Ahmet Tezcan
Köşe Yazarı
Ahmet Tezcan
 

Bu topraklarda hükümran olmak

[simple-author-box] Pergelin sivri ucunu Ankara’ya batırıp Rusya’dan Yemen’e Karayibler’den Türkmenistan’a uzanan bir daire çizdiğiniz zaman bu; 62 devlet, 30 küsur triyon dolarlık bir ekonomi. 1,5 milyar insan anlamına geliyor. Yani para bu dairede dönüyor, bütün semavi dinlerin, kültürlerin merkezi burası, enerji kaynakları bu daire içinde yoğunlaşıyor. Kıtaların birleştiği, imparatorlukların kurulup yıkıldığı bu coğrafyaya ‘dünyanın merkezi’ deseniz yanlış olmaz. İnsanlık tarihinde yaşanan iki cihan savaşı da yine aynı daire içindeydi ve bu kanlı boğuşmada 100 milyon insan öldü. Gerisini saymıyorum. *** Şimdi, başınızı iki elinizin arasına alıp iki dakika düşünün; Sizi, bu dairenin tam da ortasında bu topraklarda rahat bırakırlar mı? Böyle bir coğrafyada mutlu, sakin bir yaşam sürülebilir mi? Sürülürse de bunun şartları var. Terör örgütünün arkasında 20 ‘ye yakın devletin olması bunun nedenini ortaya koyuyor. Aksi halde bu kanlı kışkırtmanın içinde olmaları nasıl açıklanabilir? İşbirlikçilerini de kolayca bulabiliyorlar maalesef. Herkesin burada bir hesabı, bizimde bir hesabımız var. *** İmparatorluğumuz dağılınca 64 devlete toprak verdik, 24 milyon km2 koca imparatorluk büzüşüp Türkiye olunca, haliyle çeperden merkeze bir sürü akımlar oldu, birçoğumuz oralarda kaldı. Durmadılar, bu topraklarda yaşayan insanların dininde, mezhebinde, ırkında kökeninde siyaset yaptılar. Parti kurdurdular gerektiğinde, sayısız dernek, birlik ve vakıfla faaliyet yürüttüler. ‘İşçinin, emeğin partisi’ dediler, ‘zengin komprador’ diye suçladılar, sınıflara ayrıldık, memleket çocukları bir girdaba sokuldu, her şeyler ortalığa döküldü, “sağcı-solcu olduk, batılı, dinci, istismarcı, laik” diye ayrıldık, ayrılıklarımız körüklendi hep kışkırtıldık. *** Hiç birleşmemizi istemediler. Neticede biz de birbirimizi kırıp geçirmek için önümüzde yığınla malzeme bulduk ve başarılı da olduk! Bizi bu duruma düşürenlerin ne partileri, ne bayrakları, ne de bir genel merkezlerivardı.. Her yerde faaliyet yürüttüler. Gerektiğinde bir direktifle olay çıkartıp suikastlar tertiplediler. Gün geldi al bayrağımızı, tüm kutsalımızı bize karşı kullanmaktan geri durmadılar. Dövülen bakanlar, kovulan generaller, daha neler. Herkes bildiğini anlatsa belki kıyamet kopar. Gerçeklerin çıplak gezmek gibi bir huyu var. Bir gün yazılır, anlatılır bunlar. Bize düşen; aklımızı kullanmak ve tuzağa düşmemek. Aklını kullanmayan bu topraklarda hükümran olamaz, yok olur gider, bunu bilmemiz ona göre tavır sergilememiz gerekiyor.
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2021 - Çarşamba

Bu topraklarda hükümran olmak

[simple-author-box]

Pergelin sivri ucunu Ankara’ya batırıp Rusya’dan Yemen’e Karayibler’den Türkmenistan’a uzanan bir daire çizdiğiniz zaman bu; 62 devlet, 30 küsur triyon dolarlık bir ekonomi. 1,5 milyar insan anlamına geliyor.

Yani para bu dairede dönüyor, bütün semavi dinlerin, kültürlerin merkezi burası, enerji kaynakları bu daire içinde yoğunlaşıyor.

Kıtaların birleştiği, imparatorlukların kurulup yıkıldığı bu coğrafyaya ‘dünyanın merkezi’ deseniz yanlış olmaz.

İnsanlık tarihinde yaşanan iki cihan savaşı da yine aynı daire içindeydi ve bu kanlı boğuşmada 100 milyon insan öldü.

Gerisini saymıyorum.

***

Şimdi, başınızı iki elinizin arasına alıp iki dakika düşünün;

Sizi, bu dairenin tam da ortasında bu topraklarda rahat bırakırlar mı?

Böyle bir coğrafyada mutlu, sakin bir yaşam sürülebilir mi?

Sürülürse de bunun şartları var.

Terör örgütünün arkasında 20 ‘ye yakın devletin olması bunun nedenini ortaya koyuyor. Aksi halde bu kanlı kışkırtmanın içinde olmaları nasıl açıklanabilir? İşbirlikçilerini de kolayca bulabiliyorlar maalesef.

Herkesin burada bir hesabı, bizimde bir hesabımız var.

***

İmparatorluğumuz dağılınca 64 devlete toprak verdik, 24 milyon km2 koca imparatorluk büzüşüp Türkiye olunca, haliyle çeperden merkeze bir sürü akımlar oldu, birçoğumuz oralarda kaldı.

Durmadılar, bu topraklarda yaşayan insanların dininde, mezhebinde, ırkında kökeninde siyaset yaptılar. Parti kurdurdular gerektiğinde, sayısız dernek, birlik ve vakıfla faaliyet yürüttüler.

‘İşçinin, emeğin partisi’ dediler, ‘zengin komprador’ diye suçladılar, sınıflara ayrıldık, memleket çocukları bir girdaba sokuldu, her şeyler ortalığa döküldü, “sağcı-solcu olduk, batılı, dinci, istismarcı, laik” diye ayrıldık, ayrılıklarımız körüklendi hep kışkırtıldık.

***

Hiç birleşmemizi istemediler. Neticede biz de birbirimizi kırıp geçirmek için önümüzde yığınla malzeme bulduk ve başarılı da olduk!

Bizi bu duruma düşürenlerin ne partileri, ne bayrakları, ne de bir genel merkezlerivardı.. Her yerde faaliyet yürüttüler. Gerektiğinde bir direktifle olay çıkartıp suikastlar tertiplediler. Gün geldi al bayrağımızı, tüm kutsalımızı bize karşı kullanmaktan geri durmadılar. Dövülen bakanlar, kovulan generaller, daha neler. Herkes bildiğini anlatsa belki kıyamet kopar.

Gerçeklerin çıplak gezmek gibi bir huyu var. Bir gün yazılır, anlatılır bunlar. Bize düşen; aklımızı kullanmak ve tuzağa düşmemek. Aklını kullanmayan bu topraklarda hükümran olamaz, yok olur gider, bunu bilmemiz ona göre tavır sergilememiz gerekiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.