Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Kadınsız kalkınma kandırmacadır!

Türk kadını, genlerindeki üretici gücü keşfetti! Bunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Hemen yanı başınızda kurulan ve yöresine göre adı ‘Kadınlar Pazarı’, ‘Köylü Pazarı’, Üretici Pazarı’ gibi isimlerle anılan satış alanlarına bakın. Hepsinde öne çıkan kadınlar. Erkek yok mu? Var! Onlar da getir götürcü figür olarak alıyor bu pazarlarda yerini! Kooperatif gerçeği görülsün Evet, Türk kadını bağında / bahçesinde, ovasında / yaylasında üretiyor, satıyor.  Bunun Türkiye ekonomisine kazandırdığı çok şey de var elbette ama bu kadınlar asıl aile bütçesine büyük katkı sağlıyor… “Kadınsız kalkınma kandırmacadır” dememin asıl sebebine geleyim… Türk kadınının keşfetmesi gereken bir şey kaldı: Örgütlenme! Yani kooperatifleşme… Kooperatif, her alanda kurulabiliyor elbette ama bendenizin asıl önemsediği, üretici kadınların ister şehirde isterlerse köylerde kuracakları üreten, pazarlayan, satan kooperatiflerdir… Daha önce çok kere hem de çok değişik yayın organlarında yazdım ve söyledim; ‘kooperatif’ uzun yıllar bir ‘komünist işi’ olarak görüldü ve bundan kaçınıldı. Bir de geçmişte bu işi istismar adanlar çıktı ve insanlar kooperatif gerçeğinden kaçtı, kaçındı… Uluslararası veriler var… Oysa durum öylesine farklı ki; örneğin, Avrupa’da her beş kişiden biri kooperatif ortağı… Bu gerçekten hareketle; Birleşmiş Milletler, “Kooperatif İşletmeler Daha İyi Bir Dünya Kurar” ana temasıyla, 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı” ilan etti. Türkiye buna duyarsız kalamadı, kalamazdı; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın koordinasyonunda, 2012-2016 yıllarını kapsayan “Türkiye Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı” hazırlandı. İyi de oldu! Çünkü raporlara yansıyan araştırmalara göre kooperatif üye sayılarında düşüşler görülüyordu… Bunun etkileri oldu. Avrupa Kooperatif ve Sosyal Girişimler Araştırma Enstitüsü’nün 2015’te hazırladığı rapor, Türkiye’nin İtalya'dan sonra Avrupa'da en çok kooperatife sahip olan ikinci ülke olduğunu ortaya koydu. Ancak sorun bundan sonra başlıyor! Çünkü rapora göre ortak sayısı, çalışan personel ve yıllık cirolara bakıldığında sıralamada geriliyoruz. Konumuza dönecek olursak Konu çok geniş olduğu için başlığa dönmek istiyorum. “Kadınsız kalkınma kandırmacadır” vurgusunu bir kez daha hatırlatarak, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar tarlada, bağda, bahçede çalışan Türk kadını, ürettiğini çürütmemeli, pazarlamalı, satmalı, para kazanmalı… Bunun en kestirme ve kalıcı yolu ise kooperatif kurmaktır… Konuyla ilgili bir veri var: Kayıtlı olarak ilk defa 2011 yılında kurulan kadın kooperatiflerinin sayısı 2020 yılında 300’e dayanırken ortak sayısı da 3 bini aşmış. Yeter mi? Yetmez elbette… Örneğini yerinde gördüm Kooperatif, senin ürettiğini senin adına satar ve paranı öder. Yani sen sadece üretirken yorulursun… Bunun en çarpıcı örneğini Genel Kuruluna katılma imkanı bulduğum S.S. Boğazlıyan Merkez, Uzunlu Kasabası Belören Gövdecili Yeşilhisar ve Yoğunhisar Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nde ve kooperatifin Kurucu Başkanı Ayfer Ulusoy’da gördüm. Daha sonra uzun uzun yazarım ama yazıyı şöyle bitirmek istiyorum, S.S. Boğazlıyan Merkez, Uzunlu Kasabası Belören Gövdecili Yeşilhisar ve Yoğunhisar Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, adını aldığı yörede üretilen tarım ürünlerini alıyor, işliyor, pazarlıyor. Hatta ‘Bozok’ gibi marka bile yaratıyor. Bununla da kalmıyor, ‘Komünist Başkan’ olarak ün salan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun şehirde öncülük ettiği kooperatif ve başka kooperatiflerle iş birliği yaparak bir paslaşma, yardımlaşma ve dayanışma ortamı bile hazırlıyor. Örnek olmalı…
Ekleme Tarihi: 05 Ekim 2022 - Çarşamba

Kadınsız kalkınma kandırmacadır!

Türk kadını, genlerindeki üretici gücü keşfetti! Bunu uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Hemen yanı başınızda kurulan ve yöresine göre adı ‘Kadınlar Pazarı’, ‘Köylü Pazarı’, Üretici Pazarı’ gibi isimlerle anılan satış alanlarına bakın. Hepsinde öne çıkan kadınlar. Erkek yok mu? Var! Onlar da getir götürcü figür olarak alıyor bu pazarlarda yerini!

Kooperatif gerçeği görülsün

Evet, Türk kadını bağında / bahçesinde, ovasında / yaylasında üretiyor, satıyor.  Bunun Türkiye ekonomisine kazandırdığı çok şey de var elbette ama bu kadınlar asıl aile bütçesine büyük katkı sağlıyor…

“Kadınsız kalkınma kandırmacadır” dememin asıl sebebine geleyim…

Türk kadınının keşfetmesi gereken bir şey kaldı: Örgütlenme! Yani kooperatifleşme…

Kooperatif, her alanda kurulabiliyor elbette ama bendenizin asıl önemsediği, üretici kadınların ister şehirde isterlerse köylerde kuracakları üreten, pazarlayan, satan kooperatiflerdir…

Daha önce çok kere hem de çok değişik yayın organlarında yazdım ve söyledim; ‘kooperatif’ uzun yıllar bir ‘komünist işi’ olarak görüldü ve bundan kaçınıldı. Bir de geçmişte bu işi istismar adanlar çıktı ve insanlar kooperatif gerçeğinden kaçtı, kaçındı…

Uluslararası veriler var…

Oysa durum öylesine farklı ki; örneğin, Avrupa’da her beş kişiden biri kooperatif ortağı…

Bu gerçekten hareketle; Birleşmiş Milletler, “Kooperatif İşletmeler Daha İyi Bir Dünya Kurar” ana temasıyla, 2012 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı” ilan etti.

Türkiye buna duyarsız kalamadı, kalamazdı; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın koordinasyonunda, 2012-2016 yıllarını kapsayan “Türkiye Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı” hazırlandı. İyi de oldu! Çünkü raporlara yansıyan araştırmalara göre kooperatif üye sayılarında düşüşler görülüyordu…

Bunun etkileri oldu. Avrupa Kooperatif ve Sosyal Girişimler Araştırma Enstitüsü’nün 2015’te hazırladığı rapor, Türkiye’nin İtalya'dan sonra Avrupa'da en çok kooperatife sahip olan ikinci ülke olduğunu ortaya koydu. Ancak sorun bundan sonra başlıyor! Çünkü rapora göre ortak sayısı, çalışan personel ve yıllık cirolara bakıldığında sıralamada geriliyoruz.

Konumuza dönecek olursak

Konu çok geniş olduğu için başlığa dönmek istiyorum.

“Kadınsız kalkınma kandırmacadır” vurgusunu bir kez daha hatırlatarak, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar tarlada, bağda, bahçede çalışan Türk kadını, ürettiğini çürütmemeli, pazarlamalı, satmalı, para kazanmalı…

Bunun en kestirme ve kalıcı yolu ise kooperatif kurmaktır…

Konuyla ilgili bir veri var: Kayıtlı olarak ilk defa 2011 yılında kurulan kadın kooperatiflerinin sayısı 2020 yılında 300’e dayanırken ortak sayısı da 3 bini aşmış. Yeter mi? Yetmez elbette…

Örneğini yerinde gördüm

Kooperatif, senin ürettiğini senin adına satar ve paranı öder. Yani sen sadece üretirken yorulursun…

Bunun en çarpıcı örneğini Genel Kuruluna katılma imkanı bulduğum S.S. Boğazlıyan Merkez, Uzunlu Kasabası Belören Gövdecili Yeşilhisar ve Yoğunhisar Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nde ve kooperatifin Kurucu Başkanı Ayfer Ulusoy’da gördüm.

Daha sonra uzun uzun yazarım ama yazıyı şöyle bitirmek istiyorum,

S.S. Boğazlıyan Merkez, Uzunlu Kasabası Belören Gövdecili Yeşilhisar ve Yoğunhisar Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, adını aldığı yörede üretilen tarım ürünlerini alıyor, işliyor, pazarlıyor. Hatta ‘Bozok’ gibi marka bile yaratıyor. Bununla da kalmıyor, ‘Komünist Başkan’ olarak ün salan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun şehirde öncülük ettiği kooperatif ve başka kooperatiflerle iş birliği yaparak bir paslaşma, yardımlaşma ve dayanışma ortamı bile hazırlıyor. Örnek olmalı…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.