüsel olarak çiziyorum; üç yaşından beri de teorik olarak resimlerim hep aynı. Değişik kadınların maske takmış halini demeyelim de, hepimiz içimizde birden farklı kadın karakteri barındırabiliriz. Bunlardan ana tanrıçaya uzanan yolu, kendimce tanımlıyorum. Aslında hayatımız boyunca çocuk, eş, anne, bakire, daha yaşlandıkça cadıya kadar giden tanımlamalar alıyoruz. Ben de tuvalimde anlatabildiğim kadarıyla evler, yuva, kadın ve bunların birbiriyle ilintisi ve kadın olmanın değişik formlarını yansıtıyorum. Son dönemde daha ezoterik, gökyüzünden gelen imgeler de ekliyorum resimlerime. Okul yıllarımda altın varak işçiliği yaptım. Birçok özel mülklere, otellere tavan ve duvar resimleri  çalışmalarım oldu. Hiç vazgeçemeyeceğim ise, çocuklarla resim çalışmaları yapmak. Değişik çocuk gruplarım var. Ben onlara sadece rehberlik yapıyorum, fikirlerine hiç karışmıyorum. Onlar benden değil, ben onlardan çok şey öğreniyorum. Çok açık fikirli, korkusuzlar. Çocukları doğru yönlendirirseniz, onlardan çok şey alıyorsunuz. Bunun haricinde yoga hayatımda çok büyük bir yer alıyor. Nefes, meditasyon ve resimlerime giren asanalar çok önemli. Çok şeyi farklılaştırdığını düşünüyorum. Bunlarla ilgili de hem çocuklar hem de yoga ile ilgilenen, gönül verenler için üzerinde resim olan küçük tabure, sehpa serileri başlattım. Evlere resim olarak giremediğim noktada tabure, sehpa olarak girebilirim diye düşündüm.  Eşya ile sanat bağlantısı kurmaya çalışıyorum. Her evde olabilmek en büyük dileğim.   Endüstri Tasarımcısı  Selin Engin:        Hep atölye açmak hayalim vardı. Ayrancılı olduğum için atölyemizi de Yazanlar Sokak'ta açtık. Ben burada, pebbleart dediğimiz çakıl taşları ve drift bulutlarla ufak tablolar yapıyorum. Daha önce evler, ağaçlar, kuşlar, kediler çalışıyordum, son zamanlarda kedi edebiyatı ilgimi çekti. Bir çok kitap okuyarak , el yazısı da ekleyerek tablolarıma yansıttım. Yaptığım işler bazı insanlara çok çocukça gelebilir  ama ben zaten çocuklarla çalışıyorum. Halen bir anaokulunda İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Çocukların beni beslediğine, yaratıcı gücümü ayakta tuttuğuna inanıyorum. Kolumdaki dövmede de yazdığı gibi -"Don't forget to play" (Oyun oynamayı unutma) - taşlarımla, tablolarımla  oynamak bana keyif ve huzur veriyor.      Üç başarılı tasarımcı Duygu, Ayşegül ve Selin'i kutluyorum. İyi ki yolları kesişmiş.     Sanat iyileştirir.