Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Osman Köksal ve asıl zenginlik…

Türkiye’de neden burjuva olmadığı ya da burjuvazinin oluşup gelişmediğine dair kafa yormuşluğum olduğu için, konuya dair soru ve sorunların cevabını büyükşehirlerde bile bulamamış biriyken, Yozgat’ta arayışa girişecek değilim! Sadece, “sosyal konumunu ve gücünü eğitiminden, işveren olmasından ve zenginliğinden alan şehirli kişi”nin burjuva olduğunu; bunların oluşturduğu sosyal sınıfa ‘burjuvazi’ dendiğini hatırlatmak istiyorum. Yani zenginlik, tanımı olan ve kişiye bir sosyal statü kazandıran özellik taşıyorsa önemi ve değeri vardır… * Yozgat denince akla gelen isimlerden biri Osman Köksal ağabey idi. O, bir burjuva değildi ama sosyal ve ekonomik durumunu kişi ve toplum yararına kullanma cömertliğin gösteren biriydi… Az uğradığım Yozgat’ta bunun canlı örneklerini çok gördüm, yaşadım… * 10 yıl önceydi… Bir televizyon kanalında canlı yayın yaptığım dönemdi… Yozgat Sürmeli Festivali için şehirdeydik… Yanımda fakülteden sınıf arkadaşım Mirati Hoca da bulunuyordu… Canlı yayınımızı ve bu çerçevedeki sohbetimizi bitirdikten sonra Köksallar Mobilya’ya giderek Osman Köksal ağabeyi ziyaret ettik. Ziyaret hoş bir sohbete konu oldu. Osman abinin oğlu Gökhan da vardı ortamda… Hoş/beşin ardından ister istemez yine Yozgat üzerine düğümlendi sohbet… O zaman da hızlı tren konusu gündemdeydi! Konuyla ilgili görüş ve değerlendirmeler yapılırken, Osman abi şehri en iyi tanıyan olarak çok yönlü değerlendirmeler yapmış, trenin kazandıracakları ile kaybettirecekleri üzerine tahlillerde bulunmuştu. Bendeniz ulaşımın bir şehir için öneminden söz ederken en genç Yozgatlı Gökhan Köksal’ın görüşü çok netti ve önlem alınmazsa faydasından çok zararı olabileceğini söylüyordu… Bunu şunun için anlattım: Osman Köksal abinin bulunduğu her ortam, Yozgat üzerine kafa yorulmasını gerektiren bir platforma dönüşürdü. * Osman abiyle ilgili önemli bir anımı daha hatırlatmak istiyorum… Yozgat Gazetesinin 10 Ağustos 2019 tarihli sayısında yayımlanan ve hala gazetenin internet sitesinde bulunan “Yılmaz Göksoy ile hoş sohbet” başlıklı yazımın bir bölümü şöyle: “Yılmaz Göksoy ile hoş sohbet başlıklı yazımın bilgisayarımdaki kayıt tarihi 03.11.2000. Yorganın sıkı sarıldığı yıllar üzerine notlar, anekdotlar içeren yazı bu köşeden taşacak uzunlukta olduğu için bazı bölümlerini hatırlatmak istiyorum. Yazıda yer alan konu ve mekan dar olsa da özellikle Yozgat üzerine araştırma yapanlar, kafa yoranlar açısından kayıt altına alınması gereken hususlar var. Şöyle: Uzun yıllardır Ankara’da bulunmanın ve çoğu kimse gibi, memlekete zaruri haller dışında uğrayamamanın sıkıntısını, başta YOSİAD Başkanı Mehmet Saygı ve Yozgat’ın saygın işadamlarından Osman Köksal olmak üzere pek çok dostun siteminde yaşadım... Bunlardan birinde Osman Köksal ile köyümüze, babalarımıza, dedelerimize uzanan yakınlığın koyu sohbetine dalmışken, ‘Seni Yılmaz Göksoy ile tanıştırmam lazım!’ deyiverdi... Deyiverdi de, benim utancımın farkına varamadı! Seni tanıştırmam lazım dediği Yılmaz Göksoy, benim dayımdı! Üşenmedi, telefona sarıldı hemen. Bir güzel gönlünü alıp, saygılarını sunduktan sonra, ‘Araba gönderiyorum amca, sen hazırlan’ diyerek telefonu kapattı...” * Bilgiye, görgüye, büyüğe sevgisi ve saygısı zirvelerde biriydi… Donanımlı insanlardan ilgisini ve yardımını esirgemezdi… Bunların başında da Yılmaz Göksoy hocamız geliyordu… Bu yazının devamı, “…özellikle Yozgat üzerine araştırma yapanlar, kafa yoranlar açısından kayıt altına alınması gereken hususlar var” dediğim cümlenin açılımı solacak… Ve göreceksiniz; zengin olmak ayrı, zenginliklerin farkında olmak çok ayrı bir şey…
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2023 - Cumartesi

Osman Köksal ve asıl zenginlik…

Türkiye’de neden burjuva olmadığı ya da burjuvazinin oluşup gelişmediğine dair kafa yormuşluğum olduğu için, konuya dair soru ve sorunların cevabını büyükşehirlerde bile bulamamış biriyken, Yozgat’ta arayışa girişecek değilim!

Sadece, “sosyal konumunu ve gücünü eğitiminden, işveren olmasından ve zenginliğinden alan şehirli kişi”nin burjuva olduğunu; bunların oluşturduğu sosyal sınıfa ‘burjuvazi’ dendiğini hatırlatmak istiyorum.

Yani zenginlik, tanımı olan ve kişiye bir sosyal statü kazandıran özellik taşıyorsa önemi ve değeri vardır…

*

Yozgat denince akla gelen isimlerden biri Osman Köksal ağabey idi.

O, bir burjuva değildi ama sosyal ve ekonomik durumunu kişi ve toplum yararına kullanma cömertliğin gösteren biriydi…

Az uğradığım Yozgat’ta bunun canlı örneklerini çok gördüm, yaşadım…

*

10 yıl önceydi…

Bir televizyon kanalında canlı yayın yaptığım dönemdi…

Yozgat Sürmeli Festivali için şehirdeydik…

Yanımda fakülteden sınıf arkadaşım Mirati Hoca da bulunuyordu…

Canlı yayınımızı ve bu çerçevedeki sohbetimizi bitirdikten sonra Köksallar Mobilya’ya giderek Osman Köksal ağabeyi ziyaret ettik.

Ziyaret hoş bir sohbete konu oldu. Osman abinin oğlu Gökhan da vardı ortamda…

Hoş/beşin ardından ister istemez yine Yozgat üzerine düğümlendi sohbet…

O zaman da hızlı tren konusu gündemdeydi!

Konuyla ilgili görüş ve değerlendirmeler yapılırken, Osman abi şehri en iyi tanıyan olarak çok yönlü değerlendirmeler yapmış, trenin kazandıracakları ile kaybettirecekleri üzerine tahlillerde bulunmuştu.

Bendeniz ulaşımın bir şehir için öneminden söz ederken en genç Yozgatlı Gökhan Köksal’ın görüşü çok netti ve önlem alınmazsa faydasından çok zararı olabileceğini söylüyordu…

Bunu şunun için anlattım: Osman Köksal abinin bulunduğu her ortam, Yozgat üzerine kafa yorulmasını gerektiren bir platforma dönüşürdü.

*

Osman abiyle ilgili önemli bir anımı daha hatırlatmak istiyorum…

Yozgat Gazetesinin 10 Ağustos 2019 tarihli sayısında yayımlanan ve hala gazetenin internet sitesinde bulunan “Yılmaz Göksoy ile hoş sohbet” başlıklı yazımın bir bölümü şöyle:

“Yılmaz Göksoy ile hoş sohbet başlıklı yazımın bilgisayarımdaki kayıt tarihi 03.11.2000. Yorganın sıkı sarıldığı yıllar üzerine notlar, anekdotlar içeren yazı bu köşeden taşacak uzunlukta olduğu için bazı bölümlerini hatırlatmak istiyorum. Yazıda yer alan konu ve mekan dar olsa da özellikle Yozgat üzerine araştırma yapanlar, kafa yoranlar açısından kayıt altına alınması gereken hususlar var. Şöyle:
Uzun yıllardır Ankara’da bulunmanın ve çoğu kimse gibi, memlekete zaruri haller dışında uğrayamamanın sıkıntısını, başta YOSİAD Başkanı Mehmet Saygı ve Yozgat’ın saygın işadamlarından Osman Köksal olmak üzere pek çok dostun siteminde yaşadım...
Bunlardan birinde Osman Köksal ile köyümüze, babalarımıza, dedelerimize uzanan yakınlığın koyu sohbetine dalmışken, ‘Seni Yılmaz Göksoy ile tanıştırmam lazım!’ deyiverdi... Deyiverdi de, benim utancımın farkına varamadı!
Seni tanıştırmam lazım dediği Yılmaz Göksoy, benim dayımdı!
Üşenmedi, telefona sarıldı hemen. Bir güzel gönlünü alıp, saygılarını sunduktan sonra, ‘Araba gönderiyorum amca, sen hazırlan’ diyerek telefonu kapattı...”

*

Bilgiye, görgüye, büyüğe sevgisi ve saygısı zirvelerde biriydi…

Donanımlı insanlardan ilgisini ve yardımını esirgemezdi…

Bunların başında da Yılmaz Göksoy hocamız geliyordu…

Bu yazının devamı, “…özellikle Yozgat üzerine araştırma yapanlar, kafa yoranlar açısından kayıt altına alınması gereken hususlar var” dediğim cümlenin açılımı solacak…

Ve göreceksiniz; zengin olmak ayrı, zenginliklerin farkında olmak çok ayrı bir şey…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.