Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Gaziantep’te depremle dökülen dörtlükler…

Kalabalık bir gazeteci heyetinin içindeydim; Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” için Gaziantep’e gidiyorduk. Şehre sabah saatlerinde girerken, hayata dair bir çalkantıyla sarsıldım…   İNSANİ ÇAĞRIŞIMLAR Depreme inat, hayat öylesine güzel ve şaşırtıcı ki; kim olursanız olun, onun yasalarına, kurallarına uyarsanız size deprem bile bir şey yapamaz… Zor değil: Doğaya ve insana saygı… Bir deprem sakinliği içindeki Gaziantep’te surları yıkılan Kale, bir parçası bile hasar görmeyen Mozaik Müzesi ve deprem uzmanları aynı şeyi söylüyor: Doğaya ve insana saygı… Sizi deprem ortamından uzaklaştırmak istiyorum! Tarlaya dolu düştü Ağladım gözüm şişti Ben bir vali kızıyam Hambala gözüm düştü Diyen Gaziantepli kız da… Senem sese mi geldin Kadem basa mı geldin Sağlığımda gelmezdin Öldüm yasa mı geldin Denen kız da… Sarı kavun dilmedim Gelin olup gülmedim Kızlık sultanlık imiş Kıymatını bilmedim Diyen kız ve onlara yüreğini açan Gaziantepli delikanlılar da… Deprem acısı yaşamamıştı ama yaşayanlar için hayat hançer gibiydi…   ZELZELEDEN ETKİLİ… Halden hale savrulmak, insanın tahammül mülkünü yıkacak kerte etkili bir zelzele sarsıntısı yaşatabilir… O dem; Kerem eder duhan senin ut senin Yüreğimden çıkan alev od senin Viran kaldı bıraktığın yurt senin Göçer isen bir gün evvel göçegör Dörtlüğü bir ‘muhannete isyan’ haykırışı olabilir ama deprem vurgunu yemiş insanların hali pür melalini de çağrıştırmıyor mu?   İŞGALE VE İSYANA DAİR Fransız işgaline karşı yiğitçe savaşan Antepliler; Kara imiş şu Antep’in yazısı Meleşmiyor koyun ilen kuzusu Ana baba bacı kardaş acısı Nerde benim sarı güllü bağlarım Antep diye hazin hazin ağlarım Ağıtı yakarken elbette emperyalist zalimlere isyan ediyordu… Bugün gördüğümüz şehirde ise insanların can evi yanıyordu… Çünkü başka, bambaşka hallerin içindeki gözlerin gördüğü, sözlerin dediği acılar, enkazın altından çıkarılmış kadar acıtıcıydı… Antep’in etrafı gül ile diken Ayrılıktır benim belimi büken Sineni sineme saraydım derken Felek bizi nazlı yardan ayırdı Bu ahval ve şerait içindeyken, yoğun şehir ve Nurdağı, İslahiye turunun yorgun düşmüşlüğüyle gözümüze otel gibi görünen otobüse seğirttik! Menzilde bir başka depremzede şehir vardı: Kahramanmaraş…
Ekleme Tarihi: 10 Nisan 2023 - Pazartesi

Gaziantep’te depremle dökülen dörtlükler…

Kalabalık bir gazeteci heyetinin içindeydim; Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen “Medya, Kültür Sanat ve Turizm Buluşmaları” için Gaziantep’e gidiyorduk. Şehre sabah saatlerinde girerken, hayata dair bir çalkantıyla sarsıldım…

 

İNSANİ ÇAĞRIŞIMLAR

Depreme inat, hayat öylesine güzel ve şaşırtıcı ki; kim olursanız olun, onun yasalarına, kurallarına uyarsanız size deprem bile bir şey yapamaz…

Zor değil: Doğaya ve insana saygı…

Bir deprem sakinliği içindeki Gaziantep’te surları yıkılan Kale, bir parçası bile hasar görmeyen Mozaik Müzesi ve deprem uzmanları aynı şeyi söylüyor: Doğaya ve insana saygı…

Sizi deprem ortamından uzaklaştırmak istiyorum!

Tarlaya dolu düştü

Ağladım gözüm şişti

Ben bir vali kızıyam

Hambala gözüm düştü

Diyen Gaziantepli kız da…

Senem sese mi geldin

Kadem basa mı geldin

Sağlığımda gelmezdin

Öldüm yasa mı geldin

Denen kız da…

Sarı kavun dilmedim

Gelin olup gülmedim

Kızlık sultanlık imiş

Kıymatını bilmedim

Diyen kız ve onlara yüreğini açan Gaziantepli delikanlılar da…

Deprem acısı yaşamamıştı ama yaşayanlar için hayat hançer gibiydi…

 

ZELZELEDEN ETKİLİ…

Halden hale savrulmak, insanın tahammül mülkünü yıkacak kerte etkili bir zelzele sarsıntısı yaşatabilir…

O dem;

Kerem eder duhan senin ut senin

Yüreğimden çıkan alev od senin

Viran kaldı bıraktığın yurt senin

Göçer isen bir gün evvel göçegör

Dörtlüğü bir ‘muhannete isyan’ haykırışı olabilir ama deprem vurgunu yemiş insanların hali pür melalini de çağrıştırmıyor mu?

 

İŞGALE VE İSYANA DAİR

Fransız işgaline karşı yiğitçe savaşan Antepliler;

Kara imiş şu Antep’in yazısı

Meleşmiyor koyun ilen kuzusu

Ana baba bacı kardaş acısı

Nerde benim sarı güllü bağlarım

Antep diye hazin hazin ağlarım

Ağıtı yakarken elbette emperyalist zalimlere isyan ediyordu…

Bugün gördüğümüz şehirde ise insanların can evi yanıyordu…

Çünkü başka, bambaşka hallerin içindeki gözlerin gördüğü, sözlerin dediği acılar, enkazın altından çıkarılmış kadar acıtıcıydı…

Antep’in etrafı gül ile diken

Ayrılıktır benim belimi büken

Sineni sineme saraydım derken

Felek bizi nazlı yardan ayırdı

Bu ahval ve şerait içindeyken, yoğun şehir ve Nurdağı, İslahiye turunun yorgun düşmüşlüğüyle gözümüze otel gibi görünen otobüse seğirttik!

Menzilde bir başka depremzede şehir vardı: Kahramanmaraş…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.