Millî Kültür Siyaset Belgesi, Türkiye’nin kültürel kimliğini, tarihsel birikimini ve geleceğe dönük kültür politikalarını kapsamlı biçimde ele alan bir rehber niteliğinde. Kitapta, Türk milletinin tarih boyunca oluşturduğu kültürel zenginliğin nasıl korunması ve çağın koşullarına göre yeniden yorumlanması gerektiği detaylı şekilde işleniyor.

Eserin ilk bölümü “Türkiye’nin Kültürel Birikimi ve Nasıl Ele Alınması Gerektiği” başlığı altında; Tanzimat’tan Cumhuriyet dönemine uzanan kültür politikaları, modernleşme sürecinde sanat, eğitim ve basının rolü gibi konuları inceliyor. Ayrıca, Batı etkisiyle şekillenen sanat anlayışının yanı sıra, Osmanlı’nın son döneminden erken Cumhuriyet yıllarına kadar uzanan kültürel dönüşüm analiz ediliyor.

İkinci bölüm olan “Günümüz Dünyasında Yapılması Gerekenler” kısmında ise dijital çağın getirdiği dönüşümler, kültürel alandaki fırsatlar ve projeler yer alıyor. “Kültüre Erişim İçin Dijital Alanda Teklifler”, “Türkçemiz ve Kültürel Hayat Alanımız”, “Kreatif Kent – Erdemli Kent” gibi başlıklarla Türkiye’nin kültürel sürdürülebilirliği ve dijitalleşme vizyonu ortaya konuluyor.

Ayrıca kitapta, kültürel mirasın korunmasında yerel toplulukların önemi, Hatay’ın bir tasarım kenti olma potansiyeli gibi bölgesel ve tematik örnekler de dikkat çekiyor.

Genel çerçevesiyle, Millî Kültür Siyaset Belgesi, geçmişin mirasını bugünün değerleriyle buluşturarak Türkiye’nin kültürel geleceğine yön verme hedefi taşıyor.

Tanrıöver, kitapla ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Anahtar Parti, Millî Kültür Siyaset Belgesi’ni hazırladı. Yüzyılın başında İmparatorluğu ŞEHİT olmuş Milletimizin Kültürel birikiminin nasıl ele alınması gerektiği, yapılması gerekenler, somut projeler ve uygulamaları kitabımızda anlatıldı.”

Tanrıöver, kitaptaki ön sözünde ise şu yorumu yaptı:

“Geleceğin Türkiye’si korkular yerine birlikteliğin güçlü umudundan, milletten yana olmalıdır. Geleceğin Türkiye’si güveni esas alan, bu güveni gruplarda, ideolojilerde değil, topyekûn millette arayan bir çizginin adı olmalıdır. Geleceğin Türkiye’si milletin el ele vermesi, göz göze gelmesidir. Açık yürekle, içtenlikle bir arada olmaktır!

Geleceğin Türkiye’si, bu ülke evlatlarının tarihin akışına müdahale ederek, bin yılın derinliğinden bugüne taşınan millî değerlerin ülke kaderinde tayin edici olmaya başlamasıdır.

Geleceğin Türkiye’si; kendisini yönetmeye kalkan, sömüren, yok sayan, ezen, uzaklardan kumanda etmeyi planlayan güç odaklarına karşı başlatılan ‘ahlâklı’ bir isyandır.

Bizi millî kültürümüzün yapı taşlarını millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nda buluyoruz. Millî Mücadele’de bize ruh veren bu metin bugün hâlâ en zor zamanlarımızda bize ışık tutuyor.”

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun da “Kültür, Medeniyetin Temelidir” başlıklı bir değerlendirmesinin yer aldığı eserde, Ağıralioğlu’nun “anahtar” sembolüne dair şu sözlerine de sosyal medya paylaşımlarında yer verildi:

“Anahtar sembolünün bizim için ifade ettiği mâna:

Filistin’in de sembolü biliyorsunuz ki anahtardır. Zulüm yüzünden hicret ederken evlerinin anahtarını yanlarına aldılar... Bir gün geri döneceğiz demekti o.

Azerbaycan’da Karabağ’da Ermenilerin zulmünden sonra oradan göçmek zorunda kalan Azerbaycan Türkleri’nin giderken alabildikleri tek şey de anahtardı.

Bir gün geri döneceğiz demekti o...

Filistin de bir gün geri dönecek... Allah’ın izni ile.

Bizim de anahtarımız:

Partimizin sembolü olarak koyduğumuz anahtar, milletimiz için kendimize döneceğiz demektir.

Türk Milleti için anahtar, biz de kendimize döneceğiz iddiamızın aslında bir sembolüdür.

İnşallah Anahtar Parti, Türk Milletinin kendine dönebilme, kendine gelebilme, kendine gelince de insanlık için yeniden miğfer olabilme imkânını organize edecek maharet olsun, duamız budur.”