Güner Karabulut
Köşe Yazarı
Güner Karabulut
 

Azgın teke

Dişisine kur yapmak isteyen tekelerin yaptıkları hareketlerinden yola çıkıp vatandaşların oylarına yeşillenen ve o oyları alabilmek için rol yapan veya rol çalan siyasilere gelmiştik. Dişisine normal şekilde kur yapan tekeler olduğu gibi vuslata erebilmek için sıra dışı davranan tekeler de mevcuttur ve bu gibi yaşına, konumuna uymayan davranışlar sergileyen insanlara da “Azgın teke sendromu” denilen bir yakıştırma yapılmaktadır. Konumuz azgın teke sendromu yaşayan insanlar olmayıp azgın tekeliğini siyasi hayatına uygulamak isteyenler üzerinedir. Yeni yetme bir teke adayı son mahalli seçimde ortaya çıktı ve sempatik görüntüsüne, rol çalıp biraz da külhanbeylik ekleyince seçimi burun farkı ile kazandı. Halkımız seviyor üst perdeden konuşan siyasiyi ve siyasiler de kaz gelecek yerlere sadece tavuk değil, ne isterlerse veriyorlar. Her zaman kaz gelmiyor ve gelene kızmak yerine “Alçaklara kar yağmış üşümedin mi/ Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” türküsünün mâna ve önemini içeren akademik bir çalışma başlatmak yerinde olur diye düşünüyorum. İşte bu yeni yetme teke adayı ailesiyle beraber hem kaydırak yapmak hem de soğuk havada üşüyüp emekçi halkın doğal gazı kesildiği veya belediye yardım kömürünün geciktiği zamanlarda neler çektiğini test etmek için Erzurum da tatil planlar. Halk ile bütünleşme çalışması demek uzun olacağı için kısaca tatil denmiştir yoksa ne işi var Allah’ın dağında. İşte bu arada Elazığ da deprem meydana gelir ve 41 vatandaş hayatını kaybeder. O da yolu biraz uzatıp deprem bölgesine gidip yarım saatlik bir ziyaret yapar ve hasta ziyaretinin kısası makbuldür deyip Erzurum’un yolunu tutar. Orada kalıp evleri yıkılanlar ile gecenin ayazını yemiş olsa hem kızılay çadrının önünde yemek kuyruğuna girmek var hem de numara yapıyor diyecekler. Mecburen programına devam etmiş, soluğu Erzurum da almış ve hem halkı ile en azından soğuğu paylaşmış hem de programını iptal edip de eşi ile papaz olmamıştır. Eşin içinde olduğu bir programı değiştirmek Anayasa maddesi değiştirmekten daha zor olduğunu bilenler bilir. Herkesin elinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi yok ki. Devamında ise bu yeni yetme siyasinin “Tatil” ismi ile yaptığı bilimsel çalışmanın ne demeye geldiğini anlamayan rakip siyaset esnafı yaygarayı patlatıp demediklerini bırakmadılar. “Mahalle yanarken falanca saçını tararmış” demediler ama bunun dışında her şeyi dediler. Kendi partisinden bir ağabeyi “Koçum bak halk siyasetçiyi yanında görmek ister, öyle dağ başına ayazda kalmış kedi yavrusu gibi titremekle olmaz. Neden onların yanında değil de Allah’ın dağında üşüyüp titriyorsun? Gitsene onların yanına” demiş. O'da kendisinin Başkan olduğu ilin dışındaki vatandaşlar da kendisini tanısın diye “Benim tarzım bu ve buna alışacaklar. Ben değişik bir siyaset esnafıyım” diye cevap vermiş. Ona akıl veren ağabey siyasetçi “Oğlum İstanbul nere Elazığ nere? Elazığ seni tanısa ne olur tanımasa ne olur?” diye sordu mu bilmiyoruz ama onun bu tavrından daha o günlerde ülke genelinin oylarına yeşillendiğini anlıyoruz. Bu yeşillenmeyi ilerleyen günler de daha belirgin hale getirdi ve zaman zaman mağdurum ben mağdurum şarkısı söylerken çoğu zaman da azgın tekeler gibi külhanbeylik yapmaya başladı. Kendisi yanımda değil ama Allahı var izlediği taktik güzel taktik. “İstanbul Ankara’dan yönetilemez” gibi her tarafa çekilebilecek cümleler kurarken, bir yandan müşterisi çok olan çakma kabadayılık yapıp, öbür yandan da mağdur olabilmek için alt yapı hazırlıyor. Yani külhanbeylik ile yola devam edeyim de biri çelme takarsa mağdur rolü zaten beni bekliyor diye düşünüyor sanıyorum. Kazan kazan taktiği bu olsa gerek. Haftaya devam edeceğim efendim...
Ekleme Tarihi: 22 Temmuz 2022 - Cuma

Azgın teke

Dişisine kur yapmak isteyen tekelerin yaptıkları hareketlerinden yola çıkıp vatandaşların oylarına yeşillenen ve o oyları alabilmek için rol yapan veya rol çalan siyasilere gelmiştik. Dişisine normal şekilde kur yapan tekeler olduğu gibi vuslata erebilmek için sıra dışı davranan tekeler de mevcuttur ve bu gibi yaşına, konumuna uymayan davranışlar sergileyen insanlara da “Azgın teke sendromu” denilen bir yakıştırma yapılmaktadır. Konumuz azgın teke sendromu yaşayan insanlar olmayıp azgın tekeliğini siyasi hayatına uygulamak isteyenler üzerinedir.

Yeni yetme bir teke adayı son mahalli seçimde ortaya çıktı ve sempatik görüntüsüne, rol çalıp biraz da külhanbeylik ekleyince seçimi burun farkı ile kazandı. Halkımız seviyor üst perdeden konuşan siyasiyi ve siyasiler de kaz gelecek yerlere sadece tavuk değil, ne isterlerse veriyorlar. Her zaman kaz gelmiyor ve gelene kızmak yerine “Alçaklara kar yağmış üşümedin mi/ Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” türküsünün mâna ve önemini içeren akademik bir çalışma başlatmak yerinde olur diye düşünüyorum.

İşte bu yeni yetme teke adayı ailesiyle beraber hem kaydırak yapmak hem de soğuk havada üşüyüp emekçi halkın doğal gazı kesildiği veya belediye yardım kömürünün geciktiği zamanlarda neler çektiğini test etmek için Erzurum da tatil planlar. Halk ile bütünleşme çalışması demek uzun olacağı için kısaca tatil denmiştir yoksa ne işi var Allah’ın dağında. İşte bu arada Elazığ da deprem meydana gelir ve 41 vatandaş hayatını kaybeder. O da yolu biraz uzatıp deprem bölgesine gidip yarım saatlik bir ziyaret yapar ve hasta ziyaretinin kısası makbuldür deyip Erzurum’un yolunu tutar. Orada kalıp evleri yıkılanlar ile gecenin ayazını yemiş olsa hem kızılay çadrının önünde yemek kuyruğuna girmek var hem de numara yapıyor diyecekler. Mecburen programına devam etmiş, soluğu Erzurum da almış ve hem halkı ile en azından soğuğu paylaşmış hem de programını iptal edip de eşi ile papaz olmamıştır. Eşin içinde olduğu bir programı değiştirmek Anayasa maddesi değiştirmekten daha zor olduğunu bilenler bilir. Herkesin elinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi yok ki.

Devamında ise bu yeni yetme siyasinin “Tatil” ismi ile yaptığı bilimsel çalışmanın ne demeye geldiğini anlamayan rakip siyaset esnafı yaygarayı patlatıp demediklerini bırakmadılar. “Mahalle yanarken falanca saçını tararmış” demediler ama bunun dışında her şeyi dediler. Kendi partisinden bir ağabeyi “Koçum bak halk siyasetçiyi yanında görmek ister, öyle dağ başına ayazda kalmış kedi yavrusu gibi titremekle olmaz. Neden onların yanında değil de Allah’ın dağında üşüyüp titriyorsun? Gitsene onların yanına” demiş. O'da kendisinin Başkan olduğu ilin dışındaki vatandaşlar da kendisini tanısın diye “Benim tarzım bu ve buna alışacaklar. Ben değişik bir siyaset esnafıyım” diye cevap vermiş. Ona akıl veren ağabey siyasetçi “Oğlum İstanbul nere Elazığ nere? Elazığ seni tanısa ne olur tanımasa ne olur?” diye sordu mu bilmiyoruz ama onun bu tavrından daha o günlerde ülke genelinin oylarına yeşillendiğini anlıyoruz. Bu yeşillenmeyi ilerleyen günler de daha belirgin hale getirdi ve zaman zaman mağdurum ben mağdurum şarkısı söylerken çoğu zaman da azgın tekeler gibi külhanbeylik yapmaya başladı. Kendisi yanımda değil ama Allahı var izlediği taktik güzel taktik. “İstanbul Ankara’dan yönetilemez” gibi her tarafa çekilebilecek cümleler kurarken, bir yandan müşterisi çok olan çakma kabadayılık yapıp, öbür yandan da mağdur olabilmek için alt yapı hazırlıyor. Yani külhanbeylik ile yola devam edeyim de biri çelme takarsa mağdur rolü zaten beni bekliyor diye düşünüyor sanıyorum. Kazan kazan taktiği bu olsa gerek. Haftaya devam edeceğim efendim...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.