İrfan Ünver Nasrattınoğlu
Köşe Yazarı
İrfan Ünver Nasrattınoğlu
 

Kızılderililer Türk Müdür?

Dünya bilim çevrelerinin kabul ettikleri gerçek odur ki; Kızılderililer Türk’tür. Geçtiğimiz yıllarda, bu gerçek doğrultusunda çok sayıda makaleler ve kitaplar yayımlanmıştır. Kuşkusuz, Kızılderililerin soy-kökleriyle ilgili çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlardan en akla yatkın olanı, binlerce yıl önce Asya'dan Bering Boğazını geçerek Alaska'ya geldikleri; oradan 2500 yıl önce Amerika kıtasına geçmiş oldukları; bir kısmı Kanada'ya yerleşirken, diğerlerinin A.B.D. , Meksika, Orta ve Güney Amerika'ya dağıldıkları hususundaki görüşlerdir. Kimi bilim adamları onların Moğol ırkından geldiklerini; fiziki ve karakter özellikleri bakımından Çin ve Japonlara benzediklerini yazmışlardır. Ancak, dillerinin Türkçe oluşu, bugün bile çok sayıda Türkçe kelimeyi kullanmaları ve ayrıca, bazı gelenek ve göreneklerinin Türk-kültürüyle benzeşmesi, Kızılderililerin, Türk kökenli olduklarının kanıtıdır. Büyük Türk bilgini Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Amerika'da Kızılderililer hakkında yaptığı araştırmalarda, Meksika'nın A.B.D.  sınırına yakın bir bölgesinde oturan "Tarahumara" adlı kabilenin konuştuğu dilde 400 kadar Türkçe kelimenin varlığını tespit etmiştir. Yıllarca Amerika'da yaşayan Prof. Tuna, üç Amerikalı antropoloğun diş, saç ve kan tahlili yaparak, Kızılderililerin kökenini araştırdıklarını; bu araştırmalar sonunda bunların Asyalı olup, Kuril Adaları üzerinden Amerika'ya geçtiklerini kaydetmiş ve şu sonuca varmıştır: "Kızılderililer Türk ırkından gelmektedir..." Gazeteci Arslan Bulut, 1999 yılında Denizli'de toplanan Türk Dünyası Kurultayı için Türkiye'ye gelen Amerikalı Kızılderili M. Franklin Keel ile bir söyleşi yapmış ve bu söyleşiyi Kurultay Gazetesi'nin 12 Temmuz 1999 Tarihli nüshasında yayımlamıştı. A.B.D. Hükümetinde Sosyal İşler Daire Başkanı olarak görev yapan bu Kızılderili'nin verdiği şu cevaplar, meseleye ışık tutmaktadır. A.B. (Arslan Bulut): Siz Türk müsünüz? M.F.K. (M. Franklin Keel): Türk asıllı olduğumuzu son zamanlarda yapılan DNA testlerinden öğrendik. Türk olmaktan çok mutluyuz. A.B.:Amerika Kıt'ası boyunca yer adlarının Türkçe olduğuna dair araştırmalar var. Siz ne biliyorsunuz? M.F.K.: Konuyla ilgili bazı bilgilerimiz var. Ancak çok derin araştırmalara ihtiyaç var. A.B.:Tutuk, Yafes'in oğullarından biriydi. Yani Türk'ün kardeşi. Tutuk Orta Asya'daki tarihi buluntularda adı geçen bir komutanın adı. Kızılderililer’de de Tutuk ismi kullanılıyor…0n bin yıl öncesinden kalan bir isim bu. M. F. K.: İşitmedim. Ama kabileler içerisinde bu ismin yaşaması muhtemeldir. A.B. : Kurultayda kendi kültürünüzle ilgili benzerlikler bulabildiniz mi? M.F.K. : Kurultaya katılmaktan çok memnunum. Altay ve Tuvalılarla karşılaşmadım. Ancak Yakutlar'la tanıştım. Tıpkı benim kuzenlerim gibi görünüyorlardı. Benzerlik çok açık. A. B. : Türkler'deki bozkurt efsanesi Kızılderililer'de yaşıyor, ne dersin? M.F.K.: Bir kabilenin adı Bozkurt'tur. Yine başka kabilelerde de Bozkurt bir semboldür. A B. : Amerikan filmlerinde Kızılderililer hep vahşi gösterildi. Biz çocukken kendimizi Kızılderililer'e yakın hissederdik. Şimdi' Türk olduğunuzu öğrenince bu yakınlığın sebebini daha iyi anlıyoruz. M.F K.: Evet, buraya Amerikalı yerlilerden daha fazla temsilci getirseydik, onlar sizinle karşılaşmaktan çok memnun olurlardı.Türkoloji  alanında Ruslar' ın yaptıkları çalışmalar son derece yoğundur. Mesela dünyada ilk halı üretimini Türkler'in yapmış olduklarını Rus bilim adamları tespit etmişlerdir. Kızılderili'lerin Türk kökenli olduğuna ilişkin ilk ciddi tespitleri de Ruslar ortaya koymuşlardır. Moskova'da bulunan Vavilov Enstitüsünün Genel Genetik Bölümünün Başkan Yardımcısı Dr. Ilya Zakhorov'un Güney Sibirya topraklarında Ak-Dovurak Bölgesinde yaşayan Tuva Türkleri üzerinde yapmış olduğu DNA testlerinin sonucu, genetikçi bilim adamlarının dikkatlerini Tuva Eli'ne çekmiştir. Yıllarca Kızılderili'lerin asıl atalarını bulmak için Sibirya'da yaşayan halklar üzerinde DNA testleri yaptığını belirten Dr. Zakhorov, çalışmalarının sonucunu şu sözlerle açıklamıştır: "Tuvalar'ı n DNA testleri ile benzerlik gösteren Navaho ve Apaçiler'den başka kabilelerinde genetik bağlarla Tuvaların akrabası olduklarına inanıyorum." Halen Rusya Federasyonu'na bağlı olan Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan insanların, kültürel değerler bakımından; özellikle şamanizmin yaşatılması doğrultusunda, Amerika Kızılderili'leri ile büyük benzerlikler gösterdiğine dikkati çeken Zakhorov, üzerinde araştırılma yapılması gereken en kritik bölgenin Moğolistan'ın kuzeyinde yer alan Sibirya toprakları olduğunu belirtmiştir. Dr. Zakhorov söz konusu araştırmasını 450 Tuva Türkü üzerinde yaptığını; yapılan testler sonunda bu insanların DNA testleri ile Amerikan Kızılderili kabilelerinden Navaho ve Apaçi'lerin yüzde 72 benzerlik gösterdiğini kaydetmiştir. Bu Rus bilim adamının bulguları ve tespitleri A.B.D'nde çıkan The American journal of Human Genetics Dergisinde yayımlandıktan sonra Amerikan, İtalyan ve Brezilyalı bilim adamları, Vavilov Enstitüsü ile temasa geçmişlerdir. Aynı zamanda başka Rus bilim adamları da aynı konu üzerinde çok ciddi çalışmalara yönelmişler ve Zakhorov'un tespitlerinin doğruluğunu belirtmişlerdir. Zaharov Tuva Devlet Akademisinin 6 bilim adamı ile birlikte yoğun bir çalışma yapmıştır. Ünlü Izvestiya Gazetesi bu çalışmalara geniş yer vermiş ve yaptığı yayındaki Zaharov'un şu cümlesi, geniş yankı yaratmıştır: "Tuva'daki çalışmalarımıza daha yeni başlamıştık. Çadırımıza 80 yaşlarında Tuva'lı bir kadın girdiğinde şaşakaldım. Tıpatıp bir Kızılderili idi. Aynı çene yapısı, aynı kaşlar. Doğru yolda olduğumuzu daha o zaman anlamıştım. "Amerikalı araştırmacı-yazar Ethel Stevart " Dene Ve Na-Dene. Göçü, Cengiz Han'dan Amerika'ya Kaçış" adlı geniş yankı uyandıran eserinde, Dene ve Na-Dene Kızılderili’lerinin atalarının Turfan Uygur Krallığı, Orta Asya'daki Hsi-Hsia Krallığı ve Gobi Çölü'ndeki Türk kabileleri olduğunu iddia etmiştir. Gazeteci ve akademisyen dostum Dr. Ahmet Ali Arslan, yıllarca A.B.D.'nde yaşamış ve Kızılderililer ile ilgili geniş araştırma çalışmaları yapmış olan bir bilim adamıdır. Dr. Arslan henüz bulgularını kitap bütünlüğünde yayımlamamıştır ama; zaman zaman yayımladığı makaleler ve gazete yazılarında ilginç görüşler öne sürmüştür. Gazeteci Düzgün Karadaş'la yaptığı söyleşide verdiği cevapları, özetleyerek sunmak isterim. - Kızılderililerin arasında yaşayan biri olarak Kızılderililer’in 'Türk olup olmadıkları konusundaki tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? - Amerika'da Kongre tarafından varlığı kabul edilen ve Federal bütçeden ödenek ayrılan Kızılderili kabilelerinin sayısı520'dir. Bunların dini merasimleri; yaradılış ve türeyiş destanları bizim kültür hayatımızda "Türk'e çare bitkiler" dediğimiz yaban bitki ve çiçeklerinden yararlanarak uygulanan tedavi yöntemleri büyük benzerlikler gösteriyor. Bir din olarak değil inanç ve yaşayış tarzı olarak benimsenen Şamanizm’in Orta Asya, Sibirya ve Kuzey Amerika yerli kabileleri arasında yaşayan şekli de çok benziyor. - Amerika ya nasıl geçtiler? - Bugün Amerikalı ve Kanadalı sosyal antropologlar, Kızılderili'lerin Orta Asya, özellikle Altay, Tuva, Televüt Türklerinin yaşadığı bölgeden kuzey doğuya göç ederek Bering Boğazı üzerinden Amerika kıtasına 15-20 bin yıl önce geçtiklerini ve beraberlerinde at, köpek getirdiklerini yazıyor. - Yaşam şekilleri bakımından Türklere benziyorlar mı? - Özellikle Bering Boğazı'na yakın yerlerde yaşayan Kızılderililer totem geleneğine sahip. Bizde Amerikan filmlerinden kalma yanlış bir inanç var. Kızılderililerin totemlere tapındıklarını zannederdik. Oysa dini açıdan bakıldığında, gökyüzüne doğru uzanan her totem, Tanrının "bir"liğini temsil ediyor: Yani Şaman geleneğini sürdürüyorlar. - Yani bizdeki Nevruzun aynısını Kızılderililer’de mi kutluyor? - Evet. Örneğin Kaliforniya ve etrafındaki topraklarda dağınık olarak yaşayan Amerika yerli Kızılderili kabilelerinden Yurok, Karuk, Hupa, Yılki, Pomo, Modoc ve Maidu kabileleri yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen mart ayında bahar bayramını kutluyorlar. - Kızılderililer arasında Asya'dan geldiklerine inananlar var mı? - Pala Kabilesi, Amerika'ya Asya topraklarından kayaklarla geçtiklerini söylüyor. Mohawklar da kendi kültürünü Orta Asya Türk kültürü ile bir sayıyor. Bu arada Mohawklar kendilerine Mohikan denilmesinden hoşlanmıyor. Siu Kabilesi de "su" anlamını taşıyor. Ve Mohawklar, Türkler'le kan kardeşi olduklarına dair Türk Büyükelçisine mektup yazmışlar. Bozkurt'tan türeme destanı, Nootka Kızılderili kabilesinin türeyiş destanında birebir yaşıyor. Nootka kabilesi ise, diğer kabileler tarafından "bozkurttan türeyen kabile" olarak biliniyor ve bölgede bu adla çağrılıyorlar. Ayrıca yiğitlik ve gözü karalılıkları ile tanınan Black Foot (Kara Ayak) adlı kabilenin de yine Oğuz Destanı'na göre, Çinliler'in katliamından kaçtıklarını yazıyor. Atsina Kabilesi, Türkler'le akraba olup, Türeyiş Destanımızda yer alan dişi kurt Asena ile ayni adı taşıyor. Sembol olarak türediklerine inandıkları dişi kurt figürünü kullanıyorlar. 2500 yıl önce Bering Boğazını geçerek Alaska'ya yerleşenler Türk asıllı Ata Başkan kabilesidir. Bugün halen 6500 Alaskalı kendilerini Ata Başkan'lardan sayar ve bunların 2400 kadarı Yukon ve Koyukok nehirleri kı yılarındaki köylerde yaşarlar. Bu köylerde Ata Başkan ve Koyukon dilleri konuşulur. Kanada sözünün aslı Kızılderili lisanına göre "Kan-Ada"dır. Ata'Başkanlar Asya'dan Alaska'ya, oradan Amerika kıtasının öteki bölgelerine geçtiler. Bilim adamlarına göre, Ata Başkan ve Apaçiler ile Alaska'dan Hudson'a kadar uzanan adına (Ahtına), Han, Hul (Kauçuk), Ingalak, Koyukan, Kus Kokvim, Kutçu, Tan Ana, Tan Ayna ve Tan Anakros Kızılderili kabileleri Türk olup, Ata Başkan dili ailesine aittirler. Bu kabileler Kızılderili diline göre Arizona, Kaliforniya ve Teksas (Tek-Saz)'a yerleşmişlerdir. Teksas'ın asıl adı, Kızılderili diline göre Tek Saz'dır. Bu görüşler, Amerikalı bilim adamları tarafından da kabul edilmektedir. Bilindiği gibi yüzyıllarca göçebe topluluklar halinde yaşamış olan Türkler, gittikleri yere, geldikleri yerlerin adlarını da götürmüşlerdir. Dağ, nehir, ova, körfez, ada ve kentlere Türkçe isimler verilerek, o bölge Türk yurdu yapılmıştır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Alaska'nın ada, nehir, 'körfez, dağ, göl, deniz ve coğrafi isimlerinin tamamına yakını Türk Devletleri, Türk Kabileleri ve Türk büyüklerinin isimlerini taşımaktadır. Alaska'da Istik, Yakut; Hunah, Dol-Gan (Duncan), Karluk, Kayu (Kayı), Ingalık (Ungalık), Ata Başkan, Çuğaş (Çuvaş) ve Tan-Ana bunlardan sadece birkaçıdır. Adak (ada), ak ayak, ak-un, dun kan (kent), kaçımak (körfez), kan aga (ada), kanamaz kız, kan ol (kent), kana kanak, kavalya (ada), kurd ova, kutluk (kent), kuyu (ada), milik tavuk, nine, tan aga, tan ana, koyuk (kent), ulak (ada), yun aska (ada), yakut, kovikhan (göl), han eli, kent, ata baş (göl), ata başkan (nehir) Türkçe yer adlarıdır. Türk dilbilimcileri, inceleme yaptıkça, Kızılderili kabilelerinde konuşulan dillerde, yeni yeni Türkçe kelimeler tespit ediyorlar. Bu çalışmalar enine boyuna derinleştirildiğinde, bütün dünyayı şaşırtacak benzerliklerin ortaya çıkacağına inanıyorum.  Yıllardır sinemalarda ve televizyon ekranlarında Kızılderili filmleri seyrederiz. Bir çoğumuz, Kızılderililer'in, beyazlara karşı verdikleri mücadelede, bayazların tarafını tutmuş ve filmdeki "esas oğlan"'ı alkışlamışızdır. Oysa beyaz adamın katlettiği Kızılderili bizim soydaşımızdır. Reha Oğuz Türkkan'ın deyimiyle, amca oğludur. Batı dünyasının "Yeni Dünya" olarak adlandırdığı Amerika'nın asıl sahipleri, yerli Kızılderili'lerdir. Bu temiz insanlar, topraklarına gelen beyaz adamlara ekmek, su verdiği gibi, yerleşebilmeleri için toprak bağışlamıştır. Ama o beyaz adam, Kızılderili'nin canını da almıştır! İngiliz, İrlandalı, İskoç, Galli, İspanyol, İtalyan, Fransız v.b. olan Amerikalı beyaz adam bugün dünyanın jandarmalığına soyunmuştur! Zaman zaman jandarmalığını bize de göstermek için, üst düzey yöneticiler gönderip, onurumuzu rencide etmektedir. Peki, bu insanlık dışı davranışlara dur diyecek bir makam var mıdır? Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın gözü, Amerika'nın uzaklarındadır. Hülasa Kızılderililer Türk'tür ve bu gerçek bilim adamlarınca kabul edilmiştir. Dolayısıyla, Türk Dünyası kavramı içerisinde onların da yeri vardır ve bu topluluk bizim için çok önemlidir. Çünkü Dünya'nın jandarması A.B.D.'nde bir lobimizin bulunmasında yarar vardır. Bu lobi, tarih içinde bu ülkeye gidip yerleşen insanlarımızın yanı sıra; Meluncanlar, Kızılderililer ve Avrasya'nın çeşitli bölgelerinden gidip yerleşen soydaşlarımızla oluşacaktır. Bu nedenle bizim Kızılderililer ile ilgilenmemiz doğaldır. Bu ilgi, onların Türk Kurultaylarına katılmaları ile başlamıştır ve devam etmelidir.
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2023 - Pazar

Kızılderililer Türk Müdür?

Dünya bilim çevrelerinin kabul ettikleri gerçek odur ki; Kızılderililer Türk’tür. Geçtiğimiz yıllarda, bu gerçek doğrultusunda çok sayıda makaleler ve kitaplar yayımlanmıştır. Kuşkusuz, Kızılderililerin soy-kökleriyle ilgili çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlardan en akla yatkın olanı, binlerce yıl önce Asya'dan Bering Boğazını geçerek Alaska'ya geldikleri; oradan 2500 yıl önce Amerika kıtasına geçmiş oldukları; bir kısmı Kanada'ya yerleşirken, diğerlerinin A.B.D. , Meksika, Orta ve Güney Amerika'ya dağıldıkları hususundaki görüşlerdir. Kimi bilim adamları onların Moğol ırkından geldiklerini; fiziki ve karakter özellikleri bakımından Çin ve Japonlara benzediklerini yazmışlardır. Ancak, dillerinin Türkçe oluşu, bugün bile çok sayıda Türkçe kelimeyi kullanmaları ve ayrıca, bazı gelenek ve göreneklerinin Türk-kültürüyle benzeşmesi, Kızılderililerin, Türk kökenli olduklarının kanıtıdır.

Büyük Türk bilgini Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Amerika'da Kızılderililer hakkında yaptığı araştırmalarda, Meksika'nın A.B.D.  sınırına yakın bir bölgesinde oturan "Tarahumara" adlı kabilenin konuştuğu dilde 400 kadar Türkçe kelimenin varlığını tespit etmiştir. Yıllarca Amerika'da yaşayan Prof. Tuna, üç Amerikalı antropoloğun diş, saç ve kan tahlili yaparak, Kızılderililerin kökenini araştırdıklarını; bu araştırmalar sonunda bunların Asyalı olup, Kuril Adaları üzerinden Amerika'ya geçtiklerini kaydetmiş ve şu sonuca varmıştır: "Kızılderililer Türk ırkından gelmektedir..."

Gazeteci Arslan Bulut, 1999 yılında Denizli'de toplanan Türk Dünyası Kurultayı için Türkiye'ye gelen Amerikalı Kızılderili M. Franklin Keel ile bir söyleşi yapmış ve bu söyleşiyi Kurultay Gazetesi'nin 12 Temmuz 1999 Tarihli nüshasında yayımlamıştı. A.B.D. Hükümetinde Sosyal İşler Daire Başkanı olarak görev yapan bu Kızılderili'nin verdiği şu cevaplar, meseleye ışık tutmaktadır.

A.B. (Arslan Bulut): Siz Türk müsünüz?

M.F.K. (M. Franklin Keel): Türk asıllı olduğumuzu son zamanlarda yapılan DNA testlerinden öğrendik. Türk olmaktan çok mutluyuz.

A.B.:Amerika Kıt'ası boyunca yer adlarının Türkçe olduğuna dair araştırmalar var. Siz ne biliyorsunuz?

M.F.K.: Konuyla ilgili bazı bilgilerimiz var. Ancak çok derin araştırmalara ihtiyaç var.

A.B.:Tutuk, Yafes'in oğullarından biriydi. Yani Türk'ün kardeşi. Tutuk Orta Asya'daki tarihi buluntularda adı geçen bir komutanın adı. Kızılderililer’de de Tutuk ismi kullanılıyor…0n bin yıl öncesinden kalan bir isim bu.

M. F. K.: İşitmedim. Ama kabileler içerisinde bu ismin yaşaması muhtemeldir.

A.B. : Kurultayda kendi kültürünüzle ilgili benzerlikler bulabildiniz mi?

M.F.K. : Kurultaya katılmaktan çok memnunum. Altay ve Tuvalılarla karşılaşmadım. Ancak Yakutlar'la tanıştım. Tıpkı benim kuzenlerim gibi görünüyorlardı. Benzerlik çok açık.

A. B. : Türkler'deki bozkurt efsanesi Kızılderililer'de yaşıyor, ne dersin?

M.F.K.: Bir kabilenin adı Bozkurt'tur. Yine başka kabilelerde de Bozkurt bir semboldür.

A B. : Amerikan filmlerinde Kızılderililer hep vahşi gösterildi. Biz çocukken kendimizi Kızılderililer'e yakın hissederdik. Şimdi' Türk olduğunuzu öğrenince bu yakınlığın sebebini daha iyi anlıyoruz.

M.F K.: Evet, buraya Amerikalı yerlilerden daha fazla temsilci getirseydik, onlar sizinle karşılaşmaktan çok memnun olurlardı.Türkoloji  alanında Ruslar' ın yaptıkları çalışmalar son derece yoğundur. Mesela dünyada ilk halı üretimini Türkler'in yapmış olduklarını Rus bilim adamları tespit etmişlerdir. Kızılderili'lerin Türk kökenli olduğuna ilişkin ilk ciddi tespitleri de Ruslar ortaya koymuşlardır. Moskova'da bulunan Vavilov Enstitüsünün Genel Genetik Bölümünün Başkan Yardımcısı Dr. Ilya Zakhorov'un Güney Sibirya topraklarında Ak-Dovurak Bölgesinde yaşayan Tuva Türkleri üzerinde yapmış olduğu DNA testlerinin sonucu, genetikçi bilim adamlarının dikkatlerini Tuva Eli'ne çekmiştir.

Yıllarca Kızılderili'lerin asıl atalarını bulmak için Sibirya'da yaşayan halklar üzerinde DNA testleri yaptığını belirten Dr. Zakhorov, çalışmalarının sonucunu şu sözlerle açıklamıştır: "Tuvalar'ı n DNA testleri ile benzerlik gösteren Navaho ve Apaçiler'den başka kabilelerinde genetik bağlarla Tuvaların akrabası olduklarına inanıyorum." Halen Rusya Federasyonu'na bağlı olan Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan insanların, kültürel değerler bakımından; özellikle şamanizmin yaşatılması doğrultusunda, Amerika Kızılderili'leri ile büyük benzerlikler gösterdiğine dikkati çeken Zakhorov, üzerinde araştırılma yapılması gereken en kritik bölgenin Moğolistan'ın kuzeyinde yer alan Sibirya toprakları olduğunu belirtmiştir. Dr. Zakhorov söz konusu araştırmasını 450 Tuva Türkü üzerinde yaptığını; yapılan testler sonunda bu insanların DNA testleri ile Amerikan Kızılderili kabilelerinden Navaho ve Apaçi'lerin yüzde 72 benzerlik gösterdiğini kaydetmiştir. Bu Rus bilim adamının bulguları ve tespitleri A.B.D'nde çıkan The American journal of Human Genetics Dergisinde yayımlandıktan sonra Amerikan, İtalyan ve Brezilyalı bilim adamları, Vavilov Enstitüsü ile temasa geçmişlerdir. Aynı zamanda başka Rus bilim adamları da aynı konu üzerinde çok ciddi çalışmalara yönelmişler ve Zakhorov'un tespitlerinin doğruluğunu belirtmişlerdir.

Zaharov Tuva Devlet Akademisinin 6 bilim adamı ile birlikte yoğun bir çalışma yapmıştır. Ünlü Izvestiya Gazetesi bu çalışmalara geniş yer vermiş ve yaptığı yayındaki Zaharov'un şu cümlesi, geniş yankı yaratmıştır: "Tuva'daki çalışmalarımıza daha yeni başlamıştık. Çadırımıza 80 yaşlarında Tuva'lı bir kadın girdiğinde şaşakaldım. Tıpatıp bir Kızılderili idi. Aynı çene yapısı, aynı kaşlar. Doğru yolda olduğumuzu daha o zaman anlamıştım. "Amerikalı araştırmacı-yazar Ethel Stevart " Dene Ve Na-Dene. Göçü, Cengiz Han'dan Amerika'ya Kaçış" adlı geniş yankı uyandıran eserinde, Dene ve Na-Dene Kızılderili’lerinin atalarının Turfan Uygur Krallığı, Orta Asya'daki Hsi-Hsia Krallığı ve Gobi Çölü'ndeki Türk kabileleri olduğunu iddia etmiştir.

Gazeteci ve akademisyen dostum Dr. Ahmet Ali Arslan, yıllarca A.B.D.'nde yaşamış ve Kızılderililer ile ilgili geniş araştırma çalışmaları yapmış olan bir bilim adamıdır. Dr. Arslan henüz bulgularını kitap bütünlüğünde yayımlamamıştır ama; zaman zaman yayımladığı makaleler ve gazete yazılarında ilginç görüşler öne sürmüştür. Gazeteci Düzgün Karadaş'la yaptığı söyleşide verdiği cevapları, özetleyerek sunmak isterim.

- Kızılderililerin arasında yaşayan biri olarak Kızılderililer’in 'Türk olup olmadıkları konusundaki tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Amerika'da Kongre tarafından varlığı kabul edilen ve Federal bütçeden ödenek ayrılan Kızılderili kabilelerinin sayısı520'dir. Bunların dini merasimleri; yaradılış ve türeyiş destanları bizim kültür hayatımızda "Türk'e çare bitkiler" dediğimiz yaban bitki ve çiçeklerinden yararlanarak uygulanan tedavi yöntemleri büyük benzerlikler gösteriyor. Bir din olarak değil inanç ve yaşayış tarzı olarak benimsenen Şamanizm’in Orta Asya, Sibirya ve Kuzey Amerika yerli kabileleri arasında yaşayan şekli de çok benziyor.

- Amerika ya nasıl geçtiler?

- Bugün Amerikalı ve Kanadalı sosyal antropologlar, Kızılderili'lerin Orta Asya, özellikle Altay, Tuva, Televüt Türklerinin yaşadığı bölgeden kuzey doğuya göç ederek Bering Boğazı üzerinden Amerika kıtasına 15-20 bin yıl önce geçtiklerini ve beraberlerinde at, köpek getirdiklerini yazıyor.

- Yaşam şekilleri bakımından Türklere benziyorlar mı?

- Özellikle Bering Boğazı'na yakın yerlerde yaşayan Kızılderililer totem geleneğine sahip. Bizde Amerikan filmlerinden kalma yanlış bir inanç var. Kızılderililerin totemlere tapındıklarını zannederdik. Oysa dini açıdan bakıldığında, gökyüzüne doğru uzanan her totem, Tanrının "bir"liğini temsil ediyor: Yani Şaman geleneğini sürdürüyorlar.

- Yani bizdeki Nevruzun aynısını Kızılderililer’de mi kutluyor?

- Evet. Örneğin Kaliforniya ve etrafındaki topraklarda dağınık olarak yaşayan Amerika yerli Kızılderili kabilelerinden Yurok, Karuk, Hupa, Yılki, Pomo, Modoc ve Maidu kabileleri yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen mart ayında bahar bayramını kutluyorlar.

- Kızılderililer arasında Asya'dan geldiklerine inananlar var mı?

- Pala Kabilesi, Amerika'ya Asya topraklarından kayaklarla geçtiklerini söylüyor. Mohawklar da kendi kültürünü Orta Asya Türk kültürü ile bir sayıyor. Bu arada Mohawklar kendilerine Mohikan denilmesinden hoşlanmıyor. Siu Kabilesi de "su" anlamını taşıyor. Ve Mohawklar, Türkler'le kan kardeşi olduklarına dair Türk Büyükelçisine mektup yazmışlar. Bozkurt'tan türeme destanı, Nootka Kızılderili kabilesinin türeyiş destanında birebir yaşıyor. Nootka kabilesi ise, diğer kabileler tarafından "bozkurttan türeyen kabile" olarak biliniyor ve bölgede bu adla çağrılıyorlar. Ayrıca yiğitlik ve gözü karalılıkları ile tanınan Black Foot (Kara Ayak) adlı kabilenin de yine Oğuz Destanı'na göre, Çinliler'in katliamından kaçtıklarını yazıyor. Atsina Kabilesi, Türkler'le akraba olup, Türeyiş Destanımızda yer alan dişi kurt Asena ile ayni adı taşıyor. Sembol olarak türediklerine inandıkları dişi kurt figürünü kullanıyorlar. 2500 yıl önce Bering Boğazını geçerek Alaska'ya yerleşenler Türk asıllı Ata Başkan kabilesidir. Bugün halen 6500 Alaskalı kendilerini Ata Başkan'lardan sayar ve bunların 2400 kadarı Yukon ve Koyukok nehirleri kı yılarındaki köylerde yaşarlar. Bu köylerde Ata Başkan ve Koyukon dilleri konuşulur. Kanada sözünün aslı Kızılderili lisanına göre "Kan-Ada"dır. Ata'Başkanlar Asya'dan Alaska'ya, oradan Amerika kıtasının öteki bölgelerine geçtiler.

Bilim adamlarına göre, Ata Başkan ve Apaçiler ile Alaska'dan Hudson'a kadar uzanan adına (Ahtına), Han, Hul (Kauçuk), Ingalak, Koyukan, Kus Kokvim, Kutçu, Tan Ana, Tan Ayna ve Tan Anakros Kızılderili kabileleri Türk olup, Ata Başkan dili ailesine aittirler. Bu kabileler Kızılderili diline göre Arizona, Kaliforniya ve Teksas (Tek-Saz)'a yerleşmişlerdir. Teksas'ın asıl adı, Kızılderili diline göre Tek Saz'dır. Bu görüşler, Amerikalı bilim adamları tarafından da kabul edilmektedir. Bilindiği gibi yüzyıllarca göçebe topluluklar halinde yaşamış olan Türkler, gittikleri yere, geldikleri yerlerin adlarını da götürmüşlerdir. Dağ, nehir, ova, körfez, ada ve kentlere Türkçe isimler verilerek, o bölge Türk yurdu yapılmıştır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Alaska'nın ada, nehir, 'körfez, dağ, göl, deniz ve coğrafi isimlerinin tamamına yakını Türk Devletleri, Türk Kabileleri ve Türk büyüklerinin isimlerini taşımaktadır. Alaska'da Istik, Yakut; Hunah, Dol-Gan (Duncan), Karluk, Kayu (Kayı), Ingalık (Ungalık), Ata Başkan, Çuğaş (Çuvaş) ve Tan-Ana bunlardan sadece birkaçıdır. Adak (ada), ak ayak, ak-un, dun kan (kent), kaçımak (körfez), kan aga (ada), kanamaz kız, kan ol (kent), kana kanak, kavalya (ada), kurd ova, kutluk (kent), kuyu (ada), milik tavuk, nine, tan aga, tan ana, koyuk (kent), ulak (ada), yun aska (ada), yakut, kovikhan (göl), han eli, kent, ata baş (göl), ata başkan (nehir) Türkçe yer adlarıdır. Türk dilbilimcileri, inceleme yaptıkça, Kızılderili kabilelerinde konuşulan dillerde, yeni yeni Türkçe kelimeler tespit ediyorlar. Bu çalışmalar enine boyuna derinleştirildiğinde, bütün dünyayı şaşırtacak benzerliklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. 

Yıllardır sinemalarda ve televizyon ekranlarında Kızılderili filmleri seyrederiz. Bir çoğumuz, Kızılderililer'in, beyazlara karşı verdikleri mücadelede, bayazların tarafını tutmuş ve filmdeki "esas oğlan"'ı alkışlamışızdır. Oysa beyaz adamın katlettiği Kızılderili bizim soydaşımızdır. Reha Oğuz Türkkan'ın deyimiyle, amca oğludur. Batı dünyasının "Yeni Dünya" olarak adlandırdığı Amerika'nın asıl sahipleri, yerli Kızılderili'lerdir. Bu temiz insanlar, topraklarına gelen beyaz adamlara ekmek, su verdiği gibi, yerleşebilmeleri için toprak bağışlamıştır. Ama o beyaz adam, Kızılderili'nin canını da almıştır! İngiliz, İrlandalı, İskoç, Galli, İspanyol, İtalyan, Fransız v.b. olan Amerikalı beyaz adam bugün dünyanın jandarmalığına soyunmuştur! Zaman zaman jandarmalığını bize de göstermek için, üst düzey yöneticiler gönderip, onurumuzu rencide etmektedir.

Peki, bu insanlık dışı davranışlara dur diyecek bir makam var mıdır? Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın gözü, Amerika'nın uzaklarındadır. Hülasa Kızılderililer Türk'tür ve bu gerçek bilim adamlarınca kabul edilmiştir. Dolayısıyla, Türk Dünyası kavramı içerisinde onların da yeri vardır ve bu topluluk bizim için çok önemlidir. Çünkü Dünya'nın jandarması A.B.D.'nde bir lobimizin bulunmasında yarar vardır. Bu lobi, tarih içinde bu ülkeye gidip yerleşen insanlarımızın yanı sıra; Meluncanlar, Kızılderililer ve Avrasya'nın çeşitli bölgelerinden gidip yerleşen soydaşlarımızla oluşacaktır. Bu nedenle bizim Kızılderililer ile ilgilenmemiz doğaldır. Bu ilgi, onların Türk Kurultaylarına katılmaları ile başlamıştır ve devam etmelidir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.