Dursun Erkılıç
Köşe Yazarı
Dursun Erkılıç
 

Beni benden alıp getiren: Kadın…

Aklı, insafı, vicdanı olan bir erkek, ‘düşünüyorum o halde varım’ pozisyonu alsa; sosyolojisinin genlerine işlediği kadına sevgiyi, saygıyı hatırlar. Pozisyonunu korursa; kadının acılara en dayanıklı canlı olduğunu anlar… Yuvayı yapan, kuran, koruyan; çalışan, çabalayan, kazanan, besleyip büyüten olma özelliğini annelik ile taçlandırması, erkeklerin şapka çıkarmanın ötesinde, önünde saygıyla eğilmesi gereken ayrıcalıklardır… Bunları şunun için yazdım: Paylaşımım ve… Dünya Kadınlar Gününü bir dörtlük ile kutlarken Neşet Ertaş Ustanın, o benzersiz kadın tarifini, “Kadınlar insandır, biz insanoğlu” sözünü başlık yaparak şu dörtlüğü paylaşmıştım: Kadının tarifi ‘Neşet’ etmiştir İnsanoğlu için kadın yetmiştir İnsana kıyanlar o an bitmiştir Kadın Günü kutlu kıyan kahrolsun “Kadına kıyanların varlığı, ‘modern’ insanlığın ilkelliklerindendir” demek istemiştim. Oysa Türk kadını Türk kadını; Tomris Hatun ile MÖ 6. yüzyılda devlet yönetendir. Kurtuluş Savaşının cepheden cepheye koşan kahramanıdır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadınların eseridir” sözüyle, kendi gerçeğinin başrolündedir… ‘Derdi güzel…’ Ozanlarımız, türkülerimiz kadını ‘derdi güzel’ olarak tarif etmiştir: Evlerine vara gele yol ettim Derdi güzel yol ettim Ben ölürüm yol ettim Diye türkü çığıranlar ne ara ‘ya benimsin ya kara toprağın’ vahşiliğine terfi etti! Yüreğimi serdim yare çul ettim Güzel yare doyamadım Diyenler, o güzelliğe kıyar hale nasıl geldi? Keşke; Hasretin bağrımı deldi neyleyim Derdi güzel neyleyim Ben ölürüm neyleyim Noktasında kalaymış, kadına kıyanlar… Bir başka türküde; Ben seni severim sen de seversen Suna boylum ağlama Kör olasın el sözüne uyarsan Derdi güzel ağlama Kertesinde, sevdiğini ‘dert’ edinenler, nasıl olur da bir caniye dönüşür? Neşet etmesi için Herkes biraz ‘Neşet’ kalabilseydi, neler neşet ederdi dünyada. Gönül dağı yağmur yağmur boran olurdu mesela. Hatta can özünde bir sel gizli gizli akardı.Hele bir tenhada can cananı bulunca…Şöyle bir düşünün: Tüm erkekler, sevdiğini yüreğine koyup dile gelseydi ve deseydi ki; Hezeli de deli gönül hezeli Çiçekdağı da döktü m'ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahide’mden güzeli İşte o zaman samanlık seyran olurdu. Ben demiyom, Neşet Usta diyor: Zahide kurbanım hep bende kusur Nemize yetmiyo el kadar hasır Datlı dil, mühür göz Erkekler; garip hallerini bilen işveli, nazlı sevdiklerini ararken, “Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen” der! Başkaca bir yolları da yoktur!Çünkü aranan;datlı dilli, güler yüzlü, ceylan gözlüdür…Ozan gibi, ‘Garip’ olanların hali perişandır: Sinemde gizli yaramı kimsebilmiyo Hiç bir tabip yarama melhemolmuyo Boynu bükük bir garibim yüzümgülmüyo Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? Deyip gezerler… Aradıklarını bulurlarsa ne olur? Aşık Ali İzzet’e danışırlar. O da der ki; Mühür gözlüm seni elden Sakınırım kıskanırım Uçan kuştan esen yelden Sakınırım kıskanırım Bu terennüm ile sevdiğini yere göğe sığdıramayanlar için dahası vardır; Havadaki turnalardan Su içtiğin kurnalardan Giyindiğin urbalardan Sakınırım kıskanırım “Ben seni senin gözünden / Sakınırım kıskanırım” demeleri de bir yürek coşkusunun dile gelmiş halidir. O dem; Kesik çayır biçilir mi Soğuk sular içilir mi Bana yardan geçti derler Seven yardan geçilir mi Geçilmez, geçilmez de bu vahşet niye. Erkekler, kendinize gelin. Varlığımızı borçlu olduklarımıza kıymayın… Son söz benden Bunca sazın / sözün arasına kendimi de katayım izninizle: Hırkalı kadını baş tacı ettin Yorulmadın güzel peşinden gittin Sevda arar iken kendinde yittin Olsun! Yine seni sana kadın getirdi
Ekleme Tarihi: 24 Mart 2022 - Perşembe

Beni benden alıp getiren: Kadın…

Aklı, insafı, vicdanı olan bir erkek, ‘düşünüyorum o halde varım’ pozisyonu alsa; sosyolojisinin genlerine işlediği kadına sevgiyi, saygıyı hatırlar. Pozisyonunu korursa; kadının acılara en dayanıklı canlı olduğunu anlar… Yuvayı yapan, kuran, koruyan; çalışan, çabalayan, kazanan, besleyip büyüten olma özelliğini annelik ile taçlandırması, erkeklerin şapka çıkarmanın ötesinde, önünde saygıyla eğilmesi gereken ayrıcalıklardır… Bunları şunun için yazdım: Paylaşımım ve… Dünya Kadınlar Gününü bir dörtlük ile kutlarken Neşet Ertaş Ustanın, o benzersiz kadın tarifini, “Kadınlar insandır, biz insanoğlu” sözünü başlık yaparak şu dörtlüğü paylaşmıştım: Kadının tarifi ‘Neşet’ etmiştir İnsanoğlu için kadın yetmiştir İnsana kıyanlar o an bitmiştir Kadın Günü kutlu kıyan kahrolsun “Kadına kıyanların varlığı, ‘modern’ insanlığın ilkelliklerindendir” demek istemiştim. Oysa Türk kadını Türk kadını; Tomris Hatun ile MÖ 6. yüzyılda devlet yönetendir. Kurtuluş Savaşının cepheden cepheye koşan kahramanıdır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünya üzerinde gördüğünüz her şey kadınların eseridir” sözüyle, kendi gerçeğinin başrolündedir… ‘Derdi güzel…’ Ozanlarımız, türkülerimiz kadını ‘derdi güzel’ olarak tarif etmiştir: Evlerine vara gele yol ettim Derdi güzel yol ettim Ben ölürüm yol ettim Diye türkü çığıranlar ne ara ‘ya benimsin ya kara toprağın’ vahşiliğine terfi etti! Yüreğimi serdim yare çul ettim Güzel yare doyamadım Diyenler, o güzelliğe kıyar hale nasıl geldi? Keşke; Hasretin bağrımı deldi neyleyim Derdi güzel neyleyim Ben ölürüm neyleyim Noktasında kalaymış, kadına kıyanlar… Bir başka türküde; Ben seni severim sen de seversen Suna boylum ağlama Kör olasın el sözüne uyarsan Derdi güzel ağlama Kertesinde, sevdiğini ‘dert’ edinenler, nasıl olur da bir caniye dönüşür? Neşet etmesi için Herkes biraz ‘Neşet’ kalabilseydi, neler neşet ederdi dünyada. Gönül dağı yağmur yağmur boran olurdu mesela. Hatta can özünde bir sel gizli gizli akardı.Hele bir tenhada can cananı bulunca…Şöyle bir düşünün: Tüm erkekler, sevdiğini yüreğine koyup dile gelseydi ve deseydi ki; Hezeli de deli gönül hezeli Çiçekdağı da döktü m'ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahide’mden güzeli İşte o zaman samanlık seyran olurdu. Ben demiyom, Neşet Usta diyor: Zahide kurbanım hep bende kusur Nemize yetmiyo el kadar hasır Datlı dil, mühür göz Erkekler; garip hallerini bilen işveli, nazlı sevdiklerini ararken, “Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen” der! Başkaca bir yolları da yoktur!Çünkü aranan;datlı dilli, güler yüzlü, ceylan gözlüdür…Ozan gibi, ‘Garip’ olanların hali perişandır: Sinemde gizli yaramı kimsebilmiyo Hiç bir tabip yarama melhemolmuyo Boynu bükük bir garibim yüzümgülmüyo Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? Deyip gezerler… Aradıklarını bulurlarsa ne olur? Aşık Ali İzzet’e danışırlar. O da der ki; Mühür gözlüm seni elden Sakınırım kıskanırım Uçan kuştan esen yelden Sakınırım kıskanırım Bu terennüm ile sevdiğini yere göğe sığdıramayanlar için dahası vardır; Havadaki turnalardan Su içtiğin kurnalardan Giyindiğin urbalardan Sakınırım kıskanırım “Ben seni senin gözünden / Sakınırım kıskanırım” demeleri de bir yürek coşkusunun dile gelmiş halidir. O dem; Kesik çayır biçilir mi Soğuk sular içilir mi Bana yardan geçti derler Seven yardan geçilir mi Geçilmez, geçilmez de bu vahşet niye. Erkekler, kendinize gelin. Varlığımızı borçlu olduklarımıza kıymayın… Son söz benden Bunca sazın / sözün arasına kendimi de katayım izninizle: Hırkalı kadını baş tacı ettin Yorulmadın güzel peşinden gittin Sevda arar iken kendinde yittin Olsun! Yine seni sana kadın getirdi
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.