Özgün Orhun Çakır
Köşe Yazarı
Özgün Orhun Çakır
 

Bilge, Arif, Aydın Ve Saygın İnsanların Köyü Karahisartatlısı-4-

Beydili-İlbeyli-Elbeyli’lerin ne zaman ve nerelere yerleştiği veya yerleştirildiklerine gelince; 1071 Malazgirt zaferiyle Türklere Anadolu kapısı açıldıktan sonra Oğuz Türklerinin her boyundan kümeler, grup grup ve ara ara fethedilen yerlere hemen evlerini ve hayvanlarını konuşlandırdılar. Oğuz Türklerinin tamamı Anadolu’ya geldiğinde Osmanlı Devleti zamanında göçebelerin idareleri durum ve vaziyetleri icabı yönetimi zorlaşınca, birde ha bire çoğalarak arkadan gelen önce gelenlere yetişip soylar, akrabalar, oymaklar bir araya gelip büyük yığınlar oluşturunca, bazı zaman ve bazı yerlerde devleti dinlememe ve yönetime karşı çıkma gibi girişimler oldu. Tabiiki  Osmanlılar haklı olarak bunları parça parça oymaklara ayırıp, başka isimler takmış ve karşıma blok güç oluşturup yönetimimi güç durumlara sokmasınlar diye uyguladığı iskan  takdiğiyle zamanla akrabalık ve tarih bağlarını siyaseten zayıflatarak koparmış.  Devlet bunların yerleşenlerine Türk, göçebe olanların bir kısmına Yörük, bir kısmına da Türkmen demiş. Büyük soyların bir kısmını bölmüş, onlara ayrı ayrı yaylaklar göstermiş, bir kısmına başka isimler takmış, bir kısmını bazı vaatlerle birbirine soğutmuş ve parçalamış. Yani soyları, boyları, aşiretleri kuvvetli oymakların hepsinin de birlik ve beraberliklerini stratejik olarak bozup devlete karşı direnemeyecek hale getirmiş. Beydili-İlbeyli-Elbeyli Oğuz Türkmen boyu; güneyde, Maraş’tan Halep ve Şam’a kadar kışlak yeri tutmuşlar. Yine Maraş’tan bu tarafa ise Göksun, Afşin, Elbistan, Darende, Arapgir, Divriği, ve eskiden Yeni İl denilen Gürün, Hekimhan, Kangal, Altın Yayla, Şarkışla, Pınarbaşı, Sarız ve Uzun Yayla aralarıyla Sivas’ın güney ve güney batısı arasından Yıldızeli, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri’nin doğu tarafından, Saimbeyli ve Feke’nin doğusundan da Göksun ve Maraş arasına yaylak ve otlak yerleri olarak yerleşmişler.   Ana gövdeyi oluşturan Rakka-Colap’taki Beydili-İlbeyli-Elbeyli’lerse oralarda yaklaşık bir asır kaldıktan sonra 19. asrın başlarında Abbas Paşa’ya yenilmiş ve dağıtılmışlar. Batı istikametine doğru Rakka-Colap’tan Antakya, Adana, Tarsus ve Mersin’e kadar yayılıp, parça parça Anadolu içlerine doğru gelmişler. Oba oba en çok Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Antakya, Osmaniye, Mersin, Tarsus ve çevrelerinde yoğunlaştıkları aşikar. Fakat bunların çoğu gittikleri yerlerin birçoğunda Beydili-İlbeyli-Elbeyli ismini taşımamış, başka başka isim ve lakaplar almışlar. Tabii ki dört yerde toplu olarak bulunan oymaklar hariç.. Toplu oldukları mekanlarda Beydili-İlbeyli-Elbeyli ismini hepside muhafaza etmişler.  Bunlardan 42 köy Sivas’ta, 15 köy Kilis’te, 20 kadarı Mersin Gülnar’da, 27 köy de Suriye de bugünkü Halep’e bağlı Münbiç ve Sacur suyu çevresinde yer alıyor.             Rakka’dan ve Colap’tan dağıtılan oymaklardan Anadolu içlerine gelenler çok azdır.  2005 yılı itibariyle Suriye’de 27 adet Elbeyli köyü tespit edilmiş ve isimlerinin;             1-Silsile, 2-Halil oğlu, 3-Mulla Yagup, 4-Ayasa, 5- Bablıman, 6-Kadılar, 7-Çörten, 8-Arap pazı, 9-Yıldız, 10-Gara göz, 11-Usbalar, 12-Haydar paşa, 13-Eşekci, 14-Taflı, 15-Kurucu hüyük, 16-Memili, 17-Gocalı, 18-Ziyaret, 19-Daş kapı, 20-Zilif, 21-Sandı, 22-Kalkım, 23-Sekizler, 24-Kersenli, 25-Mazıcı, 26-Alcı, 27-Tilasa… Olduğu anlaşılmıştır. Bu köylerin çoğu Halep’e göçmüş olmasına rağmen yinede buralardaki mevcudiyetlerinin kalabalık olduğu biliniyor. Bu yazılan 27 tane Elbeyli köyünün dışında Fırat Nehri’nin doğu ve batı kıyılarında 16 tane daha Beydili köyünün olduğu, aslen Beydili-İlbeyli-Elbeyli aşiretinden olmasına rağmen tamamen Araplaştıkları ve Türkçe bilmedikleri de belirtiliyor. Ama yinede Türk ve bu aşiretin mensubu olduklarını, hatta Elbeylinin hangi oymağına mensup olduklarını dahi iyi bildikleri belirtiliyor. Zaten bulundukları yöreler Suriye’deki Elbeyli köylerine çok yakınlar. Konuyla ilgili Prof. Dr. Faruk Sümer’in “Oğuzlar-Türkmenler” adlı kitabının 197. sayfasında şöyle deniyor. “Boz ok (Yozgat) bölgesi ve bazı komşu yöreler Kara Tatar denilen Moğolların başlıca yaşadıkları yerlerdi. Timur’un bunlardan çoğunu Türkistan’a götürmesi üzerine XV. yüzyılın ilk yıllarında Dulkadirli iline mensup teşekküller zorluk çekmeden Yozgat ve komşu yörelerde yurt tuttular. Şimdiki Sivas’ın güney batısındaki 42 Elbeyli köylerinin yeri de Yozgat a komşu yöreler sayılır. Buradan da Kara Tatarlar Türkistan’a götürülmüş gibi gözüküyor. Kara Tatarlar’dan boşalan bu yerlere de Beydili-İlbeyli-Elbeyli’ler aynı tarihte yani XV. yüzyılın ilk başlarında veya kısa bir müddet sonraları yerleşmiş olabileceği varsayılıyor. Zaten Yozgat, Sivas ve çevresi Anadolu’ya geldiklerinden beri Halep Dulkadirli Türkmenlerinin yaylakları olduğu eskiden beri biliniyor. Hatta Çorum, Amasya, Canik Dağlarından Tokat’a kadar buralar Beydililer, Avşarlar ve Bayatlar tarafından yaylak olarak kullanılmış. Sivas’ta Buruciye Medresesi’ndeki bir tas madalyonun üstünde Elbeli kelimesi yazıyor ve Yozgat’taki Dulkadirli Türkmenleri ile Sivas’taki Elbeyli köylerinin o zamanlar Tokat Hoca Haslarına yani aynı yere vergi ödedikleri, mali yönden bir yere bağlı oldukları biliniyor. İyi bilinmelidir ki; dünyanın neresinde Türkler varsa orada mutlaka Oğuzlar da vardır ve nerede Oğuz varsa orada Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’de vardır. Ayrı ayrı da olsa hepsinin adları ve oymakları vardır. Türki devletlerde Afganistan, Türkistan, Pakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve diğerlerinde Oğuzun Beğdilli mensuplarının bulunduğu da varsayılmaktadır. Fakat bu aşiretlerin adı geçen devletlerin hangi bölgelerinde olduğu, ne kadar, hangi isim ve unvanı taktıkları hususlarında kesin bir bilgi yoktur. Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’de Boy, Kol, Asiret, Oymak, Oba ve Aile Teşkilatları konusunda şöyle bir karışıklık var. Birçok kaynakta obaya aşiret, aşirete oymak, oymağa kol deniliyor, Oysaki Kavim bir milletin genel ismidir. Örneğin Türk Kavmi. Boy-Soy ise bir kişiden üremiş olanlara deniliyor. Mesela; Beğdilliler. Kol sözüne gelince bunlarda boydan bölünenleri ifade ediyor. Aşiret ise on iki oymaktan meydana gelir. Oymak demekte aşiretten küçük olan topluluklara, Oba da oymaktan küçük olan topluluklara deniliyor. Aile ise üç kısımda ifade ediliyor. Bunlar küçük, orta ve büyük diye. Küçük aile dediğimiz dede ve torunlarını, Orta aile, kardeşler, emmi, dayı, hala, teyze ve bunların evlatlarını, Büyük aile ise yedi göbek topluluğu kapsıyor. Kabile ve soy kelimelerine gelince bunlar yukarıdaki yedi birimin yani kavim, soy-boy, kol, aşiret, oymak, oba ve aile kelimelerinin tamamının yerinde kullanılıyor. Beğdili-İlbeyli-Elbeyli Türkmenlerdeki bu boy teşkilatı, Türkiye’deki askeri teşkilata çok benziyor. Örneğin askeri birimlerimizdeki Ordu, Kol Ordu, Tümen, Tugay, Alay, Tabur, Bölük gibi. Bugün Orta ve Batı Anadolu’nun bazı yerlerinde Türk, Yörük, Türkmen köylerini yanyana görmek mümkündür. Bu şu şekilde izah edilebilir. 1- Türk denilen köyler, o bölgeye Selçuklular zamanından daha önce yerleşenlerdir. 2- Yörük denilen köyler oralarda 17. asırdan önce yaşayan ve son asırlarda yerleşen yörüklerin kurduğu köylerdir. 3- Türkmen köyleri ise 17. asırdan itibaren Orta ve sonrada Batı Anadolu ile Marmara bölgesine göç edip oralara yerleşen Boz ulus dediğimiz Halep Türkmenleri ve Sivas’ın güneyindeki Yeni İle mensup oymaklar tarafından meydana getirilmiş olanlardır. (42 adet İlbeyli köyleri hariçtir.) Yani Türk, Türkmen, Yörük, Manav, Çepni, Tahtacı, Alevi, Kızılbaş adları ile anılan topluluklar arasında hiçbir kavmi fark yoktur. Hepsi de Oğuz ilinden yani Oğuz soyundan gelmişlerdir.  Beğdili-İlbeyli-Elbeylilerin bundan 300 sene önce Osmanlılar zamanında bulundukları yerlere gelince; Cevdet Türkay’ın “Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cemaatlar” adlı kitabının 428’inci sayfasında şöyle diyor.  Beğdili-İlbeyli-Elbeyli Halep, Sivas, Rakka ve Maraş eyaletlerinde cemaat olarak bulunurlar ve Türkmen taifesindendirler.” Diyor. Yukarıda sadece Sivas’taki (ilbeyli-elbeyli)’ler kastedilmektedir. Hepsi ve her yerdekiler değildir. Bütün tarihlerde ve tarihçilerimize göre Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’lerin tamamı konar göçer Türkmen aşireti olup değişik zamanlarda değişik yerlere yerleşmişlerdir. Karahisartatlısı Köyü ve tüm Beydili Köylerinin Bozok Platosundaki en çok duyduğumuz unvanlarından biri ise Mamalı/Mamalu Türkmenleri olarak bilinmesidir.  Yozgat (Bozok)'a 17. yüzyılın sonlarında devlet tarafından yerleştirilen ve Halep Türkmen oymağı diye anılan bu Beydili Aşireti, 1728’de Yen İl (Sivas’ın Güney İlçeleri) Has Mütesellimliğine getirilen ve bu görevdeki başarısıyla 1732’de tüm Mamalı Türkmenlerin mütesellimliğine yükseltilen Çapanoğlu Ahmet Ağa ile daha çok duyulmuştur. Faruk Sümer'in “Oğuzlar” adlı kitabında Mamalu Türkmenleri için Bozok Sancağını yani Yozgat civarını yaylak, Çukurova-Halep dolaylarını ise kışlak olarak kullanırdı. Deniliyor ve Mamalu Türkmen Aşiretine bağlı olan Berberli cemaati, Konya Merkezine ve ağırlıklı olarak Meram İlçesine yerleştirilmiş, hali hazırda yüzlerce ailesiyle tüm ülke genelinde yaşamını sürdürmektedir denilirken, başta Çapanoğulları olmak üzere, Türkiye'nin her yerine dağılan Mamalu Cemaatlerini şöyle sıralıyor. Sarıçoban Torun Dağlı Kafirkıran Kızıllı Sarılar Karacalı Alibeyli Mamalu Oymağı Beyi Bektaş Selman Fakılı (Mahmud) Kırık El-Hac Ali Ve Akrabası Turgud Ömer Bey Çakallı Şarıklısı Haydarlı Nefesli Yakublu Yakub, Yakubiler Beçilü Arife Gazili Keller Al-İ Ganem Şarklı (Kara Şarklı Oymağı) Şerefli, Şerefoğlu Hacı Şefaatlü Gülabioğlu Ali Kethüda (Göleabioğlu) (Kafirkıran) Hasan Kethüda Süleyman Fakılu Süleyman Hacılu Caber Hacılu Abdullu, Abdaloğlanları, Abdaloğlu Ayvad Hacılu Gökçeler, Gökçelü, Gökçeli Caferli, Caferlü Köse Kethüda İrhanoğlu Süleyman Timurlu Abdullahoğlu Sazak, Sazaklı, Sazakoğlu Becili Hasan Kethüda Hüseyin Kethüda Horhorlu Kızıklı Becilü Uğurlu Uğurlar, Uğurlu (Uğur) Elmahacılar Şahinoğlu Diğer Mamalu Dalkılıç, Dalkılıçlı Dalkılıç Osmanoğlu Dalkılıç Caf Caf (Cak Cak) Dalkılıç Abdülvahap Dalkılıç Gökçeli Dalkılıç Gökçeli Dalkılıç Şerefli Kethüda Timurcuz Berberli Cankıran Lalalı, Lalalu, Laleli, Lalelü Cüneyd, Cüneydli Pervazlı Nezirlü Köşker, Köşker Hacılu Mehmed Hacılu Varsak, Varsaklu Zemherir Karga, Kargalu Nakış, Nakışlu Hacı İsmail Burçlu Karka, Karkalı, Kırka, Karkılu Budakluca Salman, Salmanlı Mehmed Ve Teberrük Sarı Danişmendli Cemaatı (Tomarza-Kayseri) Karahacılu (Anamur) Hamzabeyli Akçalar Uğurlu (Ermenek) Turgutlu, Turgut, Durgud, Durgudlu Turgut (Akşehir) Gödeler (Seyitgazi) Kızılöz (Seyitgazi) Yoralıca (Seyitgazi) Gölüler (Seyitgazi)Sarıçoban Torun Dağlı Kafirkıran Kızıllı Sarılar Karacalı Alibeyli Mamalu Oymağı Beyi Bektaş Selman Fakılı (Mahmud) Kırık El-Hac Ali Ve Akrabası Turgud Ömer Bey Çakallı Şarıklısı Haydarlı Nefesli Yakublu Yakub, Yakubiler Beçilü Arife Gazili Keller Al-İ Ganem Şarklı (Kara Şarklı Oymağı) Şerefli, Şerefoğlu Hacı Şefaatlü Gülabioğlu Ali Kethüda (Göleabioğlu) (Kafirkıran) Hasan Kethüda Süleyman Fakılu Süleyman Hacılu Caber Hacılu Abdullu, Abdaloğlanları, Abdaloğlu Ayvad Hacılu Gökçeler, Gökçelü, Gökçeli Caferli, Caferlü Köse Kethüda İrhanoğlu Süleyman Timurlu Abdullahoğlu Sazak, Sazaklı, Sazakoğlu Becili Hasan Kethüda Hüseyin Kethüda Horhorlu Kızıklı Becilü Uğurlu Uğurlar, Uğurlu (Uğur) Elmahacılar Şahinoğlu Diğer Mamalu Dalkılıç, Dalkılıçlı Dalkılıç Osmanoğlu Dalkılıç Caf Caf (Cak Cak) Dalkılıç Abdülvahap Dalkılıç Gökçeli Dalkılıç Şerefli Kethüda Timurcuz Berberli Cankıran Lalalı, Lalalu, Laleli, Lalelü Cüneyd, Cüneydli Pervazlı Nezirlü Köşker, Köşker Hacılu Mehmed Hacılu Varsak, Varsaklu Zemherir Karga, Kargalu Nakış, Nakışlu Hacı İsmail Burçlu Karka, Karkalı, Kırka, Karkılu Budakluca Salman, Salmanlı Mehmed Ve Teberrük Sarı Danişmendli Cemaatı (Tomarza-Kayseri) Karahacılu (Anamur) Hamzabeyli Akçalar Uğurlu (Ermenek) Turgutlu, Turgut, Durgud, Durgudlu Turgut (Akşehir) Gödeler (Seyitgazi) Kızılöz (Seyitgazi) Yoralıca (Seyitgazi) Gölüler (Seyitgazi)                                                                           Elbetteki tarihi kayıtlar çok daha detaylı ve çok daha açılımlı ama 1402 Ankara Savaşı sonrası Timur’un Kara Tatarları bölgeden götürmesiyle boşalan Yozgat topraklarına, Fetret Devrini bitiren Çelebi Mehmet ve sonrasındaki iskanlarda bir çok yerleşimler olmuş. Ama yıllar sonra bile olsa kalıcı olarak yerleşlenler arasındaki en büyük gurup çoğu Beydili Aşiretinden Dulkadirli Mamalu Türkmen Aşiretleri iskan edilmiş. Şimdi iimizde Oğuzların her boyundan oymaklar olsa bile içlerindeki en büyük oymak yine biziz.             Yukarıda sayılan hayvancılıkla geçinen oba ve oymakların geniş otlaklara ihtiyacı olduğu ve çok geniş arazilere yayıldığını düşünün. Türkiye’nin her yerinde kadim ve köklü akrabalarımız olduğunu bilmeliyiz.             Rakka Sürgünü dediğimiz yıllarda, acımasız eşkıyalıkları ve kalleş savaşçılıkları ile Rakka ve çevresine zaraman ağlatan belalı Sammar Arapları varmış.  Osmanlı toprağı olan bu bölgede onlara dur diyebilecek cesaret ve yiğitlikte en uygunu ise yiğit Beydili Aşireti olduğu için Devlet zorunlu iskanla Beydili Aşiretini Rakka’ya götürmüş.             Tabiiki bu yiğit Beydili Aşireti istemeyerek Rakka’ya gitmişler ama Sammar Araplarını da duman etmişler. Bölgede adalet ve asaletleriyle nam salmışlar.             Yav bu tarih ne kadar kısaltıyım deseniz bile ha bire uzayıp duruyor. Biz yarımda kalsa tarih anlatımızı burada bitirelim ve devamını bir sonraki yazımızda daha genişçe anlatalım.  Güzel insanlar tarihi, coğrafyası, edebiyatı, geleneksel motifleri ve etnoğrafik aksesuarları zengin, Oğuz Törelerinin yaygın olarak yaşandığı Karahisartatlısı Köyümüzle ilgili daha kapsamlı bir yazı daha yazacağım. Elbetteki yazarken unuttuğum birçok değerimizin olduğunu biliyor, kendilerinden ve yakınlarından özür diliyorum. Bir sonraki yazımda bu değerlerimizi ve geçmişimize kattığı güzellikleri çok daha geniş haliyle mutlaka yazacağım.             Berrak doğası, memba tadındaki suları ve cömert insanlarıyla tanınan Karahisartatlısı insanlarını hepimizde takdir ve hayranlıkla izledik. İzzet ve ikramlarını gördük. Bozok Yaylasının süsü, coğrafyamızın incisi, Yozgat’ımızın yüz akı, yiğit, cömert ve vefalı insanların yaşadığı bu güzel köyün onurlu insanlarına hemşehri kimliğimize saygınlık kazandırdıkları, övünç ve gurur verdikleri için ahirete intikal edenlerine Allah’tan rahmet, yaşayanlarına sağlık, mutluluk ve uzun ömürler diliyorum. Mor dağları, altın rengi üzümleri, ballı meyveleri, cömert yürekleri, görgülü insanları ve karşılıksız dostluklarıyla sürekli sevgi ve güzellik üreten pırlanta kalpli Karahisartatlısı köylülerine bu kitabımı hediye ediyor, gönül dolusu muhabbetlerimi sunuyorum. (BİTTİ)
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2023 - Pazartesi

Bilge, Arif, Aydın Ve Saygın İnsanların Köyü Karahisartatlısı-4-

Beydili-İlbeyli-Elbeyli’lerin ne zaman ve nerelere yerleştiği veya yerleştirildiklerine gelince; 1071 Malazgirt zaferiyle Türklere Anadolu kapısı açıldıktan sonra Oğuz Türklerinin her boyundan kümeler, grup grup ve ara ara fethedilen yerlere hemen evlerini ve hayvanlarını konuşlandırdılar.

Oğuz Türklerinin tamamı Anadolu’ya geldiğinde Osmanlı Devleti zamanında göçebelerin idareleri durum ve vaziyetleri icabı yönetimi zorlaşınca, birde ha bire çoğalarak arkadan gelen önce gelenlere yetişip soylar, akrabalar, oymaklar bir araya gelip büyük yığınlar oluşturunca, bazı zaman ve bazı yerlerde devleti dinlememe ve yönetime karşı çıkma gibi girişimler oldu. Tabiiki  Osmanlılar haklı olarak bunları parça parça oymaklara ayırıp, başka isimler takmış ve karşıma blok güç oluşturup yönetimimi güç durumlara sokmasınlar diye uyguladığı iskan  takdiğiyle zamanla akrabalık ve tarih bağlarını siyaseten zayıflatarak koparmış.

 Devlet bunların yerleşenlerine Türk, göçebe olanların bir kısmına Yörük, bir kısmına da Türkmen demiş. Büyük soyların bir kısmını bölmüş, onlara ayrı ayrı yaylaklar göstermiş, bir kısmına başka isimler takmış, bir kısmını bazı vaatlerle birbirine soğutmuş ve parçalamış. Yani soyları, boyları, aşiretleri kuvvetli oymakların hepsinin de birlik ve beraberliklerini stratejik olarak bozup devlete karşı direnemeyecek hale getirmiş.

Beydili-İlbeyli-Elbeyli Oğuz Türkmen boyu; güneyde, Maraş’tan Halep ve Şam’a kadar kışlak yeri tutmuşlar. Yine Maraş’tan bu tarafa ise Göksun, Afşin, Elbistan, Darende, Arapgir, Divriği, ve eskiden Yeni İl denilen Gürün, Hekimhan, Kangal, Altın Yayla, Şarkışla, Pınarbaşı, Sarız ve Uzun Yayla aralarıyla Sivas’ın güney ve güney batısı arasından Yıldızeli, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri’nin doğu tarafından, Saimbeyli ve Feke’nin doğusundan da Göksun ve Maraş arasına yaylak ve otlak yerleri olarak yerleşmişler.

  Ana gövdeyi oluşturan Rakka-Colap’taki Beydili-İlbeyli-Elbeyli’lerse oralarda yaklaşık bir asır kaldıktan sonra 19. asrın başlarında Abbas Paşa’ya yenilmiş ve dağıtılmışlar. Batı istikametine doğru Rakka-Colap’tan Antakya, Adana, Tarsus ve Mersin’e kadar yayılıp, parça parça Anadolu içlerine doğru gelmişler.

Oba oba en çok Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Antakya, Osmaniye, Mersin, Tarsus ve çevrelerinde yoğunlaştıkları aşikar. Fakat bunların çoğu gittikleri yerlerin birçoğunda Beydili-İlbeyli-Elbeyli ismini taşımamış, başka başka isim ve lakaplar almışlar. Tabii ki dört yerde toplu olarak bulunan oymaklar hariç..

Toplu oldukları mekanlarda Beydili-İlbeyli-Elbeyli ismini hepside muhafaza etmişler.  Bunlardan 42 köy Sivas’ta, 15 köy Kilis’te, 20 kadarı Mersin Gülnar’da, 27 köy de Suriye de bugünkü Halep’e bağlı Münbiç ve Sacur suyu çevresinde yer alıyor.

            Rakka’dan ve Colap’tan dağıtılan oymaklardan Anadolu içlerine gelenler çok azdır.  2005 yılı itibariyle Suriye’de 27 adet Elbeyli köyü tespit edilmiş ve isimlerinin;

            1-Silsile, 2-Halil oğlu, 3-Mulla Yagup, 4-Ayasa, 5- Bablıman, 6-Kadılar, 7-Çörten, 8-Arap pazı, 9-Yıldız, 10-Gara göz, 11-Usbalar, 12-Haydar paşa, 13-Eşekci, 14-Taflı, 15-Kurucu hüyük, 16-Memili, 17-Gocalı, 18-Ziyaret, 19-Daş kapı, 20-Zilif, 21-Sandı, 22-Kalkım, 23-Sekizler, 24-Kersenli, 25-Mazıcı, 26-Alcı, 27-Tilasa… Olduğu anlaşılmıştır.

Bu köylerin çoğu Halep’e göçmüş olmasına rağmen yinede buralardaki mevcudiyetlerinin kalabalık olduğu biliniyor. Bu yazılan 27 tane Elbeyli köyünün dışında Fırat Nehri’nin doğu ve batı kıyılarında 16 tane daha Beydili köyünün olduğu, aslen Beydili-İlbeyli-Elbeyli aşiretinden olmasına rağmen tamamen Araplaştıkları ve Türkçe bilmedikleri de belirtiliyor. Ama yinede Türk ve bu aşiretin mensubu olduklarını, hatta Elbeylinin hangi oymağına mensup olduklarını dahi iyi bildikleri belirtiliyor. Zaten bulundukları yöreler Suriye’deki Elbeyli köylerine çok yakınlar.

Konuyla ilgili Prof. Dr. Faruk Sümer’in “Oğuzlar-Türkmenler” adlı kitabının 197. sayfasında şöyle deniyor. “Boz ok (Yozgat) bölgesi ve bazı komşu yöreler Kara Tatar denilen Moğolların başlıca yaşadıkları yerlerdi. Timur’un bunlardan çoğunu Türkistan’a götürmesi üzerine XV. yüzyılın ilk yıllarında Dulkadirli iline mensup teşekküller zorluk çekmeden Yozgat ve komşu yörelerde yurt tuttular.

Şimdiki Sivas’ın güney batısındaki 42 Elbeyli köylerinin yeri de Yozgat a komşu yöreler sayılır. Buradan da Kara Tatarlar Türkistan’a götürülmüş gibi gözüküyor.

Kara Tatarlar’dan boşalan bu yerlere de Beydili-İlbeyli-Elbeyli’ler aynı tarihte yani XV. yüzyılın ilk başlarında veya kısa bir müddet sonraları yerleşmiş olabileceği varsayılıyor. Zaten Yozgat, Sivas ve çevresi Anadolu’ya geldiklerinden beri Halep Dulkadirli Türkmenlerinin yaylakları olduğu eskiden beri biliniyor. Hatta Çorum, Amasya, Canik Dağlarından Tokat’a kadar buralar Beydililer, Avşarlar ve Bayatlar tarafından yaylak olarak kullanılmış. Sivas’ta Buruciye Medresesi’ndeki bir tas madalyonun üstünde Elbeli kelimesi yazıyor ve Yozgat’taki Dulkadirli Türkmenleri ile Sivas’taki Elbeyli köylerinin o zamanlar Tokat Hoca Haslarına yani aynı yere vergi ödedikleri, mali yönden bir yere bağlı oldukları biliniyor.

İyi bilinmelidir ki; dünyanın neresinde Türkler varsa orada mutlaka Oğuzlar da vardır ve nerede Oğuz varsa orada Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’de vardır. Ayrı ayrı da olsa hepsinin adları ve oymakları vardır.

Türki devletlerde Afganistan, Türkistan, Pakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve diğerlerinde Oğuzun Beğdilli mensuplarının bulunduğu da varsayılmaktadır. Fakat bu aşiretlerin adı geçen devletlerin hangi bölgelerinde olduğu, ne kadar, hangi isim ve unvanı taktıkları hususlarında kesin bir bilgi yoktur.

Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’de Boy, Kol, Asiret, Oymak, Oba ve Aile Teşkilatları konusunda şöyle bir karışıklık var. Birçok kaynakta obaya aşiret, aşirete oymak, oymağa kol deniliyor, Oysaki Kavim bir milletin genel ismidir. Örneğin Türk Kavmi. Boy-Soy ise bir kişiden üremiş olanlara deniliyor. Mesela; Beğdilliler. Kol sözüne gelince bunlarda boydan bölünenleri ifade ediyor. Aşiret ise on iki oymaktan meydana gelir. Oymak demekte aşiretten küçük olan topluluklara, Oba da oymaktan küçük olan topluluklara deniliyor. Aile ise üç kısımda ifade ediliyor. Bunlar küçük, orta ve büyük diye.

Küçük aile dediğimiz dede ve torunlarını, Orta aile, kardeşler, emmi, dayı, hala, teyze ve

bunların evlatlarını, Büyük aile ise yedi göbek topluluğu kapsıyor. Kabile ve soy kelimelerine gelince bunlar yukarıdaki yedi birimin yani kavim, soy-boy, kol, aşiret, oymak, oba ve aile kelimelerinin tamamının yerinde kullanılıyor.

Beğdili-İlbeyli-Elbeyli Türkmenlerdeki bu boy teşkilatı, Türkiye’deki askeri teşkilata çok benziyor. Örneğin askeri birimlerimizdeki Ordu, Kol Ordu, Tümen, Tugay, Alay, Tabur, Bölük gibi.

Bugün Orta ve Batı Anadolu’nun bazı yerlerinde Türk, Yörük, Türkmen köylerini yanyana görmek mümkündür. Bu şu şekilde izah edilebilir.

1- Türk denilen köyler, o bölgeye Selçuklular zamanından daha önce yerleşenlerdir.

2- Yörük denilen köyler oralarda 17. asırdan önce yaşayan ve son asırlarda yerleşen yörüklerin kurduğu köylerdir.

3- Türkmen köyleri ise 17. asırdan itibaren Orta ve sonrada Batı Anadolu ile Marmara bölgesine göç edip oralara yerleşen Boz ulus dediğimiz Halep Türkmenleri ve Sivas’ın güneyindeki Yeni İle mensup oymaklar tarafından meydana getirilmiş olanlardır. (42 adet İlbeyli köyleri hariçtir.)

Yani Türk, Türkmen, Yörük, Manav, Çepni, Tahtacı, Alevi, Kızılbaş adları ile anılan topluluklar arasında hiçbir kavmi fark yoktur. Hepsi de Oğuz ilinden yani Oğuz soyundan gelmişlerdir.

 Beğdili-İlbeyli-Elbeylilerin bundan 300 sene önce Osmanlılar zamanında bulundukları yerlere gelince; Cevdet Türkay’ın “Osmanlı İmparatorluğunda Oymak Aşiret ve Cemaatlar” adlı kitabının 428’inci sayfasında şöyle diyor.  Beğdili-İlbeyli-Elbeyli Halep, Sivas, Rakka ve Maraş eyaletlerinde cemaat olarak bulunurlar ve Türkmen taifesindendirler.” Diyor.

Yukarıda sadece Sivas’taki (ilbeyli-elbeyli)’ler kastedilmektedir. Hepsi ve her yerdekiler değildir. Bütün tarihlerde ve tarihçilerimize göre Beğdili-İlbeyli-Elbeyli’lerin tamamı konar göçer Türkmen aşireti olup değişik zamanlarda değişik yerlere yerleşmişlerdir.

Karahisartatlısı Köyü ve tüm Beydili Köylerinin Bozok Platosundaki en çok duyduğumuz unvanlarından biri ise Mamalı/Mamalu Türkmenleri olarak bilinmesidir. 

Yozgat (Bozok)'a 17. yüzyılın sonlarında devlet tarafından yerleştirilen ve Halep Türkmen oymağı diye anılan bu Beydili Aşireti, 1728’de Yen İl (Sivas’ın Güney İlçeleri) Has Mütesellimliğine getirilen ve bu görevdeki başarısıyla 1732’de tüm Mamalı Türkmenlerin mütesellimliğine yükseltilen Çapanoğlu Ahmet Ağa ile daha çok duyulmuştur.

Faruk Sümer'in “Oğuzlar” adlı kitabında Mamalu Türkmenleri için Bozok Sancağını yani Yozgat civarını yaylak, Çukurova-Halep dolaylarını ise kışlak olarak kullanırdı. Deniliyor ve Mamalu Türkmen Aşiretine bağlı olan Berberli cemaati, Konya Merkezine ve ağırlıklı olarak Meram İlçesine yerleştirilmiş, hali hazırda yüzlerce ailesiyle tüm ülke genelinde yaşamını sürdürmektedir denilirken, başta Çapanoğulları olmak üzere, Türkiye'nin her yerine dağılan

Mamalu Cemaatlerini şöyle sıralıyor.

Sarıçoban

Torun

Dağlı

Kafirkıran

Kızıllı

Sarılar

Karacalı

Alibeyli

Mamalu Oymağı Beyi Bektaş

Selman Fakılı (Mahmud)

Kırık

El-Hac Ali Ve Akrabası

Turgud

Ömer Bey

Çakallı Şarıklısı

Haydarlı

Nefesli

Yakublu

Yakub, Yakubiler

Beçilü

Arife Gazili

Keller

Al-İ Ganem

Şarklı (Kara Şarklı Oymağı)

Şerefli, Şerefoğlu

Hacı Şefaatlü

Gülabioğlu Ali Kethüda (Göleabioğlu) (Kafirkıran)

Hasan Kethüda

Süleyman Fakılu

Süleyman Hacılu

Caber Hacılu

Abdullu, Abdaloğlanları, Abdaloğlu

Ayvad Hacılu

Gökçeler, Gökçelü, Gökçeli

Caferli, Caferlü

Köse Kethüda

İrhanoğlu Süleyman

Timurlu Abdullahoğlu

Sazak, Sazaklı, Sazakoğlu

Becili Hasan Kethüda

Hüseyin Kethüda

Horhorlu

Kızıklı

Becilü Uğurlu

Uğurlar, Uğurlu (Uğur)

Elmahacılar

Şahinoğlu

Diğer Mamalu

Dalkılıç, Dalkılıçlı

Dalkılıç Osmanoğlu

Dalkılıç Caf Caf (Cak Cak)

Dalkılıç Abdülvahap

Dalkılıç Gökçeli

Dalkılıç Gökçeli

Dalkılıç Şerefli Kethüda

Timurcuz

Berberli

Cankıran

Lalalı, Lalalu, Laleli, Lalelü

Cüneyd, Cüneydli

Pervazlı

Nezirlü

Köşker, Köşker Hacılu

Mehmed Hacılu

Varsak, Varsaklu

Zemherir

Karga, Kargalu

Nakış, Nakışlu

Hacı İsmail

Burçlu

Karka, Karkalı, Kırka, Karkılu

Budakluca

Salman, Salmanlı

Mehmed Ve Teberrük Sarı Danişmendli Cemaatı (Tomarza-Kayseri)

Karahacılu (Anamur)

Hamzabeyli

Akçalar

Uğurlu (Ermenek)

Turgutlu, Turgut, Durgud, Durgudlu

Turgut (Akşehir)

Gödeler (Seyitgazi)

Kızılöz (Seyitgazi)

Yoralıca (Seyitgazi)

Gölüler (Seyitgazi)Sarıçoban

Torun

Dağlı

Kafirkıran

Kızıllı

Sarılar

Karacalı

Alibeyli

Mamalu Oymağı Beyi Bektaş

Selman Fakılı (Mahmud)

Kırık

El-Hac Ali Ve Akrabası

Turgud

Ömer Bey

Çakallı Şarıklısı

Haydarlı

Nefesli

Yakublu

Yakub, Yakubiler

Beçilü

Arife Gazili

Keller

Al-İ Ganem

Şarklı (Kara Şarklı Oymağı)

Şerefli, Şerefoğlu

Hacı Şefaatlü

Gülabioğlu Ali Kethüda (Göleabioğlu) (Kafirkıran)

Hasan Kethüda

Süleyman Fakılu

Süleyman Hacılu

Caber Hacılu

Abdullu, Abdaloğlanları, Abdaloğlu

Ayvad Hacılu

Gökçeler, Gökçelü, Gökçeli

Caferli, Caferlü

Köse Kethüda

İrhanoğlu Süleyman

Timurlu Abdullahoğlu

Sazak, Sazaklı, Sazakoğlu

Becili Hasan Kethüda

Hüseyin Kethüda

Horhorlu

Kızıklı

Becilü Uğurlu

Uğurlar, Uğurlu (Uğur)

Elmahacılar

Şahinoğlu

Diğer Mamalu

Dalkılıç, Dalkılıçlı

Dalkılıç Osmanoğlu

Dalkılıç Caf Caf (Cak Cak)

Dalkılıç Abdülvahap

Dalkılıç Gökçeli

Dalkılıç Şerefli Kethüda

Timurcuz

Berberli

Cankıran

Lalalı, Lalalu, Laleli, Lalelü

Cüneyd, Cüneydli

Pervazlı

Nezirlü

Köşker, Köşker Hacılu

Mehmed Hacılu

Varsak, Varsaklu

Zemherir

Karga, Kargalu

Nakış, Nakışlu

Hacı İsmail

Burçlu

Karka, Karkalı, Kırka, Karkılu

Budakluca

Salman, Salmanlı

Mehmed Ve Teberrük Sarı Danişmendli Cemaatı (Tomarza-Kayseri)

Karahacılu (Anamur)

Hamzabeyli

Akçalar

Uğurlu (Ermenek)

Turgutlu, Turgut, Durgud, Durgudlu

Turgut (Akşehir)

Gödeler (Seyitgazi)

Kızılöz (Seyitgazi)

Yoralıca (Seyitgazi)

Gölüler (Seyitgazi)                                                              

            Elbetteki tarihi kayıtlar çok daha detaylı ve çok daha açılımlı ama 1402 Ankara Savaşı sonrası Timur’un Kara Tatarları bölgeden götürmesiyle boşalan Yozgat topraklarına, Fetret Devrini bitiren Çelebi Mehmet ve sonrasındaki iskanlarda bir çok yerleşimler olmuş. Ama yıllar sonra bile olsa kalıcı olarak yerleşlenler arasındaki en büyük gurup çoğu Beydili Aşiretinden Dulkadirli Mamalu Türkmen Aşiretleri iskan edilmiş. Şimdi iimizde Oğuzların her boyundan oymaklar olsa bile içlerindeki en büyük oymak yine biziz.

            Yukarıda sayılan hayvancılıkla geçinen oba ve oymakların geniş otlaklara ihtiyacı olduğu ve çok geniş arazilere yayıldığını düşünün. Türkiye’nin her yerinde kadim ve köklü akrabalarımız olduğunu bilmeliyiz.

            Rakka Sürgünü dediğimiz yıllarda, acımasız eşkıyalıkları ve kalleş savaşçılıkları ile Rakka ve çevresine zaraman ağlatan belalı Sammar Arapları varmış.  Osmanlı toprağı olan bu bölgede onlara dur diyebilecek cesaret ve yiğitlikte en uygunu ise yiğit Beydili Aşireti olduğu için Devlet zorunlu iskanla Beydili Aşiretini Rakka’ya götürmüş.

            Tabiiki bu yiğit Beydili Aşireti istemeyerek Rakka’ya gitmişler ama Sammar Araplarını da duman etmişler. Bölgede adalet ve asaletleriyle nam salmışlar.

            Yav bu tarih ne kadar kısaltıyım deseniz bile ha bire uzayıp duruyor. Biz yarımda kalsa tarih anlatımızı burada bitirelim ve devamını bir sonraki yazımızda daha genişçe anlatalım. 

Güzel insanlar tarihi, coğrafyası, edebiyatı, geleneksel motifleri ve etnoğrafik aksesuarları zengin, Oğuz Törelerinin yaygın olarak yaşandığı Karahisartatlısı Köyümüzle ilgili daha kapsamlı bir yazı daha yazacağım. Elbetteki yazarken unuttuğum birçok değerimizin olduğunu biliyor, kendilerinden ve yakınlarından özür diliyorum. Bir sonraki yazımda bu değerlerimizi ve geçmişimize kattığı güzellikleri çok daha geniş haliyle mutlaka yazacağım.

            Berrak doğası, memba tadındaki suları ve cömert insanlarıyla tanınan Karahisartatlısı insanlarını hepimizde takdir ve hayranlıkla izledik. İzzet ve ikramlarını gördük. Bozok Yaylasının süsü, coğrafyamızın incisi, Yozgat’ımızın yüz akı, yiğit, cömert ve vefalı insanların yaşadığı bu güzel köyün onurlu insanlarına hemşehri kimliğimize saygınlık kazandırdıkları, övünç ve gurur verdikleri için ahirete intikal edenlerine Allah’tan rahmet, yaşayanlarına sağlık, mutluluk ve uzun ömürler diliyorum. Mor dağları, altın rengi üzümleri, ballı meyveleri, cömert yürekleri, görgülü insanları ve karşılıksız dostluklarıyla sürekli sevgi ve güzellik üreten pırlanta kalpli Karahisartatlısı köylülerine bu kitabımı hediye ediyor, gönül dolusu muhabbetlerimi sunuyorum.

(BİTTİ)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.