Soner Aykaç
Köşe Yazarı
Soner Aykaç
 

Tokluk sınırı, açlık siniri!

Hayat pahalılığı yoksulluk içindeki geniş bir kitleyi perişan ederken; enflasyon oranında olduğu gibi açlık ve yoksulluk sınırıyla ilgili veriler de farklılık gösteriyor. Birkaç örnek… TÜRK-İŞ her ay yaptığı ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın mart ayı sonuçlarını; açlık sınırı: 4 bin 928 TL; yoksulluk sınırı: 16 bin 52 TL diye açıkladı. Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner ise; açlık sınırını 4 bin 622 TL, yoksulluk sınırını 13 bin 465 TL olarak duyurdu. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 6 bin, yoksulluk sınırını 18 bin TL şeklinde hesaplayanlar da bulunuyor. Bu hesaplamalara bakarak ‘tokluk sınırı’nı da siz hesaplayın! Ortaya çıkacak rakamın ‘açlık siniri’ katsayısına tavan yaptıracağından kuşku yok! İzahı zor durum Başka ülkelerde yılda görülmeyen fiyat artışlarının ayda yaşanıyor olması ikiye katlanan asgari ücreti bir daha ikiye katlasanız yetmez! Yeter diyen açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını bir daha okusun. Piyasaya bakınca, yapılan en iyi niyetli hesaplamalarda, gıda fiyatlarındaki aylık artışın yüzde 11’in üzerinde olduğu görülüyor. En büyük artışlar ise yüzde 21,15 ile karnabahar, yüzde 20,56 ile kuru soğan, yüzde 17,51 ile marul, yüzde 17,1 ile beyaz lahana, yüzde 16,36 ile portakal fiyatlarında görüldü. Sevinelim diye fiyatı en çok düşenlere de bakalım! Yüzde 23,26 ile kabak, yüzde 9,91 ile domates, yüzde 8,73 ile ıspanak, yüzde 7,29 ile roka ve yüzde 6,33 ile maydanoz fiyatı en çok düşen ürünler olarak sıralandı. Yaz beklentisi var Ulaşımdan ısınmaya, inşaat maliyetinden konut fiyatına, benzinden doğalgaza, eğitime, kültüre ve hayatın her alanındaki ihtiyaçlara yansıyan büyük zam oranlarının hafiflemesi için tek umut: Yaz! Malum, yaz aylarında her şey ucuzlar ya! Ancak, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın yarattığı tedarik sorunu, özellikle gıda fiyatlarındaki artışı tetikleyen bir unsur. Savaş yaz aylarında da devam ederse fakirin ‘yaz beklentisi’ de boşa çıkabilir! Böyle bir ortamda; yüzde 50 artan asgari ücret iki ay içinde eridi. Emekçisinden emeklisine, çiftçisinden en sanayicisine kadar herkes ve her kesim feryat figan. Aralık ayına kadar Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enerjiden gıdaya, madenlerden teknoloji ürünlerine kadar her alanda yaşanan fahiş fiyat artışlarını hatırlatması ve bunu ‘tüm dünyanın ortak sıkıntısı’ olarak tanımlaması ne kadar doğruysa;  “Enflasyonun da boynunu kırdığımızda artık hedeflerimize ulaşmamızın önünde hiçbir engel kalmayacaktır” sözleri, ister istemez, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz. İşler daha iyi olacak.” sözlerini getirdi akla. İyi de… Buharlaşan asgari ücret ile… Göle su gelene kadar kurbağanın gözü ne olacak?! Ya da… Ölme eşeğim ölme diyenlerin yoncasını kim biçecek?! Veyahut da Dikenli tellere sürtünen koyunların yünlerini kim toplayacak?! İlber Ortaylı mı?! İlber Hoca ne dedi? Ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın asgari ücret açıklamasını hatırlarsınız. Hoca, üniversite öğrencileriyle bir sohbetinde, enine boyuna tartışılması gereken bir söz etmiş, “Asgari ücretin İstanbul’da yasak edilmesi lazım” demişti. Böyle bir uygulama kimin hayrına sonuçlar verir belli olmaz ama; Hocam, tamam İstanbul’da hayat zor ve pahalı da diğer illerde çalışanların durumu ne olacak? Sonuç olarak; almanın satmanın, yazmanın çizmenin, söyleminin dinlemenin dert olduğu ortamda çözüm için derman gerek. Dert büyük: Et, süt, ekmek, soğan ve pabucun köselesi Asgari ücret kalbur, sanki bi’su selesi Azami cüret ise memleket meselesi Tokluk sınırı iyi sorun açlık siniri
Ekleme Tarihi: 28 Nisan 2022 - Perşembe

Tokluk sınırı, açlık siniri!

Hayat pahalılığı yoksulluk içindeki geniş bir kitleyi perişan ederken; enflasyon oranında olduğu gibi açlık ve yoksulluk sınırıyla ilgili veriler de farklılık gösteriyor. Birkaç örnek… TÜRK-İŞ her ay yaptığı ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın mart ayı sonuçlarını; açlık sınırı: 4 bin 928 TL; yoksulluk sınırı: 16 bin 52 TL diye açıkladı. Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner ise; açlık sınırını 4 bin 622 TL, yoksulluk sınırını 13 bin 465 TL olarak duyurdu. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 6 bin, yoksulluk sınırını 18 bin TL şeklinde hesaplayanlar da bulunuyor. Bu hesaplamalara bakarak ‘tokluk sınırı’nı da siz hesaplayın! Ortaya çıkacak rakamın ‘açlık siniri’ katsayısına tavan yaptıracağından kuşku yok! İzahı zor durum Başka ülkelerde yılda görülmeyen fiyat artışlarının ayda yaşanıyor olması ikiye katlanan asgari ücreti bir daha ikiye katlasanız yetmez! Yeter diyen açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını bir daha okusun. Piyasaya bakınca, yapılan en iyi niyetli hesaplamalarda, gıda fiyatlarındaki aylık artışın yüzde 11’in üzerinde olduğu görülüyor. En büyük artışlar ise yüzde 21,15 ile karnabahar, yüzde 20,56 ile kuru soğan, yüzde 17,51 ile marul, yüzde 17,1 ile beyaz lahana, yüzde 16,36 ile portakal fiyatlarında görüldü. Sevinelim diye fiyatı en çok düşenlere de bakalım! Yüzde 23,26 ile kabak, yüzde 9,91 ile domates, yüzde 8,73 ile ıspanak, yüzde 7,29 ile roka ve yüzde 6,33 ile maydanoz fiyatı en çok düşen ürünler olarak sıralandı. Yaz beklentisi var Ulaşımdan ısınmaya, inşaat maliyetinden konut fiyatına, benzinden doğalgaza, eğitime, kültüre ve hayatın her alanındaki ihtiyaçlara yansıyan büyük zam oranlarının hafiflemesi için tek umut: Yaz! Malum, yaz aylarında her şey ucuzlar ya! Ancak, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın yarattığı tedarik sorunu, özellikle gıda fiyatlarındaki artışı tetikleyen bir unsur. Savaş yaz aylarında da devam ederse fakirin ‘yaz beklentisi’ de boşa çıkabilir! Böyle bir ortamda; yüzde 50 artan asgari ücret iki ay içinde eridi. Emekçisinden emeklisine, çiftçisinden en sanayicisine kadar herkes ve her kesim feryat figan. Aralık ayına kadar Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enerjiden gıdaya, madenlerden teknoloji ürünlerine kadar her alanda yaşanan fahiş fiyat artışlarını hatırlatması ve bunu ‘tüm dünyanın ortak sıkıntısı’ olarak tanımlaması ne kadar doğruysa;  “Enflasyonun da boynunu kırdığımızda artık hedeflerimize ulaşmamızın önünde hiçbir engel kalmayacaktır” sözleri, ister istemez, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz. İşler daha iyi olacak.” sözlerini getirdi akla. İyi de… Buharlaşan asgari ücret ile… Göle su gelene kadar kurbağanın gözü ne olacak?! Ya da… Ölme eşeğim ölme diyenlerin yoncasını kim biçecek?! Veyahut da Dikenli tellere sürtünen koyunların yünlerini kim toplayacak?! İlber Ortaylı mı?! İlber Hoca ne dedi? Ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın asgari ücret açıklamasını hatırlarsınız. Hoca, üniversite öğrencileriyle bir sohbetinde, enine boyuna tartışılması gereken bir söz etmiş, “Asgari ücretin İstanbul’da yasak edilmesi lazım” demişti. Böyle bir uygulama kimin hayrına sonuçlar verir belli olmaz ama; Hocam, tamam İstanbul’da hayat zor ve pahalı da diğer illerde çalışanların durumu ne olacak? Sonuç olarak; almanın satmanın, yazmanın çizmenin, söyleminin dinlemenin dert olduğu ortamda çözüm için derman gerek. Dert büyük: Et, süt, ekmek, soğan ve pabucun köselesi Asgari ücret kalbur, sanki bi’su selesi Azami cüret ise memleket meselesi Tokluk sınırı iyi sorun açlık siniri
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.