İzzet Sarı
Köşe Yazarı
İzzet Sarı
 

Türkiye - Azerbaycan kardeşliğini göremeyenler var

Türkiye Cumhuriyeti’nin son yıllarda dış politikasına, diplomasisine damga vuran en önemli şey, Türk dünyası ile ilişkilerini en üst seviyeye çıkarması ve Türk Devletleri Teşkilatının kurulmasına öncülük etmesidir. Bu vesile ile başta Azerbaycan olmak üzere tüm Türk devletleriyle ilişkimiz giderek güçlenmekte ve Turan diyarında kucaklaşmalar yaşanmaktadır. Buna her Türk seviniyor ve gurur duyuyor elbette. Olaylara Türkiye penceresinden değil de farklı açılardan bakanlar bu durumdan rahatsız oluyor hatta şaşırtan değerlendirmelerde bulunuyorlar. Örneğin gazeteci sıfatı taşıyan biri, “Azerbaycan Türkiye’nin asla dostu olamaz! Türkiye’nin gerçek dostu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” demiş. Önce bu sözün söylenmiş olabileceğine inanamadım. Gerçeği öğrenmek için Portakal ağıcına çıkmam yetti. Duyduğum ses, “Azerbaycan Türkiye’nin dostu olamaz” diyordu. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin mazisini bildiğim böyle bir cümle kurmanın konuya vakıf olmamaktan hatta ‘tarih cehaletinden’ kaynaklandığını biliyorum. Bu çerçevede bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum: -Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmuştur. Yardıma ihtiyacı vardır. Büyüyebilmesi, gelişebilmesi kendi ayakları üzerinde durabilmesi için kardeşlerinin yardımına ihtiyacı vardır… Yunanlılar bu vatanı işgal ederken, Dumlupınar’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Ya istiklal, Ya Ölüm’ emrini kahraman Mehmetçiğe verirken; Azerbaycanlı kardeşlerimiz Türkiye için ve Atatürk’ün kutsal davası için bakın neler yapıyorlardı… -O yıllarda Bakü’de;  “Türkiye Millî Bağımsızlık Hareketine Yardım Fonu” oluşturulmuş ve halkın bizzat yardımı da sağlanmıştır. (Tıpkı bugün Kahramanmaraş merkezli depremde olduğu gibi) -Azerbaycan’da Sovyet Rusya hakimiyeti kurulduktan sonra Azerbaycan Devrim Konseyi Başkanı Neriman Nerimanov’un siyasetinde, Türkiye- Rusya- Azerbaycan stratejik olarak önemli bir konuma gelmişti. Nerimanov, Azerbaycan’ın menfaatlerini Mustafa Kemal Türkiye’si ile iyi temaslar kurarak bunu Sovyet Rusya ile ilişkilendirmekteydi. Nerimanov, Azerbaycan hükûmetinin başkanı olarak ilk icraatlarından biri Türkiye’ye Mustafa Kemal’e müracaat etmek olmuştur. Gönderdiği mektup, iki halk arasındaki ilişkiyi “kardeş silahı ile silahlanmak” olarak değerlendirmekteydi. 17 Eylül 1921’de Bakü’de özel “Kızılay” yardımlaşma faaliyeti sonucunda elde edilen bütün gelir Türkiye’ye gönderilmiştir. İki devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek için Bakü’de ve Ankara’da karşılıklı temsilcilikler açılmıştır… Azerbaycan Ankara özel temsilcisi İbrahim Abilov, 22 Ekim 1921’de güven mektubunu şahsen Mustafa Kemal Paşa’ya takdim etmiştir. Azerbaycan’ın Ankara’da açılan elçiliğine bayrak çekilirken Mustafa Kemal Paşa yaptığı konuşmada, “Sefir Hazretleri; Azerbaycan sancağının Türkiye sancağının yanında, Türkiye semasında dalgalandığını görmek bütün milletimiz için büyük bir bayramdır. Bize böyle bir bayram yaşattığınızdan dolayı samimi teşekkürâtımı tekrar ederim” demiştir. Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 31 Ekim 1921 tarihli sayısında ise şöyle yazıyordu, “Cihan harbinde en çok severek döktüğümüz kan, Azerbaycan istiklali için akan Türk kanıdır.” Nerimanov, “Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti  bizim dostumuzdur, dahası kardeşimizdir…” diye beyanat vermekte ve “Eğer bütün dünya ile savaş meydana gelse bile  Azerbaycan, Türkiye ile müttefik olacaktır…” diyerek karşılıklı güvenin öneminden bahsetmekteydi. 10 Nisan 1922’de Nerimanov, Moskova’ya gönderdiği bir mektupta, “Bütün vasıtalarla Ankara hükûmetine yardım etmek gerekir ki, onlar kendi millî bağımsızlık mücadelelerini sona erdirsinler. Eğer bunun için gereken imkanlarımız yoksa o zaman biz Azerbaycan halkı olarak cephede savaşarak kardeşimizin yanında yer alacağız…” diyordu. Türkiye- Sovyet Rusya diplomasisinin icra yolu Bakü’den geçiyordu. Bu siyasi işbirliğinin düzenlenmesinde Nerimanov, Azerbaycan’a ait olmayan konularda da yardımcı oluyordu. Mustafa Kemal Paşa, Neriman Nerimanov’a bir mektup göndererek borç para talebinde bulundu. Mektup 17 Mart 1921 tarihinde Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi olan Memduh Şevket Bey tarafından Nerimanov’a ulaştırıldı. Nerimanov, bazı bakanların muhalefetine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın isteğini samimiyetle karşıladı ve gereğini yaptı. Nerimanov 23 Mart 1921 tarihinde, Atatürk’e yazdığı cevabi mektubunda, birbiri ardınca kazanılan savaşlar ile Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden bu başarıları kazanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetini, onun başkanını ve kahraman Türk ordusunu kutladığını bildirdikten sonra,  “Paşam, Türk Milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir.” diyordu. Derhal hazırda bulunan 500 kilo altın Bakü’den Tiflis üzerinden Batum’a buradan da Sovyetlere ait gemilerle İnebolu’ya getirilerek kağnılarla Ankara’ya ulaştırıldı. TBMM Hükümeti bu altının 200 kilosunu devlet bütçesine ayırdı. Geriye kalanı silah ve mühimmat alımı için kullandı. Bakü Hükümeti 23 Mart 1921’de 30 vagon petrol, 2 vagon benzin, 8 vagon gazyağı; 2 Mayıs 1921’de ise 62 vagon petrolü yine Tiflis ve Batum üzerinden İnebolu’ya buradan da Ankara’ya ulaştırmıştır. 2 Nisan 1921’de Bakû’deki Türk temsilciliğine 1 milyon altın ruble bağışlamıştır. Aynı yılın Mayıs ayı içinde Azerbaycan Dışişleri Komiseri M.D. Hüseyinov, Türkiye’ye gönderdiği bir telgrafta, “Bundan sonra Azerbaycan Hükümeti kardeş Türk halkına yürüttüğü bağımsızlık savaşı müddetince vatanı uğrunda hayatlarını kaybetmiş askerlerin yetim çocuklarına barınacağı sığınaklar (yetimhane) için her ay 62 vagon petrol ve 3 vagon gaz yağı göndermeyi taahhüt ediyor.” diye yazıyordu. Azerbaycan, Neriman Nerimanov’un konsey başkanlığı döneminde bu taahhüdüne sonuna kadar sadık kalmıştır. Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yolu ile Azerbaycan 9 bin tondan fazla gaz yağı ve 350 ton benzin gönderdi. Bunların dışında Özbekistan’ın Buhara Hükümeti tarafından Türkiye’ye yardım olarak gönderdiği Sovyetlere teslim edilen altınların, silah ve cephanenin Türkiye’ye nakledilmesinde Neriman Nerimanov’un önemli katkıları olmuştur. Azerbaycan’dan gönüllü birlikler gelip Türk ordusuna katılmış, şehit ve gazi olanlarda olmuştur. Bu askerlerin içinde Türk ordusunda generalliğe kadar yükselen isimler bulunmaktadır. Sonuçta kazanılan zafer öncelikle Anadolu’nun yiğit evlatlarının ve Türk Dünyası’nın samimi ve karşılıksız katkılarıyla sağlanmıştır… Sayın Fatih Portakal, Türkiye ile Azerbaycan’ın dostluğun ötesinde gerçek bir kardeşi olduğunu ancak ve ancak tarihi doğru kaynaklardan okuduğun zaman anlayabilirsin. Sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de anlayamazsın!   Çünkü senin bugün savunduğun Yunanistan, o yıllarda  senin doğduğun İzmir’i işgal ettiğinde Atatürk, bu vatanı kurtarmak için kardeşleriyle beraber yol yürüyordu… Doğru birdir… Azerbaycan Türkiye’nin kardeşidir… GÜNÜN SÖZÜ: “Tek Millet, iki devlet…” (Haydar Aliyev)  
Ekleme Tarihi: 18 Mayıs 2023 - Perşembe

Türkiye - Azerbaycan kardeşliğini göremeyenler var

Türkiye Cumhuriyeti’nin son yıllarda dış politikasına, diplomasisine damga vuran en önemli şey, Türk dünyası ile ilişkilerini en üst seviyeye çıkarması ve Türk Devletleri Teşkilatının kurulmasına öncülük etmesidir.

Bu vesile ile başta Azerbaycan olmak üzere tüm Türk devletleriyle ilişkimiz giderek güçlenmekte ve Turan diyarında kucaklaşmalar yaşanmaktadır.

Buna her Türk seviniyor ve gurur duyuyor elbette.

Olaylara Türkiye penceresinden değil de farklı açılardan bakanlar bu durumdan rahatsız oluyor hatta şaşırtan değerlendirmelerde bulunuyorlar.

Örneğin gazeteci sıfatı taşıyan biri, “Azerbaycan Türkiye’nin asla dostu olamaz! Türkiye’nin gerçek dostu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” demiş.

Önce bu sözün söylenmiş olabileceğine inanamadım. Gerçeği öğrenmek için Portakal ağıcına çıkmam yetti. Duyduğum ses, “Azerbaycan Türkiye’nin dostu olamaz” diyordu.

Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin mazisini bildiğim böyle bir cümle kurmanın konuya vakıf olmamaktan hatta ‘tarih cehaletinden’ kaynaklandığını biliyorum.

Bu çerçevede bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum:

-Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmuştur. Yardıma ihtiyacı vardır. Büyüyebilmesi, gelişebilmesi kendi ayakları üzerinde durabilmesi için kardeşlerinin yardımına ihtiyacı vardır… Yunanlılar bu vatanı işgal ederken, Dumlupınar’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Ya istiklal, Ya Ölüm’ emrini kahraman Mehmetçiğe verirken; Azerbaycanlı kardeşlerimiz Türkiye için ve Atatürk’ün kutsal davası için bakın neler yapıyorlardı…

-O yıllarda Bakü’de;  “Türkiye Millî Bağımsızlık Hareketine Yardım Fonu” oluşturulmuş ve halkın bizzat yardımı da sağlanmıştır. (Tıpkı bugün Kahramanmaraş merkezli depremde olduğu gibi)

-Azerbaycan’da Sovyet Rusya hakimiyeti kurulduktan sonra Azerbaycan Devrim Konseyi Başkanı Neriman Nerimanov’un siyasetinde, Türkiye- Rusya- Azerbaycan stratejik olarak önemli bir konuma gelmişti. Nerimanov, Azerbaycan’ın menfaatlerini Mustafa Kemal Türkiye’si ile iyi temaslar kurarak bunu Sovyet Rusya ile ilişkilendirmekteydi.

Nerimanov, Azerbaycan hükûmetinin başkanı olarak ilk icraatlarından biri Türkiye’ye Mustafa Kemal’e müracaat etmek olmuştur. Gönderdiği mektup, iki halk arasındaki ilişkiyi “kardeş silahı ile silahlanmak” olarak değerlendirmekteydi.

17 Eylül 1921’de Bakü’de özel “Kızılay” yardımlaşma faaliyeti sonucunda elde edilen bütün gelir Türkiye’ye gönderilmiştir.

İki devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek için Bakü’de ve Ankara’da karşılıklı temsilcilikler açılmıştır…

Azerbaycan Ankara özel temsilcisi İbrahim Abilov, 22 Ekim 1921’de güven mektubunu şahsen Mustafa Kemal Paşa’ya takdim etmiştir. Azerbaycan’ın Ankara’da açılan elçiliğine bayrak çekilirken Mustafa Kemal Paşa yaptığı konuşmada, “Sefir Hazretleri; Azerbaycan sancağının Türkiye sancağının yanında, Türkiye semasında dalgalandığını görmek bütün milletimiz için büyük bir bayramdır. Bize böyle bir bayram yaşattığınızdan dolayı samimi teşekkürâtımı tekrar ederim” demiştir.

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 31 Ekim 1921 tarihli sayısında ise şöyle yazıyordu, “Cihan harbinde en çok severek döktüğümüz kan, Azerbaycan istiklali için akan Türk kanıdır.”

Nerimanov, “Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti  bizim dostumuzdur, dahası kardeşimizdir…” diye beyanat vermekte ve “Eğer bütün dünya ile savaş meydana gelse bile  Azerbaycan, Türkiye ile müttefik olacaktır…” diyerek karşılıklı güvenin öneminden bahsetmekteydi.

10 Nisan 1922’de Nerimanov, Moskova’ya gönderdiği bir mektupta, “Bütün vasıtalarla Ankara hükûmetine yardım etmek gerekir ki, onlar kendi millî bağımsızlık mücadelelerini sona erdirsinler. Eğer bunun için gereken imkanlarımız yoksa o zaman biz Azerbaycan halkı olarak cephede savaşarak kardeşimizin yanında yer alacağız…” diyordu.

Türkiye- Sovyet Rusya diplomasisinin icra yolu Bakü’den geçiyordu. Bu siyasi işbirliğinin düzenlenmesinde Nerimanov, Azerbaycan’a ait olmayan konularda da yardımcı oluyordu.

Mustafa Kemal Paşa, Neriman Nerimanov’a bir mektup göndererek borç para talebinde bulundu. Mektup 17 Mart 1921 tarihinde Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi olan Memduh Şevket Bey tarafından Nerimanov’a ulaştırıldı. Nerimanov, bazı bakanların muhalefetine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın isteğini samimiyetle karşıladı ve gereğini yaptı.

Nerimanov 23 Mart 1921 tarihinde, Atatürk’e yazdığı cevabi mektubunda, birbiri ardınca kazanılan savaşlar ile Türk halkının emperyalizmden kurtulma günlerinin yaklaştığını, bu yüzden bu başarıları kazanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetini, onun başkanını ve kahraman Türk ordusunu kutladığını bildirdikten sonra,  “Paşam, Türk Milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeşiz, her zaman elinizden tutacağız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız ve tutmaya devam edeceğiz bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir.” diyordu.

Derhal hazırda bulunan 500 kilo altın Bakü’den Tiflis üzerinden Batum’a buradan da Sovyetlere ait gemilerle İnebolu’ya getirilerek kağnılarla Ankara’ya ulaştırıldı. TBMM Hükümeti bu altının 200 kilosunu devlet bütçesine ayırdı. Geriye kalanı silah ve mühimmat alımı için kullandı.

Bakü Hükümeti 23 Mart 1921’de 30 vagon petrol, 2 vagon benzin, 8 vagon gazyağı; 2 Mayıs 1921’de ise 62 vagon petrolü yine Tiflis ve Batum üzerinden İnebolu’ya buradan da Ankara’ya ulaştırmıştır.

2 Nisan 1921’de Bakû’deki Türk temsilciliğine 1 milyon altın ruble bağışlamıştır.

Aynı yılın Mayıs ayı içinde Azerbaycan Dışişleri Komiseri M.D. Hüseyinov, Türkiye’ye gönderdiği bir telgrafta, “Bundan sonra Azerbaycan Hükümeti kardeş Türk halkına yürüttüğü bağımsızlık savaşı müddetince vatanı uğrunda hayatlarını kaybetmiş askerlerin yetim çocuklarına barınacağı sığınaklar (yetimhane) için her ay 62 vagon petrol ve 3 vagon gaz yağı göndermeyi taahhüt ediyor.” diye yazıyordu.

Azerbaycan, Neriman Nerimanov’un konsey başkanlığı döneminde bu taahhüdüne sonuna kadar sadık kalmıştır. Bu taahhüdün dışında 1922 yılında Batum yolu ile Azerbaycan 9 bin tondan fazla gaz yağı ve 350 ton benzin gönderdi.

Bunların dışında Özbekistan’ın Buhara Hükümeti tarafından Türkiye’ye yardım olarak gönderdiği Sovyetlere teslim edilen altınların, silah ve cephanenin Türkiye’ye nakledilmesinde Neriman Nerimanov’un önemli katkıları olmuştur. Azerbaycan’dan gönüllü birlikler gelip Türk ordusuna katılmış, şehit ve gazi olanlarda olmuştur. Bu askerlerin içinde Türk ordusunda generalliğe kadar yükselen isimler bulunmaktadır.

Sonuçta kazanılan zafer öncelikle Anadolu’nun yiğit evlatlarının ve Türk Dünyası’nın samimi ve karşılıksız katkılarıyla sağlanmıştır…

Sayın Fatih Portakal, Türkiye ile Azerbaycan’ın dostluğun ötesinde gerçek bir kardeşi olduğunu ancak ve ancak tarihi doğru kaynaklardan okuduğun zaman anlayabilirsin.

Sen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de anlayamazsın!   Çünkü senin bugün savunduğun Yunanistan, o yıllarda  senin doğduğun İzmir’i işgal ettiğinde Atatürk, bu vatanı kurtarmak için kardeşleriyle beraber yol yürüyordu…

Doğru birdir… Azerbaycan Türkiye’nin kardeşidir

GÜNÜN SÖZÜ:

“Tek Millet, iki devlet…”

(Haydar Aliyev)

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.