Ahmet Tek
Köşe Yazarı
Ahmet Tek
 

Biz ve Onlar!

Seçmen misiniz, Taraftar mı, Fanatik mi? Seçim havasının bir ülkenin seçmen vasfını kazanmış bireylerini bu kadar ayrıştırıp kutuplaştırmasını aklım almıyor. Seçime sayılı günler kala aklımın almadığı konu sadece bu değil; daha neler neler var. Bunlardan en başta geleni “Biz” ve “Onlar” söylemidir. Karpuz gibi ortadan yarılmadık ama ellenmedik yerimiz kalmadı. Kendimi “Biz” ve “Onlar” diye adlandırılan grup içerisinde görmedim. “Biz” veya “Onlar”ın saflarında el pençe divan durup hazır olan imama uymadım. Şükürler olsun, birey olma bilincimi kaybetmedim. Seçmen kalmayı, taraftar olmaktan daha değerli buldum. Seçmenliği taraftarlığa veya fanatikliğe taşıyanlara kanım ısınmadı. Tarafsızlık bedenime rehavet, ruhuma huzur veriyor. Birey olma bilinci takla atmaktan, yalakalıktan ve cehaletten koruyor. Tarafsız olmanın keyfini somut biçimde göstermem istense, çarşaf gibi denizde, sırtüstü yüzerken hissettiğim dinginlik halini örnek veririm. Tarafsız olmak, taraftarlığın hırslarından, fanatikliğin gerginliğinden uzak tutuyor. Tarafsız olan duyduklarını, gördüklerini ve okuduklarını akıl süzgecinden geçirir, analiz eder, eleştiri hakkını kullanabilir. Fanatiğin böyle bir nimetten haberi bile yoktur. Fanatiklik utanma duygusunu köreltiyor, hakaret ettiriyor, yalanı mübahlaştırıyor. Buna paralel olarak fanatik insafı, vicdanı ve edebi elden bırakıyor. Fanatiklerle konuşmak, anlaşmak, uzlaşmak mümkün olmuyor. Seçmen misiniz, taraftar mı? Taraftarlığınızın sınırı var mı? Kendinizi kaptırıp fanatikleştiğiniz oluyor mu? Bu soruları kendinize sorun. Yanıtlarınızı kimseye açıklamak zorunda değilsiniz. Taraftarlık ve fanatiklik, sloganlara teslimiyet. Anlamadığına, bilmediğine “baş sallamak”, her söylenene “eyvallah”, her buyruğa “hay hay” demek. Bu kadarı yetmiyor; nefret, öfke, hınç, çekememezlik, iftiraya teşnelik, ön yargı, kıskançlık, gerginlik beraberinde geliyor. Fanatiklik bazen özdeşleşme, bazen değişime direnme, bazen duyguların aşırı yaşanması. Bir nevi dalgalı denizde boğulmamak için çırpınma hali. Taraftar veya fanatik endişe, panik ve korku halinden en az birine düçar olur. Fanatik, ister muhalif, ister iktidar kanadından olsun, olgulara ve olaylara sadece kendi tuttuğu partinin gözüyle bakar. Bakar bakar, göremez. Fanatik empati yapamaz. Fanatiğin algılama düzeyi düşük, bilgisi sığdır. Algılayamadığını anlamaz, bir de anlamadığını anlatmaya çalışır. Fanatik, hakikatten çok “işine gelen”le ilgilidir. Fanatiğin derdi ikna değil; ikna sözcüğünü duymamıştır bile. O, ikna etmek veya ikna olmaktan uzaktır. Fanatiğin başvurduğu yöntemler, kavga, iftira, hakaret, yalan, abartı, küçümseme, suçlamadır ve bunların hiçbiri ikna biçimi değildir. İbn Haldun Mukaddime adlı ünlü eserinde şöyle yazmış: “Bir görüşe ve bir inanca bağlılık ve taraftarlık insanın ruhuna işledi mi, kendine uygun düşen haberleri işitir işitmez hemen kabul eder. Bu temayül ve taraftarlık insanın basiret gözünü örter, tenkit ve tetkikte bulunmasını engeller, yalan haberi kabul eder ve nakletme durumunda kalmasına sebep olur." Fanatik, bu paragraftaki fikri anlayacak yetkinlikte değildir. Basireti, basiret gözünü temayülü, tenkidi ve tetkiki duymamıştır. Bu sözcüklerin anlamını bilmez, merak da etmez. O, İbni Haldun’u, Mukaddime’yi ne yapsın. Soğan yiyemiyoruz, battık, batıyoruz, herkes bizi kıskanıyor, uçtuk, uçuyoruz sözcüklerinin serin gölgesinden niye kalksın? Hamaset duvarına sırtını yaslayana huzur garanti. Fanatizmden korkarım, taraftarlığın dar odasına girip başkalarının gürültüsünü dinleyemem. Ben bir seçmenim; demokratik hakkımı kullanmak için sandığa gider, kendi anlayışıma, dünya görüşüme uygun bir parti veya aday için oyumu kullanırım. Yeşil Sol’dan TİP’e ve Saadet’e kadar 36 parti seçime katılmaya hak kazanmış. Bir seçmen olarak bu partilerden herhangi birine oy verme özgürlüğüm var. Bu özgürlüğümü istediğim gibi kullanırım. Kimseye hesap vermek zorunda değilim, kimsenin de bana hesap sorma hakkı yok. Atalarımız, “Hımhım ile burunsuz, birbirinden uğursuz” demiş. Kötümserlerden, komplo teoricilerinden, fanatiklerden ve cehaletlerinin farkında olmayan sosyal medya ahmaklarından uzak duruyorum. Onların konuştuklarını dinlemiyor, yazdıklarını okumuyorum. Onlar, çağdaş hımhımlar, günümüzün burunsuzları. Seçim girdabına kapılıp ‘biz’den farklı gördüğümüz ‘onlar’a öfkelenmek, saydırmak da neyin nesi? Önce kendimize, sonra ülkemize ve en sonunda dünyaya bakmayı unutmayalım. Her olaya ve iddiaya soğukkanlı ve bilinçli yaklaşalım. Nesimi gibi "Gâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi / Gâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni" demekten daha büyük özgüven olur mu? Nesimi’ye selam olsun: Ben yitirdim ben ararım, Yar benimdir kime ne! Gâh giderim öz bağıma, Gül dererim kime ne!
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2023 - Perşembe

Biz ve Onlar!

Seçmen misiniz, Taraftar mı, Fanatik mi?

Seçim havasının bir ülkenin seçmen vasfını kazanmış bireylerini bu kadar ayrıştırıp kutuplaştırmasını aklım almıyor. Seçime sayılı günler kala aklımın almadığı konu sadece bu değil; daha neler neler var. Bunlardan en başta geleni “Biz” ve “Onlar” söylemidir. Karpuz gibi ortadan yarılmadık ama ellenmedik yerimiz kalmadı.

Kendimi “Biz” ve “Onlar” diye adlandırılan grup içerisinde görmedim. “Biz” veya “Onlar”ın saflarında el pençe divan durup hazır olan imama uymadım. Şükürler olsun, birey olma bilincimi kaybetmedim. Seçmen kalmayı, taraftar olmaktan daha değerli buldum. Seçmenliği taraftarlığa veya fanatikliğe taşıyanlara kanım ısınmadı.

Tarafsızlık bedenime rehavet, ruhuma huzur veriyor. Birey olma bilinci takla atmaktan, yalakalıktan ve cehaletten koruyor. Tarafsız olmanın keyfini somut biçimde göstermem istense, çarşaf gibi denizde, sırtüstü yüzerken hissettiğim dinginlik halini örnek veririm.

Tarafsız olmak, taraftarlığın hırslarından, fanatikliğin gerginliğinden uzak tutuyor. Tarafsız olan duyduklarını, gördüklerini ve okuduklarını akıl süzgecinden geçirir, analiz eder, eleştiri hakkını kullanabilir. Fanatiğin böyle bir nimetten haberi bile yoktur.

Fanatiklik utanma duygusunu köreltiyor, hakaret ettiriyor, yalanı mübahlaştırıyor. Buna paralel olarak fanatik insafı, vicdanı ve edebi elden bırakıyor. Fanatiklerle konuşmak, anlaşmak, uzlaşmak mümkün olmuyor.

Seçmen misiniz, taraftar mı? Taraftarlığınızın sınırı var mı? Kendinizi kaptırıp fanatikleştiğiniz oluyor mu? Bu soruları kendinize sorun. Yanıtlarınızı kimseye açıklamak zorunda değilsiniz.

Taraftarlık ve fanatiklik, sloganlara teslimiyet. Anlamadığına, bilmediğine “baş sallamak”, her söylenene “eyvallah”, her buyruğa “hay hay” demek. Bu kadarı yetmiyor; nefret, öfke, hınç, çekememezlik, iftiraya teşnelik, ön yargı, kıskançlık, gerginlik beraberinde geliyor.

Fanatiklik bazen özdeşleşme, bazen değişime direnme, bazen duyguların aşırı yaşanması. Bir nevi dalgalı denizde boğulmamak için çırpınma hali. Taraftar veya fanatik endişe, panik ve korku halinden en az birine düçar olur. Fanatik, ister muhalif, ister iktidar kanadından olsun, olgulara ve olaylara sadece kendi tuttuğu partinin gözüyle bakar. Bakar bakar, göremez.

Fanatik empati yapamaz. Fanatiğin algılama düzeyi düşük, bilgisi sığdır. Algılayamadığını anlamaz, bir de anlamadığını anlatmaya çalışır. Fanatik, hakikatten çok “işine gelen”le ilgilidir. Fanatiğin derdi ikna değil; ikna sözcüğünü duymamıştır bile. O, ikna etmek veya ikna olmaktan uzaktır. Fanatiğin başvurduğu yöntemler, kavga, iftira, hakaret, yalan, abartı, küçümseme, suçlamadır ve bunların hiçbiri ikna biçimi değildir.

İbn Haldun Mukaddime adlı ünlü eserinde şöyle yazmış:

“Bir görüşe ve bir inanca bağlılık ve taraftarlık insanın ruhuna işledi mi, kendine uygun düşen haberleri işitir işitmez hemen kabul eder. Bu temayül ve taraftarlık insanın basiret gözünü örter, tenkit ve tetkikte bulunmasını engeller, yalan haberi kabul eder ve nakletme durumunda kalmasına sebep olur."

Fanatik, bu paragraftaki fikri anlayacak yetkinlikte değildir. Basireti, basiret gözünü temayülü, tenkidi ve tetkiki duymamıştır. Bu sözcüklerin anlamını bilmez, merak da etmez. O, İbni Haldun’u, Mukaddime’yi ne yapsın. Soğan yiyemiyoruz, battık, batıyoruz, herkes bizi kıskanıyor, uçtuk, uçuyoruz sözcüklerinin serin gölgesinden niye kalksın? Hamaset duvarına sırtını yaslayana huzur garanti.

Fanatizmden korkarım, taraftarlığın dar odasına girip başkalarının gürültüsünü dinleyemem. Ben bir seçmenim; demokratik hakkımı kullanmak için sandığa gider, kendi anlayışıma, dünya görüşüme uygun bir parti veya aday için oyumu kullanırım.

Yeşil Sol’dan TİP’e ve Saadet’e kadar 36 parti seçime katılmaya hak kazanmış. Bir seçmen olarak bu partilerden herhangi birine oy verme özgürlüğüm var. Bu özgürlüğümü istediğim gibi kullanırım. Kimseye hesap vermek zorunda değilim, kimsenin de bana hesap sorma hakkı yok.

Atalarımız, “Hımhım ile burunsuz, birbirinden uğursuz” demiş. Kötümserlerden, komplo teoricilerinden, fanatiklerden ve cehaletlerinin farkında olmayan sosyal medya ahmaklarından uzak duruyorum. Onların konuştuklarını dinlemiyor, yazdıklarını okumuyorum. Onlar, çağdaş hımhımlar, günümüzün burunsuzları.

Seçim girdabına kapılıp ‘biz’den farklı gördüğümüz ‘onlar’a öfkelenmek, saydırmak da neyin nesi? Önce kendimize, sonra ülkemize ve en sonunda dünyaya bakmayı unutmayalım. Her olaya ve iddiaya soğukkanlı ve bilinçli yaklaşalım. Nesimi gibi "Gâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi / Gâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem beni" demekten daha büyük özgüven olur mu?

Nesimi’ye selam olsun:

Ben yitirdim ben ararım, Yar benimdir kime ne! Gâh giderim öz bağıma, Gül dererim kime ne!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.