Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Konya’da, çıktım dam başına!

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın buluşma kısmını Selçuklu Belediyesinin ev sahipliğinde, dolaşma işini de Kalecik Belediyesi’nin desteği ile yürüterek Konya’da yol almaya devam ediyoruz. Acı datlı sular içtim! Şehir, Ramazan sakinliği yaşarken, karanlığın içinde, “Şu Sille’den gece geçtim / Acı datlı sular içtim” hallerinde baktım Konya’ya, Konyalıya… Çalışkanlığı, üretkenliği, girişimciliği ve ticari zekasıyla maddi zenginliğe ulaşmış şehrin manevi zenginliğinin güzergahı Türklerin ayak izini takip ederek Orta Asya derinliklerine uzanırken; ben; Konya’da bir ‘Özgüven’ arıyordum! Buldum! Ancak… Uzaklardan gelen ses ile susup halime şükrettim: Bir kız ile bir gelinin cengi var Bilemedim hangisinin dengi var Elinde bir gümüş saplı süngü var Atar süngüsünü yare hükmeder Bu kavga burada bitmez dedim. Çünkü tarafların olaya bakışı farklıydı. Şöyle: -Kız da der ki ver aynamı elime -Gelin der ki benim başım tapulu Sabah olunca, bir ozanın, “Çıktım Dam Başına” türküsü çalındı kulağıma. Türkünün sözü; gazete manşetlerini, televizyon haberlerini inleten fakir fukara, garip guraba haberlerinin etkisiyle ‘başa huni takma’ hissi uyandırıyordu! Huni takmadım ama rahatlayayım diye bir dama tırmanıp ordan ünledim: Çıktım dam başına kandil mi yanar Öksüzün başına devlet mi konar! Sesimi bastıran bir ses peyda oldu! “Efendim” diye başlıyordu ama “Kimi Cellat Olmuş” diye de ekliyordu: Kimi cellat olmuş kimi kapıcı Kimi yapıcı olmuş kimi yıkıcı Evvel beğenmezdin mesti papucu Şimdi bir çarığa mes verir oldun Üzerime alınmadım! Ancak duydum ki başkaları da çığırıyordu türkünün farklı versiyonlarını… Çevremde gördüğüm yoldaşlara, kulağımda yankılanan türküyü terennüm ettim: Emmiler emmiler Türkmen emmiler Uzun uzun entari salma yenliler Hep bir araya gelmiş çifte benliler Sesim duyulmadı! Sustum, yola devam ettim! Şehir futbol havasına girmişken, bir ‘Yiğit’in, Futbolcular milyon dolar alırken Garip Hasan takım tutmasa olmaz Kendisi aç yatıp tok kalkar iken Rakip taraftara çatmasa olmaz Dediğini duydum! Bir arıza çıkmasın diye yatıştırmaya çalıştım. Tutmasam karakolluk olabilirdi!  O da durumu fark etmiş olmalı ki, çığırması değişti: Bahçesinde güller deren Her işine emek veren Dinleyecek candan yaren Hoş sohbete kamil gerek Elimle ‘harikasın’ işareti yapıp, gözümle onaylayınca o da rahatladı! Ben de Konya’da bulunma gerekçemize odaklandım. Türküye takılınca geziyi geciktirdik… YARIN: Kelebeğin Sille’si!
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2022 - Cuma

Konya’da, çıktım dam başına!

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından üçüncüsü düzenlenen ‘Medya, Kültür / Sanat ve Turizm Buluşmaları’nın buluşma kısmını Selçuklu Belediyesinin ev sahipliğinde, dolaşma işini de Kalecik Belediyesi’nin desteği ile yürüterek Konya’da yol almaya devam ediyoruz. Acı datlı sular içtim! Şehir, Ramazan sakinliği yaşarken, karanlığın içinde, “Şu Sille’den gece geçtim / Acı datlı sular içtim” hallerinde baktım Konya’ya, Konyalıya… Çalışkanlığı, üretkenliği, girişimciliği ve ticari zekasıyla maddi zenginliğe ulaşmış şehrin manevi zenginliğinin güzergahı Türklerin ayak izini takip ederek Orta Asya derinliklerine uzanırken; ben; Konya’da bir ‘Özgüven’ arıyordum! Buldum! Ancak… Uzaklardan gelen ses ile susup halime şükrettim: Bir kız ile bir gelinin cengi var Bilemedim hangisinin dengi var Elinde bir gümüş saplı süngü var Atar süngüsünü yare hükmeder Bu kavga burada bitmez dedim. Çünkü tarafların olaya bakışı farklıydı. Şöyle: -Kız da der ki ver aynamı elime -Gelin der ki benim başım tapulu Sabah olunca, bir ozanın, “Çıktım Dam Başına” türküsü çalındı kulağıma. Türkünün sözü; gazete manşetlerini, televizyon haberlerini inleten fakir fukara, garip guraba haberlerinin etkisiyle ‘başa huni takma’ hissi uyandırıyordu! Huni takmadım ama rahatlayayım diye bir dama tırmanıp ordan ünledim: Çıktım dam başına kandil mi yanar Öksüzün başına devlet mi konar! Sesimi bastıran bir ses peyda oldu! “Efendim” diye başlıyordu ama “Kimi Cellat Olmuş” diye de ekliyordu: Kimi cellat olmuş kimi kapıcı Kimi yapıcı olmuş kimi yıkıcı Evvel beğenmezdin mesti papucu Şimdi bir çarığa mes verir oldun Üzerime alınmadım! Ancak duydum ki başkaları da çığırıyordu türkünün farklı versiyonlarını… Çevremde gördüğüm yoldaşlara, kulağımda yankılanan türküyü terennüm ettim: Emmiler emmiler Türkmen emmiler Uzun uzun entari salma yenliler Hep bir araya gelmiş çifte benliler Sesim duyulmadı! Sustum, yola devam ettim! Şehir futbol havasına girmişken, bir ‘Yiğit’in, Futbolcular milyon dolar alırken Garip Hasan takım tutmasa olmaz Kendisi aç yatıp tok kalkar iken Rakip taraftara çatmasa olmaz Dediğini duydum! Bir arıza çıkmasın diye yatıştırmaya çalıştım. Tutmasam karakolluk olabilirdi!  O da durumu fark etmiş olmalı ki, çığırması değişti: Bahçesinde güller deren Her işine emek veren Dinleyecek candan yaren Hoş sohbete kamil gerek Elimle ‘harikasın’ işareti yapıp, gözümle onaylayınca o da rahatladı! Ben de Konya’da bulunma gerekçemize odaklandım. Türküye takılınca geziyi geciktirdik… YARIN: Kelebeğin Sille’si!
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.