Soner Aykaç
Köşe Yazarı
Soner Aykaç
 

Hz. Muhammed, Hz. Ali, Atatürk ve öğretmenler

[simple-author-box] 24 Kasım Öğretmenler Günü... 24-30 Kasım Öğretmenler Haftası... Bu günün ve bu haftanın Türkiye açısından değeri, anlatımı mümkün olmayan bir öneme sahip. Genç Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk önderliğinde reform niteliğindeki inkılapları gerçekleştirirken; Mustafa Kemal Atatürk’ün eline tebeşiri alarak karatahta önüne geçerek verdiği tarihi pozla ölümsüzleşen, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan 24 Kasım’ı, 1981’den buyana Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz. Uygulama sonraları daha da genişletilerek, 24-30 Kasım arası Öğretmen Haftası olarak kutlanır oldu. Başta öğretmenlik mesleğini tanıtmak ve sevdirmek olmak üzere, Türkiye Cumhuriyetinin aydınlık yolunda isimsiz neferler olarak görev yapan öğretmenlerimizin sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlayan faaliyetlere sahne olan bu hafta, ülkenin her yerinde ve devletin en üst seviyedeki isimlerinin iştiraki ile kutlanmaktadır. Atatürk ve öğretmenler Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in, “Ben öğretmen olarak gönderildim” diye kutsadığı öğretmenlik mesleği, Hz. Ali’nin, “Bana bir harf öğretenin kulu, kölesi olurum” sözleriyle de en yüce makama oturtulmuştur. Kurduğu cumhuriyetin hedefleri arasında yer alan “Çağdaş uygarlık seviyesi”ne ancak öğretmenler sayesinde ulaşılabileceğini bilen Mustafa Kemal Atatürk de, büyük güven duyduğu öğretmenleri her vesile ile yüceltmiştir. Bununla da yetinmeyen Atatürk, öğretmenlere gösterdiği hedefi şu 7 ana başlık altında özetlemiştir: .Gelecek kuşaklar Türkiye’nin bağımsızlığını koruyacak, Cumhuriyeti koruyup yüceltecek biçimde yetiştirilmelidir. .Eğitim milli olmalıdır. .Eğitim bilime dayanmalıdır. .Eğitim, işe yarar ve üretici olmalıdır. .Eğitim, yeni nesillerde erdem, düzen ve disiplin duygularını geliştirmelidir. .Eğitim halkı bilgisizlikten kurtarmalı, onun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmelidir. .Eğitim, halkın yeteneklerini ortaya çıkararak geliştirmelidir. Bu ülkü doğrultusunda, cumhuriyetin ilk yıllarında gaz lambaları, idare fitilleri ile gece-gündüz Türkiye’nin en ücra köşelerinde fedakarca hizmet veren öğretmenler, ne yazık ki, son yıllarda hain namluların ve karanlık güçlerin hedefi olmaktan kurtulamadı. Önceleri, düşman kamplara bölünmek istendi öğretmenler. Bölünsünler ki, Türkiye’nin bölünmesi kolaylaşsın. Sonraları, öldürmeye başladılar bu güzel insanları. Ölsünler ki, kendilerine direnen en onurlu mesleğin sahipleri korksun, sinsin... Çünkü onlar biliyordu ki; öğretmenler görevini yaptıkça, Türkiye üzerine kurdukları karanlık tezgahları yıkılacak ve oynadıkları kanlı oyun bozulacak. Onlar biliyordu ki; cehaletin pençesinde kıvranan insanların yolunu eğitimin nuru aydınlattıkça, kendi yollarında kimse kalmayacak. Onlar biliyordu ki; uşaklık cehaletin eseridir ve böyle giderse eğitim kendilerine uşaklık edecek insan bırakmayacak. Onlar biliyordu ki; ilimle donatılmış insanların parlak geleceği, kendilerinin sonu olacak... Ve biliyorlardı ki; eğitim bir güçtür ve bu güçten mahrum bırakılan toplumlar da güçsüz kalır. İhmal ettik onları... Hainliğin ve karanlığın üzerine elindeki eğitim meşalesi ile giden öğretmenler, bir zamanlar toplumun en saygın kişileri iken, maddi ve manevi bakımdan da ihmale uğrar oldu. Saygınlık vesilesi olan öğretmenlik, Atatürk’ün Türkiye Öğretmenler Birliği Kongresi üyeleri onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada da görülür. Tarihi konuşmasında öğretmenlere seslenen Atatürk şunları söylüyordu: “Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Eserin değeri, yeteneğiniz ve özverinizle orantılı olacaktır. Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli bu nitelik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Seçkin görevinizin yerine getirilmesi için, yüksek çabalarla kendinizi bu işe vereceğinize inanıyorum (...) Arkadaşlar! Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, idari inkılaplar çok büyük, çok önemlidir. Bu inkılaplar sizin, muhterem öğretmenler sizin, toplumsal ve düşünce inkılabındaki başarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” Gerçek aydınlar... “Mezarı köyde olan tek aydın öğretmenlerdir” gerçeği, öğretmenlik mesleğinin ne kadar onurlu ve ne kadar yüce bir görev olduğunu göstermektedir. Bu gerçeğin bilincinde olan Atatürk de, “Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir” demeyi ihmal etmemiştir. Günün kutlu, haftan mutlu olsun öğretmenim...
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2020 - Perşembe

Hz. Muhammed, Hz. Ali, Atatürk ve öğretmenler

[simple-author-box]

24 Kasım Öğretmenler Günü...

24-30 Kasım Öğretmenler Haftası...

Bu günün ve bu haftanın Türkiye açısından değeri, anlatımı mümkün olmayan bir öneme sahip.

Genç Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk önderliğinde reform niteliğindeki inkılapları gerçekleştirirken; Mustafa Kemal Atatürk’ün eline tebeşiri alarak karatahta önüne geçerek verdiği tarihi pozla ölümsüzleşen, Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan 24 Kasım’ı, 1981’den buyana Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz. Uygulama sonraları daha da genişletilerek, 24-30 Kasım arası Öğretmen Haftası olarak kutlanır oldu.

Başta öğretmenlik mesleğini tanıtmak ve sevdirmek olmak üzere, Türkiye Cumhuriyetinin aydınlık yolunda isimsiz neferler olarak görev yapan öğretmenlerimizin sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlayan faaliyetlere sahne olan bu hafta, ülkenin her yerinde ve devletin en üst seviyedeki isimlerinin iştiraki ile kutlanmaktadır.

Atatürk ve öğretmenler

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in, “Ben öğretmen olarak gönderildim” diye kutsadığı öğretmenlik mesleği, Hz. Ali’nin, “Bana bir harf öğretenin kulu, kölesi olurum” sözleriyle de en yüce makama oturtulmuştur.

Kurduğu cumhuriyetin hedefleri arasında yer alan “Çağdaş uygarlık seviyesi”ne ancak öğretmenler sayesinde ulaşılabileceğini bilen Mustafa Kemal Atatürk de, büyük güven duyduğu öğretmenleri her vesile ile yüceltmiştir.

Bununla da yetinmeyen Atatürk, öğretmenlere gösterdiği hedefi şu 7 ana başlık altında özetlemiştir:

.Gelecek kuşaklar Türkiye’nin bağımsızlığını koruyacak, Cumhuriyeti koruyup yüceltecek biçimde yetiştirilmelidir.

.Eğitim milli olmalıdır. .Eğitim bilime dayanmalıdır. .Eğitim, işe yarar ve üretici olmalıdır. .Eğitim, yeni nesillerde erdem, düzen ve disiplin duygularını geliştirmelidir. .Eğitim halkı bilgisizlikten kurtarmalı, onun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmelidir. .Eğitim, halkın yeteneklerini ortaya çıkararak geliştirmelidir.

Bu ülkü doğrultusunda, cumhuriyetin ilk yıllarında gaz lambaları, idare fitilleri ile gece-gündüz Türkiye’nin en ücra köşelerinde fedakarca hizmet veren öğretmenler, ne yazık ki, son yıllarda hain namluların ve karanlık güçlerin hedefi olmaktan kurtulamadı.

Önceleri, düşman kamplara bölünmek istendi öğretmenler. Bölünsünler ki, Türkiye’nin bölünmesi kolaylaşsın. Sonraları, öldürmeye başladılar bu güzel insanları. Ölsünler ki, kendilerine direnen en onurlu mesleğin sahipleri korksun, sinsin...

Çünkü onlar biliyordu ki; öğretmenler görevini yaptıkça, Türkiye üzerine kurdukları karanlık tezgahları yıkılacak ve oynadıkları kanlı oyun bozulacak.

Onlar biliyordu ki; cehaletin pençesinde kıvranan insanların yolunu eğitimin nuru aydınlattıkça, kendi yollarında kimse kalmayacak.

Onlar biliyordu ki; uşaklık cehaletin eseridir ve böyle giderse eğitim kendilerine uşaklık edecek insan bırakmayacak.

Onlar biliyordu ki; ilimle donatılmış insanların parlak geleceği, kendilerinin sonu olacak...

Ve biliyorlardı ki; eğitim bir güçtür ve bu güçten mahrum bırakılan toplumlar da güçsüz kalır.

İhmal ettik onları...

Hainliğin ve karanlığın üzerine elindeki eğitim meşalesi ile giden öğretmenler, bir zamanlar toplumun en saygın kişileri iken, maddi ve manevi bakımdan da ihmale uğrar oldu.

Saygınlık vesilesi olan öğretmenlik, Atatürk’ün Türkiye Öğretmenler Birliği Kongresi üyeleri onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada da görülür.

Tarihi konuşmasında öğretmenlere seslenen Atatürk şunları söylüyordu:

“Öğretmenler!

Yeni nesli, Cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Eserin değeri, yeteneğiniz ve özverinizle orantılı olacaktır.

Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli bu nitelik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Seçkin görevinizin yerine getirilmesi için, yüksek çabalarla kendinizi bu işe vereceğinize inanıyorum

(...)

Arkadaşlar!

Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, idari inkılaplar çok büyük, çok önemlidir. Bu inkılaplar sizin, muhterem öğretmenler sizin, toplumsal ve düşünce inkılabındaki başarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman aklınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister”

Gerçek aydınlar...

“Mezarı köyde olan tek aydın öğretmenlerdir” gerçeği, öğretmenlik mesleğinin ne kadar onurlu ve ne kadar yüce bir görev olduğunu göstermektedir. Bu gerçeğin bilincinde olan Atatürk de, “Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir” demeyi ihmal etmemiştir.

Günün kutlu, haftan mutlu olsun öğretmenim...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.