Mirati Madak
Köşe Yazarı
Mirati Madak
 

Aynayla konuşanlar!

Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli bu dünyada? Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını duymuş, dinlemiş, okumuş herkes bu evrenselleşmiş soruyu bilir. Tümcedeki güzel sözcüğünün yerine, isteyen istediğini koyarak aynasını sorguya çekebilir. Ayna, kendimizi görmemizi sağlayan optik biliminin sınırlarında, ışığın gerçekten yanılsamaya çeşit çeşit, çok geniş bir yansımanın görüntülerini sunar bakana. Yüreği kötülükle dolu üvey anne durumundaki kraliçenin özgüvenin doruklarında olduğu bir anda istediği yanıtı alamaması onu güzellikten çirkinliğe, oradan da kötülüğe savurması aynanın suçu sayılmaz, masal atmosferinde. Bir bakıma bakanın içinin dışına çıkarılmasında aracı işlevi görür. Masal çözümleme gibi bir derdim yok. Aynanın günlük yaşamımızdaki yeri de azımsanamaz. Duvardaki “kıyafetini düzelt” yazısının altındaki boy aynalarını karakola yolu düşenler, anımsarlar; üstüne başına şöyle bire bakıp düzelttiklerini de unutmamışlardır.İnsan yalnız kaldığında kendi kendine konuştuğu da olur; yalnızlığını aynayla paylaştığı da. Bunun ruhbilimde yeri var mıdır ve ne denlidir, bilmiyorum. Kadınların erkeklerden uzun ayna karşısında anlar geçirdiklerini düşünmek abartı olmasa gerek! Çevremizde kimse yokken gerçekçiliğimiz pek yüksektir. Ayna aslında bize bir takım çirkinliklerimizi kapatma olanağı verirken yakışan yanlarımızı da öne çıkarmamızı önerir. Aynalara da çok güvenmemek gerekir; çünkü onlar da ışığın yalancısıdırlar. Işıksız kör ve dilsiz kalırlar. Narsistler aynayla yatıp kalkarlar; kendini dev aynasında görenlere ne dersiniz? Onlar kendi gölgelerinde saklanırlar; ya aynaya bakmamak için gerekçesi olanlar, başkalarının gözlerine bakmaktan nasıl da korkarlar. En benimsenilenleri, gönül aynası cıvıl cıvıl, renkli olanlardır, çevrelerine karanlıkta ışık tutarlar. Eskiden sirklerde güldüren aynalar vardı, insanlar karşılarına geçerek biçimi bozulmuş görüntülerini izler, kendilerine gülerlerdi. Bunlar, distorsiyon (çarpıtma) yaparak abuk subuk biçimlerde görüntü yansıtan içbükey lunapark aynalarıydı. Günümüzdeyse bu gereçleri fersah fersah geride bırakmış, teknolojik aygıtlar var; örneğin televizyonlar… Edebiyat bir toplumun aynasıdır diyorlardı. Şimdi bu sözü televizyon bir toplumun aynasıdır diye değiştirsek, yanlış yapmış olur muyuz? (Aptal kutusu yakıştırmasını da unutmadan.) Günümüzde aynayla konuşanlar az değil, size söylediğini sandığınızı aslında kendilerine söylüyorlar. Doz arttıkça sorunsal düzeyi de artıyor doğal olarak. Çevrenizdeki insanlara bakın göreceksiniz, çoğunun sizle değil aynayla konuştuğunu.
Ekleme Tarihi: 15 Haziran 2022 - Çarşamba

Aynayla konuşanlar!

Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli bu dünyada? Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını duymuş, dinlemiş, okumuş herkes bu evrenselleşmiş soruyu bilir. Tümcedeki güzel sözcüğünün yerine, isteyen istediğini koyarak aynasını sorguya çekebilir.

Ayna, kendimizi görmemizi sağlayan optik biliminin sınırlarında, ışığın gerçekten yanılsamaya çeşit çeşit, çok geniş bir yansımanın görüntülerini sunar bakana. Yüreği kötülükle dolu üvey anne durumundaki kraliçenin özgüvenin doruklarında olduğu bir anda istediği yanıtı alamaması onu güzellikten çirkinliğe, oradan da kötülüğe savurması aynanın suçu sayılmaz, masal atmosferinde. Bir bakıma bakanın içinin dışına çıkarılmasında aracı işlevi görür.

Masal çözümleme gibi bir derdim yok. Aynanın günlük yaşamımızdaki yeri de azımsanamaz. Duvardaki “kıyafetini düzelt” yazısının altındaki boy aynalarını karakola yolu düşenler, anımsarlar; üstüne başına şöyle bire bakıp düzelttiklerini de unutmamışlardır.İnsan yalnız kaldığında kendi kendine konuştuğu da olur; yalnızlığını aynayla paylaştığı da. Bunun ruhbilimde yeri var mıdır ve ne denlidir, bilmiyorum. Kadınların erkeklerden uzun ayna karşısında anlar geçirdiklerini düşünmek abartı olmasa gerek! Çevremizde kimse yokken gerçekçiliğimiz pek yüksektir. Ayna aslında bize bir takım çirkinliklerimizi kapatma olanağı verirken yakışan yanlarımızı da öne çıkarmamızı önerir. Aynalara da çok güvenmemek gerekir; çünkü onlar da ışığın yalancısıdırlar. Işıksız kör ve dilsiz kalırlar.

Narsistler aynayla yatıp kalkarlar; kendini dev aynasında görenlere ne dersiniz? Onlar kendi gölgelerinde saklanırlar; ya aynaya bakmamak için gerekçesi olanlar, başkalarının gözlerine bakmaktan nasıl da korkarlar. En benimsenilenleri, gönül aynası cıvıl cıvıl, renkli olanlardır, çevrelerine karanlıkta ışık tutarlar.

Eskiden sirklerde güldüren aynalar vardı, insanlar karşılarına geçerek biçimi bozulmuş görüntülerini izler, kendilerine gülerlerdi. Bunlar, distorsiyon (çarpıtma) yaparak abuk subuk biçimlerde görüntü yansıtan içbükey lunapark aynalarıydı.

Günümüzdeyse bu gereçleri fersah fersah geride bırakmış, teknolojik aygıtlar var; örneğin televizyonlar… Edebiyat bir toplumun aynasıdır diyorlardı. Şimdi bu sözü televizyon bir toplumun aynasıdır diye değiştirsek, yanlış yapmış olur muyuz? (Aptal kutusu yakıştırmasını da unutmadan.)

Günümüzde aynayla konuşanlar az değil, size söylediğini sandığınızı aslında kendilerine söylüyorlar.

Doz arttıkça sorunsal düzeyi de artıyor doğal olarak. Çevrenizdeki insanlara bakın göreceksiniz, çoğunun sizle değil aynayla konuştuğunu.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.