Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Ömrün sonundaki feryat, enkaz: Mezar

Geçenlerde bir dostu daha sonsuzluğa uğurlamak için uğradığım Karşıyaka Mezarlığında, hızlı hızlı da gitmiyordum ama; Hızlı hızlı giden yolcu Bu mezarda bir garip var Bak taşına acı acı Bu mezarda bir garip var Türküsündeki manzarayı hatırlatan bir mezar görüntüsü ile karşılaştım… ÖNCE ŞUNU BELİRTEYİM Daha önceki mezar ziyaretlerimde ölülere ve dirilere seslendiğim dizelerim olmuştu. Onlar geldi hatırıma! Ölüler Ölüler Ölüler… Kimisi bir günlük Kimi ömür seliler… Bunca ölünün arasında dirileri unutmak olmazdı, unutmadım: Diriler Diriler Diriler… Kimi akıl kutusu Kimisi zır deliler… Kendimi ikinci şiirin son dizesine çivileyip babam Avni Erkılıç’ın mezarına uğradım… Bir/iki maruzatım vardı, arz ettim! Annem Gülbeyaz’a da selam yolladım… Eyvallah deyip 3-5 adım atınca yıkılmış bir mezarla karşı karşıya kaldım… Yüreğim sızladı… Kitabe-i seng-i mezar aradım! Kitabesi yoktu… ARAYAN, SORAN OLMAZSA Aşık Mahzuni Şerif’in; Kendi kitabına girdim saklandım Kelime kelime buldular beni Denizin dibinde ot oldum bittim Balığın karnından yoldular beni Dediği gibi; arayan da isteyen de bulur aradığını! Demek ki göçen kabrin içindeki unutulmuştu; arayanı, soranı yoktu… Vakitli vakitsiz çalınan bir Ramazan davulu muydu ya da dostlara serilen bir namaz postu muydu acaba? Bilemem! Mahzuni’ye sormak lazım! HERKES MURAT ARAYIŞINDA Mevta, belki de Aşık Veysel’e kulak verip, “Dünyada tükenmez murat var imiş” dedi! Ancak, devamını dinlememiş olmalı: -Ne alanı gördüm ne murat gördüm… Dahası: -Ölüm var dünyada yok imiş murat Ve… Büyük ozan o gerçeği de haykırıyor: -İnsanlar içinde çok fesat gördüm Nuşveranı Âdil’in tahtını, Süleyman’ın sahipsiz kalan mührünü ara ki bulasın… Ve acı gerçek: -Her ömrün sonunda bir feryat gördüm  O yıkılmış mezar, “Var mıdır dünyaya gelip de kalan” sorgulamasının, “Ölümlü dünyada hakikat gördüm” türküsüydü belki de… “Gülüp baştan başa muradın alan” yoktu. Çünkü “Muradı maksudu hepisi yalan”dı! AŞIK VEYSEL’E HAVALE Hocam, ne yazıdan ne de türkülerden bir şey anlamadım diyen varsa Koca Veysel’e havale edeyim: Dönüyor bir dolap çarkı belirsiz Çağlayan bir su var arkı belirsiz Veysel neler satar narkı belirsiz Ne müşteri gördüm ne hesap gördüm “Her ömrün sonundaki feryat”ı anlatmak için daha ne desin? Anlamayan hesap ödeyeceği bir mekana gitsin! Ya da Ahmet Kaya’nın sesine kulak versin: Arar bulur muydun beni, sahipsiz mezar olsaydım… MAHZUNİ’YE DÖNÜŞ… Karşıyaka’dan ayrılırken o mezar geldi gözlerimin önüne. Öyle ki; Etrafı ağaç dizili Vücudu toprak sızılı Taşı Mahzuni yazılı Bu mezarda bir garip var Hallerinden daha vahim, pejmurde, perişan haldeydi. Bir mezar değil de ömür feryadı hatta enkazı gibiydi…
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2022 - Çarşamba

Ömrün sonundaki feryat, enkaz: Mezar

Geçenlerde bir dostu daha sonsuzluğa uğurlamak için uğradığım Karşıyaka Mezarlığında, hızlı hızlı da gitmiyordum ama;

Hızlı hızlı giden yolcu

Bu mezarda bir garip var

Bak taşına acı acı

Bu mezarda bir garip var

Türküsündeki manzarayı hatırlatan bir mezar görüntüsü ile karşılaştım…

ÖNCE ŞUNU BELİRTEYİM

Daha önceki mezar ziyaretlerimde ölülere ve dirilere seslendiğim dizelerim olmuştu. Onlar geldi hatırıma!

Ölüler

Ölüler

Ölüler…

Kimisi bir günlük

Kimi ömür seliler…

Bunca ölünün arasında dirileri unutmak olmazdı, unutmadım:

Diriler

Diriler

Diriler…

Kimi akıl kutusu

Kimisi zır deliler…

Kendimi ikinci şiirin son dizesine çivileyip babam Avni Erkılıç’ın mezarına uğradım…

Bir/iki maruzatım vardı, arz ettim!

Annem Gülbeyaz’a da selam yolladım…

Eyvallah deyip 3-5 adım atınca yıkılmış bir mezarla karşı karşıya kaldım…

Yüreğim sızladı…

Kitabe-i seng-i mezar aradım! Kitabesi yoktu…

ARAYAN, SORAN OLMAZSA

Aşık Mahzuni Şerif’in;

Kendi kitabına girdim saklandım

Kelime kelime buldular beni

Denizin dibinde ot oldum bittim

Balığın karnından yoldular beni

Dediği gibi; arayan da isteyen de bulur aradığını!

Demek ki göçen kabrin içindeki unutulmuştu; arayanı, soranı yoktu…

Vakitli vakitsiz çalınan bir Ramazan davulu muydu ya da dostlara serilen bir namaz postu muydu acaba?

Bilemem! Mahzuni’ye sormak lazım!

HERKES MURAT ARAYIŞINDA

Mevta, belki de Aşık Veysel’e kulak verip, “Dünyada tükenmez murat var imiş” dedi!

Ancak, devamını dinlememiş olmalı:

-Ne alanı gördüm ne murat gördüm…

Dahası:

-Ölüm var dünyada yok imiş murat

Ve…

Büyük ozan o gerçeği de haykırıyor:

-İnsanlar içinde çok fesat gördüm

Nuşveranı Âdil’in tahtını, Süleyman’ın sahipsiz kalan mührünü ara ki bulasın…

Ve acı gerçek:

-Her ömrün sonunda bir feryat gördüm

 O yıkılmış mezar, “Var mıdır dünyaya gelip de kalan” sorgulamasının, “Ölümlü dünyada hakikat gördüm” türküsüydü belki de…

“Gülüp baştan başa muradın alan” yoktu. Çünkü “Muradı maksudu hepisi yalan”dı!

AŞIK VEYSEL’E HAVALE

Hocam, ne yazıdan ne de türkülerden bir şey anlamadım diyen varsa Koca Veysel’e havale edeyim:

Dönüyor bir dolap çarkı belirsiz

Çağlayan bir su var arkı belirsiz

Veysel neler satar narkı belirsiz

Ne müşteri gördüm ne hesap gördüm

“Her ömrün sonundaki feryat”ı anlatmak için daha ne desin?

Anlamayan hesap ödeyeceği bir mekana gitsin!

Ya da Ahmet Kaya’nın sesine kulak versin: Arar bulur muydun beni, sahipsiz mezar olsaydım…

MAHZUNİ’YE DÖNÜŞ…

Karşıyaka’dan ayrılırken o mezar geldi gözlerimin önüne. Öyle ki;

Etrafı ağaç dizili

Vücudu toprak sızılı

Taşı Mahzuni yazılı

Bu mezarda bir garip var

Hallerinden daha vahim, pejmurde, perişan haldeydi. Bir mezar değil de ömür feryadı hatta enkazı gibiydi…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.