Ressam, Sosyolog, Sporcu ve Tiyatro Sanatçısı Emel Akbulut

Kültür-Sanat 21.01.2023 - 20:11, Güncelleme: 21.01.2023 - 20:11
 

Ressam, Sosyolog, Sporcu ve Tiyatro Sanatçısı Emel Akbulut

Sema KUMRULU / Ressam, sosyolog, sporcu ve tiyatro sanatçısı Emel Akbulut'un kendisi gibi rengarenk atölyesinde söyleşi gerçekleştirdik.
Sevgili Emel, resimlerinizle başlayalım. Resim, çocukluktan gelen bir merak. Üniversitede sosyoloji eğitimi aldım. Sosyoloji eğitimi alırken bir taraftan da bir çok hocadan  resim eğitimi alarak, kurum ve kuruluşlarda resim dersleri verdim. O süreçte hem öğrencilerimi hem de kendimi yetiştirdim. Batman'da bulunduğum sürede resim atölyesi açarak sanatsal faaliyetlerimi devam ettirdim. Sosyal içerikli üç sergi açtım. Batman sanatla çok ilgili bir ilimiz. Benim için çok özel olan Anadolu efsanesinin filizlendiği, Kurtuluş Savaşı'nda çok önemli bir yeri olan Kızılcahamam'ı konu alan ''Ressamın Gözünden Anadolu'' sergimi farkındalık yaratmak adına açtım.  Jandarma temalı açtığım sergim de çok ses getirdi..Kişisel sergilerimin yanı sıra çok sayıda karma sergilere katıldım. Bir çok kamu kuruluşunda ve koleksiyonerlerde de çalışmalarım yer alıyor. Ne tarz resimler yapıyorsunuz, sizi tetikleyen ne oluyor? Alt yapım sosyolog olduğu için, aldığımız eğitimlerden toplumsal ve güncel olayları konu edinerek somut çalışmalar yapıyorum. Beni tetikleyen olaylara içgüdüsel olarak değiniyorum.  Sosyal içerikli mesajlar vermek istiyorum. Genelde orman yangınları çalışmalarınız var. Neden yangın? Beni çok etkileyen, içimi acıtan ülkemizde çıkan orman yangınları. Bir kumpas olduğunu düşündüğüm bu yangınlara değinmeye çalıştım. Hayal dünyamda hissettiklerimi tuvale aktarmak istedim. Aslında bir tarz resimler, bir ressam için ticari kayıptır. İnsanlar daha renkli, neşeli resimler görmek isterler. Henüz bu tip sosyolojik vurgulara açık değiliz. Ben o ticari kaygıyı göz ardı ederek yangın konsepti hazırlanmaya karar verdim. Ses getirene kadar da devam edeceğim. Diğer resimlerimden farklı olarak kadın ve yangını bütünleştirmek istedim. Kadını fiziksel olarak değil bir figür olarak, siluet şeklinde çalıştım. Gelelim tiyatro ve spora; Tiyatro hayatımın büyük bir bölümü zaten çok seviyorum. Bahadır Tokmak Tiyatro Okulu'ndan mezun oldum. Eğitim süzgecinden geçerek profesyonel olarak birlikte çalışıyoruz. Hocam Bahadır Tokmak ile çalışmak benim için bir onur, 40 yılını sahnelere vermiş bir sanatçı o. İstanbul'da bir yapım şirketinden de teklif aldım. Ana karakterlerinden birini canlandıracağım.. Yakın zamanda oyunumuz çıkacak. Haftanın üç günü İstanbul'a gidiyorum, maddi manevi çok zor oluyor. Ama o role bürünmek, izleyiciye o duyguyu verebilmek büyük bir haz. Spora gelince, resim gibi çocukluğumdan gelen bir merak. Antrenörüm Hüseyin Bayındır'ın teklifi üzerine koşmaya başladım. Maraton koşucusu olarak derecelere girdim.  Ama kas yırtılması gerçekleşince, bırakmak zorunda kaldım. Şimdi amatörce koşuyorum, Run Ankara Kulübü sporcu ve üyesiyim. Türkiye'de kadın sanatçı olmak sizce ne ifade ediyor? Türkiye'de kadın olmak başlı başına zor bir iş zaten. Kadın olarak hayatını kazanmak, idame ettirebilmek daha da zor. Bir de bunun yanı sıra alımlı ve çekici iseniz ya veto yiyorsunuz ya da önünüz kesiliyor. Yani kadının güzelliği dezavantaj olarak geri dönüyor. Bir de sanatla uğraşıp bunu bir mesleğe çevirmek belki de en zoru. Yeni projeleriniz neler? İlk olarak, Mart ayında yapılacak olan ArtAnkara'ya katılıyorum. Ardından İstanbul'da Art Contact ve Bodrum Sanat Fuarı'nda olacağım.  Yangın temalı tablolarım ile Manavgat'ta kişisel bir sergi açacağım. Ankara'da da iki kişisel sergim olacak. Tiyatro ve sergilerin yanı sıra Ankara'da kendi atölyemde hem resim çalışmaları yapıyorum hem de resim dersleri veriyorum. Bu çok keyifli söyleşi için Emel Akbulut'a teşekkür ediyorum. Bu kadar başarıyı bir araya sığdırdığı için kendisini kutluyorum. Sanatla kalalım.
Sema KUMRULU / Ressam, sosyolog, sporcu ve tiyatro sanatçısı Emel Akbulut'un kendisi gibi rengarenk atölyesinde söyleşi gerçekleştirdik.

Sevgili Emel, resimlerinizle başlayalım.

Resim, çocukluktan gelen bir merak. Üniversitede sosyoloji eğitimi aldım. Sosyoloji eğitimi alırken bir taraftan da bir çok hocadan  resim eğitimi alarak, kurum ve kuruluşlarda resim dersleri verdim. O süreçte hem öğrencilerimi hem de kendimi yetiştirdim. Batman'da bulunduğum sürede resim atölyesi açarak sanatsal faaliyetlerimi devam ettirdim. Sosyal içerikli üç sergi açtım. Batman sanatla çok ilgili bir ilimiz. Benim için çok özel olan Anadolu efsanesinin filizlendiği, Kurtuluş Savaşı'nda çok önemli bir yeri olan Kızılcahamam'ı konu alan ''Ressamın Gözünden Anadolu'' sergimi farkındalık yaratmak adına açtım.  Jandarma temalı açtığım sergim de çok ses getirdi..Kişisel sergilerimin yanı sıra çok sayıda karma sergilere katıldım. Bir çok kamu kuruluşunda ve koleksiyonerlerde de çalışmalarım yer alıyor.

Ne tarz resimler yapıyorsunuz, sizi tetikleyen ne oluyor?

Alt yapım sosyolog olduğu için, aldığımız eğitimlerden toplumsal ve güncel olayları konu edinerek somut çalışmalar yapıyorum. Beni tetikleyen olaylara içgüdüsel olarak değiniyorum.  Sosyal içerikli mesajlar vermek istiyorum.

Genelde orman yangınları çalışmalarınız var. Neden yangın?

Beni çok etkileyen, içimi acıtan ülkemizde çıkan orman yangınları. Bir kumpas olduğunu düşündüğüm bu yangınlara değinmeye çalıştım. Hayal dünyamda hissettiklerimi tuvale aktarmak istedim. Aslında bir tarz resimler, bir ressam için ticari kayıptır. İnsanlar daha renkli, neşeli resimler görmek isterler. Henüz bu tip sosyolojik vurgulara açık değiliz. Ben o ticari kaygıyı göz ardı ederek yangın konsepti hazırlanmaya karar verdim. Ses getirene kadar da devam edeceğim. Diğer resimlerimden farklı olarak kadın ve yangını bütünleştirmek istedim. Kadını fiziksel olarak değil bir figür olarak, siluet şeklinde çalıştım.

Gelelim tiyatro ve spora;

Tiyatro hayatımın büyük bir bölümü zaten çok seviyorum. Bahadır Tokmak Tiyatro Okulu'ndan mezun oldum. Eğitim süzgecinden geçerek profesyonel olarak birlikte çalışıyoruz. Hocam Bahadır Tokmak ile çalışmak benim için bir onur, 40 yılını sahnelere vermiş bir sanatçı o. İstanbul'da bir yapım şirketinden de teklif aldım. Ana karakterlerinden birini canlandıracağım.. Yakın zamanda oyunumuz çıkacak. Haftanın üç günü İstanbul'a gidiyorum, maddi manevi çok zor oluyor. Ama o role bürünmek, izleyiciye o duyguyu verebilmek büyük bir haz. Spora gelince, resim gibi çocukluğumdan gelen bir merak. Antrenörüm Hüseyin Bayındır'ın teklifi üzerine koşmaya başladım. Maraton koşucusu olarak derecelere girdim.  Ama kas yırtılması gerçekleşince, bırakmak zorunda kaldım. Şimdi amatörce koşuyorum, Run Ankara Kulübü sporcu ve üyesiyim.

Türkiye'de kadın sanatçı olmak sizce ne ifade ediyor?

Türkiye'de kadın olmak başlı başına zor bir iş zaten. Kadın olarak hayatını kazanmak, idame ettirebilmek daha da zor. Bir de bunun yanı sıra alımlı ve çekici iseniz ya veto yiyorsunuz ya da önünüz kesiliyor. Yani kadının güzelliği dezavantaj olarak geri dönüyor. Bir de sanatla uğraşıp bunu bir mesleğe çevirmek belki de en zoru.

Yeni projeleriniz neler?

İlk olarak, Mart ayında yapılacak olan ArtAnkara'ya katılıyorum. Ardından İstanbul'da Art Contact ve Bodrum Sanat Fuarı'nda olacağım.  Yangın temalı tablolarım ile Manavgat'ta kişisel bir sergi açacağım. Ankara'da da iki kişisel sergim olacak. Tiyatro ve sergilerin yanı sıra Ankara'da kendi atölyemde hem resim çalışmaları yapıyorum hem de resim dersleri veriyorum.

Bu çok keyifli söyleşi için Emel Akbulut'a teşekkür ediyorum. Bu kadar başarıyı bir araya sığdırdığı için kendisini kutluyorum.

Sanatla kalalım.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ankhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.