İzzet Sarı
Köşe Yazarı
İzzet Sarı
 

Pastırmanın kokusu…

40 yıldır pastırma haberi yapan bir gazeteci olarak bu kadar tartışmanın olduğu bir dönemde bir pastırma makalesi yazmamak olmazdı. Bundan tam 30 yıl önceydi. Kastamonu’da sadece ama sadece bir tane pastırma üretimi yapan esnafımız vardı. O’da çok az miktarda üretim yapıyordu. İhlas Haber Ajansı’nda (İHA)  çalışıyordum. Bölge toplantılarından tanışık olduğumuz Kayseri’den bir gazeteci arkadaşım aradı. “İzzet Bey biz hemen hemen her gün bir pastırma haberi yapıyoruz. Sen Kastamonu’dan çok az pastırma haberi yapıyorsun. Biraz pastırma haberlerine yüklende bize de buradan cevap hakkı oluşsun!” dedi. Hemen o hafta bir pastırma haberi patlattım. “Kayseri’nin adı, Kastamonu’nun tadı” başlıklı bir haberi detaylandırarak ajansa gönderdim. Haber hemen hemen tüm ulusal basında yer aldı. Ardından Kayseri İHA Bürosu cevap niteliğinde bir haber yaptı “ Haydaa… Bir tek pastırmamız vardı o’na da Kastamonu göz dikti” başlığıyla haber yine ulusal basında yer buldu. Devamında yine ulusal gazetelerde “Kastamonu ile Kayseri arasında pastırma savaşı” başlıkları atıldı. Sonraki hafta Kastamonu Ticaret Odası Başkanı’nın açıklamasını aldık. Cevap gecikmiyordu bu sefer Kayseri Ticaret Odası’nın açıklaması… Aslında bu karşılıklı açıklamaları biz gazeteciler organize ediyorduk. Aslını sorarsanız kötü de olmuyordu yani… Sonra biz Kastamonulu haberciler “Siz fabrikada üretiyorsunuz, bizim pastırmamız doğal yollarla üretiliyor demeye başladık.” Devamında Kayserili haberciler “Biz Türkiye geneline sunum yapıyoruz, siz sadece Kastamonu’ya” demeye başladılar. Kastamonulu haberciler ile Kayserili habercilerin karşılıklı organize ettikleri bu atışma yıllar yılı devam etti ve iki şehirde yaşayan halkın bilinç altına yerleşti ve sahiplenildi. Aslında haberciler projelerinde başarılı olmuştu. Hedef tam 12’den vurulmuştu. Sonra gazetelerde seyahat ekleri çıkmaya başladı. Yemek yazarları şehirlerin yemek kültürlerini ve damak tatlarını yazmaya başladılar. Bu atışma ve çekişme yıllar yılı devam etti… Yine benim organizasyonum ile Hürriyet Gazetesi’ndeki bir dostum aracılığıyla yemek yazarı gurme Vedat Milor’u getirdik Kastamonu’ya. Milor, Kastamonu döneri ile pastırmasını öven yazılar yazdı. İşte bundan sonra iki şehir arasındaki tatlı rekabet tırmandı da tırmandı. Kısaca Kastamonu Pastırması bugün belli bir üne kavuşmuşsa hasbel kader bunda bizimde payımız vardır. Gelelim konumuza; Bizde yıllar yılı bir gramını dahi bedava almadan paramızla alıp Antalya’da, Ankara’da ve İstanbul’da yapılan toplantılara Çekme Helvası,Pastırma  ve sarımsak götürdük yıllar yılı. Hatta Kayserili iş adamlarına da tattırdık reklam olsun diye. Bunların en bariz örneği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Kayserili başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na dahi hediyeler götürmüşlüğümüz dahi vardır. Bunu sadece biz yapımıyoruz tabiki, Kastamonu Ticaret Odası, Kastamonu Borsası ve bir çok Kastamonulu STK’lar  bunu kendi toplantılarında yapmaya başladı. Tatlı bir atışma ve tatlı bir rekabet. Taaki Kastamonu MÜSİAD Yönetiminin de Kastamonu’nun bu yöresel  ürününün reklamını yapmak adına Kayseri’deki toplantıya pastırma götürmesine kadar her şey doğal ilerliyordu. Kayseri MÜSİAD Yönetiminin genel merkez düzeyindeki girişimleri ortalığı karıştırdı. -Kayseri’yi pastırmanın ana vatanı olarak görüyorlardı. -Pastırmanın ana vatanına sen nasıl başka vilayetten pastırma getirirsin! -Neden getiremezmişim. Kayserililer Kastamonu’ya pastırma getirdiler de biz karşımı çıktık yani. Kastamonu’daki tüm marketlerde Kayserili firmaların ürettiği pastırmalar satılıyor da bir tek Kastamonuludan tepkimi geldi. Bu tartışmanın sonu  Kastamonu MÜSİAD Başkanı Sadık Kışlı ve yönetim kurulunun istifasına kadar gitti. Bu durum daha önce hiç karşılaşmadığımız bir durumdu. Ben bu istifanın  sadece bir pastırma rekabetinden  olduğunu düşünmüyorum! Bunu buraya not edelim. Neden diye soracak olursanız. MÜSİAD’ın Ak Parti’ye yakın bir sivil toplum örgütü olduğunu bilmeyen yok. Ben bu istifanın siyasi olduğunu düşünüyorum! Bundan tam bir ay kadar önce Ankara’dan önemli bir isimden bir duyum almıştım. Bunu da yakın çevremdekilerle paylaştım. “Yakında Ak Parti Kastamonu ve Sinop teşkilatları değişirse şaşırmamak lazım” demişti o önemli isim. Bugün geldiğimiz noktada Ak Parti Kastamonu il teşkilatı ve devamında iki milletvekilinin bu kadar basit bir konuda Kastamonu MÜSİAD ekibine sahip çıkamamış olması ve pasif bir duruş sergilemesi benim kafamı karıştırmıyor desem yalan olur. Bakalım bizim pastırmanın kokusu siyasete de sıçrayacak mı? GÜNÜN SÖZÜ “Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır. (F.D. Roosevelt)
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2025 -Perşembe

Pastırmanın kokusu…

40 yıldır pastırma haberi yapan bir gazeteci olarak bu kadar tartışmanın olduğu bir dönemde bir pastırma makalesi yazmamak olmazdı.

Bundan tam 30 yıl önceydi.

Kastamonu’da sadece ama sadece bir tane pastırma üretimi yapan esnafımız vardı. O’da çok az miktarda üretim yapıyordu.

İhlas Haber Ajansı’nda (İHA)  çalışıyordum. Bölge toplantılarından tanışık olduğumuz Kayseri’den bir gazeteci arkadaşım aradı.

“İzzet Bey biz hemen hemen her gün bir pastırma haberi yapıyoruz. Sen Kastamonu’dan çok az pastırma haberi yapıyorsun. Biraz pastırma haberlerine yüklende bize de buradan cevap hakkı oluşsun!” dedi.

Hemen o hafta bir pastırma haberi patlattım. “Kayseri’nin adı, Kastamonu’nun tadı” başlıklı bir haberi detaylandırarak ajansa gönderdim. Haber hemen hemen tüm ulusal basında yer aldı.

Ardından Kayseri İHA Bürosu cevap niteliğinde bir haber yaptı “ Haydaa… Bir tek pastırmamız vardı o’na da Kastamonu göz dikti” başlığıyla haber yine ulusal basında yer buldu.

Devamında yine ulusal gazetelerde

“Kastamonu ile Kayseri arasında pastırma savaşı” başlıkları atıldı.

Sonraki hafta Kastamonu Ticaret Odası Başkanı’nın açıklamasını aldık. Cevap gecikmiyordu bu sefer Kayseri Ticaret Odası’nın açıklaması…

Aslında bu karşılıklı açıklamaları biz gazeteciler organize ediyorduk. Aslını sorarsanız kötü de olmuyordu yani…

Sonra biz Kastamonulu haberciler “Siz fabrikada üretiyorsunuz, bizim pastırmamız doğal yollarla üretiliyor demeye başladık.”

Devamında Kayserili haberciler “Biz Türkiye geneline sunum yapıyoruz, siz sadece Kastamonu’ya” demeye başladılar.

Kastamonulu haberciler ile Kayserili habercilerin karşılıklı organize ettikleri bu atışma yıllar yılı devam etti ve iki şehirde yaşayan halkın bilinç altına yerleşti ve sahiplenildi. Aslında haberciler projelerinde başarılı olmuştu. Hedef tam 12’den vurulmuştu.

Sonra gazetelerde seyahat ekleri çıkmaya başladı. Yemek yazarları şehirlerin yemek kültürlerini ve damak tatlarını yazmaya başladılar.

Bu atışma ve çekişme yıllar yılı devam etti…

Yine benim organizasyonum ile Hürriyet Gazetesi’ndeki bir dostum aracılığıyla yemek yazarı gurme Vedat Milor’u getirdik Kastamonu’ya. Milor, Kastamonu döneri ile pastırmasını öven yazılar yazdı. İşte bundan sonra iki şehir arasındaki tatlı rekabet tırmandı da tırmandı.

Kısaca Kastamonu Pastırması bugün belli bir üne kavuşmuşsa hasbel kader bunda bizimde payımız vardır.

Gelelim konumuza;

Bizde yıllar yılı bir gramını dahi bedava almadan paramızla alıp Antalya’da, Ankara’da ve İstanbul’da yapılan toplantılara Çekme Helvası,Pastırma  ve sarımsak götürdük yıllar yılı. Hatta Kayserili iş adamlarına da tattırdık reklam olsun diye. Bunların en bariz örneği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Kayserili başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na dahi hediyeler götürmüşlüğümüz dahi vardır. Bunu sadece biz yapımıyoruz tabiki, Kastamonu Ticaret Odası, Kastamonu Borsası ve bir çok Kastamonulu STK’lar  bunu kendi toplantılarında yapmaya başladı. Tatlı bir atışma ve tatlı bir rekabet.

Taaki Kastamonu MÜSİAD Yönetiminin de Kastamonu’nun bu yöresel  ürününün reklamını yapmak adına Kayseri’deki toplantıya pastırma götürmesine kadar her şey doğal ilerliyordu.

Kayseri MÜSİAD Yönetiminin genel merkez düzeyindeki girişimleri ortalığı karıştırdı.

-Kayseri’yi pastırmanın ana vatanı olarak görüyorlardı.

-Pastırmanın ana vatanına sen nasıl başka vilayetten pastırma getirirsin!

-Neden getiremezmişim. Kayserililer Kastamonu’ya pastırma getirdiler de biz karşımı çıktık yani.

Kastamonu’daki tüm marketlerde Kayserili firmaların ürettiği pastırmalar satılıyor da bir tek Kastamonuludan tepkimi geldi.

Bu tartışmanın sonu 

Kastamonu MÜSİAD Başkanı Sadık Kışlı ve yönetim kurulunun istifasına kadar gitti.

Bu durum daha önce hiç karşılaşmadığımız bir durumdu.

Ben bu istifanın  sadece bir pastırma rekabetinden  olduğunu düşünmüyorum! Bunu buraya not edelim.

Neden diye soracak olursanız.

MÜSİAD’ın Ak Parti’ye yakın bir sivil toplum örgütü olduğunu bilmeyen yok.

Ben bu istifanın siyasi olduğunu düşünüyorum!

Bundan tam bir ay kadar önce Ankara’dan önemli bir isimden bir duyum almıştım. Bunu da yakın çevremdekilerle paylaştım.

“Yakında Ak Parti Kastamonu ve Sinop teşkilatları değişirse şaşırmamak lazım” demişti o önemli isim.

Bugün geldiğimiz noktada Ak Parti Kastamonu il teşkilatı ve devamında iki milletvekilinin bu kadar basit bir konuda Kastamonu MÜSİAD ekibine sahip çıkamamış olması ve pasif bir duruş sergilemesi benim kafamı karıştırmıyor desem yalan olur.

Bakalım bizim pastırmanın kokusu siyasete de sıçrayacak mı?

GÜNÜN SÖZÜ

“Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır.

(F.D. Roosevelt)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.