Mirati Madak
Köşe Yazarı
Mirati Madak
 

Putin

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra doğanlar, görece olarak önce doğanlara göre şanslı sayılırlar! Öyle ya iki önemli genel savaşın ve ikisinin arasında kalan Kurtuluş Savaşını da sayarsanız, üç savaşın da dışında kalmışlar; ancak etkilerini iliklerine değin duyumsamışlardır. Olgunluktan yaşlılığa evrilmeye başlayan bu kuşağa geçiş dönemi kuşağı demek çok da abartılı olmaz sanırım. Kurucu istencin ereği gereği, kurduğu cumhuriyetin, ilkelerini yerleştirmek adına yaptığı devrimlerin, demokrasi bazlı olduğu; zamanın ruhuna uygun olarak, gösterilen çabanın, dönem insanının savaştan barışa gösterdiği özveri ile azımsanmayacak bir aşama kaydettiği söylenebilir. Ellili yıllara demokrasi denemeleriyle giren genç cumhuriyet, tek parti döneminden, çok partili hayata geçer ve yeni bir döneme adım atarken özellikle İkinci Dünya Savaşının dışında kalmasına karşın, savaş sonrası siyasi dalgalanmaların etkisinde yaşaması, kaçınılmaz olur. Kurumlar yeterince kurumsallaşamayınca da ikilemler başlar akabinde. Ne de olsa yeni bir Dünya kurulmuş, Türkiye de bu dünyadaki yerini almıştır. Hemen yanı başımızdaki komşumuz Rusya, yaptığı hamlelerle önce Sovyet, sonra süper güç olmuş, başta Çarlık Rusya’sının topraklarının topraklarında ve çeperinde var olan toplumları siyasi nüfuzu altına almıştır. Doğu Blok’u (sosyalistler) adını alan bu gücün, Batı Blok’una ulaşmasına (takoz) engel olma görevi de Türkiye’ye verilmiş, bu uğurda pek çok bedeller ödetilmiştir insanımıza. Ulu önderimizin “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesinin terk edilmesiyle birlikte, cumhuriyet daha yüz yılını doldurmadan ham hayale dayalı imparatorluk düşleri kuranlar, toplumsal eğitimsizlik ve siyasal istikrarsızlıklar nedeniyle sistemde egemen olmuş, dış ilişkilerdeki olumsuz fatura, ülkeye kesilmeye başlanmıştır. Darbeler, anarşi ve teröre alan açmış, ekonomik yetersizliklerle at başı giden savurganlık, salgın ve siyasal bilinçsizlik ekonomik krizi içinden çıkılmaz bir sürece sürüklemiştir. Demokrasi birçok dersten bütünlemeye kalsa da karne sahipleri pek umursar havada görünmemiştir. Soğuk savaş sona erdi demişlerdi; daha da soğuyacak dememişlerdi. Rusya, Ukrayna’yı işgal etti, NATO yardım vaat etti… Putin’in demokrasi diye bir derdi yok. O, çar olma peşinde. Batının demokrasiden anladığı ise kendi çıkarlarından başka bir şey değil. Bizimkilerin kafası karışık. Bu günler fragman, film gösterime girince neler göreceğiz bakalım, ömrümüz yeterse tabi. Büyük savaş yaşamadık demiştim ya, yaşamayacağımız anlamına gelmiyormuş…
Ekleme Tarihi: 10 Mart 2022 - Perşembe

Putin

Yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra doğanlar, görece olarak önce doğanlara göre şanslı sayılırlar! Öyle ya iki önemli genel savaşın ve ikisinin arasında kalan Kurtuluş Savaşını da sayarsanız, üç savaşın da dışında kalmışlar; ancak etkilerini iliklerine değin duyumsamışlardır. Olgunluktan yaşlılığa evrilmeye başlayan bu kuşağa geçiş dönemi kuşağı demek çok da abartılı olmaz sanırım. Kurucu istencin ereği gereği, kurduğu cumhuriyetin, ilkelerini yerleştirmek adına yaptığı devrimlerin, demokrasi bazlı olduğu; zamanın ruhuna uygun olarak, gösterilen çabanın, dönem insanının savaştan barışa gösterdiği özveri ile azımsanmayacak bir aşama kaydettiği söylenebilir. Ellili yıllara demokrasi denemeleriyle giren genç cumhuriyet, tek parti döneminden, çok partili hayata geçer ve yeni bir döneme adım atarken özellikle İkinci Dünya Savaşının dışında kalmasına karşın, savaş sonrası siyasi dalgalanmaların etkisinde yaşaması, kaçınılmaz olur. Kurumlar yeterince kurumsallaşamayınca da ikilemler başlar akabinde. Ne de olsa yeni bir Dünya kurulmuş, Türkiye de bu dünyadaki yerini almıştır. Hemen yanı başımızdaki komşumuz Rusya, yaptığı hamlelerle önce Sovyet, sonra süper güç olmuş, başta Çarlık Rusya’sının topraklarının topraklarında ve çeperinde var olan toplumları siyasi nüfuzu altına almıştır. Doğu Blok’u (sosyalistler) adını alan bu gücün, Batı Blok’una ulaşmasına (takoz) engel olma görevi de Türkiye’ye verilmiş, bu uğurda pek çok bedeller ödetilmiştir insanımıza. Ulu önderimizin “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesinin terk edilmesiyle birlikte, cumhuriyet daha yüz yılını doldurmadan ham hayale dayalı imparatorluk düşleri kuranlar, toplumsal eğitimsizlik ve siyasal istikrarsızlıklar nedeniyle sistemde egemen olmuş, dış ilişkilerdeki olumsuz fatura, ülkeye kesilmeye başlanmıştır. Darbeler, anarşi ve teröre alan açmış, ekonomik yetersizliklerle at başı giden savurganlık, salgın ve siyasal bilinçsizlik ekonomik krizi içinden çıkılmaz bir sürece sürüklemiştir. Demokrasi birçok dersten bütünlemeye kalsa da karne sahipleri pek umursar havada görünmemiştir. Soğuk savaş sona erdi demişlerdi; daha da soğuyacak dememişlerdi. Rusya, Ukrayna’yı işgal etti, NATO yardım vaat etti… Putin’in demokrasi diye bir derdi yok. O, çar olma peşinde. Batının demokrasiden anladığı ise kendi çıkarlarından başka bir şey değil. Bizimkilerin kafası karışık. Bu günler fragman, film gösterime girince neler göreceğiz bakalım, ömrümüz yeterse tabi. Büyük savaş yaşamadık demiştim ya, yaşamayacağımız anlamına gelmiyormuş…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.