Halil İbrahim Yılmaz’ın ‘su’ değerlendirmeleri

Ankara (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 03.03.2021 - 13:04, Güncelleme: 03.03.2021 - 13:04
 

Halil İbrahim Yılmaz’ın ‘su’ değerlendirmeleri

ANKHABER Ademoğlu ve kızı soyunu sürdürecekse, suya muhtaç… Susuz kalmak istemiyorsa su kaynaklarını korumak zorunda… Dereler, çaylar, göller, kuyular kuruyorsa bunun önüne geçmek mecburiyetinde… Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın bazı açıklamaları, gazetemizin manşetine taşıdığımız, Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Dr. Metin Özaslan’ın yazısına destek niteliğinde. Bu açıklamaları okurken dünya ve Türkiye genelini olduğu kadar Ankara özelini de akılda tutmak ve öncelemek gerekiyor. Huzurlu ortam Kavgadan uzak bir ortamda Başkentin sorunları ve güzellikleriyle ilgili proje ve programlara katkı sunan, tekliflerde bulunan ve takipçisi de olan Ankara Kent Konseyi’nin Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, su konusuna dikkat çekerken çok önemli ve kamuoyunca az bilinen hususlara, tabirlere dikkat çekiyor. Su kıtlığı konusu Son açıklamalarından birinde, “Su kıtlığı yaşanabilir” diyen Yılmaz, “Su zengini bir ülkede yaşadığımız zannediyorduk ama gerekli önlemleri almazsak gelecekte su kıtlığı yaşayacağımızın farkına maalesef daha yeni yeni varabiliyoruz.” dedi. Koronavirüs sürecinin bireysel alışkanlıkları sarsarak yeni davranış biçimleri oluşturduğunu belirten Halil İbrahim Yılmaz’a göre, “Bu gelişimi suyu korumak ve geleceğe taşımak adına da olumlu alışkanlıklar edinerek sürdürmeliyiz. Korunmak için en önemli ve en etkili yol temizlik ve hijyen kurallarına riayet etmek olan bu salgında, suyun ne kadar önemli olduğunu fark ettik ama o suyun olmadığında ne yapabileceğimizi bilmiyoruz.” Suyun ayak izi var! “Dünya'da artarak devam eden iklim değişikliği sonucu uzmanlar, 2050 yılına kadar 200 milyon insanın ‘iklim mültecisi’ olacağını tahmin ediyor. Bunların büyük bir kısmını temiz su kaynaklarına erişemeyen insanlar oluşturacak.” Diyen Ankara Kent Konseyi Başkanı, “Su ayak izi” konusunu da şöyle izah etti: “Su ayak izi, bireyin veya toplumun tükettiği malların ve hizmetlerin üretimi için kullanılan veya üreticinin mal ve hizmet üretimi için kullandığı toplam temiz su kaynaklarını ve hatta nakliye aşamasında kullanılan, dolaylı yoldan tüketilen su miktarını temsil eder.” Örnek ve ölçümlemesi de çarpıcı. Şöyle: “Örneğin, siz bir bardak sütlü kahve içtiğinizde sadece 200 ml su değil, sütün elde edildiği ineğin çiftlik koşullarından, içtiğiniz kağıt bardağın üretimine kadar harcanan tüm suyu tüketiyor sayılıyorsunuz. Verilere göre, 1 fincan kahvenin üretiminde, tüketiminde dolaylı olarak 140 litre su tüketiliyor. Dolaylı kullanım aynı zamanda, ‘sanal su’ olarak da tanımlanıyor.” ‘Su stresi’ ve ‘su kıtlığı’ Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın dünyada su kıtlığı sınırını tanımlamak için “Falkenmark su stres indisi”nin kullanıldığını söylemesi de bir izah gerektiriyordu, anlattı: “Kişi başı yılda bin 700 m3 su düşen ülkeler yeterli suya sahip, kişi başı bin-bin 700 m3 arası suya sahip olanlar su stresi yaşayan, 500-1000 m3 suya sahip olanlar su kıtlığı çeken, 500 m3 altında suya sahip olan ülkeler ise mutlak su kıtlığı içinde olarak tanımlanır.” Güney Afrika’da yaşanan çarpıcı gelişmelerden örnek veren Kent Konseyi Başkanı Yılmaz, Cape Town'da artan kuraklığa karşı alınan önlemlerin yetersiz kalması üzerine, ‘0. Gün’ (sıfırıncı gün) ilan edildiğini ve insanların tümden susuz kalmaması için günlük kullanım kotasının kişi başına 50 litre olarak belirlendiğini söyledi. Yakın gelecekteki hedef ise 25 litreymiş.

ANKHABER

Ademoğlu ve kızı soyunu sürdürecekse, suya muhtaç…

Susuz kalmak istemiyorsa su kaynaklarını korumak zorunda…

Dereler, çaylar, göller, kuyular kuruyorsa bunun önüne geçmek mecburiyetinde…

Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın bazı açıklamaları, gazetemizin manşetine taşıdığımız, Ankara Kulübü Derneği Genel Başkanı Dr. Metin Özaslan’ın yazısına destek niteliğinde. Bu açıklamaları okurken dünya ve Türkiye genelini olduğu kadar Ankara özelini de akılda tutmak ve öncelemek gerekiyor.

Huzurlu ortam

Kavgadan uzak bir ortamda Başkentin sorunları ve güzellikleriyle ilgili proje ve programlara katkı sunan, tekliflerde bulunan ve takipçisi de olan Ankara Kent Konseyi’nin Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, su konusuna dikkat çekerken çok önemli ve kamuoyunca az bilinen hususlara, tabirlere dikkat çekiyor.

Su kıtlığı konusu

Son açıklamalarından birinde, “Su kıtlığı yaşanabilir” diyen Yılmaz, “Su zengini bir ülkede yaşadığımız zannediyorduk ama gerekli önlemleri almazsak gelecekte su kıtlığı yaşayacağımızın farkına maalesef daha yeni yeni varabiliyoruz.” dedi.

Koronavirüs sürecinin bireysel alışkanlıkları sarsarak yeni davranış biçimleri oluşturduğunu belirten Halil İbrahim Yılmaz’a göre, “Bu gelişimi suyu korumak ve geleceğe taşımak adına da olumlu alışkanlıklar edinerek sürdürmeliyiz. Korunmak için en önemli ve en etkili yol temizlik ve hijyen kurallarına riayet etmek olan bu salgında, suyun ne kadar önemli olduğunu fark ettik ama o suyun olmadığında ne yapabileceğimizi bilmiyoruz.”

Suyun ayak izi var!

“Dünya'da artarak devam eden iklim değişikliği sonucu uzmanlar, 2050 yılına kadar 200 milyon insanın ‘iklim mültecisi’ olacağını tahmin ediyor. Bunların büyük bir kısmını temiz su kaynaklarına erişemeyen insanlar oluşturacak.” Diyen Ankara Kent Konseyi Başkanı, “Su ayak izi” konusunu da şöyle izah etti:

“Su ayak izi, bireyin veya toplumun tükettiği malların ve hizmetlerin üretimi için kullanılan veya üreticinin mal ve hizmet üretimi için kullandığı toplam temiz su kaynaklarını ve hatta nakliye aşamasında kullanılan, dolaylı yoldan tüketilen su miktarını temsil eder.”

Örnek ve ölçümlemesi de çarpıcı. Şöyle:

“Örneğin, siz bir bardak sütlü kahve içtiğinizde sadece 200 ml su değil, sütün elde edildiği ineğin çiftlik koşullarından, içtiğiniz kağıt bardağın üretimine kadar harcanan tüm suyu tüketiyor sayılıyorsunuz. Verilere göre, 1 fincan kahvenin üretiminde, tüketiminde dolaylı olarak 140 litre su tüketiliyor. Dolaylı kullanım aynı zamanda, ‘sanal su’ olarak da tanımlanıyor.”

‘Su stresi’ ve ‘su kıtlığı’

Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’ın dünyada su kıtlığı sınırını tanımlamak için “Falkenmark su stres indisi”nin kullanıldığını söylemesi de bir izah gerektiriyordu, anlattı:

“Kişi başı yılda bin 700 m3 su düşen ülkeler yeterli suya sahip, kişi başı bin-bin 700 m3 arası suya sahip olanlar su stresi yaşayan, 500-1000 m3 suya sahip olanlar su kıtlığı çeken, 500 m3 altında suya sahip olan ülkeler ise mutlak su kıtlığı içinde olarak tanımlanır.”

Güney Afrika’da yaşanan çarpıcı gelişmelerden örnek veren Kent Konseyi Başkanı Yılmaz, Cape Town'da artan kuraklığa karşı alınan önlemlerin yetersiz kalması üzerine, ‘0. Gün’ (sıfırıncı gün) ilan edildiğini ve insanların tümden susuz kalmaması için günlük kullanım kotasının kişi başına 50 litre olarak belirlendiğini söyledi. Yakın gelecekteki hedef ise 25 litreymiş.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.