Selma Bora
Köşe Yazarı
Selma Bora
 

Yüzü, sözü, özü, işi güzel bir sanatçı Hatice Şehnaz Baykal

[simple-author-box] Bu haftaki sohbet konuğum, kendi adını taşıyan, “Hatice Şehnaz Baykal Sanat Atölyesi” sahibi ressam Şehnaz Hanım. ‘Ressam’ diyorum ama kendisinin o kadar çok özelliği var ki saymaya kalksam bu sayfa yetmez. Ancak bir özelliğini, yani güzelliğini vurguladıktan sonra sorularımı ve aldığım yanıtları aktarmak istiyorum. Dursun Erkılıç, ‘Güzellik’ şiirinde; Güzeller rengarenk al, beyaz, haki Kimisi ressamdır kimisi saki Sanırlar ki ölmem, hayatım baki Tükenen ömürdür tende güzellik Diyor… Ancak ressam Hatice Şehnaz Baykal için şiirin son dizesi geçerli değil! Yüzü/gözü, boyu/posu, sözü/özü ile başka bir âlemden gezmeye gelmiş hissi uyandıracak kadar güzel görünümlü, ceylan bakışlı. O, güzelliğine sığınarak bir gelecek aramamış yaşamda. Hayallerinin peşinden giderek kanıtlamış kendini. Alanında başarılı her sanatçının hayal ettiği gibi, “Kültür Bakanlığı Çini Sanatçısı” unvanını almış. Sorularım ve Hatice Şehnaz Baykal’ın yanıtları şöyle: -Kendisiyle sohbet ederken, hayatının ilk dönemini özetlemesini istediğimde şunları anlattı: -Bursa’da doğdum. Babam Kafkas, annem Balkan göçmeni. Babam, “Sizin çeyiziniz diplomanız olacak” derdi. Böyle bir baba ve ondan aşağı kalmayan annenin kızı olarak büyümek benim için büyük şanstı. -Başarılarınızda ailenizin etkisi büyük öyleyse… -Elbette, bunu inkar edemem. Bursa Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Nakış Bölümünü bitirdikten sonra Ankara Gazi Üniversitesinde Moda Tasarımı okudum. Bu arada okurken mankenlik de yaptım. İstanbul Film Akademisi’nde Müzik Bilimi üzerine yüksek lisans derken Bursa’ya döndüm. Çocuk yaşlarından beri çok sevdiği resim ve çini sanatına yöneldim. Bursa o zamanlar bu tür şeylere henüz hazır değildi. -Aslında, okuduğunuz bölümle ilgili kariyer yapabilirmişsiniz. Neden olmadı? -Okulu bitirince en büyük hayalim ünlü bir modacı olmaktı. Ancak Bursa’ya dönmüş ve evlenmiştim. Ünlü bir tekstil fabrikasında moda tasarımcısı olarak çalışıyordum. Yurt içi ve yurt dışıyla ilgili çok yoğun bir çalışma tempomuz vardı. Evlilikle birlikte yürümedi. İşi bıraktım… -Çiniye yöneliş bundan sonra mı oldu? -Evet. Çocukluğumdan beri amatörce yaptığım çini konusunda kendimi yetiştirmek için Küthaya’daki çok ünlü ustalardan ve hocalardan eğitim aldım. Hocalarım, ‘sen oldun’ deyince Bursa’ya dönerek ilk atölyemi açtım. İlk işim resim ve çiniyi birleştirerek hazırladığım eserleri sergilemek oldu. Bir anda Türkiye çapında bilinir, tanınır oldum. Çalışmalarımda resim, hat, heykel, ebru ve çini sanatını birbirleri ile sentezleyerek yeni yeni eserler ürettim. Bu arada, Kültür Bakanlığı tarafından ‘Kültür Bakanlığı Çini Sanatçısı ve Kültür Elçisi’ unvanı ile onurlandırıldım. -Bu başarıda çalışkanlığınız ve işinize olan aşkınız da büyük rol oynadı değil mi? -Doğru, çok çalışıyorum. Eserlerim devlet büyüklerimiz tarafından ülkemizi ziyarete gelen konuklarına hediye edilmek üzere satın alınıyor. Ünlü koleksiyonerler tarafından satın alınlar da oluyor. Sipariş üzerine yapmak zorunda kaldığım eserlerin yapımı sürecinde daha da yoğun çalışıyorum. Çünkü siparişi veren ve hediyeyi alacak olanların özelliklerini araştırarak ona göre şekillendiriyorum esirimi. Öncesinde sunum yaparak onaylatıyorum. -Atölye çalışmalarınız nasıl gidiyor? -Çocuklar için düzenli Atölye çalışmalarım var. Çok zeki bir nesil geliyor. Ben onlara onlar bana çok şey öğretiyor. Bilgisayarda takıldığım bir şey olunca 10 yaşındaki talebeden yardım istiyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski Turizm Bakanı Güldal Akşit ve pek çok kişiye tablolar takdim ettim. Ayrıca Sen Petersburg’da eserlerim sergilendi. Onlarca kişisel sergim oldu. Sayısız karma sergilere katıldım. Yaptığım Çinilerden biri Prof. Aziz Sancar’a hediye edildi. Rusya Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Vilademir Dugin’e taktım edilen çini eserim de var. Devlet adamları, siyasiler, bürokratlar sanatımla yakında ilgilendi her zaman. Türkiye’de ilk defa Bursa’da düzenlenen Otomotiv Meatıng  Festivali’nde Avrupa ülkelerinden gelen misafirlere takdim edilecek 500 eseri 20 günde yetiştirdik. -Son olarak neler söylemek istersin? -Sanat hayatım ve kültür elçiliğim aynen devam edecek. Çocuklara, gençlere katkı sunmayı sürdüreceğim. Ayrıca çini sanatına farklı tasarımlar ekleyerek sergilerimi sanatseverlerle buluşturacağım.
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2021 - Salı

Yüzü, sözü, özü, işi güzel bir sanatçı Hatice Şehnaz Baykal

[simple-author-box]

Bu haftaki sohbet konuğum, kendi adını taşıyan, “Hatice Şehnaz Baykal Sanat Atölyesi” sahibi ressam Şehnaz Hanım.

‘Ressam’ diyorum ama kendisinin o kadar çok özelliği var ki saymaya kalksam bu sayfa yetmez. Ancak bir özelliğini, yani güzelliğini vurguladıktan sonra sorularımı ve aldığım yanıtları aktarmak istiyorum. Dursun Erkılıç, ‘Güzellik’ şiirinde;

Güzeller rengarenk al, beyaz, haki Kimisi ressamdır kimisi saki Sanırlar ki ölmem, hayatım baki Tükenen ömürdür tende güzellik

Diyor… Ancak ressam Hatice Şehnaz Baykal için şiirin son dizesi geçerli değil! Yüzü/gözü, boyu/posu, sözü/özü ile başka bir âlemden gezmeye gelmiş hissi uyandıracak kadar güzel görünümlü, ceylan bakışlı. O, güzelliğine sığınarak bir gelecek aramamış yaşamda. Hayallerinin peşinden giderek kanıtlamış kendini. Alanında başarılı her sanatçının hayal ettiği gibi, “Kültür Bakanlığı Çini Sanatçısı” unvanını almış.

Sorularım ve Hatice Şehnaz Baykal’ın yanıtları şöyle:

-Kendisiyle sohbet ederken, hayatının ilk dönemini özetlemesini istediğimde şunları anlattı:

-Bursa’da doğdum. Babam Kafkas, annem Balkan göçmeni. Babam, “Sizin çeyiziniz diplomanız olacak” derdi. Böyle bir baba ve ondan aşağı kalmayan annenin kızı olarak büyümek benim için büyük şanstı.

-Başarılarınızda ailenizin etkisi büyük öyleyse…

-Elbette, bunu inkar edemem. Bursa Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Nakış Bölümünü bitirdikten sonra Ankara Gazi Üniversitesinde Moda Tasarımı okudum. Bu arada okurken mankenlik de yaptım. İstanbul Film Akademisi’nde Müzik Bilimi üzerine yüksek lisans derken Bursa’ya döndüm. Çocuk yaşlarından beri çok sevdiği resim ve çini sanatına yöneldim. Bursa o zamanlar bu tür şeylere henüz hazır değildi.

-Aslında, okuduğunuz bölümle ilgili kariyer yapabilirmişsiniz. Neden olmadı?

-Okulu bitirince en büyük hayalim ünlü bir modacı olmaktı. Ancak Bursa’ya dönmüş ve evlenmiştim. Ünlü bir tekstil fabrikasında moda tasarımcısı olarak çalışıyordum. Yurt içi ve yurt dışıyla ilgili çok yoğun bir çalışma tempomuz vardı. Evlilikle birlikte yürümedi. İşi bıraktım…

-Çiniye yöneliş bundan sonra mı oldu?

-Evet. Çocukluğumdan beri amatörce yaptığım çini konusunda kendimi yetiştirmek için Küthaya’daki çok ünlü ustalardan ve hocalardan eğitim aldım. Hocalarım, ‘sen oldun’ deyince Bursa’ya dönerek ilk atölyemi açtım. İlk işim resim ve çiniyi birleştirerek hazırladığım eserleri sergilemek oldu. Bir anda Türkiye çapında bilinir, tanınır oldum. Çalışmalarımda resim, hat, heykel, ebru ve çini sanatını birbirleri ile sentezleyerek yeni yeni eserler ürettim. Bu arada, Kültür Bakanlığı tarafından ‘Kültür Bakanlığı Çini Sanatçısı ve Kültür Elçisi’ unvanı ile onurlandırıldım.

-Bu başarıda çalışkanlığınız ve işinize olan aşkınız da büyük rol oynadı değil mi?

-Doğru, çok çalışıyorum. Eserlerim devlet büyüklerimiz tarafından ülkemizi ziyarete gelen konuklarına hediye edilmek üzere satın alınıyor. Ünlü koleksiyonerler tarafından satın alınlar da oluyor. Sipariş üzerine yapmak zorunda kaldığım eserlerin yapımı sürecinde daha da yoğun çalışıyorum. Çünkü siparişi veren ve hediyeyi alacak olanların özelliklerini araştırarak ona göre şekillendiriyorum esirimi. Öncesinde sunum yaparak onaylatıyorum.

-Atölye çalışmalarınız nasıl gidiyor?

-Çocuklar için düzenli Atölye çalışmalarım var. Çok zeki bir nesil geliyor. Ben onlara onlar bana çok şey öğretiyor. Bilgisayarda takıldığım bir şey olunca 10 yaşındaki talebeden yardım istiyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski Turizm Bakanı Güldal Akşit ve pek çok kişiye tablolar takdim ettim. Ayrıca Sen Petersburg’da eserlerim sergilendi.

Onlarca kişisel sergim oldu. Sayısız karma sergilere katıldım. Yaptığım Çinilerden biri Prof. Aziz Sancar’a hediye edildi. Rusya Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Vilademir Dugin’e taktım edilen çini eserim de var. Devlet adamları, siyasiler, bürokratlar sanatımla yakında ilgilendi her zaman. Türkiye’de ilk defa Bursa’da düzenlenen Otomotiv Meatıng  Festivali’nde Avrupa ülkelerinden gelen misafirlere takdim edilecek 500 eseri 20 günde yetiştirdik.

-Son olarak neler söylemek istersin?

-Sanat hayatım ve kültür elçiliğim aynen devam edecek. Çocuklara, gençlere katkı sunmayı sürdüreceğim. Ayrıca çini sanatına farklı tasarımlar ekleyerek sergilerimi sanatseverlerle buluşturacağım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.