48 yaşına giren HAK-İŞ, emekçinin hakkını yedirmiyor, hukukunu çiğnetmiyor

Çalışma Hayatı 21.10.2023 - 16:40, Güncelleme: 21.10.2023 - 16:44
 

48 yaşına giren HAK-İŞ, emekçinin hakkını yedirmiyor, hukukunu çiğnetmiyor

Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in 48. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında basın mensupları ile bir araya geldi. Toplantıya Genel Başkan Yardımcıları, Yunus Değirmenci, Devlet Sert, Mehmet Ali Kayabaşı, Halil Çukutli ve Genel Sekreter Eda Akbulut katıldı.
HAK-İŞ’in gerçekleştirmiş olduğu yarım asırlık mücadelenin Cumhuriyetimizin 100. Yılına denk gelen 48. Kuruluş Yıldönümü etkinliklerini daha anlamlı kıldığını belirten Arslan, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında bizim için kuruluş yıldönümümüzü anlamlı kılan bir dizi etkinliği gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun” dedi. YARIM ASIRLIK MÜCADELESİNDE HAK-İŞ BÜYÜK BEDELLER ÖDEMİŞTİR Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in yarım asırlık sendikal mücadele tarihinden bahseden Genel Başkanımız Arslan, 1976 yılının Türkiye çalışma hayatı için hareketli yıllar olduğunu, HAK-İŞ’in kuruluşunun hemen ardından gerçekleşen ve tarihimizde kara bir leke olarak kalan 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile HAK-İŞ’in en büyük bedeli ödeyen konfederasyon olduğunu ve kapısına mühür vurularak kapatıldığını ifade etti. HAK-İŞ, TÜM ANTİDEMOKRATİK MÜDAHALELERİN KARŞISINDADIR Darbe süreçleri ile Konfederasyonumuzun çalışmalarının engellendiğini ve ertelenmek istendiğini vurgulayan Arslan, HAK-İŞ’in 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat süreci ve sonrasında gerçekleştirilen 15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve hain darbe girişimi başta olmak üzere tüm antidemokratik süreçlerin karşısında durduğunu, bu konuda sorumluluk alarak ülkemizde gerçekleştirilmek istenen demokrasi karşıtı askeri, siyasal ve ekonomik tüm süreçlerde demokrasiden yana tavır aldığını ifade etti. 15 Temmuz Türkiye’yi İşgal ve Hain Darbe Girişimi sürecinde ve öncesinde FETÖ tarafından HAK-İŞ üzerinde gerçekleştirilen tehdit kampanyaları, baskılar karşısında değerlerinden vazgeçmeden mücadeleye devam ettiğini vurgulayan Arslan, 15 Temmuz gecesi ilk tepki veren kurumun HAK-İŞ olduğunu ifade etti. Arslan, şehit ve gaziler veren HAK-İŞ’in demokrasi için tüm bedelleri ödemeye hazır olduğunu ifade etti. HAK-İŞ’İN GÜCÜ TÜRKİYE’NİN GÜCÜ HAK-İŞ’in 48 yıllık tarihi yürüyüşünde biri KKTC’de olmak üzere 21 üye sendikası ile tüm işkollarında örgütlü olduğunu, Türkiye işçi hareketinin en etkin ve büyük konfederasyonlarından biri olduğunun altını çizdi. Arslan, HAK-İŞ’in üyeleri ve aileleriyle birlikte 5 milyonluk bir kesimi temsil ettiğini belirterek, “HAK-İŞ’in gücünün Türkiye’nin gücü olduğunu biliyoruz” dedi. Çalışma hayatını ve ülkemizi ilgilendiren tüm konularda HAK-İŞ’in sorumluluk almaya çekinmediğini ifade eden Arslan, “Çalışanların haklarının korunması için ekonomik kriz süreçleri başta olmak üzere Türkiye’de hep sorumlu davranmaya devam ettik, risk almamız gereken durumlarda risk almaktan çekinmedik. Ortak çalışmalar üreterek krizlerden çalışanların en az zararı görmesi konusunda çaba sarf ettik” dedi. Arslan, pandemi sürecinde tüm sosyal taraflar ile ortak çalışmalar gerçekleştirerek özellikle işten çıkış yasağı ve kısa çalışma ödeneği konusunda HAK-İŞ’in yoğun çalışmalar gerçekleştirerek başarılı çalışmalara imza attığını belirtti. TAŞERONA KADRO, İLAVE TEDİYE VE KÇP KAPSAMI Arslan, kadro dışı bırakılan tüm kamu taşeron işçilerinin kadroya alınması gerektiğini, 6772 Sayılı Kanun uyarınca ilave tediye alan kamu işçilerinin kapsamına belediye şirket işçilerinin de dahil edilmesi gerektiğini, Kamu Çerçeve Protokol Sözleşmesinin belediye ve belediye şirketleri içinde uygulanması gerektiğini, geçici ve mevsimlik çalışan işçilerin çalışma sürelerinin 12 aya çıkarılması gerektiğini ifade etti Ülkemizde düzenlenen vergi sisteminde köklü bir reforma ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Arslan, “Hem kayıt dışının önlenmesi, aynı zamanda sendikal örgütlülüğün önünün açılması için birlikte bir mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var. Vergi modelinin kriz dönemlerinde aynen kira yardımlarında olduğu gibi sabitlenmesini ve ısrarla ifade ettiğimiz gibi bu dönemde çalışanların, emekçilerin, ücretlilerin vergilerinin yüzde  10 ile sınırlandırılarak krizden en az hasarla çıkmamızın sağlanması konusundaki ısrarımızı devam ettiriyoruz. Bu yapılırken bir taraftan da köklü bir vergi reformuna ihtiyacımızın olduğunu ifade etmek istiyoruz” dedi. “VERGİDE ADALETLİ VE AİLE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DİKKATE ALAN BİR MODELİN ÜLKEMİZE KAZANDIRILMASINI İSTİYORUZ” Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınan, adaletli ve aile yükümlülüklerini de dikkate alan bir modelin ülkemize kazandırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Arslan, ülkemizde doğrudan vergiden çok dolaylı vergiler alındığını bununda vergi kayıplarına neden olacak şekilde suistimal edildiğini ifade etti. Arslan, “Dolaylı vergilerde adaletli ve hakkaniyetli bir sistem asla olamaz. KDV başta olmak üzere dolaylı vergilerin asgariye düşürülerek, doğrudan vergilerin öne çıkarılacağı bir modeli ülkemiz başarmak zorunda” dedi. HAK-İŞ olarak, Türkiye’de işçilerin örgütlenmesinin önü açılarak 3 temel konuda başarı sağlanacağını ifade eden Arslan, örgütlenmenin olduğu yerlerde kayıt dışı istihdamın olmadığını bu durumun direkt olarak vergi ve benzeri gelirleri arttırdığını, örgütlü iş yerlerinde ölümlü iş kazalarının yüzde 1 oranında olduğunu ve son olarak örgütlü olunan iş yerlerinde gelir dağılımı adaletsizliğinin olmadığını dile getirdi. ENFLASYONUN YÜKSEK SEYREDEN ATEŞİ BİR AN EVVEL DÜŞÜRÜLMELİ Son 5 yıl içerisinde emek hareketinin ve emekçilerin milli gelirden aldığı payın, %34’den %27’ye düştüğünü, aynı dönemde sermayenin milli gelirden aldığı payın %50’den %54’lere çıktığını ifade eden Arslan, bu durumun ülkemizdeki gelir adaletsizliğinin giderek arttığını belirti. Arslan, “Yüksek enflasyonlu dönemlerde hep çalışanlar, emekçiler kaybetmiştir. Dolayısıyla enflasyonla mücadele konusunda orta vadeli programdaki hedeflerin gerçekleşmesi en çok, çalışanlar için önemlidir. Biz enflasyonun yüksek seyreden bu ateşinin bir an evvel düşürülmesini ve enflasyonun normal çizgilere çekilmesinin çalışanlar açısından son derece değerli ve kıymetli olduğunu biliyoruz” dedi. “ZORUNLU ARABULUCULUK KONUSUNDA İHTİYARİ BİR SİSTEMİN GETİRİLMESİ GEREKİYOR” İşçi alacakları konusunda mahkemelerin yükünün azaltılması için getirilen zorunlu arabuluculuk sisteminin çalışanların kıdem tazminatı başta olmak üzere birçok hakkını almasında engel olan bir modele dönüştüğünü ifade eden Arslan, “Arabuluculuk sisteminde yaşanan istismarlar, yaşanan haksızlıklar, gerçekten hem bizi hem de yargı süreçlerini bu konuda harekete geçmeye zorlamıştır. Bu konuda ihtiyari bir sistemin getirilmesi gerekiyor. Bunu altını bir kez daha çizmemiz gerekiyor” dedi. "ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONUNU DAHA KATILIMCI İNŞA ETMEMİZ GEREK" Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının kapsayıcı ve katılımcı olmadığını belirten Arslan, Türkiye'yi temsil etmekten uzak bu modeli asla kabul etmediklerini kaydetti. Arslan, "Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısıyla ilgili baştan sona daha katılımcı, kapsayıcı ve çalışanları geniş bir şekilde temsil edecek bir modeli inşa etmemiz gerekiyor. Hem bizler için hem bütün emekçiler için hem de bu komisyona katılan konfederasyonumuzun elini güçlendirmek için buna ihtiyaç var." ifadelerini kullandı. Asgari ücretin, enflasyonun üzerinde arttırılmasının asgari ücretle çalışanlar için çok büyük bir imkan olduğunu ve bunu desteklediklerini belirten Arslan, "Ancak toplu sözleşme düzeninde asgari ücretin çok az üstünde ücret alan çalışanlarımızın ücretleri asgari ücretle hemen hemen aynı noktaya gelmiş oluyor. Bu aslında Türkiye toplu sözleşme düzenini yok edecek bir tehlikeyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Çalışanların yıllarca sendikalara üye olarak toplu sözleşmeler de elde ettiklerinin bir çırpıda asgari ücret düzeyine düşmüş olması sendikal örgütlülüğün önünde en ciddi engellerden bir tanesidir. Dolayısıyla hem kamuda hem de özel sektörde asgari ücret arttığı zaman, asgari ücretle paralel olarak toplu sözleşme sistemindeki işçilerin haklarının da en az asgari ücret düzeyinde arttırılacağı bir modele ihtiyacımız var." dedi. Türkiye'de ortalama ücret olan asgari ücretin aslında istisnai bir ücret olması gerektiğini vurgulayan Arslan, "Asgari ücretin yüksek enflasyonda daha fazla arttırılmasını talep ediyoruz. Gerçekten toplumun o kesiminin her şekilde desteklenmesini istiyoruz." dedi. "KIDEM TAZMİNATINA ERİŞİMDE ÇOK CİDDİ ZORLUKLAR VAR" Genel Başkanımız Arslan, mevcut kıdem tazminatı mevzuatının Türkiye işçi hareketi için yetersiz bir düzenleme olduğunu belirterek hak edilen kıdem tazminatlarının büyük ölçüde alınamadığını söyledi. Türkiye'de kıdem tazminatına erişimde çok ciddi zorluklar olduğuna işaret eden Arslan, "Kıdem tazminatı mevzuatı iyidir, bizi tatmin ediyor, yeterlidir diyemeyiz. Kıdem tazminatı düzenlemesi, 12 Eylül darbecilerinin de getirdiği ilave engellemelerle son derece yetersiz ve işçileri temsil etmemektedir" dedi. Arslan, "İstifa etsin ya da etmesin, herhangi bir gerekçeyle işten çıkarılsın ya da çıkarılmasın bütün işçilerin kıdem tazminatı haklarının korunması gerekiyor. Bunun bir düzenlemeyle yapılması mümkün" dedi. “İŞ KOLLARI YÖNETMELİĞİ ÇALIŞMA HAYATINA ATILAN BİR BOMBA” 12 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen İş Kolları Yönetmeliği’ni çalışma hayatına atılan bir bomba olarak nitelendiren Genel Başkanımız Arslan, “Çünkü bütün sendikalarımızın özellikle iş kollarıyla ilgili yaşadığı zorluklar, eksiklikler olabilir. Ama bütün bunlar bugüne kadar bir uzlaşmayla gerçekleştirdi, ne yazık ki 12 Mayıs’ta yapılanlar tüm çalışmaların bir kenara atıldığı ve gerçekten belli iş kollarının tasfiye edilmesi hedeflenen bir durumla karşı karşıya bıraktı bizi. Sayın bakanımız yeni göreve geldiği andan itibaren İş Kolları Yönetmeliği ilgili yapılan bu antidemokratik müdahale ve keyfiliğin bir an evvel ortadan kaldırılması konusunda kendilerinden talebimiz oldu. Umarım bunu en kısa zamanda gerçekleştirmiş oluruz” dedi. "MAVİ MARMARA BENZERİ YARDIM HAREKETİ BAŞLATILMALI" İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinen Arslan, Filistin işgali sona erene, başkenti Kudüs olan bağımsız ve özgür bir Filistin Devleti kurulmasına kadar HAK-İŞ olarak Filistin'e desteğimizin devam edeceğini ifade etti. Filistinli muhataplarının kendilerini arayarak hala bir kısım ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için maddi destek istediklerini ifade eden Arslan, devletin yardımlarla ilgili çalışmalar yaptığını ancak sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda yardım kampanyası başlatması gerektiğini dile getirdi. Arslan, Mavi Marmara benzeri bir yardım hareketinin başlatılabileceğini ifade ederek HAK-İŞ olarak, düzenlenecek bağış kampanyasına bağış yapılması konusunda karar aldıklarını söyledi.
Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in 48. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri kapsamında basın mensupları ile bir araya geldi. Toplantıya Genel Başkan Yardımcıları, Yunus Değirmenci, Devlet Sert, Mehmet Ali Kayabaşı, Halil Çukutli ve Genel Sekreter Eda Akbulut katıldı.

HAK-İŞ’in gerçekleştirmiş olduğu yarım asırlık mücadelenin Cumhuriyetimizin 100. Yılına denk gelen 48. Kuruluş Yıldönümü etkinliklerini daha anlamlı kıldığını belirten Arslan, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında bizim için kuruluş yıldönümümüzü anlamlı kılan bir dizi etkinliği gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun” dedi.

YARIM ASIRLIK MÜCADELESİNDE HAK-İŞ BÜYÜK BEDELLER ÖDEMİŞTİR

Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in yarım asırlık sendikal mücadele tarihinden bahseden Genel Başkanımız Arslan, 1976 yılının Türkiye çalışma hayatı için hareketli yıllar olduğunu, HAK-İŞ’in kuruluşunun hemen ardından gerçekleşen ve tarihimizde kara bir leke olarak kalan 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile HAK-İŞ’in en büyük bedeli ödeyen konfederasyon olduğunu ve kapısına mühür vurularak kapatıldığını ifade etti.

HAK-İŞ, TÜM ANTİDEMOKRATİK MÜDAHALELERİN KARŞISINDADIR

Darbe süreçleri ile Konfederasyonumuzun çalışmalarının engellendiğini ve ertelenmek istendiğini vurgulayan Arslan, HAK-İŞ’in 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat süreci ve sonrasında gerçekleştirilen 15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve hain darbe girişimi başta olmak üzere tüm antidemokratik süreçlerin karşısında durduğunu, bu konuda sorumluluk alarak ülkemizde gerçekleştirilmek istenen demokrasi karşıtı askeri, siyasal ve ekonomik tüm süreçlerde demokrasiden yana tavır aldığını ifade etti.

15 Temmuz Türkiye’yi İşgal ve Hain Darbe Girişimi sürecinde ve öncesinde FETÖ tarafından HAK-İŞ üzerinde gerçekleştirilen tehdit kampanyaları, baskılar karşısında değerlerinden vazgeçmeden mücadeleye devam ettiğini vurgulayan Arslan, 15 Temmuz gecesi ilk tepki veren kurumun HAK-İŞ olduğunu ifade etti. Arslan, şehit ve gaziler veren HAK-İŞ’in demokrasi için tüm bedelleri ödemeye hazır olduğunu ifade etti.

HAK-İŞ’İN GÜCÜ TÜRKİYE’NİN GÜCÜ

HAK-İŞ’in 48 yıllık tarihi yürüyüşünde biri KKTC’de olmak üzere 21 üye sendikası ile tüm işkollarında örgütlü olduğunu, Türkiye işçi hareketinin en etkin ve büyük konfederasyonlarından biri olduğunun altını çizdi. Arslan, HAK-İŞ’in üyeleri ve aileleriyle birlikte 5 milyonluk bir kesimi temsil ettiğini belirterek, “HAK-İŞ’in gücünün Türkiye’nin gücü olduğunu biliyoruz” dedi.

Çalışma hayatını ve ülkemizi ilgilendiren tüm konularda HAK-İŞ’in sorumluluk almaya çekinmediğini ifade eden Arslan, “Çalışanların haklarının korunması için ekonomik kriz süreçleri başta olmak üzere Türkiye’de hep sorumlu davranmaya devam ettik, risk almamız gereken durumlarda risk almaktan çekinmedik. Ortak çalışmalar üreterek krizlerden çalışanların en az zararı görmesi konusunda çaba sarf ettik” dedi.

Arslan, pandemi sürecinde tüm sosyal taraflar ile ortak çalışmalar gerçekleştirerek özellikle işten çıkış yasağı ve kısa çalışma ödeneği konusunda HAK-İŞ’in yoğun çalışmalar gerçekleştirerek başarılı çalışmalara imza attığını belirtti.

TAŞERONA KADRO, İLAVE TEDİYE VE KÇP KAPSAMI

Arslan, kadro dışı bırakılan tüm kamu taşeron işçilerinin kadroya alınması gerektiğini, 6772 Sayılı Kanun uyarınca ilave tediye alan kamu işçilerinin kapsamına belediye şirket işçilerinin de dahil edilmesi gerektiğini, Kamu Çerçeve Protokol Sözleşmesinin belediye ve belediye şirketleri içinde uygulanması gerektiğini, geçici ve mevsimlik çalışan işçilerin çalışma sürelerinin 12 aya çıkarılması gerektiğini ifade etti

Ülkemizde düzenlenen vergi sisteminde köklü bir reforma ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Arslan, “Hem kayıt dışının önlenmesi, aynı zamanda sendikal örgütlülüğün önünün açılması için birlikte bir mevzuat değişikliğine ihtiyacımız var. Vergi modelinin kriz dönemlerinde aynen kira yardımlarında olduğu gibi sabitlenmesini ve ısrarla ifade ettiğimiz gibi bu dönemde çalışanların, emekçilerin, ücretlilerin vergilerinin yüzde 

10 ile sınırlandırılarak krizden en az hasarla çıkmamızın sağlanması konusundaki ısrarımızı devam ettiriyoruz. Bu yapılırken bir taraftan da köklü bir vergi reformuna ihtiyacımızın olduğunu ifade etmek istiyoruz” dedi.

“VERGİDE ADALETLİ VE AİLE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DİKKATE ALAN BİR MODELİN ÜLKEMİZE KAZANDIRILMASINI İSTİYORUZ”

Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınan, adaletli ve aile yükümlülüklerini de dikkate alan bir modelin ülkemize kazandırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Arslan, ülkemizde doğrudan vergiden çok dolaylı vergiler alındığını bununda vergi kayıplarına neden olacak şekilde suistimal edildiğini ifade etti. Arslan, “Dolaylı vergilerde adaletli ve hakkaniyetli bir sistem asla olamaz. KDV başta olmak üzere dolaylı vergilerin asgariye düşürülerek, doğrudan vergilerin öne çıkarılacağı bir modeli ülkemiz başarmak zorunda” dedi.

HAK-İŞ olarak, Türkiye’de işçilerin örgütlenmesinin önü açılarak 3 temel konuda başarı sağlanacağını ifade eden Arslan, örgütlenmenin olduğu yerlerde kayıt dışı istihdamın olmadığını bu durumun direkt olarak vergi ve benzeri gelirleri arttırdığını, örgütlü iş yerlerinde ölümlü iş kazalarının yüzde 1 oranında olduğunu ve son olarak örgütlü olunan iş yerlerinde gelir dağılımı adaletsizliğinin olmadığını dile getirdi.

ENFLASYONUN YÜKSEK SEYREDEN ATEŞİ BİR AN EVVEL DÜŞÜRÜLMELİ

Son 5 yıl içerisinde emek hareketinin ve emekçilerin milli gelirden aldığı payın, %34’den %27’ye düştüğünü, aynı dönemde sermayenin milli gelirden aldığı payın %50’den %54’lere çıktığını ifade eden Arslan, bu durumun ülkemizdeki gelir adaletsizliğinin giderek arttığını belirti. Arslan, “Yüksek enflasyonlu dönemlerde hep çalışanlar, emekçiler kaybetmiştir. Dolayısıyla enflasyonla mücadele konusunda orta vadeli programdaki hedeflerin gerçekleşmesi en çok, çalışanlar için önemlidir. Biz enflasyonun yüksek seyreden bu ateşinin bir an evvel düşürülmesini ve enflasyonun normal çizgilere çekilmesinin çalışanlar açısından son derece değerli ve kıymetli olduğunu biliyoruz” dedi.

“ZORUNLU ARABULUCULUK KONUSUNDA İHTİYARİ BİR SİSTEMİN GETİRİLMESİ GEREKİYOR”

İşçi alacakları konusunda mahkemelerin yükünün azaltılması için getirilen zorunlu arabuluculuk sisteminin çalışanların kıdem tazminatı başta olmak üzere birçok hakkını almasında engel olan bir modele dönüştüğünü ifade eden Arslan, “Arabuluculuk sisteminde yaşanan istismarlar, yaşanan haksızlıklar, gerçekten hem bizi hem de yargı süreçlerini bu konuda harekete geçmeye zorlamıştır. Bu konuda ihtiyari bir sistemin getirilmesi gerekiyor. Bunu altını bir kez daha çizmemiz gerekiyor” dedi.

"ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONUNU DAHA KATILIMCI İNŞA ETMEMİZ GEREK"

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısının kapsayıcı ve katılımcı olmadığını belirten Arslan, Türkiye'yi temsil etmekten uzak bu modeli asla kabul etmediklerini kaydetti.

Arslan, "Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısıyla ilgili baştan sona daha katılımcı, kapsayıcı ve çalışanları geniş bir şekilde temsil edecek bir modeli inşa etmemiz gerekiyor. Hem bizler için hem bütün emekçiler için hem de bu komisyona katılan konfederasyonumuzun elini güçlendirmek için buna ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.

Asgari ücretin, enflasyonun üzerinde arttırılmasının asgari ücretle çalışanlar için çok büyük bir imkan olduğunu ve bunu desteklediklerini belirten Arslan, "Ancak toplu sözleşme düzeninde asgari ücretin çok az üstünde ücret alan çalışanlarımızın ücretleri asgari ücretle hemen hemen aynı noktaya gelmiş oluyor. Bu aslında Türkiye toplu sözleşme düzenini yok edecek bir tehlikeyle bizi karşı karşıya bırakıyor. Çalışanların yıllarca sendikalara üye olarak toplu sözleşmeler de elde ettiklerinin bir çırpıda asgari ücret düzeyine düşmüş olması sendikal örgütlülüğün önünde en ciddi engellerden bir tanesidir. Dolayısıyla hem kamuda hem de özel sektörde asgari ücret arttığı zaman, asgari ücretle paralel olarak toplu sözleşme sistemindeki işçilerin haklarının da en az asgari ücret düzeyinde arttırılacağı bir modele ihtiyacımız var." dedi.

Türkiye'de ortalama ücret olan asgari ücretin aslında istisnai bir ücret olması gerektiğini vurgulayan Arslan, "Asgari ücretin yüksek enflasyonda daha fazla arttırılmasını talep ediyoruz. Gerçekten toplumun o kesiminin her şekilde desteklenmesini istiyoruz." dedi.

"KIDEM TAZMİNATINA ERİŞİMDE ÇOK CİDDİ ZORLUKLAR VAR"

Genel Başkanımız Arslan, mevcut kıdem tazminatı mevzuatının Türkiye işçi hareketi için yetersiz bir düzenleme olduğunu belirterek hak edilen kıdem tazminatlarının büyük ölçüde alınamadığını söyledi.

Türkiye'de kıdem tazminatına erişimde çok ciddi zorluklar olduğuna işaret eden Arslan, "Kıdem tazminatı mevzuatı iyidir, bizi tatmin ediyor, yeterlidir diyemeyiz. Kıdem tazminatı düzenlemesi, 12 Eylül darbecilerinin de getirdiği ilave engellemelerle son derece yetersiz ve işçileri temsil etmemektedir" dedi.

Arslan, "İstifa etsin ya da etmesin, herhangi bir gerekçeyle işten çıkarılsın ya da çıkarılmasın bütün işçilerin kıdem tazminatı haklarının korunması gerekiyor. Bunun bir düzenlemeyle yapılması mümkün" dedi.

“İŞ KOLLARI YÖNETMELİĞİ ÇALIŞMA HAYATINA ATILAN BİR BOMBA”

12 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen İş Kolları Yönetmeliği’ni çalışma hayatına atılan bir bomba olarak nitelendiren Genel Başkanımız Arslan, “Çünkü bütün sendikalarımızın özellikle iş kollarıyla ilgili yaşadığı zorluklar, eksiklikler olabilir. Ama bütün bunlar bugüne kadar bir uzlaşmayla gerçekleştirdi, ne yazık ki 12 Mayıs’ta yapılanlar tüm çalışmaların bir kenara atıldığı ve gerçekten belli iş kollarının tasfiye edilmesi hedeflenen bir durumla karşı karşıya bıraktı bizi. Sayın bakanımız yeni göreve geldiği andan itibaren İş Kolları Yönetmeliği ilgili yapılan bu antidemokratik müdahale ve keyfiliğin bir an evvel ortadan kaldırılması konusunda kendilerinden talebimiz oldu. Umarım bunu en kısa zamanda gerçekleştirmiş oluruz” dedi.

"MAVİ MARMARA BENZERİ YARDIM HAREKETİ BAŞLATILMALI"

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına değinen Arslan, Filistin işgali sona erene, başkenti Kudüs olan bağımsız ve özgür bir Filistin Devleti kurulmasına kadar HAK-İŞ olarak Filistin'e desteğimizin devam edeceğini ifade etti.

Filistinli muhataplarının kendilerini arayarak hala bir kısım ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için maddi destek istediklerini ifade eden Arslan, devletin yardımlarla ilgili çalışmalar yaptığını ancak sivil toplum kuruluşlarının da bu konuda yardım kampanyası başlatması gerektiğini dile getirdi.

Arslan, Mavi Marmara benzeri bir yardım hareketinin başlatılabileceğini ifade ederek HAK-İŞ olarak, düzenlenecek bağış kampanyasına bağış yapılması konusunda karar aldıklarını söyledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.