Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Pirdaş, merhum, ruhum ve acılar

Kaybettiğimiz onca dostun ağırlaşan acısı, sessizleşen ağıtı yüreğimizi yakarken Pirdaş ile telefon görüşmemiz bir ‘sohbet sabrı’ ekti hepsinin üzerine! O, şiir velisi; ben, nesir delisi olma gayretindeydik! Her zamanki gibi ruh/beden sarsıntısı yaratan bir diyalog başlattı! İyi oldu… Armut pişti, ağzıma şu dörtlük düştü: Ruhumdaki sızıyı yazıya dönüştürdüm Alnımdaki yazıyı sızıya dönüştürdüm Yazı ile sızıyı yüz yüze konuşturdum Bedenim sarsıldı, dilim tutuldu Çünkü… Pirdaş dedi ki: Tepeyi aştık Sayılı günlerimiz Sıralı sırasız gidiyor birer ikişer değer verdiklerimiz Duygularımız tanımsız sözler anlamsız Yarım kalıyor sevmek de dâhil Tasarladıklarımız Kimi zaman anlaşmak, anlamak hatta anlatmak zordur! Öyle bir andı, salgısını algı zorlaşınca bekledim! Azgınlaştıkça gemlenemez çirkinlik Azalıyor çevremizdeki güzellikler Gittiğimiz yerde umarım sevdiklerimiz Kucak açmış bizleri bekler Dedi… ‘Hocam’, diyecek oldum… Bu umutla seyreliyor matemlerimiz Paydos edince bedenin yaşamaktan Kaç kişi üzülür kaç kişi ağlar ki arkandan Ne de olsa ölüm en yalın gerçek Ne umduk ne bulduk yaşam denen yalandan Sustum! Haklıydı… Konuştu… Haksızmışım! Kimse dökmesin boşuna Yazık etmesin gözyaşlarına Dedi… Neden dedim, anlattı: -Yaşanacak acılara saklasınlar Her gün gibi… Her şey gibi… Her dediği farklıydı, farkında olan için: Yalnız bir an düşünsün Kaldığında tek başına Ne işe yarardı bu adam Cürümü ne kadardı ‘Pirdaş’ dedim… ‘Sus’ dedi… ‘Hocam’ dedim… ‘Bak’ dedi: Ne değişir bu dünyada o olmadan Unutulur biliyorum bu çağda ölüm acısı Daha yanaklar kurumadan Sustum, baktım, duydum ve anladım! Çünkü… Son demlerde örneğini çok gördüm… Bu gece Azrail gelse Başa çıkarım Bu gece Tepem atsa Dünyayı yıkarım Dedim! Bu kez o sustu! Hayra alamet değildi.. Gök, sevda rengi, yol asfalt karası Beni çeken zalim gönül yarası Sessizliğim çığlık, sarhoş narası Nara, dönülemez yaşımda kalmış Dizelerimi hatırlatınca; “Hah” dedi! Ekledi: -Yaşanacak acıların bazısı burada saklı... Bu; diyeceğini demesinden, yiyeceği yemesinden önemliydi hatta içeceğini içmesinden…
Ekleme Tarihi: 26 Ekim 2022 - Çarşamba

Pirdaş, merhum, ruhum ve acılar

Kaybettiğimiz onca dostun ağırlaşan acısı, sessizleşen ağıtı yüreğimizi yakarken Pirdaş ile telefon görüşmemiz bir ‘sohbet sabrı’ ekti hepsinin üzerine!

O, şiir velisi; ben, nesir delisi olma gayretindeydik!

Her zamanki gibi ruh/beden sarsıntısı yaratan bir diyalog başlattı! İyi oldu…

Armut pişti, ağzıma şu dörtlük düştü:

Ruhumdaki sızıyı yazıya dönüştürdüm

Alnımdaki yazıyı sızıya dönüştürdüm

Yazı ile sızıyı yüz yüze konuşturdum

Bedenim sarsıldı, dilim tutuldu

Çünkü… Pirdaş dedi ki:

Tepeyi aştık

Sayılı günlerimiz

Sıralı sırasız gidiyor birer ikişer değer verdiklerimiz

Duygularımız tanımsız sözler anlamsız

Yarım kalıyor sevmek de dâhil

Tasarladıklarımız

Kimi zaman anlaşmak, anlamak hatta anlatmak zordur! Öyle bir andı, salgısını algı zorlaşınca bekledim!

Azgınlaştıkça gemlenemez çirkinlik

Azalıyor çevremizdeki güzellikler

Gittiğimiz yerde umarım sevdiklerimiz

Kucak açmış bizleri bekler

Dedi…

‘Hocam’, diyecek oldum…

Bu umutla seyreliyor matemlerimiz

Paydos edince bedenin yaşamaktan

Kaç kişi üzülür kaç kişi ağlar ki arkandan

Ne de olsa ölüm en yalın gerçek

Ne umduk ne bulduk yaşam denen yalandan

Sustum! Haklıydı…

Konuştu… Haksızmışım!

Kimse dökmesin boşuna

Yazık etmesin gözyaşlarına

Dedi… Neden dedim, anlattı:

-Yaşanacak acılara saklasınlar

Her gün gibi…

Her şey gibi…

Her dediği farklıydı, farkında olan için:

Yalnız bir an düşünsün

Kaldığında tek başına

Ne işe yarardı bu adam

Cürümü ne kadardı

‘Pirdaş’ dedim… ‘Sus’ dedi…

‘Hocam’ dedim… ‘Bak’ dedi:

Ne değişir bu dünyada o olmadan

Unutulur biliyorum bu çağda ölüm acısı

Daha yanaklar kurumadan

Sustum, baktım, duydum ve anladım!

Çünkü…

Son demlerde örneğini çok gördüm…

Bu gece Azrail gelse

Başa çıkarım

Bu gece

Tepem atsa

Dünyayı yıkarım

Dedim!

Bu kez o sustu!

Hayra alamet değildi..

Gök, sevda rengi, yol asfalt karası

Beni çeken zalim gönül yarası

Sessizliğim çığlık, sarhoş narası

Nara, dönülemez yaşımda kalmış

Dizelerimi hatırlatınca;

“Hah” dedi! Ekledi:

-Yaşanacak acıların bazısı burada saklı...

Bu; diyeceğini demesinden, yiyeceği yemesinden önemliydi hatta içeceğini içmesinden…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.