Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

‘Misket’ oyunundan ‘çelik-çomak’a geçin

[simple-author-box] Türkiye’nin her yönden bir dünya devi olması için öncelikle dünyayı tanıması ve ona göre plan yapması, projeler geliştirmesi gerekiyor. Tanımadığınız birine ya da bir şeye karşı bir şey yapmanız, onu alt edecek işlere imza atmanız mümkün değildir. Bu bakımdan Türkiye öncelikle dünyayı tanımalı. Bu yönde önemli adımlar atıldı ve gerekleri yapılıyor ama henüz yeterli değil… Bu adımlar atılmaya başlandığı için Avrupa Birliği ve ABD ‘yaptırım’ adı altında yol kesmeye çalışıyor. Bunu daha geniş biçimde ayrıca konuşur yazışırız ama bununla bağlantılı olan konumuza gelelim. Bu yazının amacı: İnsanlarımızı bakış açısını değiştirmeye, yeni modeller geliştirmeye teşviktir. ‘Siyaset Limanı’ Umut Emre Çınar’ın moderatörlüğünde 24. Dönem MHP Milletvekili Prof. Özcan Yeniçeri ve Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ile ‘Siyaset Limanı’na demir atıp, Türkiye’nin gündemini değerlendirmelerde bulunurken, meselelere herkes kendi açısından bakarak tespitlerde bulundu, teşhisler koydu. Elbette çözüm önerileri de sundu. Bendeniz de Türkiye’nin benimsemesi gereken ekonomi modelini çocukluğumuzun vazgeçilmez iki oyunu ile izaha çalıştım ve bir model sundum! Özet: Türkiye ‘misket (bilye) modeli’ni terk edip ‘çeklik-çomak’ modeline geçmeli, dedim. Misket modeli Birinci modeli yani ‘misket modeli’ni anlatırken yaşadığım bir olay ile örneklendirdim. Misket modeli, bir toplumun birbirini ütmesinden ibarettir! Biz bir gecekondu mahallesinde evleri birbirine yakın 5-6 arkadaştık. Her birimizde 10 misket olsa toplamda 50 misket vardı ve bu 50 misket her gün el değiştiriyordu. Yani hep birbirimizi ütüyorduk! Türkiye bu model ile 80-90 yıl debelenip durdu. Birbirini üten toplumun bireyleri doğal olarak en yakınındakinin malına mülküne göz dikiyordu… Uzatmayayım, anlayan anladı… Çelik-çomak modeli Gelelim benimsememiz gereken modele. Bu model, yine çocukluğumuzun en eğlenceli oyunlarından biri olan ‘çelik-çomak’ modelidir. Misket oyunu ile kendi içine kapananlar çelik-çomak oyunu oynarken çevresini keşfetme imkanı buluyordu. Biraz güçlü kuvvetli olan ve de çomağı çeliğin göbeğine denk getirerek vuran biri, çeliği bulup, alıp gelmesi gereken kişiyi civar sokaklara kadar koşturuyordu. Kendi sokağından çıkıp aşağı/yukarı, ön/arka sokaklara seğirten oyuncular bir anda başka insanlar ve oyunlar olduğunu görüyor, “vay canına, neler varmış” şaşkınlığını yaşıyordu. Şaşkınlığı üzerinden atanlar hemen sokaklar arası diplomasi geliştiriyor ve ‘başka dünyalara’ açılıyordu. Bir süre sonra mahallesi ile ilişkisini en aza indirenler diğer sokakların insanları ile yepyeni bir serüvene başlıyor, belki de geleceğini belirleyecek olan ilişkiler ağının içine giriyordu. Ne demek istiyorum? Diyeceğimi en net ve anlaşılır biçimde dedim ama yine de “Sen diyon hemşerim” diyenler olabilir diye diyorum ki: Birbirimizi ütme oyununu terk edip başka insanları, ülkeleri keşfetme serüveni yaşayalım. Böylece, hem kendi özelliklerimizi hem de Türkiye’nin potansiyelini değerlendirip dünya ölçeğinde pazarlama imkanı buluruz. Gözden kaçanlar… Olabilir, hâlâ, “Sen diyon hemşerim” diyenler çıkabilir! Somut örneklemeler yapayım. Daha düne kadar onun bunun ‘heron’una, ‘predator’una mahkum olan Türkiye’nin dünya pazarında ön sıralara çıktığı ‘iha’lar, ‘siha’lar çok uç bir örnek olabilir fakat çarpıcı bir örnektir… Bir de gözden kaçan ve kamuoyunun yeterince konuşup tartışmadığı örnekler var. Mesela… Dünyaca ünlü oyun geliştiricisi Zynga şirketi 1,8 milyar dolara satın aldığı Türk oyun firması Peak Games’in ardından hyper-casual (hiper basit) oyunlar üreten bir diğer Türk oyun firması olan Rollic’i de 168 milyon dolara satın aldı. Hadise budur… Önce geliştirip satmayı öğrendik. Sırada satın alma aşamasına nasıl geçeriz konusuna kafa yormak var… Haa, yukarıdaki rakamları okuyup geçerseniz yanlış yaparsınız! Şundan: Bu ülke, 300 milyon dolar Amerikan yardımı gelmediği için darbe yaşadı… Bu ülke, 1 milyar dolar borç, dikkat edin borç alabilmek için IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve özel bankaların kapısında bekliyordu… Onun için olaya çelik-çomak oyunu gibi bakmak, kendinden menkullükten çıkıp dünya insanı olmak, sadece Türkiye değil dünya için projeler geliştirip üretmek ve satmak gerekiyor.
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2021 - Çarşamba

‘Misket’ oyunundan ‘çelik-çomak’a geçin

[simple-author-box]

Türkiye’nin her yönden bir dünya devi olması için öncelikle dünyayı tanıması ve ona göre plan yapması, projeler geliştirmesi gerekiyor.

Tanımadığınız birine ya da bir şeye karşı bir şey yapmanız, onu alt edecek işlere imza atmanız mümkün değildir. Bu bakımdan Türkiye öncelikle dünyayı tanımalı.

Bu yönde önemli adımlar atıldı ve gerekleri yapılıyor ama henüz yeterli değil…

Bu adımlar atılmaya başlandığı için Avrupa Birliği ve ABD ‘yaptırım’ adı altında yol kesmeye çalışıyor. Bunu daha geniş biçimde ayrıca konuşur yazışırız ama bununla bağlantılı olan konumuza gelelim.

Bu yazının amacı: İnsanlarımızı bakış açısını değiştirmeye, yeni modeller geliştirmeye teşviktir.

‘Siyaset Limanı’

Umut Emre Çınar’ın moderatörlüğünde 24. Dönem MHP Milletvekili Prof. Özcan Yeniçeri ve Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ile ‘Siyaset Limanı’na demir atıp, Türkiye’nin gündemini değerlendirmelerde bulunurken, meselelere herkes kendi açısından bakarak tespitlerde bulundu, teşhisler koydu. Elbette çözüm önerileri de sundu.

Bendeniz de Türkiye’nin benimsemesi gereken ekonomi modelini çocukluğumuzun vazgeçilmez iki oyunu ile izaha çalıştım ve bir model sundum!

Özet: Türkiye ‘misket (bilye) modeli’ni terk edip ‘çeklik-çomak’ modeline geçmeli, dedim.

Misket modeli

Birinci modeli yani ‘misket modeli’ni anlatırken yaşadığım bir olay ile örneklendirdim.

Misket modeli, bir toplumun birbirini ütmesinden ibarettir!

Biz bir gecekondu mahallesinde evleri birbirine yakın 5-6 arkadaştık. Her birimizde 10 misket olsa toplamda 50 misket vardı ve bu 50 misket her gün el değiştiriyordu. Yani hep birbirimizi ütüyorduk!

Türkiye bu model ile 80-90 yıl debelenip durdu. Birbirini üten toplumun bireyleri doğal olarak en yakınındakinin malına mülküne göz dikiyordu…

Uzatmayayım, anlayan anladı…

Çelik-çomak modeli

Gelelim benimsememiz gereken modele. Bu model, yine çocukluğumuzun en eğlenceli oyunlarından biri olan ‘çelik-çomak’ modelidir.

Misket oyunu ile kendi içine kapananlar çelik-çomak oyunu oynarken çevresini keşfetme imkanı buluyordu.

Biraz güçlü kuvvetli olan ve de çomağı çeliğin göbeğine denk getirerek vuran biri, çeliği bulup, alıp gelmesi gereken kişiyi civar sokaklara kadar koşturuyordu.

Kendi sokağından çıkıp aşağı/yukarı, ön/arka sokaklara seğirten oyuncular bir anda başka insanlar ve oyunlar olduğunu görüyor, “vay canına, neler varmış” şaşkınlığını yaşıyordu. Şaşkınlığı üzerinden atanlar hemen sokaklar arası diplomasi geliştiriyor ve ‘başka dünyalara’ açılıyordu. Bir süre sonra mahallesi ile ilişkisini en aza indirenler diğer sokakların insanları ile yepyeni bir serüvene başlıyor, belki de geleceğini belirleyecek olan ilişkiler ağının içine giriyordu.

Ne demek istiyorum?

Diyeceğimi en net ve anlaşılır biçimde dedim ama yine de “Sen diyon hemşerim” diyenler olabilir diye diyorum ki: Birbirimizi ütme oyununu terk edip başka insanları, ülkeleri keşfetme serüveni yaşayalım.

Böylece, hem kendi özelliklerimizi hem de Türkiye’nin potansiyelini değerlendirip dünya ölçeğinde pazarlama imkanı buluruz.

Gözden kaçanlar…

Olabilir, hâlâ, “Sen diyon hemşerim” diyenler çıkabilir! Somut örneklemeler yapayım.

Daha düne kadar onun bunun ‘heron’una, ‘predator’una mahkum olan Türkiye’nin dünya pazarında ön sıralara çıktığı ‘iha’lar, ‘siha’lar çok uç bir örnek olabilir fakat çarpıcı bir örnektir…

Bir de gözden kaçan ve kamuoyunun yeterince konuşup tartışmadığı örnekler var.

Mesela…

Dünyaca ünlü oyun geliştiricisi Zynga şirketi 1,8 milyar dolara satın aldığı Türk oyun firması Peak Games’in ardından hyper-casual (hiper basit) oyunlar üreten bir diğer Türk oyun firması olan Rollic’i de 168 milyon dolara satın aldı.

Hadise budur…

Önce geliştirip satmayı öğrendik. Sırada satın alma aşamasına nasıl geçeriz konusuna kafa yormak var…

Haa, yukarıdaki rakamları okuyup geçerseniz yanlış yaparsınız! Şundan:

Bu ülke, 300 milyon dolar Amerikan yardımı gelmediği için darbe yaşadı…

Bu ülke, 1 milyar dolar borç, dikkat edin borç alabilmek için IMF, Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve özel bankaların kapısında bekliyordu…

Onun için olaya çelik-çomak oyunu gibi bakmak, kendinden menkullükten çıkıp dünya insanı olmak, sadece Türkiye değil dünya için projeler geliştirip üretmek ve satmak gerekiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.