RAFİ AY: Vergi dilimleri emekçinin canını yakıyor… Tekstil S.O.S veriyor… Devlet, sendika, işveren el ele olmalı… ÇÖZÜM VAR…

Çalışma Hayatı 28.07.2023 - 10:36, Güncelleme: 28.07.2023 - 10:36
 

RAFİ AY: Vergi dilimleri emekçinin canını yakıyor… Tekstil S.O.S veriyor… Devlet, sendika, işveren el ele olmalı… ÇÖZÜM VAR…

Öz İplik İş Sendikasının 8.Geleneksel Basın Programı gerçekleştirildi. Bu kapsamda Genel Başkan Rafi Ay ve Yönetim Kurul Üyeleri sendika genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Rafi Ay, tekstil sektöründe yaşanan sorunlara dikkat çekerek ‘markalaşma’ konusuna kafa yorulmasını istedi. Ay, vergi dilemlerinin artık emekçilerin canını yakmaya başladığını söyledi. Sorunların çözümü için devlet, sendikalar ve işverenlerin bir araya gelmesi gerektiğini kaydetti.
Dursun ERKILIÇ Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay ve Yönetim Kurulu Üyeleri, bu yıl 8’incisi gerçekleştirilen “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Geleneksel Yemeği”nde basın mensupları ile buluştu. Çalışma hayatı, tekstil sektörü ve emekçilerin sorunlarıyla ilgili çok önemli konuların gündeme geldiği programa, Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Muzaffer Birdoğan, İbrahim Yıldız, Engin Doğan, Samet Ceylan, Genel Sekreter Turgay Ulutürk ve Basın Yayın Daire Başkanı Didem Demir katıldı. Genel Başkan Rafi Ay, çok sayıda medya ve basın mensubunun katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu. Medya mensuplarının 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutlayan Rafi Ay, deprem felaketinin yarattığı can ve mal kayıplarına dikkat çekerek hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Deprem bölgesinde tekstil anlamında üretimin yoğun olduğunu, üretimin neredeyse üçte birinin bu bölgede gerçekleştirildiğini hatırlatan Rafi Ay, felakette birçok üyelerinin de hayatını kaybettiğini belirtti.   DEPREM BÖLGESİNDEKİ FABRİKALARI AÇTIRDIK   Deprem bölgesine yaptıkları yardımları anlatırken üzüntüsünü dile getiren Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı, hemen bölgeye intikal eden yardım ekibinin AFAD ile koordineli şekilde çalışarak bölge insanın yanında olduğunu söyledi. Rafi Ay, o felaket günleriyle ilgili olarak şunları anlattı: “İşverenlerimizle görüştük. Fabrikalarımızı açtırdık. Çünkü o an biliyorsunuz hava çok soğuk, kar yağışı vardı. İnsanların ilk önceliği barınma ihtiyacı ve ısınma ihtiyacı vardı. Bunlara en kolay ulaşabilecek yer fabrikalardı. Sağ olsun bütün işverenlerimiz bizi kırmadılar. Beraber koordine olduk ve fabrikalarımız üyelerimizin barınma ihtiyacını karşılamak için açıldı. Deprem felaketinin yaşanması hepimizi çok üzdü. Ama burada aslında sendikal örgütlenmenin de önemini görmüş olduk. Ortaya çıkmış oldu. Elimizde iletişim bilgileri olduğu için tüm üyelerimizle iletişim haline geçtik. İhtiyacı olanı, barınma yeri olmayanı hızlıca fabrikalarımıza getirilmesini sağladık. Konteyner şehirlerin oluşturulmasında yine işverenlerimizle beraber katkılar verdik. Uluslararası arenaya biz de çağrılar yaptık. Özellikle uluslararası markalara. Bu insanların önce geçici barınmaya ihtiyaçları var. Daha sonra kalıcı barınma yerleriyle ilgili de çeşitli projelerle inşallah katkı vermeye devam edeceğiz.”   TÜRKİYE’NİN YERLİ VE MİLLİ SEKTÖRÜ…   Deprem sonrasında yaraları sarma ve ekonomik sıkıntılarla mücadele sürecinin başladığına dikkat çeken Rafi Ay, özellikle tekstil sektöründe şu an çok sıkıntılı süreçler yaşandığını vurgulayarak şunları ifade etti: “Tekstil sektöründe ihracat gerilemesi var. Biz 20 milyar dolar ihracatla bu ülkeye para getiren bir sektörüz. Bunu gururla söylüyoruz. Gerçekten bu ülkenin yerli ve milli bir sektörüyüz. Montaj değiliz. Pamuktan tutun, taşımaya nakliyeye, son ürüne kadar nihai ürüne kadar yerli ve milli bir üretim içerisindeyiz. Bir yerden bir şey alıp satmıyoruz. Ona katma değer katarak satıyoruz. 1,5 milyona yakın kişinin direkt çalıştığı bir sektörüz. İstihdama inanılmaz katkılar veriyoruz.   ÖZ İPLİK İŞ VE MARKALAŞMA KONUSU…   Sektör maalesef şu anda yavaş yavaş bir darboğaza giriyor. Bunun tabii birçok sebebi var. Özellikle uluslararası markalara üretim yapıyoruz biz. Fason üretim yapmanın maalesef sancılarını bugün üretimin azaldığı noktada yaşamaya başladık. Çünkü önceden markalar siparişlerini daha ucuz ve uygun yerlere taşıyordu. Bugün markalar yavaş yavaş bu ülkeden gidiyor. Her platformda dillendiriyoruz, haykırıyoruz. Biz bu markaları tutmamız gerekiyor. Çünkü biz markalaşmadık. Ana temel konumuz markalaşmaydı. Markalaşmamız gerekiyor. Çünkü bugün markalar daha ucuz ülkeye üretim yaptırmaya başladılar. Ama bizim ana bir markamız olsaydı ya da biz bizde olsaydı o markalar, biz bugün bu kararı verecektik ve bu sıkıntıları çekmeyecektik. Ama hala çok geç kalmış değiliz. Buradan sizler kamuoyuyla tekrar sesleniyorum. Bizim hızlıca markalaşmamız gerekir. Çünkü biz çok nitelikli işler yapıyoruz tekstilde kendi sektörümüzde. Biz kaliteli ürünler yapıyoruz. Biz teknik tekstil yapıyoruz. Türkiye tekstil işçisi çok kalifiye bir işçi. Bir ürünü zamanında kaliteli bir şekilde yapıp yetiştirebiliyoruz. Ama bunu marka desteğiyle desteklemiyorsanız belli bir süre sonra diğer ülkelerde de işçiler o kalifikasyona ulaştıklarında artık sizin rakibiniz belli bir süre sonra eğer ki daha ucuz iş gücü varsa artık sizden o markalar ve ürünler gitmeye başlıyor. Türkiye maalesef şu an için bu durumda.   VERGİ DİLİMLERİ, ARTIK CAN YAKAR HALE GELDİ   Rafi Ay, geçen hafta medya ve kamuoyu ile paylaştığı vergi dilimleri konusuna değinirken, bunun artık can yakar boyuta geldiğini söyledi. Ay, bu konuda da şu değerlendirmelerde bulundu: “Gerek dolaylı vergiler, gerek ücretlerden alınan direkt vergiler. Şimdi direkt vergilere baktığımız zaman asgari ücretteki artış oranıyla, vergilerdeki artış oranının dengesizliği, vergilerdeki makasın daha fazla açılmaması bizleri kazançlarımızdaki vergi yükünü arttırıyor. Önceden biz iş yerlerinde çalışırken 11’nci veya 12’nci aylarda ikinci vergi dilimine geçiyorduk. Şimdi 5’inci aydan itibaren geçmeye başladık. Yani biz burada altı ay daha fazla ikinci dilimden vergi ödüyoruz maalesef. O yüzden buradaki vergi, adaletsizliği bir an önce sağlanmalıdır. Şimdi son dönemlerde dolaylı vergilere de artış var. Üretimdeki emekçinin sırtındaki vergi yükü çok ağır maalesef. Buna bir an önce muhakkak ki müdahale edilmeli. Tabii ki bunun handikapları ya vergiyi arttırdık, daha çok vergi alacağız mantığıyla bakılabilir ama bu kayıt dışını teşvik eder kimse kayıt içinde kalmak istemez. Çünkü biz tekstil sektöründe zaman zaman sezon yoğunluğu yaşıyoruz. İşçiler fazla mesai yapıyorlar. Kazançlarını da arttırıyorlar. Ama artık resmiyette buradaki kazançların büyük bir kısmı vergiye gittiği için maalesef sektör elindeki dinamizmden de vazgeçmek zorunda kaldı. O yüzden emeğin üzerindeki vergi yükleri bir an önce azaltılmalı, adil bir vergi dilimine geçilmeli. Çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az vergi alınsın. Bakın biz bir ürün satmıyoruz. Bizim ürün satıp da vergi aldıklarından bir farkımız var. Biz emeğimizle bir ürüne katma değer katıyoruz. Ve onu başka bir ürün haline getiriyoruz. Yani katma değeri yüksek işler yapıyoruz. O yüzden bu anlamda tekrar sizler kanalıyla bu şikayetimizi iletmiş oluyoruz. Bir diğer konu da biliyorsunuz ki bu vergiyle ilgili biz kazancımızı artık lükse vesaire hiçbir yere harcamıyoruz. Biz kazancımızı zorunlu ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Şirket harcadığını gider olarak gösteriyor. Ve vergisinden düşüyor. Peki biz niye düşemiyoruz? Bu kadar ağır vergi yükünde altında ezilirken bu zorunlu harcamalarımızın da yükü tekrar omuzlarımıza biniyor. Asgari ücret vergiden arındırıldı. Tamam doğrudur. Ama biz sendikalı, toplu sözleşmeli işletmeliyiz. Biz asgari ücretin üzerinde toplu sözleşmeler yaptığımız için bir nebze yaptığımız toplu sözleşmeyle aldığımız haklar daha da hızlı vergiye gidiyor. Yani toplu iş sözleşmeli yerler cezalandırılmış oluyor.”   ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDE ENGEL KALMASIN   Defalarca uyarılarda bulunmalarına rağmen sendikal örgütlenme konusunda baskıların devam ettiğini söyleyen Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, yaşananları örneklerle anlattı: “Mesela şu anda Anadolu'da bir yerde örgütleniyoruz. Maalesef işveren 15 arkadaşımızı birden sendikal örgütlenme var diye işten çıkardı. Bu anlamda biz eylemlerimizi, basın açıklamalarımızı yapıyoruz. Ama hiçbir denetim yok. Yani buradan Çalışma Bakanlığı bu konunun üzerine gitmeli. Çünkü insanlar örgütlenme özgürlüğünü kullandı diye, emekçiler sendikasına üye oldu diye cezalandırılmamalı. Tamam yasa, hukuk, yargı mahkeme birçok alan var ama maalesef burada süreçler de çok uzun. Biliyorsunuz ki bu mekanizmaları hızlandırmak için ara buluculuk süreci geldi. Fakat ara buluculuk süreci daha da vahim. Ara buluculuk süreci maalesef bir pazarlık sürecine dönüştü. O anlamda da özellikle bu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.”   DEVLET, SENDİKALAR, İŞVERENLER BİR ARAYA GELMELİ   SGK verilerine göre, nisan ayı itibariyle tekstil ve hazır giyimde istihdam kaybının 133 bin 922 kişi olduğunu hatırlattıktan sonra, bunun bir kısmının deprem nedeniyle, bir kısmının EYT nedeniyle olduğunu ve bunların çoğunun işbaşı yaptığını kaydederek, “Gerçek anlamda istihdam kaybı her hâlükârda 100 binin üstündedir” diyen Rafi Ay, bazı acı gerçekleri de şöyle dile getirdi: “Yine SGK verilerine göre tekstil ve hazır giyimde 10-99 kişi çalıştıran 604 işyeri kapanmış. Yeni kurulanların çok büyük bir kısmı 1-9 kişiden oluşan mikro işletmeler. Yani eline sipariş gelirse üretim yapacak, yoksa çalışmayacak. Yılın ilk 6 ayında ihracat yüzde 7,4 düştü. Türkiye’nin cebine 6 ayda 1 milyar 368 milyon dolar daha az para girdi. Öz İplik İş Sendikası olarak, ülkemize her yıl 20 milyar dolar kazandıran bir sektörün emekçileri olarak, uyarıyoruz. Ortada bir sıkıntı var, emekçinin sırtına yükleyerek de çözülemeyecek bir sıkıntı. Emekçinin hakkını gerçek anlamda vererek bu sürece müdahale edilmeli.”
Öz İplik İş Sendikasının 8.Geleneksel Basın Programı gerçekleştirildi. Bu kapsamda Genel Başkan Rafi Ay ve Yönetim Kurul Üyeleri sendika genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Rafi Ay, tekstil sektöründe yaşanan sorunlara dikkat çekerek ‘markalaşma’ konusuna kafa yorulmasını istedi. Ay, vergi dilemlerinin artık emekçilerin canını yakmaya başladığını söyledi. Sorunların çözümü için devlet, sendikalar ve işverenlerin bir araya gelmesi gerektiğini kaydetti.

Dursun ERKILIÇ

Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay ve Yönetim Kurulu Üyeleri, bu yıl 8’incisi gerçekleştirilen “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Geleneksel Yemeği”nde basın mensupları ile buluştu. Çalışma hayatı, tekstil sektörü ve emekçilerin sorunlarıyla ilgili çok önemli konuların gündeme geldiği programa, Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay’ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Muzaffer Birdoğan, İbrahim Yıldız, Engin Doğan, Samet Ceylan, Genel Sekreter Turgay Ulutürk ve Basın Yayın Daire Başkanı Didem Demir katıldı.

Genel Başkan Rafi Ay, çok sayıda medya ve basın mensubunun katıldığı toplantıda yaptığı konuşmada önemli açıklamalarda bulundu.

Medya mensuplarının 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutlayan Rafi Ay, deprem felaketinin yarattığı can ve mal kayıplarına dikkat çekerek hayatını kaybedenlere rahmet diledi.

Deprem bölgesinde tekstil anlamında üretimin yoğun olduğunu, üretimin neredeyse üçte birinin bu bölgede gerçekleştirildiğini hatırlatan Rafi Ay, felakette birçok üyelerinin de hayatını kaybettiğini belirtti.

 

DEPREM BÖLGESİNDEKİ FABRİKALARI AÇTIRDIK

 

Deprem bölgesine yaptıkları yardımları anlatırken üzüntüsünü dile getiren Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı, hemen bölgeye intikal eden yardım ekibinin AFAD ile koordineli şekilde çalışarak bölge insanın yanında olduğunu söyledi.

Rafi Ay, o felaket günleriyle ilgili olarak şunları anlattı:

“İşverenlerimizle görüştük. Fabrikalarımızı açtırdık. Çünkü o an biliyorsunuz hava çok soğuk, kar yağışı vardı. İnsanların ilk önceliği barınma ihtiyacı ve ısınma ihtiyacı vardı. Bunlara en kolay ulaşabilecek yer fabrikalardı. Sağ olsun bütün işverenlerimiz bizi kırmadılar. Beraber koordine olduk ve fabrikalarımız üyelerimizin barınma ihtiyacını karşılamak için açıldı. Deprem felaketinin yaşanması hepimizi çok üzdü. Ama burada aslında sendikal örgütlenmenin de önemini görmüş olduk. Ortaya çıkmış oldu. Elimizde iletişim bilgileri olduğu için tüm üyelerimizle iletişim haline geçtik. İhtiyacı olanı, barınma yeri olmayanı hızlıca fabrikalarımıza getirilmesini sağladık.

Konteyner şehirlerin oluşturulmasında yine işverenlerimizle beraber katkılar verdik. Uluslararası arenaya biz de çağrılar yaptık. Özellikle uluslararası markalara. Bu insanların önce geçici barınmaya ihtiyaçları var. Daha sonra kalıcı barınma yerleriyle ilgili de çeşitli projelerle inşallah katkı vermeye devam edeceğiz.”

 

TÜRKİYE’NİN YERLİ VE MİLLİ SEKTÖRÜ…

 

Deprem sonrasında yaraları sarma ve ekonomik sıkıntılarla mücadele sürecinin başladığına dikkat çeken Rafi Ay, özellikle tekstil sektöründe şu an çok sıkıntılı süreçler yaşandığını vurgulayarak şunları ifade etti:

“Tekstil sektöründe ihracat gerilemesi var. Biz 20 milyar dolar ihracatla bu ülkeye para getiren bir sektörüz. Bunu gururla söylüyoruz. Gerçekten bu ülkenin yerli ve milli bir sektörüyüz. Montaj değiliz. Pamuktan tutun, taşımaya nakliyeye, son ürüne kadar nihai ürüne kadar yerli ve milli bir üretim içerisindeyiz. Bir yerden bir şey alıp satmıyoruz. Ona katma değer katarak satıyoruz. 1,5 milyona yakın kişinin direkt çalıştığı bir sektörüz. İstihdama inanılmaz katkılar veriyoruz.

 

ÖZ İPLİK İŞ VE MARKALAŞMA KONUSU…

 

Sektör maalesef şu anda yavaş yavaş bir darboğaza giriyor. Bunun tabii birçok sebebi var. Özellikle uluslararası markalara üretim yapıyoruz biz. Fason üretim yapmanın maalesef sancılarını bugün üretimin azaldığı noktada yaşamaya başladık. Çünkü önceden markalar siparişlerini daha ucuz ve uygun yerlere taşıyordu. Bugün markalar yavaş yavaş bu ülkeden gidiyor. Her platformda dillendiriyoruz, haykırıyoruz. Biz bu markaları tutmamız gerekiyor. Çünkü biz markalaşmadık. Ana temel konumuz markalaşmaydı. Markalaşmamız gerekiyor. Çünkü bugün markalar daha ucuz ülkeye üretim yaptırmaya başladılar. Ama bizim ana bir markamız olsaydı ya da biz bizde olsaydı o markalar, biz bugün bu kararı verecektik ve bu sıkıntıları çekmeyecektik. Ama hala çok geç kalmış değiliz. Buradan sizler kamuoyuyla tekrar sesleniyorum. Bizim hızlıca markalaşmamız gerekir. Çünkü biz çok nitelikli işler yapıyoruz tekstilde kendi sektörümüzde. Biz kaliteli ürünler yapıyoruz. Biz teknik tekstil yapıyoruz. Türkiye tekstil işçisi çok kalifiye bir işçi. Bir ürünü zamanında kaliteli bir şekilde yapıp yetiştirebiliyoruz. Ama bunu marka desteğiyle desteklemiyorsanız belli bir süre sonra diğer ülkelerde de işçiler o kalifikasyona ulaştıklarında artık sizin rakibiniz belli bir süre sonra eğer ki daha ucuz iş gücü varsa artık sizden o markalar ve ürünler gitmeye başlıyor. Türkiye maalesef şu an için bu durumda.

 

VERGİ DİLİMLERİ, ARTIK CAN YAKAR HALE GELDİ

 

Rafi Ay, geçen hafta medya ve kamuoyu ile paylaştığı vergi dilimleri konusuna değinirken, bunun artık can yakar boyuta geldiğini söyledi. Ay, bu konuda da şu değerlendirmelerde bulundu:

“Gerek dolaylı vergiler, gerek ücretlerden alınan direkt vergiler. Şimdi direkt vergilere baktığımız zaman asgari ücretteki artış oranıyla, vergilerdeki artış oranının dengesizliği, vergilerdeki makasın daha fazla açılmaması bizleri kazançlarımızdaki vergi yükünü arttırıyor. Önceden biz iş yerlerinde çalışırken 11’nci veya 12’nci aylarda ikinci vergi dilimine geçiyorduk. Şimdi 5’inci aydan itibaren geçmeye başladık. Yani biz burada altı ay daha fazla ikinci dilimden vergi ödüyoruz maalesef.

O yüzden buradaki vergi, adaletsizliği bir an önce sağlanmalıdır. Şimdi son dönemlerde dolaylı vergilere de artış var. Üretimdeki emekçinin sırtındaki vergi yükü çok ağır maalesef. Buna bir an önce muhakkak ki müdahale edilmeli. Tabii ki bunun handikapları ya vergiyi arttırdık, daha çok vergi alacağız mantığıyla bakılabilir ama bu kayıt dışını teşvik eder kimse kayıt içinde kalmak istemez. Çünkü biz tekstil sektöründe zaman zaman sezon yoğunluğu yaşıyoruz. İşçiler fazla mesai yapıyorlar. Kazançlarını da arttırıyorlar. Ama artık resmiyette buradaki kazançların büyük bir kısmı vergiye gittiği için maalesef sektör elindeki dinamizmden de vazgeçmek zorunda kaldı. O yüzden emeğin üzerindeki vergi yükleri bir an önce azaltılmalı, adil bir vergi dilimine geçilmeli. Çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az vergi alınsın.

Bakın biz bir ürün satmıyoruz. Bizim ürün satıp da vergi aldıklarından bir farkımız var. Biz emeğimizle bir ürüne katma değer katıyoruz. Ve onu başka bir ürün haline getiriyoruz. Yani katma değeri yüksek işler yapıyoruz. O yüzden bu anlamda tekrar sizler kanalıyla bu şikayetimizi iletmiş oluyoruz.

Bir diğer konu da biliyorsunuz ki bu vergiyle ilgili biz kazancımızı artık lükse vesaire hiçbir yere harcamıyoruz. Biz kazancımızı zorunlu ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Şirket harcadığını gider olarak gösteriyor. Ve vergisinden düşüyor. Peki biz niye düşemiyoruz? Bu kadar ağır vergi yükünde altında ezilirken bu zorunlu harcamalarımızın da yükü tekrar omuzlarımıza biniyor.

Asgari ücret vergiden arındırıldı. Tamam doğrudur. Ama biz sendikalı, toplu sözleşmeli işletmeliyiz. Biz asgari ücretin üzerinde toplu sözleşmeler yaptığımız için bir nebze yaptığımız toplu sözleşmeyle aldığımız haklar daha da hızlı vergiye gidiyor. Yani toplu iş sözleşmeli yerler cezalandırılmış oluyor.”

 

ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDE ENGEL KALMASIN

 

Defalarca uyarılarda bulunmalarına rağmen sendikal örgütlenme konusunda baskıların devam ettiğini söyleyen Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, yaşananları örneklerle anlattı:

“Mesela şu anda Anadolu'da bir yerde örgütleniyoruz. Maalesef işveren 15 arkadaşımızı birden sendikal örgütlenme var diye işten çıkardı. Bu anlamda biz eylemlerimizi, basın açıklamalarımızı yapıyoruz. Ama hiçbir denetim yok. Yani buradan Çalışma Bakanlığı bu konunun üzerine gitmeli. Çünkü insanlar örgütlenme özgürlüğünü kullandı diye, emekçiler sendikasına üye oldu diye cezalandırılmamalı. Tamam yasa, hukuk, yargı mahkeme birçok alan var ama maalesef burada süreçler de çok uzun. Biliyorsunuz ki bu mekanizmaları hızlandırmak için ara buluculuk süreci geldi. Fakat ara buluculuk süreci daha da vahim. Ara buluculuk süreci maalesef bir pazarlık sürecine dönüştü. O anlamda da özellikle bu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.”

 

DEVLET, SENDİKALAR, İŞVERENLER BİR ARAYA GELMELİ

 

SGK verilerine göre, nisan ayı itibariyle tekstil ve hazır giyimde istihdam kaybının 133 bin 922 kişi olduğunu hatırlattıktan sonra, bunun bir kısmının deprem nedeniyle, bir kısmının EYT nedeniyle olduğunu ve bunların çoğunun işbaşı yaptığını kaydederek, “Gerçek anlamda istihdam kaybı her hâlükârda 100 binin üstündedir” diyen Rafi Ay, bazı acı gerçekleri de şöyle dile getirdi:

“Yine SGK verilerine göre tekstil ve hazır giyimde 10-99 kişi çalıştıran 604 işyeri kapanmış. Yeni kurulanların çok büyük bir kısmı 1-9 kişiden oluşan mikro işletmeler. Yani eline sipariş gelirse üretim yapacak, yoksa çalışmayacak. Yılın ilk 6 ayında ihracat yüzde 7,4 düştü. Türkiye’nin cebine 6 ayda 1 milyar 368 milyon dolar daha az para girdi.

Öz İplik İş Sendikası olarak, ülkemize her yıl 20 milyar dolar kazandıran bir sektörün emekçileri olarak, uyarıyoruz. Ortada bir sıkıntı var, emekçinin sırtına yükleyerek de çözülemeyecek bir sıkıntı. Emekçinin hakkını gerçek anlamda vererek bu sürece müdahale edilmeli.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.