Ahmet Tezcan
Köşe Yazarı
Ahmet Tezcan
 

Hain kim, cezası ne?

[simple-author-box] Ortalık suçlamalardan geçilmiyor, herkes birbirini hıyanetle suçluyor, artık şart oldu bunu yazmak. Evet, “hainlik, hıyanet” nedir, “hain” kimdir ve cezası nedir? Soru bu… Bir kere bunun tespit edilmesi lazım. Sözlüklere bakarsan tarif belli: “Hıyanet eden, ihanet eden (kimse); kötü bir niyet taşıyan. Zarar vermekten, üzmekten ya da kötülük yapmaktan hoşlanan -tam ifadeyle- “HAYIN” olarak tarif ediliyor. *** Mevzuata bakarsanız en somut, en müşahhas tarifiyle açık seçik bunun belli olmadığını göreceksiniz. Ben hukukçu değilim, bunu sordum, dediler ki: “TCK’da yani Türk Ceza Kanunu’nda “VATANA İHANET” adı altında bir suç yoktur mesela.. (ilginç değil mi?) ve devamla: “Çağdaş ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi gereğince vatana ihanet adı altında bir suçun düzenlenmesi bu ilkeye ters düşer. Zira bu isimde bir suç birçok suç oluşturan fiili kapsayabilir. Mesela, kin ve düşmanlığa tahrik suçu, devlet sırlarını açığa vurma suçu, anayasayı ihlal suçu, vatana ihanet kavramı altında toplanabilir. Oysa bahsettiğimiz kanunilik ilkesi gereğince tüm suçların kazuistik bir şekilde düzenlenmesi gerekir.” Evet, böyle dediler… *** Bu “kazuistik” kelimesinin ne anlama geldiğini de Molla Google’dan öğrendim: “Yasalarda boşluk bırakmamak, nesnel olmak, keyfiliği engellemek ve hukuk güvenliğinin sağlanması için yasaların, konuyla ilgili, çıkabilecek tüm sorunları öngörmeye çalışarak düzenlemesi”ymiş. Anlayan anladı, uzatmayalım, benden hukukçu olmayacağı ortada… Ancak şu “HIYANET”ya da“İHANET” meselesine gelince, sokaktaki vatandaşa döndürüp sorsanız cevabı eminim şöyle olacaktır. “İHANET, VATANA MİLLETE KARŞI FENA MUAMELEDİR VE CEZASI DA ÖLÜMDÜR.” O zaman bunun böyle tarif edilip cezanın infaz edilmesi gerekir. (Bu “FENA MUAMELE” ifadesi de lastik gibi bence “fena” nedir, muamelesi nasıldır tarife muhtaç?!) *** Bir zamanlar bakanlık mevkiinde de bulunmuş olan devlet adamı Kamuran İnan, (“Devlet” adıyla kitabı da var)  “Türkiye’nin çok kolay hain ürettiğini” söylüyordu sayı bile veriyordu Kamuran Bey, diyordu ki; “Türkiye’de 200 binin üzerinde hain var bunlar Devlet tarafından biliniyor” yani kayıt altında.. Yalnız bana söylemedi bunu birçok sohbetinde kullanmıştır, TV’de bile söylediğini hatırlıyorum. Kim acaba bunlar, ne işleyip nasıl yaftalandılar açıklansa da bilsekdiyormuşum?! *** Doğumuzda güneydoğumuzda, ehli sünnet inancında, muteber ‘şeyh’ler, ‘şıh’lar, ‘seyyid’ler, on binlerce dönüm arazisi, köyleri, köylüleri olan, aşiret reisi ‘ağa’larımız var, bir ömür “körfez emiri” gibi itibar görüyorlar. Bir dedikleri iki edilmez, sözleri demire geçer de dağlara geçmez mi? Daha geçen gün fidan gibi bir teğmenle bir korucumuzu toprağa verdik. Konya’dan, Yozgat’tan, Van’dan, Bitlis’ten memleket evlatları hain emellere hedef olup yetimler bırakırken seslerini gür bir şekilde neden yükseltmezler, fiili bir harekette bulunmazlar anlaması gerçekten güç?! Kim onların seslerini kısıp sözlerini kesebilir? Yoksa demokrasi geldi “feodalite” bitti de bizim mi haberimiz yok? Dağdakiyle ilgiliydi bu.. Ya düzde, ovada yaşayıp milletin içinde, Mecliste, meydanda veya memleket dışında yaşayanlar; ağzınızdan çıkanı kulağınız duymaz mıhiç, neler söylersiniz öyle, kimi suçlarsınız? Zaten salgın yapacağını yapıyor, Milleti hiç yoktan niçin bunaltırsınız, sorma hakkımız yok mu?
Ekleme Tarihi: 09 Haziran 2021 - Çarşamba

Hain kim, cezası ne?

[simple-author-box]

Ortalık suçlamalardan geçilmiyor, herkes birbirini hıyanetle suçluyor, artık şart oldu bunu yazmak.

Evet, “hainlik, hıyanet” nedir, “hain” kimdir ve cezası nedir?

Soru bu…

Bir kere bunun tespit edilmesi lazım.

Sözlüklere bakarsan tarif belli:

“Hıyanet eden, ihanet eden (kimse); kötü bir niyet taşıyan. Zarar vermekten, üzmekten ya da kötülük yapmaktan hoşlanan -tam ifadeyle- “HAYIN” olarak tarif ediliyor.

***

Mevzuata bakarsanız en somut, en müşahhas tarifiyle açık seçik bunun belli olmadığını göreceksiniz. Ben hukukçu değilim, bunu sordum, dediler ki:

TCK’da yani Türk Ceza Kanunu’nda “VATANA İHANET” adı altında bir suç yoktur mesela.. (ilginç değil mi?) ve devamla:

“Çağdaş ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi gereğince vatana ihanet adı altında bir suçun düzenlenmesi bu ilkeye ters düşer. Zira bu isimde bir suç birçok suç oluşturan fiili kapsayabilir. Mesela, kin ve düşmanlığa tahrik suçu, devlet sırlarını açığa vurma suçu, anayasayı ihlal suçu, vatana ihanet kavramı altında toplanabilir. Oysa bahsettiğimiz kanunilik ilkesi gereğince tüm suçların kazuistik bir şekilde düzenlenmesi gerekir.”

Evet, böyle dediler…

***

Bu “kazuistik” kelimesinin ne anlama geldiğini de Molla Google’dan öğrendim:

“Yasalarda boşluk bırakmamak, nesnel olmak, keyfiliği engellemek ve hukuk güvenliğinin sağlanması için yasaların, konuyla ilgili, çıkabilecek tüm sorunları öngörmeye çalışarak düzenlemesi”ymiş.

Anlayan anladı, uzatmayalım, benden hukukçu olmayacağı ortada…

Ancak şu “HIYANET”ya da“İHANET” meselesine gelince, sokaktaki vatandaşa döndürüp sorsanız cevabı eminim şöyle olacaktır.

“İHANET, VATANA MİLLETE KARŞI FENA MUAMELEDİR VE

CEZASI DA ÖLÜMDÜR.”

O zaman bunun böyle tarif edilip cezanın infaz edilmesi gerekir. (Bu “FENA MUAMELE” ifadesi de lastik gibi bence “fena” nedir, muamelesi nasıldır tarife muhtaç?!)

***

Bir zamanlar bakanlık mevkiinde de bulunmuş olan devlet adamı Kamuran İnan, (“Devlet” adıyla kitabı da var)  “Türkiye’nin çok kolay hain ürettiğini” söylüyordu sayı bile veriyordu Kamuran Bey, diyordu ki; “Türkiye’de 200 binin üzerinde hain var bunlar Devlet tarafından biliniyor” yani kayıt altında..

Yalnız bana söylemedi bunu birçok sohbetinde kullanmıştır, TV’de bile söylediğini hatırlıyorum. Kim acaba bunlar, ne işleyip nasıl yaftalandılar açıklansa da bilsekdiyormuşum?!

***

Doğumuzda güneydoğumuzda, ehli sünnet inancında, muteber ‘şeyh’ler, ‘şıh’lar, ‘seyyid’ler, on binlerce dönüm arazisi, köyleri, köylüleri olan, aşiret reisi ‘ağa’larımız var, bir ömür “körfez emiri” gibi itibar görüyorlar. Bir dedikleri iki edilmez, sözleri demire geçer de dağlara geçmez mi? Daha geçen gün fidan gibi bir teğmenle bir korucumuzu toprağa verdik. Konya’dan, Yozgat’tan, Van’dan, Bitlis’ten memleket evlatları hain emellere hedef olup yetimler bırakırken seslerini gür bir şekilde neden yükseltmezler, fiili bir harekette bulunmazlar anlaması gerçekten güç?!

Kim onların seslerini kısıp sözlerini kesebilir? Yoksa demokrasi geldi “feodalite” bitti de bizim mi haberimiz yok?

Dağdakiyle ilgiliydi bu..

Ya düzde, ovada yaşayıp milletin içinde, Mecliste, meydanda veya memleket dışında yaşayanlar; ağzınızdan çıkanı kulağınız duymaz mıhiç, neler söylersiniz öyle, kimi suçlarsınız?

Zaten salgın yapacağını yapıyor, Milleti hiç yoktan niçin bunaltırsınız, sorma hakkımız yok mu?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.