Dr. Tayfun Atmaca
Köşe Yazarı
Dr. Tayfun Atmaca
 

Seçimlerde Öngörülen Stratejiler-5: Yeni iletişim teknolojileri ve söylemlerin kullanılması

-5- Tarihsel açıdan 1950’li yıllara kadar egemen olan propaganda tabanlı seçim stratejileri, hızlı bir değişimle siyasal iletişim mantığı içerisindeki siyasal kampanyalara dönüşmüş, adaylardan partiye, ideolojiden inanca geniş bir yelpazede değerlendirilen, seçim stratejileri ve taktikleriyle üretilen kampanyalarla şekillendirilmiştir. Siyasi kampanya sürecinde, siyasi liderin ifadelerinden parti kurumsal kimliğine, tanıtım çalışmalarından, parti binalarının bulunduğu yere, adayların özgeçmişlerine kadar her türlü ayrıntı ele alınmaktadır. Bunda amaç kampanya aracılığıyla partilerin yeniden yapılandırılması değil, seçimlerde en yüksek oyu almaktır. Hangi boyutta olursa olsun bir kampanya şu nitelikleri gerektirmektedir: • Kolektif, örgütlü bir kaynağa sahiptir. • Amaca yöneliktir, çok açık bir şekilde belirlenebilen bazı amaçlar tarafından yönlendirilir. • Büyük ölçüde kamusal olarak nitelendirilebilir; bu özellikle kitle iletişim araçlarının kullanılması ve bu araçların amaç, yöntem ve geçerliliğini içerir. • Amaçlara bağlı olarak belli gruplara veya geniş kamuya yöneltilebilir. Siyasal iletişimde mesajı verenler genelde örgütlü yapılardır. Bu mesajlar çoğunlukla siyasi kimliği olan yerden ya da toplum/belirli grup, topluluk adına hareket eden belirli bir kişi ya da gruplar tarafından verilir. Bunlardan bir kısmı, yaygın adı ile “kamuoyu” adına oluşturulur, gündeme getirilir ve ilgili hedef kitleye aktarılır. Genel olarak yapılan anket çalışmalarında; Seçim Dönmelerinde Yapılan Propagandalar Tercihinizde Etkili Oldu Mu?” sorusuna seçmenlerin yüzde 8.9’u etkili olduğu yönünde cevap vermektedir. ‘Propagandalardan etkilendim’ diyen yüzde 8.9’luk kesim ile ‘kısmen’ diyen yüzde 4.4’lük kesim birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık yüzde 13.5 gibi bir sayıya karşılık gelmektedir ki bu sayı sonuçları açısından ciddiye alınması gereken bir sayıdır. “Ne Tür Bir Etkisi Oldu?” sorusuna ise; Şimdiye kadar oy verdiğim partiyi değiştirmemeye sebep oldu, şimdiye kadar oy verdiğim partiye dair kanaatimi pekiştirdi cevapları öne çıkmaktadır. Seçim kampanyalarının ağırlıklı noktasını partilerin seçmenlere yönelik vaatleri oluşturmaktadır. Partilerin kurumsal bir yapı olarak ortaya koyduğu vaatlerin yanında, adayların da kendi seçim çevrelerinin özelliklerine ve seçmen kitlelerinin taleplerine göre ortaya koyduğu vaatler bulunmaktadır. Bunlar birbirinden ayrılan ve çelişen unsurları değil, birbirini tamamlayan noktaları oluşturmaktadır. Seçimlerde kampanya stratejisinin hedefine ulaşması için öncelikle, kampanya yürütülecek hedef kitlenin kim ya da kimler olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda hedef kitleye yönelik başarılı çalışmalar oluşturulacak ve hedef kitle, kendisine hitap edecek kodları ancak böyle çözümleyebilecektir. Günümüzde seçmen algısı yarım yüzyıl öncesi bir yana, son 10 yıl önceki ihtiyaçlar için bile oldukça farklılaşmakta, ihtiyaçlar değişmekte ve yeni beklentiler söz konusu olmaktadır. Düzenlenen seçim kampanyaları sürecinde yurttaşların arzularının irdelenmesi, diğer yandan yönetilenlerin aldıkları hizmetin kalitesinin ne kadar farkında oldukları, hükümetlerden ne bekledikleri, oy verme davranışında bulunacak insanların hangi gerekçe ile kime oy verecekleri sorunu, yani bilgilenme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada kitle iletişim araçları devreye girmektedir. Kitle iletişim araçları/medya aracılığıyla yapılan siyasal iletişim, verdikleri haber başta olmak üzere yorum, görüşme, tartışma, inceleme-araştırma olarak yer almaktadır. Ancak algısı ve beklentisi değişen seçmen artık günlük birçok kitle iletişim aracıyla maruz kaldığı mesaj bombardımanından sıkılmakta ve bu mesaj kirliliğinden uzaklaşmaya çalışmaktadır. Bu durum da seçmeni yeni iletişim mecralarına itmektedir. Kitle iletişim araçlarının propaganda sürecindeki planlanmasında sosyoloji ve psikoloji alanı temel hareket noktası olmaktadır.Hedefteki kitlenin yapısı, bu kitlenin propaganda içeriğinde yer alan ve ele alınan konuya fikre ve görüşe karşı sahip olduğu tutumların niteliği ve bu tutumların nasıl oluştuğunun gözlenmesi gerekmektedir. Özellikle deneysel psikoloji alanındaki son bulgular, bu anlamda gerek reklâmcılar ve gerekse propagandistler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır,başarılı bir siyasal kampanyada dikkat edilmesi gerekenleri; mesajın sürekli tekrar edilmesi, söylem ve görüntünün bütünlük içerisinde sunulması, sembol veya simgelerden faydalanılması, zamanlamanın doğru yapılması ve buna uyumun sağlanması ve de süreklilik ifade edecek bir kampanya sürecinin oluşturulması şeklinde ifade etmektedir. Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir! Seçim yarışına katılan siyasal aktörlerin seçmenin özellikle ekonomik yönlü beklentilerine cevap verecek şekilde gündelik hayatı kolaylaştırmaya ve dolayısıyla yaşanan sıkıntıları azaltmaya yönelik çözüm önerilerini öne çıkarmaları, yapacakları icraatları sıralamaları ve bunun üzerinden başarılı bir iktidar vaadi ile seçmeni ikna etmeye çalışmaları söz konusudur. Burada önemli olan kendilerini ve amaçlarını doğru olarak anlatmak, hedefleri ve bunları nasıl gerçekleştireceği konusundaki gerçekçi plan ve programlarıyla seçmende güven oluşturmaktır. Tüm bunları anlatmak için başvurulan değer olması nedeniyle dekendi amaçlarını belirlemek siyasetin en temel değerlerinden biridir. Türkiye ekonomik sorunlarını tam olarak çözümleyebilmiş, ekonomik anlamda kalkınmış, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmiş ve ekonomik eşitsizlikleri gidererek sosyal adaleti sağlayabilmiş bir ülke kategorisinde yer almadığından ekonomik vaatler siyasetteki önceliğini her zaman korumaktadır. Bu nedenle yukarıdaki örneklerde olduğu gibi tüm halkın bir gelir sahibi olacağı, refahın artacağı ve bu açıdan eşitliğin sağlanacağına yönelik sosyal adalet ve zenginlik değerleriyle yüklü vaatler üzerinden siyasetçiler kendilerinin ve partilerinin amaçlarını ortaya koymaktadır. Vaat, bir işin gerçekleştirilmesi için verilen söz ve ortaya konan plandır. Bu açıdan değerlendirildiğinde siyasal aktörlerin gündelik hayatı değiştirip dönüştürme hedefi doğrultusunda atacakları adımları ve hedeflerini görünür kılmak için sıraladıkları vaatlerden birkaçı şunlardır. Vaatler, aslında başarılı bir iktidar olma iddiasının içinin nelerle doldurulduğunu ortaya koyması açısından önemlidir. Çünkü siyasette başarılı olabilmenin koşulu siyasetçilerin kendilerini nasıl ifade edecekleri ve siyasetteki diğer aktörlerden nasıl farklılaştıracakları ile doğrudan ilintilidir. Bu çerçevede vaatler ve amaçlar da doğal olarak farklılaşmaktadır.   “Zengin ülkenin fakir çocukları” Siyasal kampanyalarda genelde “iktidar olma” ve “meydan okuma” şeklinde iki temel iletişim tarzı söz konusudur. İktidar olmanın avantajlarını seçimlerde kullanan parti ve adayların “başarılı icraatlarına” vurgu yapması ve vaat edici bir söyleme sahip olmasına karşılık, meydan okuma tarzı bir iletişim stratejisi benimseyen muhalefetin, iktidarın yaptıklarını ve politikalarını eleştirmek üzerine seçim stratejileri geliştirdiği gözlenmektedir. Bu noktada değerlerin sadece olumlu boyutlarıyla değil olumsuz anlamlarıyla da kullanılmasını sağlayan çok boyutlu yapısı geniş olanaklar sunmaktadır. Bu çok boyutlu yapının net olarak ortaya çıktığı değerlerin başında ise başarılı olmak değeri gelmektedir. Buradan hareketle siyasetin değişmez değerlerinden biri olan başarının büyüklüğü ve önemi, rakibin başarısızlıkları üzerinden anlam kazanmaktadır. İktidarın, yaptıklarından hareketle yapacakları konusunda kitleleri ikna için başarı değerini kullanması karşısındamuhalefet ise mevcut siyasi iktidarın geçmiş başarısız icraatlarından hareketle “vaatlere kanma” uyarısı için başarı/sızlık değerine atıf yapmaktadır. “Seçime giren terler…” Siyasal iletişim çalışmalarında önemli olan konulardan biri de tüm vaatler, icraatlar ve anlatılan başarıların gerçekleştirilmesi sürecinde sorumlu davranan bir iktidar olmak için verilen sözler ve bu sözlerin ne oranda tutulduğudur. Seçmen, sadece başkalarını eleştiren ve karanlık tablolar çizerek sorumluluğu geçmiş hükümetlere yükleyen siyasi anlayışlar yerine, geleceğe dair umut yaratabilen, başarılı olacağı ve gerektiği gibi sorumlu davranacağı konusunda samimi ve gerçekçi bir siyaset anlayışına sahip muhataplar görmek istemektedir. Eldeki veriler bu bağlamda değerlendirildiğinde “sorumluluk sahibi olmak” değeri iki farklı boyutla karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki kendisinin ne kadar sorumlu davrandığı üzerinden rakibini sorumsuzlukla eleştirmek için kullanılmasıdır. Diğer boyut ise gerçeği görerek oyunu buna göre vermesi gereken millete yüklenen sorumluluktur. Seçim kampanyasının önemli bileşenlerinden biri olan sorumluluk değeri çerçevesinde milletin siyasette yegane belirleyici olduğu ve dolayısıyla bu gücünün gereğini yerine getireceğine yönelik inanç sıkça dillendirilmelidir. Oyuna sahip çıkmak ve oy verme görevini ne olursa olsun yerine getirmek noktasında millete sorumluluk yükleyen bu ifadelerde millet sorumluluklarının bilincinde olan bir sosyal güç olarak konumlandırılmaktadır. Ayrıcaiktidarın sadece millete ait olduğunun vurgulanması ve iktidara getirme-iktidardan alma güç ve sorumluluğunun sadece millette olduğunun altının çizilmesi açısından da bu ifadeler önemlidir. Zira “halk iktidarı” anlamına gelen demokrasinin sağlıklı işleyebilmesinin en önemli koşulu, halkın yönetime katılmasını ve iradesini özgürce ortaya koymasını sağlayacak seçimlerdir.   Negatif Nitelikli Seçim Kampanyalarının Önemi Siyasal kampanya yönetimi adayın imajından başlayarak kampanya teması ve propagandalarının belirlenip seçmende aday veya parti lehine oy verme davranışına yönelik bir sürecin yönetimini kapsar. Bu nedenle siyasal kampanya stratejisi adayın ya da partinin tüm kampanya faaliyetlerini bütünleştirme ve yürütmede bir ana plan işlevi görmektedir. Kampanya stratejisi belirlenen hedefler doğrultusunda ve araştırmalar ışığında kampanya temasının belirlenmesini içerir. Bunlar seçmenleri ilgilendirecek konularla ilgili vaatlerin saptanması, rakiplere ilişkin taktiklerin oluşturulması ve bunlara bağlı olarak kampanyanın yürütülmesine dair verilen kararlardır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, stratejiyle ilgili kararların öncelikle kampanya araştırmalarının verilerine dayanmasının gerekliliğidir. Bu açıdan ele alındığında adayların çok önemli olan bir seçimde kampanya çalışmalarını aday üzerine kurmamak stratejik bir hata olabileceği gibi, ciddi ekonomik ve sosyal sorunları olan bir toplumda sadece aday imajı üzerine oturtulan bir kampanya da başarılı olmayabilir. Bundan dolayıkampanyaya başlamadan önce hedef kitleyle ilgili araştırmalar yapılmalıdır. Bunun için seçmenin geçmiş oy verme davranışları ve demografik bilgilerini kapsayan araştırma verilerinin yanı sıra, gündemi oluşturan toplumsal ve siyasal yapıyla ilgili bilgilerin de çıkarımı gereklidir. Öncelikle araştırmada neyin öğrenilmesinin gerektiğinin belirlenmesinin ardından toplanacak verilerin iyi tanımlanması gerekir. Özetlesiyasal kampanya tasarımı için bir araştırma seçmenin demografik bilgilerini, geçmiş oy verme davranışlarını, seçmenin gündemini ve bu gündeme karşı geliştirdikleri davranış, tutumların yanı sıra aday ve parti tercihlerini içermelidir.Bu doğrultuda ele alındığında kampanya süreci öncesinde yapılan araştırmada elde edilen veriler doğrultusunda kampanya stratejisinin belirlenmesinde önemli yer tutar. Siyasal kampanya çalışmalarında bir aday veya parti kampanya süresince centilmence bir yarış sürdürmeye karar vererek rakip adaya ya da partiye hiçbir biçimde saldırmama stratejisi güdebilir. Ya da saldırı stratejisi doğrultusunda olumsuz içerikli mesajlarla seçmen kitlesinin dikkati çekilip ikna etmeye çalışılır. Nitekim günümüzde hem iktidar hem de muhalefet partileri açısından ele alındığında seçim kampanyalarında saldırı stratejisini içeren negatif kampanyaların çok yoğun şekilde kullanıldığı görülür. Bu sayede kampanya stratejisinde seçmenin adayı niçin tercih etmesi gerektiği sorusunun yanıtı verilirken, farklılıklar da ön plana çıkarılır. Nitekimkampanya süresince sürekli rakip adaylar gündeme getirilerek, onun başarısızlıkları liderlik bakımından yetersizliği ve geçmişteki yanlış icraatları hedef kitleye iletilerek bu adaya ilişkin olumsuz bir imaj oluşturulmaya çalışılır. Bu bakımdan ele alındığında saldırı stratejisini içeren negatif kampanyalar, siyasi rakibin yönetim biçimine dair davranış ve yetkinliklerindeki zayıflıkları argümanlar halinde vurgulamayı ve kitlelere yaymayı hedefleyen bir iletişim biçimi olarak tanımlanabilir. Dolayısıylasiyasi aktörler özellikle seçim kampanyaları süresince negatif kampanyalar gerçekleştirirken, rakiplerin öne sürmekte olduğu argümanlardaki çelişki ve eksikliklere dikkat çekmeyi hedeflemektedirler. Bu açıdan ele alındığında kampanyalarda kişi ya da grupların seçilmesi için ikna edici argümanlar öne sürmekten ziyade rakibin argümanlarına odaklanıldığı söylenebilir. Kampanya stratejisinin belirlenmesindeki diğer önemli bir nokta ise aday parti ya da adayın iktidarda ya da muhalefette olma durumudur. Buna göremuhalefetteki siyasi parti ya da adayın öncelikli olarak iki zor görevi söz konudur. Seçmenlere değişimin gerekliliğine inandırmak ve bu değişimi sağlayacak en uygun adayın kendisi olduğunu konusunda ikna etmektir. Bu nedenle stratejileri iktidarın icraatlarına saldırı şeklinde yürüten muhalefet, iktidarın icraatlarının önemini en az düzeye indirgemeye çabalar. Siyasal Kampanya İletilerinde ‘Biz’ve ‘Öteki’ Ayrımına Dayalı Anlam Seçim kampanyalarında kaynak hedeflediği kişiye ya da kişilere erişmek için iletisini taşıyacağı bilgi, duygu ve enformasyonu bir iletişim kanalıyla gönderilebilecek biçimde kodlamaktadır. İletinin kodlanması çok kısa, dikkat çekici ve kolay akılda kalıcı olmalıdır. Modern yaşamda yoğun bir koşuşturma içinde yaşayan insan, yakın ya da uzak yerlerde olup bitenler hakkında yüzlerce ileti ile karşılaşır. Bu iletişim sürecinde hedef kitlenin ortamındaki birçok iletiden yalnızca bazıları algılanırken, çoğu ileti ise filtreleme sürecinden geçebilecek yeterliliğe sahip değildir. Bu nedenlekısa, çarpıcı ve akılda kalıcı kodlanmayan iletiler hedef kitlenin ortamına kadar erişebilse bile, sadece bir gürültü öğesi olarak kalma riskini de içinde barındırır. Dolayısıylaseçmen kitlesini ikna etmek için oluşturulan mesajın yapısında yer alan unsurların toplumsal yapı ve kullanılan dil ile uyumlu olması gerekir. Aksi takdirde zaten gündelik yaşam içinde çeşitli kanallardan gelen yoğun mesajlara maruz kalan seçmen kitlesi, kampanya doğrultusunda hazırlanan mesajların algılanmama olasılığını yükseltir. Diğer bir ifadeyle mesajlar filtrelemeden geçemediği için iletişim sürecinde sadece birer gürültü unsuru olarak kalırlar. Mesajın kabul edilme derecesindeki diğer önemli noktalar ise mesajın inanılır olmasına, kaynağın sahip olduğu itibara, alıcının bir nedenden dolayı kaynağı sevip sevmemesine, mesajın güvenilirliğine ve de alıcının dikkatini çekip çekmemesine bağlı olarak değişmektedir. Bu eksende yaklaşıldığında günümüzde kullanılan negatif seçim kampanyalarında, rakip siyasi lider ya da siyasi partiyle ilgili olumsuz algı oluşturmak amacıyla ‘biz’ve ‘öteki’ ayrımına dayalı mesajların sıkça tercih edildiği görülür. ‘Biz’ve ‘öteki’ni tanımlayan olumsuz içerikli mesajlar ön saldırı, aralıksız ve yoğun saldırı gibi farklı yoğunluklarda hedef kitleye ulaştırılırken, doğrudan, karşılaştırmalı ya da üstü kapalı bir şekilde iletilebilmektedirler. ‘Biz’ve ‘öteki’ kavramları ele alındığında, ‘biz’ ile yaratılan ortaklık dışında kalan ötekileştirmede ‘öteki’ bizden olmayanı ifade etmektedir. ‘Biz’ aslında ‘Ben’in kendini tanımlarken bir şekilde ait hissettiklerini ve kendisine kattıklarını da içerir. Siyasi partiler seçim kampanyalarında kullanılan ‘biz’ve ‘öteki’ ayrımına dayanan olumsuz içerikli mesajlar ile oluşturulan bu algı sayesinde, seçmen kitlesini doğru tercih oldukları yönünde ikna ederek iktidara gelmenin meşru zemini oluşturmayı hedefler. Yeni İletişim Teknolojileri ve Kullanım Alanları: Bilgisayar ve İnternet Yeni iletişim teknolojileri, 1970’lerden başlayarak iletişim araçlarıyla bilgisayarların birlikte düşünülüp, geliştirilmesi ve desteklenmesiyle, eskiye oranla daha çok gelişmiş araçlar olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde yeni iletişim teknolojileri, alışılmış radyo ve televizyon yayınlarının güçlerini aşan boyutlara ulaşmış durumdadır. Bilgi iletişim teknolojilerinden (BİT) ilk akla gelenler; videotext, teletext, kablolu televizyon, data iletişim, elektronik mektup, iletişim uyduları, multimedya sistemleri, internet sistemleri vb. sayılabilir Dijitalleşme ve teknik ilerlemeler, bilgi iletişim teknolojilerine yönelik canlı etkilere sahipolmaktadır. Özellikle: • Bilgisayar kapasitesi, iletişim ağları ve bilgi depoları ve düzeltme sistemleri geçmişteki bilgi teknolojilerinden daha hızlı artmakta ve görece küçük giderler için standart ekipmanlarla başarılabilen şey muazzam bir şekilde artmaktadır. • Dijital dönüşüm ve bilgisayar ekipmanlarının değeri giderek azalmakta ve telekomun fiyatlarındaki önemli azalmayla düşmeye devam etmektedir. • Bilgi iletişim teknolojileri tarafından sağlanan servislerdeki düzenleme hızlı bir şekilde genişlemekte ve genişlemeye devam etmektedir -fax, cep telefonu, e-mail ve masaüstü bilgisayarlardaki sürekli güncellenen yazılımlar için iletişimde sanal kişisel networkler ve bilgisayar networkleri-. • Yukarıdaki belirtilen BİT’lerden biri olan internet, hem bilgiye ulaşmak hem de genel nedenle birlikte işle bağlantılı olanların kapasitesinin dönüşümünü sağlamaktadır. Yeni teknolojilerin önceden var olmayan sosyal ve ekonomik örgütlenmelere fırsat tanıdıkları su götürmez bir gerçektir. Dijital teknoloji özellikle internet, küresel pazarda ürün fiyat ve dağıtıma ilişkin bilgilere ulaşımı eşit hale getirmektedir. İnternet müşterinin ürünü ya da hizmeti daha rahat görmesini ona ulaşmasını, ulaşması sonucunda kıyaslama yapmasını, edindiği fikirler doğrultusunda algılarını değiştirmesini kolaylaştırmaktadır. Büyük bir rekabetin yaşandığı seçim kampanya sürecinde tüm adaylar diğerleri arasından sıyrılmak için seçmeni ikna etmeye ve kendisine oy kullandırtmaya çalışmaktadırlar. Bu durumda adayların ya da partilerin seçmenin oyunu almak için birer farkındalık unsuru ortaya koymaları gerekmektedir. Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte seçmen teknolojik bir demokrasiye kavuşmuş, hem bilgi alma hem de seçmen hakkında istediği gibi bilinçlenme şansını yakalayabilmiştir. Öte yandan önceki yıllarda seçim öncesi seçmenden saklanan bilgiler artık yeni iletişim teknolojileri sayesinde çok kısa sürede viral etki de yaratarak yayılabilmektedir. Bu durumu partiler fırsata dönüştürebildikleri oranda seçmen kazanabilmektedir. Öte yandan her seçim kampanyası artıkküresel bir gerçekliğe sahiptir. Her ne kadar seçmen ülke içinden de olsa ülke dışına gönderilen mesajlar yine ülke seçmenini etkileyebilecek birtakım sonuçlara ulaşabilmektedir. Bilgi teknolojilerinin siyasal yaşama etkileri üzerine gerçekleştirilen araştırmalar, teknoloji ve demokrasinin ilişkileri üzerindeki çalışmalarla başlamış, bilgi teknolojileriyle birlikte var olan bir tür yeni denilebilecek siyasal yaşam tarzını anlamaya ve tanımlamaya yönelik arayışlara dönüşmüştür. İnternetin bilgi teknolojileri içinde gelinen son nokta olduğu, ayrıca önemli yere sahip bulunduğu, Amerika ve Avrupa’da teknolojideki son gelişmeler ve bu gelişmelerin siyasal etkileri üzerine yapılan çalışmalarda internete özel bir önem yüklenmesinden anlaşılmaktadır. Yapılan çalışmalarda internetin sadece sosyal bir döngüyü değil, aynı zamanda sosyal bir teknolojiyi, gelişmiş bir iletişim ağını ifade ettiği öne sürülmüştür. İnternet aracılığıyla yeni iletişim teknolojileri sağladığı sosyal paylaşım imkânı ile seçim kampanyalarında ideolojik düşüncenin hızlı bir şekilde yayılmasını desteklemekte ve sosyal paylaşım sitelerinde insanların birbirini etkilemelerine imkân vermektedir. Bu durum özellikle “yüzen oylar” üzerinde büyük etkiye sahiptir. Nitekim bazı seçimlerde kararsız seçmenin oyu olarak görülen yüzen oylar sonucu belirleyebilecek oranlara sahiptir. Bu durumda iletişim teknolojileriyle kararsız seçmeni lehte oy kullanması için ikna edebilmek, hem daha kolay, hem de daha hızlı olabilmektedir. (Bu nedenle, parti gönüllüleri içerisinde iletişim teknolojilerini iyi kullanan gençlerin Milletvekillerine bu alanda destek vermeleri önem taşımaktadır.) Seçim Kampanyalarında ‘Blogların’ Kullanılması ve Önemi Yeni bir kitle iletişim aracı olarak internetin toplumsal yapı ile etkileşimi bağlamında internet ve siyasal katılım başlığı altında tartışmalar sürmektedir. Bu tartışmaların başlangıcında geleneksel medyanın demokratik potansiyelinin değerlendirildiği bir alan yer almaktadır. İnternetin bu alana yeni argümanlarla girerek ilgi odağında olmasında ‘sayısal devrim’ kavramının önemli bir yeri vardır. Öte yandaninternetin sunduğu ve yeni bir mecra olan bloglar, her geçen gün hızlı bir şekilde yeni imkânlar sunmaya devam etmektedir. Bir weblog ya da blog sürekli güncellenen bir web sayfasıdır. Genellikle kısa açıklamalardan meydana gelen bloglar, kronik bir düzen şeklinde, arşivlenmektedirler. Bloglar özellikle metinlerden oluşur ancak birçoğu, fotoğraf, çoklu medya olanaklarına da sahiptir. Öte yandan içlerinde bulundurdukları linklerle farklı web sayfalarına link verebilmektedirler. Bloglar, online iletişimin son formlarıdır ve popüler anlamda geniş bir yayılımı amaçlarlar ve hızlı bir şekilde ana fikir oluşması için temel oluştururlar.Bloglar gittikçe artan hızla büyümektedirler. Çünkü bloglar, hızlı bir şekilde artan kişisel tartışma forumlarının benzersiz bir şekilde var olan bir mecra ve düzenlenmesi ve yaratılması kolay bir ortamdır. Blogların, dikkatleri toplamasının en önemli nedenlerinden biri internetteki pratik bir mecra olmasıdır. Öte yandan bloglar, internet kullanıcılarına tek şablon üzerinden ve herkese açık olabilecek şekilde dünya genelindeki insanlarla bağlantı kurmalarını sağlamaktadırlar. İletişimin yayıldığı kaynaklar açısından blogların e-postaya göre pek çok avantajı bulunmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir: • Bloglarda, her bir kimse katkıda bulunabilir, • Her bir kimse, bloglarda yorumda bulunabilir ve bu yorumlar herkes tarafındangörülebilir, • Bloglarda, tüm gönderiler süresiz olarak arşivlenir, • Blog gönderileri, görülmesi ve izlenmesi kolay olması için bölümlendirilir, Bloglarda, geçmiş gönderiler kolay ve hızlı bir şekilde araştırılabilir. Son yıllarda internet erişiminin artmasıyla web sitelerinde de bir değişimin olduğunu görmek mümkündür. Bloglar özellikle haber ve politik konuların yorumlandığı, ayrıca eğlenceli vakit geçirilebilen içeriklere sahip bir mecra olarak görülmektedir. Çoğu blog bir yazarın içerik oluşturmasıyla meydana gelmektedir. Bloglar günümüz modern insanına yeni iletişim olanağı vermekle birlikte iletişime ayrı bir boyut katmakta ve yeni stratejilerin belirlenmesi ve harekete geçirilmesi için özel bir mecra olma özelliği taşımaktadır. Bu anlamda günümüzde seçim kampanyalarında da boy göstermeye başlamışlardır. Yeni iletişim teknolojilerinin önem kazandığı seçim kampanyalarında artık hedef, “yüzen oy” (floating vote) elde edilmesi ve seçmenin kararsızlığının giderilmesi olarak görülmektedir. Yeni iletişim teknolojileri de buna imkân tanıyabilmekte, mesaj karmaşası içerisinde doğrudan hedef kitlesine mesaj ulaştırma fırsatı yaratabilmektedir. Bloglar özellikle son web 2.0 teknolojisinin sağladığı sosyal ağ imkânıyla, siyasal arenada yerini almıştır. Siyasi seçimlerde blog kullanımı, diğer mecralarda yapılan tanıtımlara ek olarak yarışı göğüsleyen adayların, doğrudan seçmenleriyle iletişim kurmalarını sağlayarak hem diğer mecraları destekleyici bir görev üstlenmekte hem de seçmenin nabzı tutularak doğrudan iletişim kurmayla anında takip edilmesi sağlanmaktadır. Öte yandan seçmen bu tür mecrada dilediği bilgiyi, eleştiriyi ve düşünceyi dile getirerek, iletişim mecrasını bir ifade ortamı olarak kullanmakta ve yazının gücüyle birlikte, ifadeler kalıcı değer kazanarak birer geri dönüşüm fırsatı yakalayabilmektedir. Bazı seçmen aday destekçileri de kendi adaylarınayönelik destek sağlamak amacıyla kendi bloglarını çok kolay bir şekilde birkaç dakika içinde kurabilmekte ve bu bloglarda destekledikleri aday için oy toplayabilmektedirler. Seçimlerde Temel Teknolojik Kullanımlar- Amerika Örneği Yeni iletişim teknolojileri konusunda, lider markaların anavatanı olan Amerika’da, yeni iletişim teknolojilerinin kullanımına ilişkin farklı sonuçlara ulaşılmakla birlikte, açıklanan veriler nüfusun yarısından çoğunun özellikle internet kullandığına ilişkin sonuçları ortaya koymaktadır. Amerika Başkanlık Seçimleri’ne bakıldığında General Eisenhower’ın radyoyu kullanarak seçim kazanmış ilk başkan olduğu, John F. Kennedy’nin ise televizyonu kullanarak başkanlık seçimlerini kazanan ilk başkan olduğu bilinir. Barack Obama’nın ise dijital teknolojileri kullanarak ve interneti arkasına alarak özellikle sanal sosyal ağları adeta fethedercesine seçim stratejisi oluşturması, ona internet ortamı aracılığıyla seçim kazanmış ilk başkan olma sıfatını kazandırmaktadır. Cumhuriyetçi parti, uzun zamandan beri doğrudan postalama taktiğini kullanmaktadır.Yıllar boyunca bu geleneği, Demokratlardan daha fazla fon toplamakta ve daha iyi kampanyalar yapmakta kullanmaktadırlar. Bu seçimlerdeyse, Obama kampanyasının akıllı pazarlamacıları, spam göndermeyi bıraktı ve izinli pazarlamaya geçtiler. Liste oluşturmak için amansızca çalışıp listelerine gözleri gibi baktılar. Açılan e-mektupların gönderilen mektuplara oranını takip etmek için metrikler kullandılar ve (en azından iş bitene kadar) sürekli para toplamaya kalkıp listelerini tüketmediler. Sosyal Ağlar: Barack Obama’nın sosyal ağları kullanması sebebiyle 2008 Amerika Başkanlık Seçimini adeta bir “dijital devrime” çevirdiğini söylemek mümkündür. Obama sosyal ağları kullanmak için öncelikle kendi sosyal ağını www.my.barackobama.com sitesi altında oluşturdu. Toplamda 16 ayrı sosyal ağ platformunda oluşturduğu profillerinde kendi sosyal ağını tanıttı. Böylelikleözellikle genç kuşağın seyirci olmaktan çok oyuncu olmak güdülerine hitap ederek onları oyunun parçası haline getirdi. Böylece bugüne kadar seçimlerde uygulanan dikey iletişimi tersine çevirerek aşağıdan yukarıya iletişimi devreyesokup, asıl gücün seçmende olduğunu ve bunu seçmenin fark etmesini sağladı. Facebook: Obama’nın başkanlık seçimlerinde en çok tanıtım bütçesini ayırdığı mecra olan Facebook’ta bir grup açması, kısa sürede Facebook’un en çok üyeli grubu haline gelmesini sağlamıştır. Üye sayısı 2,2 milyon kişiye ulaşarak Facebook’un en büyük grubu olan “Barack Obama Facebook Grubu”, aynı zamanda üyelerin Obama hakkında fotoğraflar ve bilgiler paylaşmalarına da imkân tanımıştır. Cumhuriyetçi aday McCain ise kendi adına bir grup açmak yerine Obama’ya karşı kampanya yürütecek bir grup açmış, bu grup da 1 milyona bile ulaşamamıştır. MySpace: Videolar, resimler, linkler ve mp3’ler eklenebilen, arkadaşlıkların kurulabildiği ve çeşitli konular hakkında yazıların yazılabildiği MySpace’de, 1 Milyon kişi aktif olarak Barack Obama’nın profilini şekillendirmiştir. E-mail: Obama’nın aktif olarak kullandığı bir diğer yeni iletişim mecrası ise elektronik mail olmuştur. Toplam 13 milyon seçmenin adresine “Sevgili Arkadaşım, Barack Obama Amerikan tarihini tabandan tavana yeniden oluşturuyor, sen de tarihte yerini almak ve Barack Obama’nın takım arkadaşını ilk öğrenen olmak istiyorsan, bu mektubu cevapla ya da 62262’ye VP yazıp gönder. Hiçbir kampanyanın yapmadığı bu demokratik hareketi çevrenlepaylaş”, cümlesi mail olarak gönderilmiştir. Böylelikle kendisi bir viral etkinin kıvılcımını başlatıp virütik yayılıma sebep olan Obama, insanların bu maili kendi aralarında paylaşmalarını sağlamış ve onları yine seyirci olmaktan çok oyuncu olmaya davet ederekoyunun bir parçası haline getirmiştir. Bu mail milyonlarca seçmen tarafından birbirleri arasında paylaşılarak adeta e-mail patlamasına sebep olmuştur. Youtube: İnternet üzerinden video paylaşımına imkân veren Youtube, Obama’nın kampanyasında önemli sosyal ağlardan biri olmuştur. Amerika’nın önemli sanatçılarının yer aldığı ve Obama’nın da bulunduğu “Yes We Can” isimli klip seçmenin paylaşımına açılmış ve 17 milyon kişinin izlemesi sağlanmıştır. Youtube üzerinden oluşan ilgiyi fark eden Obama, Youtube üzerinden seçmenlerin kendisine görüntülü sorular sorabileceğini belirtmiş ve gelen soruları gruplandırarak yine Youtube üzerinden yanıtlamıştır. Böyleliklehem milyonlarla doğrudan iletişim kurarak onları dikkate aldığını göstermiş, hem de viral bir etki yaratarak destekçi sayısını arttırmıştır. “400 gün süren kampanya sürecinde Obama’nın videoları 889 milyon kere izlenerek rekor kırmıştır. YouTube’a diğer adaylardan daha fazla para yatırmış olmasına rağmen McCain’in kampanya videolarının izlenme sayısı ise 554 milyonda kalmıştır”. Twitter: 2006 yılında Jack Dorsey tarafından yaratılan Twitter, internet üzerinden, SMS mesajı uzunluğundaki (140 karakterlik) metinlerin, takipçilerin erişimine sunulmasına yönelik çalışmaktadır. Ücretsiz çalışan servisi, mikro bloglar olarak da düşünmek mümkündür. Twitter’da bulunan mesajlara internetten ve GSM Operatörlerinin uygunluğu şartıyla cep telefonlarından ulaşmak mümkündür. Obama, Twitter’ı özellikle seçmenini günlük olarak ne yaptığını bilgilendirmek için kullanmıştır. Böylece seçmen cep telefonuna gelen mesajlarla Obama’nın günlük programını takip edebilmiş ve kendisini Obama’nın yanında hissedebilmiştir. Bloglar: Obama yeni dijital seçmenin ihtiyaçlarının da farkındaydı. Bu yeni seçmen bloglarda, sosyal ağlarda ve paylaşım sitelerinde içeriği kendisi oluşturuyordu. Eğer ki dijital platformlarda kendinden söz ettirmek istiyorsa, onlara kullanabilecekleri bir içerik vermesi gerektiğinin farkındaydı. Bunun için, MyBarackObama isimli sanal topluluk kuruldu. Üye sayısı 1 milyonu aşan bu topluluk üzerinden, tüm seçmenlere bloglarında ve paylaşım sitelerinde kullanabilecekleri içerik sunuldu. Obama kampanyasının web sitelerinde haftada birkaç kez gönderilen e-mail mesajlarıyla, gençler kampanya gönüllüsü olmaya davet edildi.Kampanyada öne çıkan gönüllüler blog açmaları için teşvik edildi. Böylece milyonlarca gönüllü blogları oluşturularak hem kampanya, hem Obama tanıtıldı ve bu durum gönüllüler sayesinde ücretsizce yapıldı. Ayrıca blogsahipleri seçmen olunca, kararsız kitleleri ikna etmek de daha kolay oldu. Çünkü bu bloglardaseçmenler, kendi aralarında tartışma fırsatı yakaladılar ve yine kendi aralarında birbirlerini ikna edebildiler. SMS (Short Message Service; Kısa İleti Hizmeti)-MMS (Multimedia Messaging Service; Mobil Çoklu Ortam Mesajlaşma Hizmeti): Obama kampanyası genç kuşaklarla iletişim kurmak üzere de tasarlanmıştı; ancak bu gençlerin bir kısmı daha da “gençti”. Ve bu “daha da genç kuşak”, e-mail bile kullanmamaktaydı. “15-22 yaş kuşağındaki bu yeni jenerasyon, e-mali iletişimde eski ve ağır bir yol olarak görmekte ve bunun yerine SMS mesajlarını tercih etmekteydi. Obama’nın ekibi onları da dikkate aldı. Obama kampanyasına 11 yaşındaki bir çocuk bile, cep telefonuyla çektiği videoyu yükleyebilmekte, SMS ile kampanyaya yorum atabilmekteydi. Gençler kampanya süresince MMS ile 35 milyon video üretmişler veya birbirleriyle paylaşmışlardır. Web Sitesi: Obama’nın web sitesine 10 milyonu aşkın seçmen gönüllü olarak kaydolmuştur. Ve bu gönüllü seçmenler kampanya sürecinde haftada 40 ila 60 saat arası aktif görev almışlardır. Bunlar içerisinde 3milyonu aşkın kişi, küçük küçük bağışlarla 850 milyon dolar büyüklükteki tarihin en büyük siyasi kampanya fonunu yaratmışlardır. Google Adwords: Google’da, herhangi bir kelimede arama yaparken, çıkan sayfanın yan tarafında sponsorların reklâmının yapıldığı Google hizmetidir. Böylece aranan kelimeye bağlı olarak Google sayfasında sponsor bağlantısı olarak verilebilmekte ve konuyla ilgili olan insanlara doğrudan ulaşılabilmektedir. Barack Obama’nın Dijital Ekibi “Ekonomik Bunalım”, “Ekonomik Kriz”, “Irak Savaşı”, “Seçimler”, gibi konuyla bağlantılı kelimeleri Google ABD kullanıcılarının arama sonuçlarında çıkması için belirlemiştir. Ayrıca Obama, başkanlık seçim kampanyası devam ederken, bir takım tehditleri de fırsata çevirmeyi başarmıştır. Öyle ki Obama’yla birlikte Google’da en çok aranan “Muslim”, “Obama”, gibi kelimeler aranırken, Google Adwords kullanılarak sponsor bağlantı yöntemiyle sayfanın hemen sol sütununda “Obama bir hristiyandır” linkinin çıkması sağlanmış ve Obama’nın dini gelişim süreci ayrıntılarıyla seçmenin bilgisine sunulmuştur. Blackberry: ABD’de FBI da dâhil, meclis üyeleri, senatörler, birçok resmi kurum çalışanının mobil postalama tekniğinde dünyanın en güvenli kriptolama tekniğini kullanan BlackBerry’yi kullanmaları, Başkanlık Seçimlerinde Obama’nın da bu BlackBerry’yi kullanmasına sebep olmuştur. Obama maillerini herhangi bir işlem yapmaksızın direkt BlackBerry cihazıyla takip etmiş böylece hem dijital süreci herhangi bir yerde takip edebilme şansını yakalamış hem de seçmene maillerini takip ederken verdiği pozlarla; genç, yeniliğe açık ve dijital başkan imajını yansıtmıştır. Kampanya Maliyeti: Obama’nın dijital reklâmlar için harcadığı rakam 8 milyon dolarayaklaşmış durumdadır. Bu tutar içinde en büyük payı, yaklaşık 4.2 milyon dolarla arama motorları Google ve Yahoo almaktadır. Sosyal ağlar için harcanan rakam ise yarım milyon doları bulmuştur. Bağışlar için ise şunlar söylenebilir: Obama yaklaşık 1.5 milyon bağışçıdan 200 milyon dolar toplamayı, sosyal ağlar aracılığıyla 850 bin katılımcıyı harekete geçirmeyi ve ülke çapında 50 bin etkinliği yönetmeyi başarmıştır. (DEVAM EDECEK)
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2023 - Salı

Seçimlerde Öngörülen Stratejiler-5: Yeni iletişim teknolojileri ve söylemlerin kullanılması

-5-

Tarihsel açıdan 1950’li yıllara kadar egemen olan propaganda tabanlı seçim stratejileri, hızlı bir değişimle siyasal iletişim mantığı içerisindeki siyasal kampanyalara dönüşmüş, adaylardan partiye, ideolojiden inanca geniş bir yelpazede değerlendirilen, seçim stratejileri ve taktikleriyle üretilen kampanyalarla şekillendirilmiştir. Siyasi kampanya sürecinde, siyasi liderin ifadelerinden parti kurumsal kimliğine, tanıtım çalışmalarından, parti binalarının bulunduğu yere, adayların özgeçmişlerine kadar her türlü ayrıntı ele alınmaktadır. Bunda amaç kampanya aracılığıyla partilerin yeniden yapılandırılması değil, seçimlerde en yüksek oyu almaktır. Hangi boyutta olursa olsun bir kampanya şu nitelikleri gerektirmektedir:

• Kolektif, örgütlü bir kaynağa sahiptir.

• Amaca yöneliktir, çok açık bir şekilde belirlenebilen bazı amaçlar tarafından yönlendirilir.

• Büyük ölçüde kamusal olarak nitelendirilebilir; bu özellikle kitle iletişim araçlarının kullanılması ve bu araçların amaç, yöntem ve geçerliliğini içerir.

• Amaçlara bağlı olarak belli gruplara veya geniş kamuya yöneltilebilir.

Siyasal iletişimde mesajı verenler genelde örgütlü yapılardır. Bu mesajlar çoğunlukla siyasi kimliği olan yerden ya da toplum/belirli grup, topluluk adına hareket eden belirli bir kişi ya da gruplar tarafından verilir. Bunlardan bir kısmı, yaygın adı ile “kamuoyu” adına oluşturulur, gündeme getirilir ve ilgili hedef kitleye aktarılır.

Genel olarak yapılan anket çalışmalarında; Seçim Dönmelerinde Yapılan Propagandalar Tercihinizde Etkili Oldu Mu?” sorusuna seçmenlerin yüzde 8.9’u etkili olduğu yönünde cevap vermektedir. ‘Propagandalardan etkilendim’ diyen yüzde 8.9’luk kesim ile ‘kısmen’ diyen yüzde 4.4’lük kesim birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık yüzde 13.5 gibi bir sayıya karşılık gelmektedir ki bu sayı sonuçları açısından ciddiye alınması gereken bir sayıdır. “Ne Tür Bir Etkisi Oldu?” sorusuna ise; Şimdiye kadar oy verdiğim partiyi değiştirmemeye sebep oldu, şimdiye kadar oy verdiğim partiye dair kanaatimi pekiştirdi cevapları öne çıkmaktadır.

Seçim kampanyalarının ağırlıklı noktasını partilerin seçmenlere yönelik vaatleri oluşturmaktadır. Partilerin kurumsal bir yapı olarak ortaya koyduğu vaatlerin yanında, adayların da kendi seçim çevrelerinin özelliklerine ve seçmen kitlelerinin taleplerine göre ortaya koyduğu vaatler bulunmaktadır. Bunlar birbirinden ayrılan ve çelişen unsurları değil, birbirini tamamlayan noktaları oluşturmaktadır. Seçimlerde kampanya stratejisinin hedefine ulaşması için öncelikle, kampanya yürütülecek hedef kitlenin kim ya da kimler olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda hedef kitleye yönelik başarılı çalışmalar oluşturulacak ve hedef kitle, kendisine hitap edecek kodları ancak böyle çözümleyebilecektir.

Günümüzde seçmen algısı yarım yüzyıl öncesi bir yana, son 10 yıl önceki ihtiyaçlar için bile oldukça farklılaşmakta, ihtiyaçlar değişmekte ve yeni beklentiler söz konusu olmaktadır. Düzenlenen seçim kampanyaları sürecinde yurttaşların arzularının irdelenmesi, diğer yandan yönetilenlerin aldıkları hizmetin kalitesinin ne kadar farkında oldukları, hükümetlerden ne bekledikleri, oy verme davranışında bulunacak insanların hangi gerekçe ile kime oy verecekleri sorunu, yani bilgilenme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada kitle iletişim araçları devreye girmektedir. Kitle iletişim araçları/medya aracılığıyla yapılan siyasal iletişim, verdikleri haber başta olmak üzere yorum, görüşme, tartışma, inceleme-araştırma olarak yer almaktadır. Ancak algısı ve beklentisi değişen seçmen artık günlük birçok kitle iletişim aracıyla maruz kaldığı mesaj bombardımanından sıkılmakta ve bu mesaj kirliliğinden uzaklaşmaya çalışmaktadır. Bu durum da seçmeni yeni iletişim mecralarına itmektedir. Kitle iletişim araçlarının propaganda sürecindeki planlanmasında sosyoloji ve psikoloji alanı temel hareket noktası olmaktadır.Hedefteki kitlenin yapısı, bu kitlenin propaganda içeriğinde yer alan ve ele alınan konuya fikre ve görüşe karşı sahip olduğu tutumların niteliği ve bu tutumların nasıl oluştuğunun gözlenmesi gerekmektedir.

Özellikle deneysel psikoloji alanındaki son bulgular, bu anlamda gerek reklâmcılar ve gerekse propagandistler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır,başarılı bir siyasal kampanyada dikkat edilmesi gerekenleri; mesajın sürekli tekrar edilmesi, söylem ve görüntünün bütünlük içerisinde sunulması, sembol veya simgelerden faydalanılması, zamanlamanın doğru yapılması ve buna uyumun sağlanması ve de süreklilik ifade edecek bir kampanya sürecinin oluşturulması şeklinde ifade etmektedir.

Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir!

Seçim yarışına katılan siyasal aktörlerin seçmenin özellikle ekonomik yönlü beklentilerine cevap verecek şekilde gündelik hayatı kolaylaştırmaya ve dolayısıyla yaşanan sıkıntıları azaltmaya yönelik çözüm önerilerini öne çıkarmaları, yapacakları icraatları sıralamaları ve bunun üzerinden başarılı bir iktidar vaadi ile seçmeni ikna etmeye çalışmaları söz konusudur. Burada önemli olan kendilerini ve amaçlarını doğru olarak anlatmak, hedefleri ve bunları nasıl gerçekleştireceği konusundaki gerçekçi plan ve programlarıyla seçmende güven oluşturmaktır. Tüm bunları anlatmak için başvurulan değer olması nedeniyle dekendi amaçlarını belirlemek siyasetin en temel değerlerinden biridir.

Türkiye ekonomik sorunlarını tam olarak çözümleyebilmiş, ekonomik anlamda kalkınmış, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmiş ve ekonomik eşitsizlikleri gidererek sosyal adaleti sağlayabilmiş bir ülke kategorisinde yer almadığından ekonomik vaatler siyasetteki önceliğini her zaman korumaktadır. Bu nedenle yukarıdaki örneklerde olduğu gibi tüm halkın bir gelir sahibi olacağı, refahın artacağı ve bu açıdan eşitliğin sağlanacağına yönelik sosyal adalet ve zenginlik değerleriyle yüklü vaatler üzerinden siyasetçiler kendilerinin ve partilerinin amaçlarını ortaya koymaktadır.

Vaat, bir işin gerçekleştirilmesi için verilen söz ve ortaya konan plandır. Bu açıdan değerlendirildiğinde siyasal aktörlerin gündelik hayatı değiştirip dönüştürme hedefi doğrultusunda atacakları adımları ve hedeflerini görünür kılmak için sıraladıkları vaatlerden birkaçı şunlardır.

Vaatler, aslında başarılı bir iktidar olma iddiasının içinin nelerle doldurulduğunu ortaya koyması açısından önemlidir. Çünkü siyasette başarılı olabilmenin koşulu siyasetçilerin kendilerini nasıl ifade edecekleri ve siyasetteki diğer aktörlerden nasıl farklılaştıracakları ile doğrudan ilintilidir. Bu çerçevede vaatler ve amaçlar da doğal olarak farklılaşmaktadır.

 

“Zengin ülkenin fakir çocukları”

Siyasal kampanyalarda genelde “iktidar olma” ve “meydan okuma” şeklinde iki temel iletişim tarzı söz konusudur. İktidar olmanın avantajlarını seçimlerde kullanan parti ve adayların “başarılı icraatlarına” vurgu yapması ve vaat edici bir söyleme sahip olmasına karşılık, meydan okuma tarzı bir iletişim stratejisi benimseyen muhalefetin, iktidarın yaptıklarını ve politikalarını eleştirmek üzerine seçim stratejileri geliştirdiği gözlenmektedir.

Bu noktada değerlerin sadece olumlu boyutlarıyla değil olumsuz anlamlarıyla da kullanılmasını sağlayan çok boyutlu yapısı geniş olanaklar sunmaktadır. Bu çok boyutlu yapının net olarak ortaya çıktığı değerlerin başında ise başarılı olmak değeri gelmektedir.

Buradan hareketle siyasetin değişmez değerlerinden biri olan başarının büyüklüğü ve önemi, rakibin başarısızlıkları üzerinden anlam kazanmaktadır.

İktidarın, yaptıklarından hareketle yapacakları konusunda kitleleri ikna için başarı değerini kullanması karşısındamuhalefet ise mevcut siyasi iktidarın geçmiş başarısız icraatlarından hareketle “vaatlere kanma” uyarısı için başarı/sızlık değerine atıf yapmaktadır.

“Seçime giren terler…”

Siyasal iletişim çalışmalarında önemli olan konulardan biri de tüm vaatler, icraatlar ve anlatılan başarıların gerçekleştirilmesi sürecinde sorumlu davranan bir iktidar olmak için verilen sözler ve bu sözlerin ne oranda tutulduğudur. Seçmen, sadece başkalarını eleştiren ve karanlık tablolar çizerek sorumluluğu geçmiş hükümetlere yükleyen siyasi anlayışlar yerine, geleceğe dair umut yaratabilen, başarılı olacağı ve gerektiği gibi sorumlu davranacağı konusunda samimi ve gerçekçi bir siyaset anlayışına sahip muhataplar görmek istemektedir.

Eldeki veriler bu bağlamda değerlendirildiğinde “sorumluluk sahibi olmak” değeri iki farklı boyutla karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki kendisinin ne kadar sorumlu davrandığı üzerinden rakibini sorumsuzlukla eleştirmek için kullanılmasıdır. Diğer boyut ise gerçeği görerek oyunu buna göre vermesi gereken millete yüklenen sorumluluktur.

Seçim kampanyasının önemli bileşenlerinden biri olan sorumluluk değeri çerçevesinde milletin siyasette yegane belirleyici olduğu ve dolayısıyla bu gücünün gereğini yerine getireceğine yönelik inanç sıkça dillendirilmelidir.

Oyuna sahip çıkmak ve oy verme görevini ne olursa olsun yerine getirmek noktasında millete sorumluluk yükleyen bu ifadelerde millet sorumluluklarının bilincinde olan bir sosyal güç olarak konumlandırılmaktadır. Ayrıcaiktidarın sadece millete ait olduğunun vurgulanması ve iktidara getirme-iktidardan alma güç ve sorumluluğunun sadece millette olduğunun altının çizilmesi açısından da bu ifadeler önemlidir. Zira “halk iktidarı” anlamına gelen demokrasinin sağlıklı işleyebilmesinin en önemli koşulu, halkın yönetime katılmasını ve iradesini özgürce ortaya koymasını sağlayacak seçimlerdir.

 

Negatif Nitelikli Seçim Kampanyalarının Önemi

Siyasal kampanya yönetimi adayın imajından başlayarak kampanya teması ve propagandalarının belirlenip seçmende aday veya parti lehine oy verme davranışına yönelik bir sürecin yönetimini kapsar. Bu nedenle siyasal kampanya stratejisi adayın ya da partinin tüm kampanya faaliyetlerini bütünleştirme ve yürütmede bir ana plan işlevi görmektedir. Kampanya stratejisi belirlenen hedefler doğrultusunda ve araştırmalar ışığında kampanya temasının belirlenmesini içerir. Bunlar seçmenleri ilgilendirecek konularla ilgili vaatlerin saptanması, rakiplere ilişkin taktiklerin oluşturulması ve bunlara bağlı olarak kampanyanın yürütülmesine dair verilen kararlardır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise, stratejiyle ilgili kararların öncelikle kampanya araştırmalarının verilerine dayanmasının gerekliliğidir.

Bu açıdan ele alındığında adayların çok önemli olan bir seçimde kampanya çalışmalarını aday üzerine kurmamak stratejik bir hata olabileceği gibi, ciddi ekonomik ve sosyal sorunları olan bir toplumda sadece aday imajı üzerine oturtulan bir kampanya da başarılı olmayabilir. Bundan dolayıkampanyaya başlamadan önce hedef kitleyle ilgili araştırmalar yapılmalıdır. Bunun için seçmenin geçmiş oy verme davranışları ve demografik bilgilerini kapsayan araştırma verilerinin yanı sıra, gündemi oluşturan toplumsal ve siyasal yapıyla ilgili bilgilerin de çıkarımı gereklidir. Öncelikle araştırmada neyin öğrenilmesinin gerektiğinin belirlenmesinin ardından toplanacak verilerin iyi tanımlanması gerekir. Özetlesiyasal kampanya tasarımı için bir araştırma seçmenin demografik bilgilerini, geçmiş oy verme davranışlarını, seçmenin gündemini ve bu gündeme karşı geliştirdikleri davranış, tutumların yanı sıra aday ve parti tercihlerini içermelidir.Bu doğrultuda ele alındığında kampanya süreci öncesinde yapılan araştırmada elde edilen veriler doğrultusunda kampanya stratejisinin belirlenmesinde önemli yer tutar.

Siyasal kampanya çalışmalarında bir aday veya parti kampanya süresince centilmence bir yarış sürdürmeye karar vererek rakip adaya ya da partiye hiçbir biçimde saldırmama stratejisi güdebilir. Ya da saldırı stratejisi doğrultusunda olumsuz içerikli mesajlarla seçmen kitlesinin dikkati çekilip ikna etmeye çalışılır. Nitekim günümüzde hem iktidar hem de muhalefet partileri açısından ele alındığında seçim kampanyalarında saldırı stratejisini içeren negatif kampanyaların çok yoğun şekilde kullanıldığı görülür. Bu sayede kampanya stratejisinde seçmenin adayı niçin tercih etmesi gerektiği sorusunun yanıtı verilirken, farklılıklar da ön plana çıkarılır. Nitekimkampanya süresince sürekli rakip adaylar gündeme getirilerek, onun başarısızlıkları liderlik bakımından yetersizliği ve geçmişteki yanlış icraatları hedef kitleye iletilerek bu adaya ilişkin olumsuz bir imaj oluşturulmaya çalışılır. Bu bakımdan ele alındığında saldırı stratejisini içeren negatif kampanyalar, siyasi rakibin yönetim biçimine dair davranış ve yetkinliklerindeki zayıflıkları argümanlar halinde vurgulamayı ve kitlelere yaymayı hedefleyen bir iletişim biçimi olarak tanımlanabilir. Dolayısıylasiyasi aktörler özellikle seçim kampanyaları süresince negatif kampanyalar gerçekleştirirken, rakiplerin öne sürmekte olduğu argümanlardaki çelişki ve eksikliklere dikkat çekmeyi hedeflemektedirler. Bu açıdan ele alındığında kampanyalarda kişi ya da grupların seçilmesi için ikna edici argümanlar öne sürmekten ziyade rakibin argümanlarına odaklanıldığı söylenebilir.

Kampanya stratejisinin belirlenmesindeki diğer önemli bir nokta ise aday parti ya da adayın iktidarda ya da muhalefette olma durumudur. Buna göremuhalefetteki siyasi parti ya da adayın öncelikli olarak iki zor görevi söz konudur. Seçmenlere değişimin gerekliliğine inandırmak ve bu değişimi sağlayacak en uygun adayın kendisi olduğunu konusunda ikna etmektir. Bu nedenle stratejileri iktidarın icraatlarına saldırı şeklinde yürüten muhalefet, iktidarın icraatlarının önemini en az düzeye indirgemeye çabalar.

Siyasal Kampanya İletilerinde ‘Biz’ve ‘Öteki’ Ayrımına Dayalı Anlam

Seçim kampanyalarında kaynak hedeflediği kişiye ya da kişilere erişmek için iletisini taşıyacağı bilgi, duygu ve enformasyonu bir iletişim kanalıyla gönderilebilecek biçimde kodlamaktadır.

İletinin kodlanması çok kısa, dikkat çekici ve kolay akılda kalıcı olmalıdır. Modern yaşamda yoğun bir koşuşturma içinde yaşayan insan, yakın ya da uzak yerlerde olup bitenler hakkında yüzlerce ileti ile karşılaşır. Bu iletişim sürecinde hedef kitlenin ortamındaki birçok iletiden yalnızca bazıları algılanırken, çoğu ileti ise filtreleme sürecinden geçebilecek yeterliliğe sahip değildir. Bu nedenlekısa, çarpıcı ve akılda kalıcı kodlanmayan iletiler hedef kitlenin ortamına kadar erişebilse bile, sadece bir gürültü öğesi olarak kalma riskini de içinde barındırır.

Dolayısıylaseçmen kitlesini ikna etmek için oluşturulan mesajın yapısında yer alan unsurların toplumsal yapı ve kullanılan dil ile uyumlu olması gerekir. Aksi takdirde zaten gündelik yaşam içinde çeşitli kanallardan gelen yoğun mesajlara maruz kalan seçmen kitlesi, kampanya doğrultusunda hazırlanan mesajların algılanmama olasılığını yükseltir. Diğer bir ifadeyle mesajlar filtrelemeden geçemediği için iletişim sürecinde sadece birer gürültü unsuru olarak kalırlar.

Mesajın kabul edilme derecesindeki diğer önemli noktalar ise mesajın inanılır olmasına, kaynağın sahip olduğu itibara, alıcının bir nedenden dolayı kaynağı sevip sevmemesine, mesajın güvenilirliğine ve de alıcının dikkatini çekip çekmemesine bağlı olarak değişmektedir.

Bu eksende yaklaşıldığında günümüzde kullanılan negatif seçim kampanyalarında, rakip siyasi lider ya da siyasi partiyle ilgili olumsuz algı oluşturmak amacıyla ‘biz’ve ‘öteki’ ayrımına dayalı mesajların sıkça tercih edildiği görülür. ‘Biz’ve ‘öteki’ni tanımlayan olumsuz içerikli mesajlar ön saldırı, aralıksız ve yoğun saldırı gibi farklı yoğunluklarda hedef kitleye ulaştırılırken, doğrudan, karşılaştırmalı ya da üstü kapalı bir şekilde iletilebilmektedirler.

‘Biz’ve ‘öteki’ kavramları ele alındığında, ‘biz’ ile yaratılan ortaklık dışında kalan ötekileştirmede ‘öteki’ bizden olmayanı ifade etmektedir. ‘Biz’ aslında ‘Ben’in kendini tanımlarken bir şekilde ait hissettiklerini ve kendisine kattıklarını da içerir.

Siyasi partiler seçim kampanyalarında kullanılan ‘biz’ve ‘öteki’ ayrımına dayanan olumsuz içerikli mesajlar ile oluşturulan bu algı sayesinde, seçmen kitlesini doğru tercih oldukları yönünde ikna ederek iktidara gelmenin meşru zemini oluşturmayı hedefler.

Yeni İletişim Teknolojileri ve Kullanım Alanları:

Bilgisayar ve İnternet

Yeni iletişim teknolojileri, 1970’lerden başlayarak iletişim araçlarıyla bilgisayarların birlikte düşünülüp, geliştirilmesi ve desteklenmesiyle, eskiye oranla daha çok gelişmiş araçlar olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde yeni iletişim teknolojileri, alışılmış radyo ve televizyon yayınlarının güçlerini aşan boyutlara ulaşmış durumdadır. Bilgi iletişim teknolojilerinden (BİT) ilk akla gelenler; videotext, teletext, kablolu televizyon, data iletişim, elektronik mektup, iletişim uyduları, multimedya sistemleri, internet sistemleri vb. sayılabilir Dijitalleşme ve teknik ilerlemeler, bilgi iletişim teknolojilerine yönelik canlı etkilere sahipolmaktadır. Özellikle:

• Bilgisayar kapasitesi, iletişim ağları ve bilgi depoları ve düzeltme sistemleri geçmişteki bilgi teknolojilerinden daha hızlı artmakta ve görece küçük giderler için standart ekipmanlarla başarılabilen şey muazzam bir şekilde artmaktadır.

• Dijital dönüşüm ve bilgisayar ekipmanlarının değeri giderek azalmakta ve telekomun fiyatlarındaki önemli azalmayla düşmeye devam etmektedir.

• Bilgi iletişim teknolojileri tarafından sağlanan servislerdeki düzenleme hızlı bir şekilde genişlemekte ve genişlemeye devam etmektedir -fax, cep telefonu, e-mail ve masaüstü bilgisayarlardaki sürekli güncellenen yazılımlar için iletişimde sanal kişisel networkler ve bilgisayar networkleri-.

• Yukarıdaki belirtilen BİT’lerden biri olan internet, hem bilgiye ulaşmak hem de genel nedenle birlikte işle bağlantılı olanların kapasitesinin dönüşümünü sağlamaktadır.

Yeni teknolojilerin önceden var olmayan sosyal ve ekonomik örgütlenmelere fırsat tanıdıkları su götürmez bir gerçektir. Dijital teknoloji özellikle internet, küresel pazarda ürün fiyat ve dağıtıma ilişkin bilgilere ulaşımı eşit hale getirmektedir. İnternet müşterinin ürünü ya da hizmeti daha rahat görmesini ona ulaşmasını, ulaşması sonucunda kıyaslama yapmasını, edindiği fikirler doğrultusunda algılarını değiştirmesini kolaylaştırmaktadır.

Büyük bir rekabetin yaşandığı seçim kampanya sürecinde tüm adaylar diğerleri arasından sıyrılmak için seçmeni ikna etmeye ve kendisine oy kullandırtmaya çalışmaktadırlar. Bu durumda adayların ya da partilerin seçmenin oyunu almak için birer farkındalık unsuru ortaya koymaları gerekmektedir.

Yeni iletişim teknolojileriyle birlikte seçmen teknolojik bir demokrasiye kavuşmuş, hem bilgi alma hem de seçmen hakkında istediği gibi bilinçlenme şansını yakalayabilmiştir. Öte yandan önceki yıllarda seçim öncesi seçmenden saklanan bilgiler artık yeni iletişim teknolojileri sayesinde çok kısa sürede viral etki de yaratarak yayılabilmektedir. Bu durumu partiler fırsata dönüştürebildikleri oranda seçmen kazanabilmektedir. Öte yandan her seçim kampanyası artıkküresel bir gerçekliğe sahiptir. Her ne kadar seçmen ülke içinden de olsa ülke dışına gönderilen mesajlar yine ülke seçmenini etkileyebilecek birtakım sonuçlara ulaşabilmektedir.

Bilgi teknolojilerinin siyasal yaşama etkileri üzerine gerçekleştirilen araştırmalar, teknoloji ve demokrasinin ilişkileri üzerindeki çalışmalarla başlamış, bilgi teknolojileriyle birlikte var olan bir tür yeni denilebilecek siyasal yaşam tarzını anlamaya ve tanımlamaya yönelik arayışlara dönüşmüştür. İnternetin bilgi teknolojileri içinde gelinen son nokta olduğu, ayrıca önemli yere sahip bulunduğu, Amerika ve Avrupa’da teknolojideki son gelişmeler ve bu gelişmelerin siyasal etkileri üzerine yapılan çalışmalarda internete özel bir önem yüklenmesinden anlaşılmaktadır. Yapılan çalışmalarda internetin sadece sosyal bir döngüyü değil, aynı zamanda sosyal bir teknolojiyi, gelişmiş bir iletişim ağını ifade ettiği öne sürülmüştür. İnternet aracılığıyla yeni iletişim teknolojileri sağladığı sosyal paylaşım imkânı ile seçim kampanyalarında ideolojik düşüncenin hızlı bir şekilde yayılmasını desteklemekte ve sosyal paylaşım sitelerinde insanların birbirini etkilemelerine imkân vermektedir. Bu durum özellikle “yüzen oylar” üzerinde büyük etkiye sahiptir.

Nitekim bazı seçimlerde kararsız seçmenin oyu olarak görülen yüzen oylar sonucu belirleyebilecek oranlara sahiptir. Bu durumda iletişim teknolojileriyle kararsız seçmeni lehte oy kullanması için ikna edebilmek, hem daha kolay, hem de daha hızlı olabilmektedir. (Bu nedenle, parti gönüllüleri içerisinde iletişim teknolojilerini iyi kullanan gençlerin Milletvekillerine bu alanda destek vermeleri önem taşımaktadır.)

Seçim Kampanyalarında ‘Blogların’ Kullanılması ve Önemi

Yeni bir kitle iletişim aracı olarak internetin toplumsal yapı ile etkileşimi bağlamında internet ve siyasal katılım başlığı altında tartışmalar sürmektedir. Bu tartışmaların başlangıcında geleneksel medyanın demokratik potansiyelinin değerlendirildiği bir alan yer almaktadır. İnternetin bu alana yeni argümanlarla girerek ilgi odağında olmasında ‘sayısal devrim’ kavramının önemli bir yeri vardır. Öte yandaninternetin sunduğu ve yeni bir mecra olan bloglar, her geçen gün hızlı bir şekilde yeni imkânlar sunmaya devam etmektedir.

Bir weblog ya da blog sürekli güncellenen bir web sayfasıdır. Genellikle kısa açıklamalardan meydana gelen bloglar, kronik bir düzen şeklinde, arşivlenmektedirler. Bloglar özellikle metinlerden oluşur ancak birçoğu, fotoğraf, çoklu medya olanaklarına da sahiptir. Öte yandan içlerinde bulundurdukları linklerle farklı web sayfalarına link verebilmektedirler. Bloglar, online iletişimin son formlarıdır ve popüler anlamda geniş bir yayılımı amaçlarlar ve hızlı bir şekilde ana fikir oluşması için temel oluştururlar.Bloglar gittikçe artan hızla büyümektedirler. Çünkü bloglar, hızlı bir şekilde artan kişisel tartışma forumlarının benzersiz bir şekilde var olan bir mecra ve düzenlenmesi ve yaratılması kolay bir ortamdır.

Blogların, dikkatleri toplamasının en önemli nedenlerinden biri internetteki pratik bir mecra olmasıdır. Öte yandan bloglar, internet kullanıcılarına tek şablon üzerinden ve herkese açık olabilecek şekilde dünya genelindeki insanlarla bağlantı kurmalarını sağlamaktadırlar.

İletişimin yayıldığı kaynaklar açısından blogların e-postaya göre pek çok avantajı bulunmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir:

• Bloglarda, her bir kimse katkıda bulunabilir,

• Her bir kimse, bloglarda yorumda bulunabilir ve bu yorumlar herkes tarafındangörülebilir,

• Bloglarda, tüm gönderiler süresiz olarak arşivlenir,

• Blog gönderileri, görülmesi ve izlenmesi kolay olması için bölümlendirilir,

Bloglarda, geçmiş gönderiler kolay ve hızlı bir şekilde araştırılabilir. Son yıllarda internet erişiminin artmasıyla web sitelerinde de bir değişimin olduğunu görmek mümkündür. Bloglar özellikle haber ve politik konuların yorumlandığı, ayrıca eğlenceli vakit geçirilebilen içeriklere sahip bir mecra olarak görülmektedir. Çoğu blog bir yazarın içerik oluşturmasıyla meydana gelmektedir.

Bloglar günümüz modern insanına yeni iletişim olanağı vermekle birlikte iletişime ayrı bir boyut katmakta ve yeni stratejilerin belirlenmesi ve harekete geçirilmesi için özel bir mecra olma özelliği taşımaktadır. Bu anlamda günümüzde seçim kampanyalarında da boy göstermeye başlamışlardır. Yeni iletişim teknolojilerinin önem kazandığı seçim kampanyalarında artık hedef, “yüzen oy” (floating vote) elde edilmesi ve seçmenin kararsızlığının giderilmesi olarak görülmektedir. Yeni iletişim teknolojileri de buna imkân tanıyabilmekte, mesaj karmaşası içerisinde doğrudan hedef kitlesine mesaj ulaştırma fırsatı yaratabilmektedir.

Bloglar özellikle son web 2.0 teknolojisinin sağladığı sosyal ağ imkânıyla, siyasal arenada yerini almıştır. Siyasi seçimlerde blog kullanımı, diğer mecralarda yapılan tanıtımlara ek olarak yarışı göğüsleyen adayların, doğrudan seçmenleriyle iletişim kurmalarını sağlayarak hem diğer mecraları destekleyici bir görev üstlenmekte hem de seçmenin nabzı tutularak doğrudan iletişim kurmayla anında takip edilmesi sağlanmaktadır. Öte yandan seçmen bu tür mecrada dilediği bilgiyi, eleştiriyi ve düşünceyi dile getirerek, iletişim mecrasını bir ifade ortamı olarak kullanmakta ve yazının gücüyle birlikte, ifadeler kalıcı değer kazanarak birer geri dönüşüm fırsatı yakalayabilmektedir. Bazı seçmen aday destekçileri de kendi adaylarınayönelik destek sağlamak amacıyla kendi bloglarını çok kolay bir şekilde birkaç dakika içinde kurabilmekte ve bu bloglarda destekledikleri aday için oy toplayabilmektedirler.

Seçimlerde Temel Teknolojik Kullanımlar- Amerika Örneği

Yeni iletişim teknolojileri konusunda, lider markaların anavatanı olan Amerika’da, yeni iletişim teknolojilerinin kullanımına ilişkin farklı sonuçlara ulaşılmakla birlikte, açıklanan veriler nüfusun yarısından çoğunun özellikle internet kullandığına ilişkin sonuçları ortaya koymaktadır.

Amerika Başkanlık Seçimleri’ne bakıldığında General Eisenhower’ın radyoyu kullanarak seçim kazanmış ilk başkan olduğu, John F. Kennedy’nin ise televizyonu kullanarak başkanlık seçimlerini kazanan ilk başkan olduğu bilinir. Barack Obama’nın ise dijital teknolojileri kullanarak ve interneti arkasına alarak özellikle sanal sosyal ağları adeta fethedercesine seçim stratejisi oluşturması, ona internet ortamı aracılığıyla seçim kazanmış ilk başkan olma sıfatını kazandırmaktadır.

Cumhuriyetçi parti, uzun zamandan beri doğrudan postalama taktiğini kullanmaktadır.Yıllar boyunca bu geleneği, Demokratlardan daha fazla fon toplamakta ve daha iyi kampanyalar yapmakta kullanmaktadırlar. Bu seçimlerdeyse, Obama kampanyasının akıllı pazarlamacıları, spam göndermeyi bıraktı ve izinli pazarlamaya geçtiler. Liste oluşturmak için amansızca çalışıp listelerine gözleri gibi baktılar. Açılan e-mektupların gönderilen mektuplara oranını takip etmek için metrikler kullandılar ve (en azından iş bitene kadar) sürekli para toplamaya kalkıp listelerini tüketmediler.

Sosyal Ağlar: Barack Obama’nın sosyal ağları kullanması sebebiyle 2008 Amerika Başkanlık Seçimini adeta bir “dijital devrime” çevirdiğini söylemek mümkündür. Obama sosyal ağları kullanmak için öncelikle kendi sosyal ağını www.my.barackobama.com sitesi altında oluşturdu. Toplamda 16 ayrı sosyal ağ platformunda oluşturduğu profillerinde kendi sosyal ağını tanıttı. Böylelikleözellikle genç kuşağın seyirci olmaktan çok oyuncu olmak güdülerine hitap ederek onları oyunun parçası haline getirdi. Böylece bugüne kadar seçimlerde uygulanan dikey iletişimi tersine çevirerek aşağıdan yukarıya iletişimi devreyesokup, asıl gücün seçmende olduğunu ve bunu seçmenin fark etmesini sağladı.

Facebook: Obama’nın başkanlık seçimlerinde en çok tanıtım bütçesini ayırdığı mecra olan Facebook’ta bir grup açması, kısa sürede Facebook’un en çok üyeli grubu haline gelmesini sağlamıştır. Üye sayısı 2,2 milyon kişiye ulaşarak Facebook’un en büyük grubu olan “Barack Obama Facebook Grubu”, aynı zamanda üyelerin Obama hakkında fotoğraflar ve bilgiler paylaşmalarına da imkân tanımıştır. Cumhuriyetçi aday McCain ise kendi adına bir grup açmak yerine Obama’ya karşı kampanya yürütecek bir grup açmış, bu grup da 1 milyona bile ulaşamamıştır.

MySpace: Videolar, resimler, linkler ve mp3’ler eklenebilen, arkadaşlıkların kurulabildiği ve çeşitli konular hakkında yazıların yazılabildiği MySpace’de, 1 Milyon kişi aktif olarak Barack Obama’nın profilini şekillendirmiştir.

E-mail: Obama’nın aktif olarak kullandığı bir diğer yeni iletişim mecrası ise elektronik mail olmuştur. Toplam 13 milyon seçmenin adresine “Sevgili Arkadaşım, Barack Obama Amerikan tarihini tabandan tavana yeniden oluşturuyor, sen de tarihte yerini almak ve Barack Obama’nın takım arkadaşını ilk öğrenen olmak istiyorsan, bu mektubu cevapla ya da 62262’ye VP yazıp gönder. Hiçbir kampanyanın yapmadığı bu demokratik hareketi çevrenlepaylaş”, cümlesi mail olarak gönderilmiştir. Böylelikle kendisi bir viral etkinin kıvılcımını başlatıp virütik yayılıma sebep olan Obama, insanların bu maili kendi aralarında paylaşmalarını sağlamış ve onları yine seyirci olmaktan çok oyuncu olmaya davet ederekoyunun bir parçası haline getirmiştir. Bu mail milyonlarca seçmen tarafından birbirleri arasında paylaşılarak adeta e-mail patlamasına sebep olmuştur.

Youtube: İnternet üzerinden video paylaşımına imkân veren Youtube, Obama’nın kampanyasında önemli sosyal ağlardan biri olmuştur. Amerika’nın önemli sanatçılarının yer aldığı ve Obama’nın da bulunduğu “Yes We Can” isimli klip seçmenin paylaşımına açılmış ve 17 milyon kişinin izlemesi sağlanmıştır. Youtube üzerinden oluşan ilgiyi fark eden Obama, Youtube üzerinden seçmenlerin kendisine görüntülü sorular sorabileceğini belirtmiş ve gelen soruları gruplandırarak yine Youtube üzerinden yanıtlamıştır. Böyleliklehem milyonlarla doğrudan iletişim kurarak onları dikkate aldığını göstermiş, hem de viral bir etki yaratarak destekçi sayısını arttırmıştır. “400 gün süren kampanya sürecinde Obama’nın videoları 889 milyon kere izlenerek rekor kırmıştır. YouTube’a diğer adaylardan daha fazla para yatırmış olmasına rağmen McCain’in kampanya videolarının izlenme sayısı ise 554 milyonda kalmıştır”.

Twitter: 2006 yılında Jack Dorsey tarafından yaratılan Twitter, internet üzerinden, SMS mesajı uzunluğundaki (140 karakterlik) metinlerin, takipçilerin erişimine sunulmasına yönelik çalışmaktadır. Ücretsiz çalışan servisi, mikro bloglar olarak da düşünmek mümkündür. Twitter’da bulunan mesajlara internetten ve GSM Operatörlerinin uygunluğu şartıyla cep telefonlarından ulaşmak mümkündür. Obama, Twitter’ı özellikle seçmenini günlük olarak ne yaptığını bilgilendirmek için kullanmıştır. Böylece seçmen cep telefonuna gelen mesajlarla Obama’nın günlük programını takip edebilmiş ve kendisini Obama’nın yanında hissedebilmiştir.

Bloglar: Obama yeni dijital seçmenin ihtiyaçlarının da farkındaydı. Bu yeni seçmen bloglarda, sosyal ağlarda ve paylaşım sitelerinde içeriği kendisi oluşturuyordu. Eğer ki dijital platformlarda kendinden söz ettirmek istiyorsa, onlara kullanabilecekleri bir içerik vermesi gerektiğinin farkındaydı. Bunun için, MyBarackObama isimli sanal topluluk kuruldu. Üye sayısı 1 milyonu aşan bu topluluk üzerinden, tüm seçmenlere bloglarında ve paylaşım sitelerinde kullanabilecekleri içerik sunuldu. Obama kampanyasının web sitelerinde haftada birkaç kez gönderilen e-mail mesajlarıyla, gençler kampanya gönüllüsü olmaya davet edildi.Kampanyada öne çıkan gönüllüler blog açmaları için teşvik edildi. Böylece milyonlarca gönüllü blogları oluşturularak hem kampanya, hem Obama tanıtıldı ve bu durum gönüllüler sayesinde ücretsizce yapıldı. Ayrıca blogsahipleri seçmen olunca, kararsız kitleleri ikna etmek de daha kolay oldu. Çünkü bu bloglardaseçmenler, kendi aralarında tartışma fırsatı yakaladılar ve yine kendi aralarında birbirlerini ikna edebildiler.

SMS (Short Message Service; Kısa İleti Hizmeti)-MMS (Multimedia Messaging Service; Mobil Çoklu Ortam Mesajlaşma Hizmeti): Obama kampanyası genç kuşaklarla iletişim kurmak üzere de tasarlanmıştı; ancak bu gençlerin bir kısmı daha da “gençti”. Ve bu “daha da genç kuşak”, e-mail bile kullanmamaktaydı. “15-22 yaş kuşağındaki bu yeni jenerasyon, e-mali iletişimde eski ve ağır bir yol olarak görmekte ve bunun yerine SMS mesajlarını tercih etmekteydi. Obama’nın ekibi onları da dikkate aldı. Obama kampanyasına 11 yaşındaki bir çocuk bile, cep telefonuyla çektiği videoyu yükleyebilmekte, SMS ile kampanyaya yorum atabilmekteydi. Gençler kampanya süresince MMS ile 35 milyon video üretmişler veya birbirleriyle paylaşmışlardır.

Web Sitesi: Obama’nın web sitesine 10 milyonu aşkın seçmen gönüllü olarak kaydolmuştur. Ve bu gönüllü seçmenler kampanya sürecinde haftada 40 ila 60 saat arası aktif görev almışlardır. Bunlar içerisinde 3milyonu aşkın kişi, küçük küçük bağışlarla 850 milyon dolar büyüklükteki tarihin en büyük siyasi kampanya fonunu yaratmışlardır.

Google Adwords: Google’da, herhangi bir kelimede arama yaparken, çıkan sayfanın yan tarafında sponsorların reklâmının yapıldığı Google hizmetidir. Böylece aranan kelimeye bağlı olarak Google sayfasında sponsor bağlantısı olarak verilebilmekte ve konuyla ilgili olan insanlara doğrudan ulaşılabilmektedir. Barack Obama’nın Dijital Ekibi “Ekonomik Bunalım”, “Ekonomik Kriz”, “Irak Savaşı”, “Seçimler”, gibi konuyla bağlantılı kelimeleri Google ABD kullanıcılarının arama sonuçlarında çıkması için belirlemiştir. Ayrıca Obama, başkanlık seçim kampanyası devam ederken, bir takım tehditleri de fırsata çevirmeyi başarmıştır. Öyle ki Obama’yla birlikte Google’da en çok aranan “Muslim”, “Obama”, gibi kelimeler aranırken, Google Adwords kullanılarak sponsor bağlantı yöntemiyle sayfanın hemen sol sütununda “Obama bir hristiyandır” linkinin çıkması sağlanmış ve Obama’nın dini gelişim süreci ayrıntılarıyla seçmenin bilgisine sunulmuştur.

Blackberry: ABD’de FBI da dâhil, meclis üyeleri, senatörler, birçok resmi kurum çalışanının mobil postalama tekniğinde dünyanın en güvenli kriptolama tekniğini kullanan BlackBerry’yi kullanmaları, Başkanlık Seçimlerinde Obama’nın da bu BlackBerry’yi kullanmasına sebep olmuştur. Obama maillerini herhangi bir işlem yapmaksızın direkt BlackBerry cihazıyla takip etmiş böylece hem dijital süreci herhangi bir yerde takip edebilme şansını yakalamış hem de seçmene maillerini takip ederken verdiği pozlarla; genç, yeniliğe açık ve dijital başkan imajını yansıtmıştır.

Kampanya Maliyeti: Obama’nın dijital reklâmlar için harcadığı rakam 8 milyon dolarayaklaşmış durumdadır. Bu tutar içinde en büyük payı, yaklaşık 4.2 milyon dolarla arama motorları Google ve Yahoo almaktadır. Sosyal ağlar için harcanan rakam ise yarım milyon doları bulmuştur. Bağışlar için ise şunlar söylenebilir: Obama yaklaşık 1.5 milyon bağışçıdan 200 milyon dolar toplamayı, sosyal ağlar aracılığıyla 850 bin katılımcıyı harekete geçirmeyi ve ülke çapında 50 bin etkinliği yönetmeyi başarmıştır.

(DEVAM EDECEK)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.